Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Gen biliminde yapay zekâ

KASIM ayı sonunda Çinli araştırmacı He Jiankui’nın, tüp bebek tedavisi yöntemi kullanarak, genetiği değiştirilmiş ikiz bebeklerin dünyaya geldiğini açıklaması, son yılların en çarpıcı iddialarından biri oldu. îddia diyorum, çünkü kendisinin de söylediği gibi bu gelişmenin farklı uzmanlar tarafından da değerlendirilmesi gerekiyor. Çin’in Guangdong eyaletine bağlı Şın-çıri kentindeki Güney Bilim ve Teknoloji TJniversitesi’nde (SUST) görevli araştırmacı He, HIV virüsü taşıyan erkeklerden alınan spermleri, HIV virüsü taşımayan kadınların embriyolarının genetiğini değiştirerek döllediğini ve bu sırada HIV virüsünün hücreye girmesine izin veren bir protein oluşturan CCR5 geninin devre dışı bırakmasının başarıldığını söylüyor. Bilimin pek çok alanını ilgilendiren bu haberin şok etkisi yarattığı kesin. Bu gelişmeyle birlikte etik kaygısı tüm dünyayı sarmış durumda.

He, açıklamasıyla ülkesindeki etik yasaları delmekle kalmadı, Dünya Sağlık Örgütü konuyla ilgili uluslararası bir araştırma komisyonu kurarak konuyu enine boyuna inceleyeceğini duyurdu. He’nin gerçekleştirdiğini iddia ettiği “genetik tasarım”, dünyanın pek çok ülkesinde DNA’da yapılacak değişikliklerin gelecek nesillere aktarılabileceği ve diğer genlere zarar verilebileceği endişesiyle yasak. Ancak He’nin açıklamasından birkaç gün sonra San Diego’da bir tıp konferansında, eski Beyaz Saray danışmam, düşüncc kuruluşu Atlantic Council’un üyesi, fütürist, jeopolitik uzmanı, yazar-yorumcıı Jamie Metzl’in yaptığı konuşma, yapay zeka ve gen biliminin birlikteliğinin insanları çok daha şaşırtacağını gösteriyor. ’

Genetik devrimin eşiğinde olduğumuzu söyleyen Metzl, bu devrimin merkezinde yapay zekanın yattığını belirterek, “Yapay zeka diğer teknolojilere de dokunacak. Gen bilimi, nanoteknoloji, kuantum teknolojisi ve diğer tiim teknolojilerin kilidini açacak” değerlendirmesinde bulundu. Metzl’e göre bu teknoloji rekabetinde üstün olanlar 21 ’inci yüzyılda baskın role sahip olacak.

ETİK KAYGISI

İngiltere, ABD ve Çin, Metzl’in “geleceğin anahtarı” olarak tanımladığı “genetik veri üretme projelerine” başladı. İngiltere, önümüzdeki beş yıl içinde 5 milyon Ingiliz’in gen dizilimlerini gerçekleştireceğini açıklarken, ABD 1 milyon ABD’linin genlerini haritalandıracağmı duyurdu. Çin’in hedefi ise daha büyük. 2020 yılına kadar yeni doğan bebeklerin yarısının genetik dizilimlerini gerçekleştirmeyi planlıyor. Metzl, “ileride dev genetik veri havuzları oluşturulacak, insanların genleriyle elektronik sağlık kayıtları ve nihai olarak yaşam kayıtlarını tutmak altın değerinde olacak” derken, insanların kendi kişisel kayıtlarına ulaşmasının onları rahatlatacağını düşünüyor.

Önce milyonlar, ardından yüz milyonlar ve nihai olarak milyarlarca insanın genetik ve fenotik (çevreden etkileşimle organizmaların aldığı dışyapı görünüşü) tiplerinin karşılaştırılması gerektiğini söyleyen Metzl, bunu yapmak için yapay zeka ve veri tabanı analitik araçları ve algoritmaların geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.

Wired dergisine konuşan gazeteci, MIT Technology Revievv’in eski yayıncısı James Pontin de gen tasarlama teknolojilerinin yakında genlerin tamir edilmesi, istenmeyen genlerin çıkarılması veya eklenmesi gibi imkanlar sunacağım belirtiyor. Pontin dergiye yaptığı yorumda, “Bugün bilim kurgu gibi geliyor olabilir, ancak bu teknolojiyle gen tasarımı kaçınılmaz bir şey olacak” diyor. Metzl de aynı görüşte, istenmeyen veya hastalıklı genlerin ayrıştırılmasım sağlayan teknolojinin, geleceğin sağlık hizmeti olduğunu söylüyor.

Hem Metzl’in hem de Pontin’in hemfikir olduğu başka bir konuysa, etik sorunu. 40 yıl önce IVF (tüp bebek) yönteminin insanlarda korku, direnç ve karmaşa yarattığını hatırlatan Pontin, bu teknolojiyi kullanarak milyonlarca bebeğin dünyaya geldiğini ve artık normal kabul edildiğini belirterek İVG ismi verilen genlerin ayıklanmasını sağlayan teknolojinin de önümüzdeki yıllarda kabul edileceğini düşünüyor. Metzl ise doğru ve akıllı davranılması halinde gen bilimi, yapay zeka ve IVG ‘nin insan hayatına yeri bir boyut kazandıracağını belirterek, “Ancak tüm bu süreç etik yasalara tabi tutulmalı. Çünkü burada insan hayatından bahsediyoruz” değerlendirmesini yapıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu