Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Bit Pazarına Nur mu Yağıyor?

Teknolojik gelişim8 çekirdekli işlemciler, saniyede bilmem kaç gigabyte veri aktarım hızına sahip ağ bağlantıları ve depolama araçları, her bir pikselini tek başına seçemeyeceğiniz kadar yüksek çözünürlüklü ekranlar… Teknolojik gelişim dört bir koldan etrafımızı sardıkça, kullandığımız cihazlardan sürekli daha fazlasını bekler olduk. Ama bu her durumda geçerli değil. Eski teknolojinin getirdiği avantajları kendi özel amaçları için gayet güzel kullananlar da var. Üstelik bu örnekler hiç aklınıza gelmeyecek yerlerde karşınıza çıkıyor.

Bunlardan biri, geçtiğimiz ay ABD’deki CBS kanalının yayınladığı 60 Minutes (60 Dakika) isimli programın Amerikan nükleer silah silolarıyla ilgili yaptığı bir programda ortaya çıktı. Nükleer siloyu ziyaret eden program yapımcıları, Minuteman III roketlerinin ateşlenmesi için kullanılan sistemin 70’lerden kaldığını ve roketin fırlatılması için gereken bilginin 8 inçlik bir disket yardımıyla sisteme yüklenmesi gerektiğini hayretler içinde aktardılar. Neredeyse 40 yaşına gelmiş biri olarak 8 inçlik disketlerle yalnızca bir kez karşılaştığımı, bu diski kabul edecek bir cihazı kullanma fırsatımın ise hiç olmadığını belirteyim.

Peki neden? Aslında bu tercihin gayet mantıklı bir açıklaması var. Bu gibi tesisler herhangi bir siber saldırıya karşı korunmak için ağ bağlantılarından ve internetten tamamen izole çalışır. İran’daki Natanz uranyum zenginleştirme tesislerinde kullanılan santrifüjler de öyleydi. Ancak USB bellekler yardımıyla yayılan ve yalnızca bu santrifüjleri devre dışı bırakmak için özel olarak geliştirilen Stuxnet isimli virüs, hedefine ulaşana kadar Uluslararası Uzay istasyonu’ndakiler dâhil yol boyunca 100 binden fazla bilgisayara bulaşarak ilerlemişti. Dolayısıyla 70’lerden kalma izole bir bilgisayara benzer şekilde müdahale edebilmek için 8 inçlik bir disketi elden ele dolaştırmanız gerekir ki, bu da günümüzde pek olası değil. Yani eski teknoloji, mevcut siber saldırı tekniklerinin önünde yeri geldiğinde gayet güzel engel oluşturuyor (www.cbsnews.com/news/whos-minding-the-nuclear-weapons).

Ayın ilerleyen günlerinde, benzer temaya sahip ilginç bir haberle daha karşılaştık. Uzun süredir merakla takip edilen ve dünyanın en yaygın korsan paylaşılan dizisi unvanını elinde bulunduran Game of Thro-nes (Taht Oyunları) dizisinin arkasındaki kitapların yazarı George R. R. Martin’in, kitaplarını DOS işletim sistemiyle çalışan bir bilgisayarda VVordStar 4.0 kelime işlemciyle yazdığı ortaya çıktı. Martin, bunun sebebini “platformun basitliği ve yalnızca yazdıklarına odaklanmak” olarak açıklamış (bit.ly/ggmartin).

Hazır yeri gelmişken, yazı yazarken sağdan soldan fırlayan pencerelerin ve uyarıların sizin de dikkatinizi dağıttığından şikâyetçiyseniz, sizi sadece yazdıklarınız baş başa bırakmak üzere kurgulanmış ve beğenerek kullandığım ücretsiz bir uygulama olan Dark Room’u jjafuller.com/dark-room adresinden indirebilirsiniz.

Çoğumuzun kullanmayı çoktan bıraktığı eski teknolojiler, umulmadık yerlerde karşımıza çıkabiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu