Haberler

Meyveli çay tüketimi giderek artıyor

Dünyanın en çok içilen içeceği çay da zamana ayak uydurdu. Geleneksel çayın tüketimi azalırken karışık ot (herbal) ve meyveli çay tüketimi giderek artıyor…

BUGÜN çay deyince akla hemen İngiltere geliyor. Çocukluğumuzda ilk öğrendiğimiz İngilizce kelimeler arasında “Five o‘clock Tea” deyimi vardı. Saat 5 çayı, sadece İngiltere’ye özgü olmaktan çıkmış, Türkiye dahil, pek çok ülkeye yayılmıştı. Yine de çayın hakkını In-gilizler veriyordu. Sadece çay satılan dükkanlara girip, belli gramajlarda aldıkları çayları harmanlıyor, büyük bir özenle demleyip keyfini çıkaran Ingilizlerin, ipliği zımbalanmış çay poşetlerine bile tahammülü yoktu. Metal çayın tadını bozuyordu. Bakanlar kurulu, çay molası vermeden çalışmasma devam etmiyordu. Çaylarını pazarlayan şirketlerin sahip oldukları en büyük değerler, çay tadıcılar-dı. Bütün işleri çay tatmak ve kalitelerine göre sınıflandırmak olan bu uzmanların, seyahat ederken aynı uçağa binmelerine dahi izin verilmiyordu. Ne de olsa bir kaza, koskoca şirketi batırabilirdi.

Meyveli çay

İSTATİSTİKLER ŞAŞIRTTI

Geçtiğimiz aylarda yapılan bir istatistik gösterdi ki, ot çayların (herbal tea) satışı, gerçek çayın satışını geçmiş. Geleneklerine bağlı Ingilizleri çıldırtacak bir sonuç… Yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre, Ingilizler, artık değişik damak tatları arıyor. Bu tatları da ot ve meyveli çaylarda buluyor. Normal çay içenler bile çaylarını değişik meyvelerle çeşnilendir-meyi tercih ediyor.

Günlük hayatımızda yeri çok önemli olan çayı iyi bildiğinizi mi düşünüyorsunuz? İsterseniz bir daha düşünün. İşte çayla ilgili gerçekler. ..

• Çay, sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Tahminen bin 500 çay çeşidi vardır. Başlıcalan siyah, yeşil, beyaz, san ve oolong’dur (güzel kokulu, koyu renk bir çay ,, türü).

• Çayın, ilk bulunduğu yer Çin’dir. MÖ 2740’ta, çay yapraklarının rüzgarla savrulup kaynayan bir su kazanma düştüğü rivayet edilir. Çin İmparatoru Shen Nung da bu içeceği çok sevmiştir.

• Çok eski tarihine rağmen Batı, çayı sadece son 400 yıldır biliyor. İngiltere, çayı adaya getirmek için Uzakdoğu’da Doğu Hindistan Kumpanyası’nı kurmuş, daha sonra çıkardığı yasalarla çayı kolonilere de satmıştı. Elbette ki vergisini de alarak…

• Dünyada kişi başına en çok çay içilen ülkeler, İrlanda ve Türkiye’dir.

• Çay, 4 bin 500 yıla yakın bir süre sıcak içildi. 1904 yılının yaz aylarında ABD’nin Saint Louis Dünya Fuarı’nda hava o kadar sıcaktı ki çay satılamıyordu. Richard Blechynden adlı İngiliz girişimci, buzlu çay satmayı denedi ve çok başarılı oldu.

• Aynı yıl çay, küçük poşetler içinde de satılmaya başlandı.

• Çay, 1600’lü yıllarda Avrupa ve Amerika’da en popüler dönemini geçirdi.

• “İki Kişi için Çay” (Tea for Two) şarkısını hiç duymuş muydunuz? ABD Besteciler, Güfteciler ve İcracılar Derne-ği’ne göre bu kısa şarkı, “Mutlu Yıllar Sana” (Happy Birthday to You) şarkısından sonra 20’nci yüzyılın en çok mırıldanan ezgisidir.

• İngiltere’de halkın yüzde 95’i poşet çay kullanır. Yüzde 98’i çayına süt karıştırır. Amaç, çayın porselen takımları boyamasını engellemektir. Yüzde 30’u da şekerli içer. Her yıl 50 kadar kişi de, çay kazalarında hastanelik olacak kadar kendini yakar.

• İngiltere’de herkesin, akşam 5.00’te çay içtiği düşünülür. Oysa milyonlarca İngiliz, çayı saat 11.00’de içer. Bu çaykolikler, “ll’ciler” olarak tanınır. Amaç, mideyi öğle yemeğine hazırlamaktır.

• Londra Çay Müzayede Kurumu, 300 yıldan beri çayı, “mum” yöntemiyle açık artırmada satar. Yanan mum, bir inç (2.5 cm) eriyene kadar teklif verebilirsiniz.

• Yine İngiltere’deyiz. Manchester kentinde, çocuklara yardım amaçlı bir açık artırmada, çok küçük 280 adet elmasla süslenmiş bir çay poşeti, 10 bin sterline (15 bin 250 dolara) satılmıştı.

• Bütün dünya genelinde içilen çayların yüzde 75’inin poşet çay olduğu hesaplanıyor.

• Amerikalıların genelde çay değil de kahve içtiği sanılır. Halbuki ABD’de evlerin yüzde 80’inde çay bulundurulur. 159 milyon Amerikalı düzenli olarak çay içer. Bu rakam, nüfusun yarısıdır. Tüketilen çayların yüzde 86’sı, sıcak ya da buzlu, siyah ve yeşil çaydır.

Geçen yıl Amerikalıların 87 milyar fincandan çok çay içtiği tahmin ediliyor. Bu, her on Amerikalıdan sekizinin her gün düzenli olarak bir fincan çay içtiği anlamına gelir.

• Çay, dünyanın Oğlak Dönencesi ile Yengeç Dönencesi arasında kalan ve yüksekliği bin-iki bin metre arası olan, yılda en az 125 mm yağış alan dağlık kesimlerinde yetişir. Çin (birinci), Hindistan (ikinci), Arjantin, Endonezya, Japonya, Kenya, Malawi, Sri Lanka (eski adı Seylan), Tanzanya, Türkiye, Vietnam, İran ve Tayvan en büyük çay üreticileridir.

• Çay, tamamen doğal bir çevrede yetişen, kendini yenileyebilen, sürdürülebilir, sağlıklı bir üründür. Böcekler, çay yaprakları arasında barınamaz. Yaprakların kimyası, böcekleri uzak tutar. Eviniz çay kokarsa sivrisinekler ve haşere, evinizden uzak durur.

• Çay, Bl, B2, B6 vitaminleri, potasyum, manganez, folik asit ve kalsiyum zenginidir. Sodyum, yağ, şeker içermez. Kalorisizdir. Yapraklarındaki flavo-noidler, antioksidan özelliklere sahiptir. Bazı kanser türlerine karşı direnç sağlar. Çayda, elma suyundan birkaç kat daha fazla antioksidan vardır.

• Flavonoidler, metabolizmayı da düzenleyerek kişinin kilo almasını önler, hatta zayıflamasını sağlar. Tansiyonu düşürür, mikrop ve bakterileri öldürür.

• 30 bin yetişkin üzerinde yapılan araştırmalara göre, günde üç fincan çay içenlerin, Parkinson hastalığına yakalanma ihtimali yüzde 69 oranında azalmaktadır. Yeşil çayın da, Alzheimer hastalığına karşı direnç gösterdiği yönünde iddialar var.

• Kafeinin, kemiklerin mineral yoğunluğunu azalttığı düşünülür.

Çayda da kafein vardır. Ancak çay, kemikleri güçlendirir. Osteoporosis denen kemik erimesi, çayla önlenebilir.

• Yine de şüpheci davranıyorsanız, çaydan kafeini çıkarabilirsiniz.

Çayı demledikten on dakika sonra suyunu döker, tekrar demlerseniz, kafeinin yüzde 90’ını çaydan çıkarmış olursunuz.

• Çay, faydalı içeceklerin en ucuzudur. ABD’de kendinize hazırladığınız bir fincan çayın maliyeti, 3 cent’tir.

• İş yerlerinde çay molası vermek, yaklaşık 250 yıllık bir gelenektir.

• Çaydan maksimum fayda sağlayabilmek için günde dört fincan içmeli, fazlasından kaçınmalıdır.

• Çaydaki fluorid, diş çürümelerine karşı koruyucu etkiye sahiptir. Ayrıca kardiyovas-küler hastalıklara karşı vücudu korur.

• Çay, kolesterolü ve kalp ritmini dengeler. İştah körelttiğinden diyette olanlar için ideal bir içecektir. Doğal bir antibakteriyel olduğu için bağışıklık sistemini de güçlendirir.

• Asya’da çay fincanlarından geleceği okuyan kahinler, toplumların en saygın kişileridir. Sıcak suya birkaç çay yaprağı konur ve on dakika sonra üç kez karıştırılır. Kahinler, çayın renginden ve yaprakların sudaki konumlarından geleceği okurlar.

• Filmlerde viski içiyor gibi gözükmesi gereken artistler aslında çay içerler. Hemen hemen aynı renktir.

• Çin’in oolong türü çaylarından Tieguanyin çayı, dünyanın en pahalı çayıdır. Libresi (450 gramı) bin 500 dolardır. Hindistan’ın Bengal bölgesinde yetişen çay da çok pahalıdır. Yılda 100 ton üretilir. Piyasa durumuna göre libre fiyatı bin dolar civarıdır.

• Hong Kong’daki Ritz Carlton Oteli, müşterilerine dünyanın en pahalı çayını sunar. Eşinizle birlikte, birkaç dilim kek ve muhteşem kent manzarasına karşı içeceğiniz çay size, 8 bin 880 dolara mal olur. Bir Hong Kong doları, ABD Doları’nm 7.75’te biri olsa da çok pahalı.

• Tecrübeli bir toplayıcı bir günde 35 kilo çay yaprağı toplayabilir. Bu miktar, 14 bin fincan çay yapmaya yeter.

• Fas’ta çay hazırlamak ve sunmak, erkeklerin işidir. Çin’de de çay servisi yapılırken masaya üç kez parmakla tıklamak, bir minnet ifadesidir.

• Çayın yetişmesi için 120 litre, kahvenin yetişmesi için bin 115 litre su gerekir.

• Iskoçyah bir koleksiyoncu, sahibi olduğu 18’inei yüzyıldan kalma bir çaydanlığın birkaç bin sterlin değerinde olduğunu düşünüyordu. Öldükten sonra mirasçıları çaydanlığı, bir milyon 415 bin sterline (iki milyon 180 bin dolara) sattılar.

• ABD, bugünkü varlığını çaya borçludur. İngiltere, Amerika’ya çay gönderiyor, bu içecek üzerinden çok yüksek vergiler topluyordu. Boston limanında bulunan bir İngiliz gemisinin çay yükü, 16 Aralık 1773’te, kızgın milliyetçiler tarafından denize döküldü. Bu hareket, Amerikan devriminin fitilini ateşledi (Olay günümüzde Boston Çay Partisi adıyla kutlanır).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu