Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Endüstri 4.0 çağına ayak uydurabilmeleri için “dijital ikiz”

Teknoloji devi Siemens, firmaların Endüstri 4.0 çağına ayak uydurabilmeleri için “dijital ikiz” adlı bir çözüm geliştirdi. Teknoloji, firmalara fabrika kurmadan olası yeni tesisin en iyi nasıl kurgulanacağını gösteriyor…

ENDÜSTRİ 4.0 ile gündemimize giren “dijital üretim” ve “dijital fabrika” kavramları, Türk sanayicisinin de gündeminde. Uluslararası dev elektronik ve teknolojik markaların çeşitli ülkelerdeki “dijital ortamlarda” deneyimlediği daha “az maliyetli” üretimler, bu bakımından Türk işadamları için de teşvik niteliği taşıyor. Uzun zamandır Türkiye’de faaliyet gösteren Alman devi Siemens, dünyanın en büyük markalarına dijital üretim ortamlarım ve süreçlerini dahil ederek, markaların kar etmelerini sağlamış. Türkiye’deki dijital dönüşüme katkı vermek istediklerini belirten Siemens’in Dijital Fabrika ve Proses Endüstrileri ve Sürücüler Divizyonları Yöneticisi Kerim Oal, markanın dijital dönüşüm sürecindeki “dijital ikiz” konseptini ve Türkiye’nin bu dijital dönüşüm sürecinde nasıl yol alması gerektiğini anlattı.

“Bir fabrika kurulmadan önce tüm bileşenlerinin bilgisayar ortamında uygun yazılımlarla tasarlanarak fabrikanın dijital ikizinin oluşturulması sayesinde, fabrikanın kendisi ortada yokken nasıl çalıştığı öğreniliyor ve en iyi çalışma sisteminin kurulması için gerekli önlemler almıyor. Diğer taraftan, dijital fabrikalarda üretim süreci de tamamen dijita-lizasyon çerçevesinde yönetiliyor. Yani bir ürünün tasarımından kullanım süresinin sonuna kadar tüm yaşam döngüsü dijital yöntemlerle, dijital araçlarla ve dijital süreçlerle tasarlanıp yönetiliyor. Bütün bunları yapabilmek için gerekli donanım, yazılım ve otomasyon sistemlerinin kurulması gerekiyor” diyen Oal, bu dijitalleşmenin “tam entegre otomasyon” konsepti sayesinde ürün portföyü, ürün ve üretim döngüsünün birleştiğini, bunun mühendislik faaliyetlerini yüzde 30’a varan oranlarda düşürdüğünü söylüyor.

FARKLI AMAÇLARA UYGUN

Dijitalizasyon uygulamalarının ayrıca yeni ürün sunma süresini yüzde 25-50 kısalttığım ve yüzde 70’e varan enerji tasarrufu sağladığını belirten Oal, bu konseptin Maserati ve Adidas’ta nasıl işe yaradığını şöyle anlatıyor:

“Maserati’nin Ghibli modelini ürettiği fabrikasında gerçekleştirdiğimiz dijital dönüşüm sayesinde yeni ürün geliştirme süresi yüzde 30 kısaltıldı. Siemens’in entegre dijital çözümleri ile ürünlerin pazara çıkış süresi ise 30 aydan 16 aya düşürüldü. Bu proje sayesinde aynı fabrikada üç kat daha fazla araç üretilebiliyor, ikinci bir örnek olarak, spor eşyalarında dijital üretim yapmak üzere gerçekleşen işbirliği ile Adidas’m SpeedFactory’si Siemens tarafından dijital dönüşümden geçirildi. Fabrikanın dijital ikizi, üretim öncesinde sürecin tamamının simüle edilmesini, test edilmesini ve optimize edilmesini sağladı. Dijitalizasyondan sonra Adidas’ın bu fabrikası kişiselleştirilebilir, hızlı ve şeffaf üretim yapacak hale getirildi”.

Siemens, dijital ikiz teknolojisinin yanı sıra “simatic, sinumerik, simoti-on” gibi otomasyon sistemlerini ve endüstriye açık, bulut tabanlı bir nesnelerin interneti (IoT) işletim sistemi olan MindSphere’i sunarak bir fabrikanın kurulumundan üretim ve üretim sonrası süreçlerine kadar her noktasını dijitalleş-tiriyor. Siemens’in Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (Product Lifecycle Management – PLM) yazılımı, yeni ürünleri tamamen sanal bir temelde geliştirmeyi ve optimize etmeyi mümkün kılıyor. Tam Entegre Otomasyon (Totally Integrated Automation – TIA) konsepti ise tüm otomasyon bileşenlerinin birlikte verimli olarak çalışmasını sağlıyor ve maliyetleri düşürebiliyor.

DÜNYAYA BAĞLAN

Siemens’in Gebze’deki fabrikasının “tam dijitalleşmeye hazırlık” aşamasının en iyi örneklerinden biri olduğunu ifade eden Kerim Oal, “Bulut tabanlı bir nesnelerin interneti sistemi olan MindSphere’i Gebze’de bulunan entegre üretim tesislerimizde kullanıyoruz. MindSphere üzerinde arge bölümümüzde görev yapan Türk mühendisler tarafından geliştirilen Manage My Machine uygulaması ile dünya üzerindeki herhangi bir noktada bulunan üretim makinelerine ait kritik veriler, mevcut ve geçmiş durumlar görüntülenebiliyor. Siemens Türkiye olarak, üniversiteler ve sanayi kuruluşlarıyla işbirlikleri yaparak MindSphere’de çalışacak yeni uygulamalar geliştirmeyi planlıyoruz” diyor.

Diğer yandan KOBI’lerin dijitalizasyondan yararlanamayacaklarım düşünmelerinin doğru olmadığım belirten Oal, Siemens Türkiye’nin bu konuda KO-Bl’lere rehberlik ettiğini ifade ederek, “Eğer küçük ölçekliden orta ya da büyük ölçekli bir işletmeye dönüşmek istiyorlarsa dijitalizasyon kullanabilecekleri en iyi yöntem. Bu doğrultuda adım atmak isteyen firmaların öncelikle dijital dönüşümün hangi aşamasında olduklarını iyi saptamaları, ardından da buna göre iyi planlanmış bir yol haritası çizmeleri gerek” diye konuşuyor.

Tam dijitalleşmeye geçmenin kestirme bir yolu olmadığını belirten Oal, “Zeminin adım adım oluşturulması, her yeni teknolojinin onun üzerine oturtulması şart. Örneğin, kurumsal kaynak planlama (ERP) sistemi olmayan bir işletme, nesnelerin interneti ile topladığı verileri analiz edemez. Dolayısıyla dijitalizasyon ülkemiz açısından uzun süreli, kesintisiz olarak takip edilmesi ve yönlendirilmesi, diğer yandan da olabilecek en hızlı şekilde gerçekleştirilmesi gereken bir süreç. Özel sektörün öncelikle bir strateji oluşturması, iş ve yatırım planı yapması gerekiyor. Buna paralel olarak çalışanların dijital yetkinliklerinin artırılması da çok önemli. Dijital dönüşüm, ancak yeni beceriler kazanarak ve kültürde değişim yaparak mümkün olur” değerlendirmesinde bulunuyor.

YÜZDE 30’U KADIN

Siemens Türkiye’deki arge çalışmalarının yürütüldüğü kurumsal teknoloji bölümünde 550 kişi çalışıyor. Arge ve inovasyon merkezlerinin yüzde 30’unu kadınlar oluşturuyor. 2018’de arge bütçesini yüzde 25 oranla 34 milyon euro’ya çıkaran Siemens Türkiye’nin yatırımları dijitalizasyon ve endüstriyel bulut olmaya devam edecek.

Gebze’de Türk teknolojisi geliştirildi

Vergi, denetim ve danışmanlık şirketi Deloitte’in 2016’da hazırladığı “Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı” isimli rapora göre, Türkiye’de faaliyet gösteren 58 şirketin yöneticilerinin yüzde yedisi şirketlerinin dijital olgunluk seviyesini “giriş”, yüzde 59’u “gelişmekte olan”, yüzde 34’ü de “gelişmiş” olarak tanımlıyor. TÜBİTAK’ın 2016’da bin özel sektör kuruluşuyla yaptığı çalışmadaysa endüstriyel robotların, otomasyon ve siber fiziksel sistemlerin üretimin henüz sadece bir bölümünde kullanıldığını gösteriyor.

Bu verilerden yola çıkarak Türkiye’de tam anlamıyla dijital dönüşüm uygulanan bir tesisin henüz olmadığını belirten Siemens Dijital Fabrika ve Proses Endüstrileri ve Sürücüler Divizyonları Yöneticisi Kerim Oal, “Ülkemizde otomotiv yan sanayi, beyaz eşya, savunma sanayi gibi birçok yerde çok ileri otomasyon seviyesi söz konusu ve dijitalizasyona hazır endüstriler var. Ama tamamen manuel yürüyen endüstriler de var. TÜBİTAK’ın 2016 yılında bin özel sektör kuruluşunun katılımıyla yaptığı çalışma, sanayimizin dijital olgunluk seviyesinin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında bir noktada olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla hızlı bir şekilde seviye atlayarak Endüstri 4.0 trendini yakalamamız gerekiyor” yorumunu yapıyor.

Şule Güner

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu