Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Yapay Zeka’nın Günlük Hayata Etkisi

Günlük hayatımızda etkisini daha fazla hissettirmeye başlayan yapay zekaya dayanan teknolojiler, önümüzdeki süreçte artacak. Future Bright’tan yaratıcı direktör Ozan Anlaş ile Davranış Enstitüsü’nden danışman Nuri Gülver’in kaleme aldığı makale, yapay zekanın hayatımızdaki yerini konu alıyor.

Geleceği bilme arzusu insanoğlu için hiçbir zaman gündemden düşmeyen bir konu olmuştur. Peki insan neden geleceği merak eder? Bunun çok basit bir cevabı var. Hayatta kalma dürtüsü nedeniyle, insanın, gelecekte başına ne geleceğini bilme şansı olursa kendisini de o koşullara göre hazırlama fırsatı bulabilir ve kendini güvende hisseder. Bu yüzden insanoğlu tarih boyunca gelecekle ilgili öngörülere sahip olmak için uğraş vermiştir.

YAPAY ZEKA DESTEK VERİYOR

Günümüzde ise yapay zeka bu uğraşımızın en önemli araçlarından biri haline geldi. Özellikle günlük hayatta etkisini günden güne daha çok hissettiren yapay zeka, bize aslında neye ihtiyacımız olduğunu veya hangi kararı verirsek bizim için daha faydalı olacağını söylemeye başladı.

Yapay zekaya dayanan teknolojilerin yakın zamanda hayatımızın içinde daha fazla yer alacağını söylemek zor olmayacak. Çünkü modern dünyanın çok değişkenli ve çok uyaranlı yapısı içinde giderek yalnızlaşan ve kendini giderek daha yetersiz hisseden insan, bu yapıyı yönetmekte zorlandıkça dışarıdan yardım alma ihtiyacı hissedecek. Verdiğimiz kararlardan emin olmak ve bu kararlar neticesinde ölçülebilir sonuçlar elde etmek artık hepimizin olağan bir isteği haline geldi.

Tüketici zihninde yapay zeka kavramı henüz yerini tam olarak bulmuş değil. Yaptığımız yakın zamanlı araştırma sonuçları yapay zekanın birbirine zıt, iki boyutta değerlendirildiğini gösteriyor. Somut bir ürün olarak konumlandırıldığında insanlar yapay zekayı hafifleten, yük alan bir çözüm ortağı olarak konumlandırırken, soyut konumlandırmalarda ise dengeleri alt üst eden ve oyunun kurallarını bozan bir tehdit olarak algılıyor.

GÜNLÜK HAYATA ETKİSİ

Yapay zeka, insan aklının ötesine geçmeyen bir destekleyici, insan zekasının kapasitesini genişleten bir unsur olarak algılandığı noktada somutlaşıyor; elle tutulur bir ürün/ hizmet olarak değerlendiriliyor ve ancak bu çerçevede olumlu karşılanıyor. Bir ürün veya hizmet olarak değerlendirildiğinde ise tüm kitleleri ortak kesen duygunun ‘hafiflemek’ olduğu görülüyor.

Yapay zeka ile ilgili teknoloji liderlerinden futüristlere, pazarlamacılardan son tüketiciye kadar herkesin farklı bir görüşü var. Olumlu taraftakiler sağlıktan., eğitime, hizmet sektöründen, tasarıma kadar insanlığa biççok faydası olacağından bahsediyor. Yapay zeka ile ilgili olumsuz düşünenler; yapay zekanın silah endüstrisi tarafından kullanıldığında kitlesel bir yıkıma yol açması ya da insan işlerini yapacak teknolojiler ile işsizliğin global boyutta bir probleme dönüşmesi üzerinde duruyor. Bunların hepsi tabii ki değerli görüşler ancak herkes teknik alanlarıyla ilgilenirken, yapay zekanın gündelik hayatımıza nasıl etki edeceğini derinleştiren çok fazla kimse yok maalesef.

Yapay zeka kavramının tüketici segmentlerindeki karşılığını deşifre ettiğimiz başka bir çalışmamızda, kadınların özellikle ürün/hizmet olarak yapay zeka ile yakından ilgilendiği görülüyor. Çünkü aynı anda, pek çok işi yapma zorunluluğu olan kadınlar, günün sonunda ‘yetişememe’ duygusunu yoğun bir şekilde yaşıyor ve bu duyguyu tamamlama dürtüsüyle değiştirecek çözümler arıyor.

Erkekler ise; ataerkil yapı gereği pek çok sorumluluğu kendi üzerinde hissettiği için kendini her daim ‘güçlü gözükme’ çabası içinde buluyor. Bu nedenle, erkeklerin yapay zekadan beklentisi, kendileri için yapılacak hatırlatmalar, yönlendirmeler, planlamalar ile kendi başarısını perçinleyecek bir gölge destekçi oluyor.

YARDIMCI TEKNOLOJİ

Hepimizin yakından tanıdığı beyaz yaka segmentinde ise rolleri arasında bir sıkışmışlık hakim, gerek eğitim seviyesi, gerek alışkanlıkları ve yaşam tarzı göz önünde bulundurulduğunda teknolojiye ve olanaklara daha yakın konumdalar. Yapay zeka, teknolojik gelişmelerin doğal bir sonucu olarak, çok da uzak bir geleceğe ait bir ürün olarak görülmüyor. Bu çerçevede yapay zekadan beklenti, radikal bir değişimden ziyade, hayatlarında ‘lineer bir iyileştirme’ yapması yönünde.

Beyaz yakanın hayatı kaotik bir ortam içerisinde, hayatındaki rolleri yönetme çabasıyla geçiyor. Diğer kitlelere kıyasla, beyaz yakanın rolleri arasındaki duygusal geçişleri daha keskin şekilde gözlemliyoruz. Patron, müşteri, tüketici, iş arkadaşları, aile hayatı, sosyal çevre gibi birçok alanda, çok farklı kimlikleri sergileyen beyaz yaka sürekli bu roller arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Bu durum hem zihinsel bir yük, hem de duygusal bir yorgunluk yaratıyor. Tam da bu noktada yaşanan zihinsel yük ve duygusal yorgunluk karşısında, zamanı daha iyi yönetebilmelerini sağlayacak; çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyen bir ‘yardımcı’ teknoloji’ olarak yapay zekadan zihinsel ve duygusal bir dinginlik sağlaması bekleniyor.

Tüm bu farklı tüketici kitlelerini göz önüne aldığımızda yapay zeka kavramının henüz zihinlerde oturmamış olması ve yönünün olumlu veya olumsuz doğrultuda nasıl ilerleyeceğinin belirsizliği, tüketicileri zihinde canlandırılması zor bir kavramla karşı karşıya bırakıyor. Bu nedenle yapay zeka deyince tüketiciler günlük hayatlarında deneyimleyebilecekleri somut bir ürün beklentisi içine giriyorlar. Bu bağlamda, yakın gelecekte yapay zekayı hizmetlerinde daha sık kullanacak markaların, yapay zeka çıktılarını somut bir çerçeve içinde sunması, tüketiciyle kurulacak bağın sağlamlığı açısından önemli bir faktör olarak görülüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu