Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Türkiye’de Yapay Zekâya Yatırım Yapan Şirketler

Bu yıl en çok konuşulan teknolojilerden biri de yapay zekâ ve ChatBot’lar. Türkiye’de çok sayıda şirket, yapay zekâ projesi başlattı veya üzerinde çalıştığı projeyi devreye aldı. Arçelik’in ‘Yedek Parça Tahminleme’ projesi, yaklaşık 350 bin çeşit yedek parçanın planlama sürecini sistematik bir hale getirdi.

Yapay Zekâ Projeleri

AMERİKALI Gartner şirketi yaptığı araştırmaya göre ChatBot’ların geldikleri teknoloji ile müşteri hizmetleri etkileşimlerinde gelen taleplerin üçte ikisini karşılayabileceği sonucuna ulaştı. Türkiye’de çok sayıda şirket, yapay zekâ projesi başlattı veya üzerinde çalıştığı projeyi devreye aldı. Bunlardan biri, otomotiv şirketi Assan Hanil. Assan Hanil İK Direktörü Bora Alptekin, şirketin yetenek yönetimi yaklaşımları konusunda yenilikçi uygulamalarından bahsetti:

“Çalışanlarımıza 24 saat destek verecek yapay zekâ ‘chatbot’ uygulamasına geçmek için hazırlanıyoruz” diyor.

Z kuşağı gençlerin iş hayatına girmesi ile birlikte şirketlerin yetenek yönetimi konusunda farklı yaklaşımları hayata geçirmeleri gerektiğine vurgu yapan Bora Alptekin,

“Yetenekleri çekmek ve elde tutmak için farklı stratejiler üzerinde çalışıyoruz. Z kuşağının da iş hayatına girmesi ile birlikte yetenek tanımı da farklılaşmaya başladı. Sürekli yenilenen ve değişen dünyada bilgiye çok hızlı bir şekilde ulaşmak daha da önem kazanıyor. Bu amaçla çalışanlarımıza 7/24 destek verecek Chatbot uygulamasına geçmek için hazırlanıyoruz. Kelime anlamı olarak Chat ve robot’un kısaltması olan chatbot, sorduğunuz sorulara cevap verebilecek sizinle sohbet edebilecek bir program. Chatbot ile birçok sürecimizi yapay zekâya aktarmış olacağız. Çalışanlarımıza da istedikleri zaman istedikleri bilgiye ulaşabilecekleri bir deneyim yaşatmayı planlıyoruz” diye konuşuyor.

Assan Hanil’in chatbot’u, Türkiye’de arka arkaya açıklanan yapay zekâ projelerinden sadece biri. İnsan kaynakları platformu Yenibiriş’in Ürün ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdürü Eren Çamlıkaya da, günümüzün iş dünyasında CV’lerin artık tek tek değerlendirilmediğini, yapay zekâ süzgecinden geçen CV’lerin hedeflerine ulaşabilmesi için detaylı ve doğru anahtar kelimelerin önem taşıdığını belirtiyor. Eren Çamlıkaya, CV’lere artık bakılmadığı hakkındaki görüşlerin doğruluk payı taşıdığını ifade ederek, “Bu konuda artık teknoloji ile birlikte yapay zekâ temelli değerlendirme araçları revaçta. Yenibiriş’te de biz sene sonuna kadar bir değerlendirme robotunu devreye alacağız. Bu sayede İK uzmanları CV’leri tek tek değerlendirme yerine, onlara sunulan bir kısa liste üzerinden işlem yapabilecekler. Bu sebeple adayların artık insan gözü için kısa ve kolay hazmedilebilir CV’ler yerine robotların filtresinden geçebilecek “seo odaklı” CV’ler hazırlaması gerekli.

Bu adaylar için ciddi bir dönüşüm. Bunu özellikle öğrencilerle her fırsatta paylaşmaya çalışıyoruz” bilgisini veriyor. Microsoft, yapay zekâ uygulamalarında Türkiye’ye öncülük eden şirketlerin bir başkası. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, yapay zekânın hayatımızdaki yerinin giderek arttığım belirterek şöyle diyor:

“Akıllı altyapı sistemlerinden, cihazlara kadar yapay zekâ, insanın olduğu her alana nüfuz ederek, sizin adınıza karar alıp, teknolojiyle deneyiminizi kişiselleştiriyor. Bu çağın nabzını tutan üçüncü özellik ise bu kadar birbiriyle bağlantılı bir dünyada katlanarak artan bilgi işlem hacmi ve gücü. İster sürücüsüz araçlar olsun ister akıllı fabrikalar, ortaya çıkan karmaşık veri trafiğini yönetmek için daha yüksek performanslı yeni mekanizmalara ihtiyaç duyuyoruz. Birçok şirket yapay zekânın işlerine getireceği avantajın farkına vardı. Danışmanlık şirketi Gartner’m verilerine göre şirketlerin yüzde 59’u yapay zekâyla ilgili bilgi topluyor ve bu alanda bir strateji geliştiriyor. Aynı şirketin değerlendirmelerine göre 2020 yılına kadar şirketlerin teknolojiden sorumlu üst yöneticilerin yüzde 30’u ilk 5 önceliği arasına yapay zekâyı koyacak.” Microsoft Akıllı Bulut ve Akıllı Erişim Noktaları stratejisiyle beş çözüm alanına . odaklanıyor: Modern işyeri, altyapı, iş uygulamaları, veri ile yapay zekâ ve son olarak oyun pazarı. Kansu, yapay zekâdaki çalışmalarını şöyle özetliyor:

“Biz de yapay zekânın demokratikleştirilmesi, bulut bilişim sistemleriyle entegre edilmesi ve herkesin bu teknolojileri kullanabilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Yapay zekânın öngörülerde bulunduğu bir projeyi iş ortaklarımızdan Arçelik ile birlikte gerçekleştirdik. Arçelik ile beraber hayata geçirdiğimiz ‘Yedek Parça Tahminleme’ projesi, Arçelik ürünlerine ait servis verilen yaklaşık 350 bin çeşit yedek parçanın planlama sürecini Microsoft Azure bulut bilişim altyapısı ve veri bilimi araçlarını kullanarak sistematik bir hale getirdi. Geçmişte manuel tahminleme ile yürütülen operasyonlar böylece optimize edildi ve tasarruf sağlandı. Arçelik bu uygulaması ile Eurocloud yarışmasında birincilik ödülüne layık görüldü. LC Waikiki, Microsoft’un Office 365 ve Azure bulut çözümlerini kullanarak 36 ülke ve 791 mağazadaki operasyonlarını hızlandırdı ve verimli hale getirdi. LC Waikiki bu servisleri kullanarak coğrafi şartların ve zaman farklılıklarının engellerini azalttı, üretkenliği artırdı ve operasyonları optimize etti. Microsoft Azure hibrid çözümleriyle pazar ihtiyaçlarına göre envanteri izleme ve zamanında değişiklik talep etme gibi avantajlar elde etti.”

Yapay zekânın öncülüğünü yapan firmalar arasında yer alan Vodafone, kendi kendini yönetebilen akıllı şebeke teknolojisini (Smart SON) Türkiye’de ilk kullanan operatör oldu. Vodafone Türkiye’nin, Teknoloji Şehri İstanbul projesi kapsamında Huawei ile ortak geliştirdiği bu teknoloji ile, internet kullanımının yoğun olduğu yer ve saatlerde kullanıcılara en iyi ses ve veri hizmetinin sunulması hedefleniyor. Vodafone Türkiye, “Teknoloji Şehri İstanbul – TechCity İstanbul” projesi kapsamında Huawei ile ortak geliştirdiği kendi kendini yönetebilen akıllı şebeke teknolojisini trafikte en çok vakit geçirilen TEM ve D100 yollarında uygulayarak hizmet kalitesini artırdı. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde trafikte kalan İstanbulluların en iyi ses ve veri hizmetini almasını hedefleyen proje kapsamında, yapay zekâ ile geliştirilmiş Smart SON teknolojisi, anayollara servis veren baz istasyonlarında aktif hale getirildi. Hem 3G hem de 4.5G ses ve veri kalitesini iyileştiren bu teknoloji sayesinde, çağrı kurulum oranları yaklaşık yüzde 7, veri iletim oranlan ise yaklaşık yüzde 10 oranında artış gösterdi. Yazılım danışmanlık şirketi METRIC de otomotiv sektöründe bir müşterisi için öngörücü bakım projesine başladı. METRIC Genel Müdürü Gökhan Arıksoy,

“Proje kapsamında geliştirilecek ürün, firmanın ihtiyacına yönelik özelleşmiş bir çözüm sağlayacak ve bunu çok daha makul bir bütçe ile gerçekleştirmeye olanak verecek. Firmada halihazırda SAP firmasının ERP çözümleri kullanılmakta olduğundan, proje kapsamında geliştirilecek üründe SAP entegrasyonu amacıyla sensör verilerinin toplanması sırasında SAP Leonardo çözümü de kısmen yer alabilecek” diyor.

Bu projede, müşteride bulunan kaynak robotlarının önleyici ve öngörücü bakımlarına yönelik bulut tabanlı yazılım platformu geliştirilecek. Öncelikle kaynak robotlarının duruşlarına sebep olan kaynak süreçlerine ve robotlarına ait kritik parametreler belirlenecek. Sistemin tahmin başarısına doğrudan etki eden parametrelerin belirlenmesiyle bu parametrelerin robotlardan ve üretim ortamından toplanmasını sağlayacak veri toplayıcılarının niceliğine, niteliğine ve sistem üzerindeki konumlarına karar verilecek. Veri toplayıcılardan gelecek veri miktarı hızla büyüyeceğinden, büyük verinin depolanmasına yönelik çalışmaların tamamlanmasının ardından büyük veriyi işleyerek analiz edecek algoritmaların tasarlanmasına geçilecek.

Bu proje kapsamında geliştirilecek olan yazılımın 3 temel işlevi bulunuyor. İlk işlev üretim hattındaki robotlar üzerindeki sensörlerden belirli aralıklarla, sürekli olarak sıcaklık, basınç, titreşim, ivmelenme, elektrik voltajı ve akımı gibi verilerin toplanması ve bulut tabanlı depolama ortamında saklanması, ikinci işlev toplanan verinin işlenmesi ve depolanması, üçüncü işlev de toplanan veri belirli bir büyüklüğe, olgunluğa ulaştıktan sonra veri üzerinde tahminleme, sınıflandırma, zaman serileri analizi, sıralı örüntü analizi gibi veri madenciliği yöntemleri uygulanarak robotlar için duruş tahmini, bakım ihtiyacı tahmini ve eşik parametreler aşıldığında geri bildirim üretme işlemleri gerçekleştirilecek.

Geliştirilen yazılım, gerçekten gerekli olmayan “düzenli olarak planlanmış bakım” faaliyetini gerçekleştirmek için bir hattın durdurulma ihtiyacını ortadan kaldıracak aynı zamanda da anormallik tespit edildiği anda bakım ihtiyacını SAP sistemine sipariş olarak bildirerek önceden müdahale edilmesine olanak tanıyacak. Fintech (finans teknolojileri) alanının Türkiye’deki liderlerinden iyzico, ödeme sistemlerinde yapay zekâ teknolojisini kullanmak için 2015’ten beri çalışıyor. Iyzico’nun CTO’su (Chief Technology Officer) Hakan Erdoğan, yapay zekâ çalışmalarına TÜBİTAK destekli bir Ar-Ge projesi olan ile başladıklarını söyledi ve ‘Frauctive’ adım verdikleri teknolojinin detaylarım şöyle açıkladı:

“Frauctive, birçok yapay öğrenme metodunu kullanarak bir kişinin alışverişi kendi kredi kartıyla mı, yoksa çalıntı kartla mı yaptığını anlıyor. Her bir ödemenin yüzde kaç olasılıkla riskli olduğunu milisaniyeler içerisinde belirleyen Frauctive, satıcıları kötü niyetli alıcılardan koruyor.”

Geliştirdikleri bir başka yapay zekâ teknolojisi ile internetten alışveriş yapmak isteyen kullanıcıları kötü niyetli satıcılardan koruduklarını söyleyen Erdoğan:

“Bu teknoloji resim işleme, doğal dil işleme ve yapay öğrenme yöntemlerini kullanarak internetten yapılan yasadışı ürün satışlarını anlıyor ve her bir ürünün riskli olma olasılığını belirliyor. Bu alanda yaptığımız çalışmaların makalelerini yazıp literatüre katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Doğal dil işleme literatürümüzde ciddi eksiklikler var”

dedi, iyzico’nun yapay zekâ çalışmaları ile ilgili yazıları https://iyzico.engineering adresindeki “Data Science” bölümü altında yayınlanıyor, iyzico, zekâ konusunu daha somut hâle getirmenin yanı sıra hem literatüre hem de çevresindeki topluluklara katkı sağlamayı amaçlıyor. Hakan Erdoğan şöyle diyor:

“Bugün hâlâ insanlar tarafından gerçekleştirilen görevler, yeterli veri ve doğru algoritmalar otomatikleştirildiği zaman daha büyük ve karmaşık işlerin ölçeklenebilmesi mümkün oluyor. Veri büyüklüğü ve işlemlerin karmaşık olması nedeniyle elle yapılan görevler günler hatta aylarca sürebilirken, yapay zekâ teknolojisi ile saniyeler içerisinde gerçekleştirilebiliyor. Veri Bilimi Ekibi ile son iki yıldır yapay zekâ üzerine çalışmalar yapan iyzico, e-ticaretin öncelikli problemi olan güvensizliği ortadan kaldırmayı hedefliyor ve dolandırıcılığı önlemenin yolunu yapay zekâda arıyor.”

Müşterilerin, ürün veya hizmet aldıkları şirketlerle temas kurmasını sağlayan startup SOR’UN’un Kurucu Ortağı Anıl Kiper, ChatBot’larm kurumlar ve kişiler arasındaki süreçlerde oldukça başarılı bir şekilde tamamlayabildikleri bazı görevler olduğunu belirterek bunları, sistemden bilgi sorgulama, konuyla ilgili takip çağrısı oluşturma, rezervasyon, randevu, sipariş yada genel olarak talep alma olarak sıralıyor. 2017 yılında kurumsal müşterilerinin süreçlerine dahil edebileceği yapay zekâ destekli ChatBot’ları kullanıma açtı. Haftanın 7 günü 24 saat hizmet verebilen ChatBot’lar, yaklaşık iki aylık bir geliştirmenin sonucunda kendisine gelen soru ve taleplerin yaklaşık yüzde 93’ünü anlayıp kullanıcılara gerekli yönlendirmeleri sağlayabiliyor. Sadece kullanıcıyı anlayıp yönlendirme ve sorununu çözme tarafında değil, satışı artırmada da ciddi rol oynuyorlar. Bir otomotiv şirketi için yaptıkları ChatBot, markaya gelen test sürüşü sayılarım yüzde 20 oranında artırmış. Anıl Kiper,

“Yapay zekâ ve ChatBot’lar bu yıl hem markalar hem de kullanıcılar için bir deneme ve öğrenme yılıydı. 2018’de kullanıcıyı tanıyan, kullanıcının davranışları hakkında çıkarımlar yapan ve öğrenen, sadece öneriler sunan değil, istekleri ve talepleri alıp bunları hızla aksiyona çeviren ChatBot’ları daha sık göreceğimizi düşünüyoruz.” diyor.

Yapay zekâyı kullanan startup’lardan biri de Sinemia. Yapay zekâ sinema sektörü için de pek çok yeniliğin kapısını aralıyor. Yapay zekânın film yapımcılarına yol göstereceği, bir sahneyi çekerken onun nasıl çekilmesi gerektiğiyle ilgili izleyici tercihlerine göre yönlendirme yapacağı bir döneme giriyoruz. Halihazırda yapay zekâların senaryo yazdığı bir dönemdeyiz ve bu daha işin çok başı. Sinemia da, geleceği şekillendiren teknoloji şirketlerinden biri olma gayesiyle, çalışmalarını bu alana yoğunlaştırmış durumda. Sinemia kurucusu Rıfat Oğuz şöyle anlatıyor:

“Bugün geliştirilen tezlerde singularity’ye ulaşılacağımız, yani yapay zekânın insan zekasına erişeceği, ikisinin bir ve tekil hale geleceği yıl olarak 2045 işaret ediliyor. Bu tarih tahmini doğru çıkar mı bilemeyiz, ama yapay zekânın geleceğimizi yönlendirecek en önemli teknolojilerden biri olduğunu ve er ya da geç böylesi bir dünyada yaşayacağımızı artık kesin kabul edebiliriz. Biz de elbette, sinema odaklı bir teknoloji şirketi olarak, bu alana yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Yapay zekânın öncülleri kabul edilen chatbot teknolojisini geçtiğimiz yıl sistemimize entegre etmiştik. Şimdi ise, bilim insanlarından oluşan ve uzun süredir yalnızca bu konuya yoğunlaşan ekibimizin çalışmaları sayesinde, yeni mobil uygulamamızda yapay zekâ tabanlı çok daha gelişmiş hizmetler sunmaya başladık. Bu güncellemeleri geçtiğimiz günlerde hem Türkiye hem ABD’de aynı anda yayma soktuk. Yeni Sinemia uygulamasında yapay zekâ teknolojisi, siz uygulamayı kullandıkça sizi tanıyor; böylece kişiye özel film önerilerinde bulunuyor. Vizyona girecek filmlerden tutun da klasiklere ve adını hiç duymadığınız bağımsız filmlere kadar size en uygun önerileri karşınıza çıkarıyor. Yani bir nevi kişisel sinema küratörünüz gibi çalışıyor. Bununla birlikte dünyada ilk kez uygulanan, “grup için film önerisi” fonksiyonunu da hayata geçirdik. Kullanıcılar, yine uygulamayı kullanan farklı arkadaşlarını seçerek, grup olarak kendilerine en uygun filmi görebiliyor. Ne izlediğinizi oyunlaştırarak sizden öğrendiği için, “Bu filmi ben izledim, ama sen izlemedin” gibi dertler ortadan kalkıyor. Böylece arkadaşlarla birlikteyken, film seçmeye saatlerce vakit ayırma devri kapanıyor.

AVRUPA YAPAY ZEKÂYA YENİ YENİ ALIŞIYOR

SAS’ın 100 Avrupalı işletmeyle gerçekleştirdiği anket, yetenek eksikliğinden, etik konulara kadar olan sorunların halen devam ettiğini gösteriyor. Yapay zekâ konusundaki beklentiler günden güne artıyor. Dünya analitik lideri SAS’ın, Avrupa’daki önemli işletmelerle yaptığı anket, yapay zekâ adaptasyonunun henüz plan aşamasında olduğunu veya ilk evrelerini yaşadığını ortaya koyuyor, iyi haber ise; büyük çoğunluğu yapay zekâ hakkında konuşurken, bazıları da uygun projeleri sistemlerine entegre etmeye başladılar. Yapay zekânın sunduğu fırsatlardan faydalanma konusunda az sayıda işletme kendinden emin olduğunu belirtse de yapay zekânın potansiyeli hakkında oldukça iyimser bir tablo çiziliyor. Yapay zekâ adaptasyonunun yavaş bir şekilde gerçekleşmesinin teknolojik eksikliklerden çok eldeki verilere bakıldığında farklı sebeplerden kaynaklandığı görülüyor. Daha sık karşılaşılan zorluklar olarak, yapay zekâ teknolojisinden gelen değeri en üst düzeye çıkarmak için gereken veri bilimi becerilerinin yetersizliği, toplumsal ve derinorganizasyonel engeller göze çarpıyor. Ankete katılanların yüzde 55’i, yapay zekânın yarattığı devinim ve özgünlükle birlikte iş süreçlerindeki kapsamın değişmesini yapay zekâ ile ilgili en büyük zorluk olarak gördüklerini belirtiyorlar.

Yapay zekâ, iş kayıplarına yol açacağı gibi, aynı zamanda yapay zekâ ile ilgili beceriler gerektiren yeni işlerin geliştirilmesini de etkiliyor. Etik sorunlar, bu konudaki ikinci büyük problem olarak öne çıkıyor. Katılımcıların yüzde 41’i, robotların veya yapay zekâ sistemlerinin tek bir şirket yerine, insanlığın faydası için çalışması gerektiğini düşünürken; işlerini yapay zekâ sistemlerine kaybeden kişilere ne olacağı gibi soruların arttığına da dikkat çekiyor. Şirketlerin veri bilimcileri, yükselen yapay zekâ teknolojisinin getirdiği zorluklara hazır mı? Katılımcıların sadece yüzde 20’si, veri bilimci kadrolarının hazır olduğunu düşündüğünü dile getirirken, yüzde 19’luk kesim henüz bir veri bilimci ekibine sahip olmadıklarını belirtiyorlar. Çalışmaya göre katılımcıların yüzde 28’i kadrolarına veri bilimciler katarak, şirketlerinin organizasyonel becerilerini geliştirmeyi hedeflediklerini ifade ediyorlar. Yüzde 32’lik kesim ise düzenleyecekleri konferans, eğitim ve çalıştaylarla, mevcut analist ekibinin yapay zekâ becerilerini geliştirmek istediklerini söylüyorlar. Buna ek olarak güven, birçok organizasyon için en önemli sorunlardan biri olarak göze çarpıyor.

Ankete katılanların neredeyse yarısı (yüzde 49), yapay zekâ ürünleri ve “Black-Box” çözümlerinin getirdiği sonuçlara duyulan güvensizliğe bağlı kültürel zorlukların yaşandığını belirtiyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu