Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Kurdan pozitif etkilenebilecek hisseler

Önümüzdeki dönemde hem faiz artıran hem de bütçe küçülten bir Fed göreceğiz. Doların değerini küresel olarak artıran bir ortam söz konusu. Bu durumda, net yabancı para pozisyonu artıda olan, teknik anlamda olumlu hisseler dikkat çekiyor…

KASIM 2017’de Trump’ın ABD Başkam seçilmesi sonrasında ABD’deki büyüme ve enflasyon tarafında beklentilerin yükselmesi ile Fed’e yönelik artan endişeler; doların kısa sürede küresel olarak önemli bir değerlenme eğilimine yol açmıştı. Bu durumdan, TL’de olumsuz anlamda fazlasıyla nasibini almış; 2016 yılını 3.52 civarından tamamlayan dolar/TL’nin 11 Ocak 2017’de 3.94 TL’li seviyelere kadar yükseldiği görülmüştü. Bundan sonra, başta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) olmak üzere ilgili otoriteler tarafından atılan adımlar ile Trump-Fed kaynaklı dolardaki küresel güçlenme rüzgârının terse dönmesi kur tarafındaki tansiyonun önemli ölçüde azalmasını sağladı. Ayrıca, yurtiçi iktisadi faaliyette gözlenen toparlanma ile ülke risk priminde gözlenen iyileşmenin de bu anlamda oldukça önemli rol oynamış olduğunu ekleyelim.

DOLARDA DEĞER ARTIŞI GÜNDEMDE

11 Eylül itibariyle 3.38 TL’li seviyelere kadar gerileyen dolar/TL, 21 Eylül itibariyle 3.51 TL’nin üzerine yükselmiş durumda. Yılın önemli bir bölümünde kurda düşen tansiyonun son günlerde yeniden artmış olmasında artan siyasi ve jeopolitik riskler kadar Fed’in ekim ayı itibariyle bilanço küçültme işlemlerine başlayacak olmasını duyurması ve yılın geri kalanında bir faiz artırımına gideceği yönündeki beklentisini koruması da etkili. Yani diğer bir ifadeyle, önümüzdeki dönemde hem kademeli faiz artırımlarına devam eden hem de bilanço küçülten Fed olacak. Bu durum, doların değerini küresel olarak artırıcı bir unsur olarak göz önünde tutulmalı.

ralli hisse

Fed’in yanı sıra, Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası gibi önemli merkez bankalarının da yakın dönemde mevcut para politikalarında daha sıkı bir duruşa geçecekleri beklentileri ağır basmakta. Buna, enflasyonun çift hanelerdeki seyri, artan Hazine borçlanma gereksinimi ve özellikle Kuzey Irak referandumu nedeniyle artan jeopolitik riskleri de eklediğimizde önümüzdeki dönemde TL tarafında değer kazanımmdan ziyade değer kayıplarıyla karşılaşma olasılığının bir miktar daha ağır bastığını söylemek lâzım. Yaşanacak gelişmelerle bu durum değişebilir ancak en azından şu anda gözüken resim bu şekilde.

HİSSE SEÇERKEN DİKKAT

Resim böyle olunca, bu hafta da, net yabancı para pozisyonu artıda olan ve yabancı para pozisyonun satışlara oram yüksek olan hisseler arasından; teknik anlamda da olumlu olduğunu düşündüğümüz dört hisseye inceledik. Hisselerle ilgili yorumlara geçmeden önce bazı açıklama ve uyarılarda bulunalım.

Kurun yükselişindeki hareketlerden (TL’deki değer kaybı) elindeki döviz varlıkları, döviz yükümlülüklerinden daha yüksek olan şirketler; diğer bir deyişle net yabancı para pozisyonu “pozitif (+)” olan şirketler genelde pozitif olarak etkilenmektedir. Benzer şekilde, döviz varlıkları döviz yükümlülüklerinden daha düşük olan; yani net yabancı para pozisyonu “negatif (-)” olan şirketler de genelde negatif olarak etkilenmektedir.

Net Yabancı Para Pozisyonu = Yabancı Para Varlıklar – Yabancı Para Yükümlülükler Ancak, burada sağlıklı bir analiz yapabilmek adına şirketin sahip olduğu döviz varlık ya da yükümlülüklerin kompozisyonuna bakmak gerekmektedir. Örneğin, şirketin yabancı para ve yükümlülüklerinin ne kadarı dolar cinsinden, ne kadarı euro, yen ya da başka bir para birimi cinsinden gibi. Ayrıca, kur kaynaklı etkiler şirketin Finansal Gelir/Gider dengesinde farklı; Satış Geliri/Maliyet kalemlerinde de farklı etkilere yol açabilmektedir. Bundan dolayı da yatırım kararları verilirken şirketlerin net yabancı para pozisyonlarının artıda ya da ekside olması tek başına yeterli bir kriter olmadığı gibi şirketlerin Gelir/Gider ile Varlıkları/Yükümlükleri’ndeki döviz kompozisyonlarını detaylıca incelemek gerekmektedir.

Bu bölümdeki yazılar/yorumlarla mevcut veya değişen piyasa koşullarında hisse seçimine yardımcı olabilecek çeşitli bakış açılarının anlatılmasını amaçlıyoruz. Mevcut veya önümüzdeki döneme ilişkin piyasa koşulları irdelenerek, bu şartlarda nasıl hisse seçilebileceğini hem teorik çerçevede hem de bu teorik çerçeveyi mümkün olduğunca pratiğe çevirerek yani üzerinde durulan düşüncelere uyan hisse bazlı incelemelere yer vermeye çalışıyoruz.

Anadolu Cam (ANACM): ANACM hisseleri temmuz ayı sonlarında test ettiği ve aynı zamanda tarihi zirve olan 2.44 TL seviyesini aşamadıktan gelen düzeltme hareketiyle birlikte 21 Eylül günü 2.11 TL seviyelerine kadar geriledi. Mayıs-temmuz aylarında iki defa çalışan kısa vadeli en kritik destek konumunda olan 2.09 TL’ye yakın olunması nedeniyle bu seviyelerden gelebilecek olası tepki alımları sürpriz olmayacaktır. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda sırasıyla 2.18 TL, 2.22 TL ve 2.25 TL dirençleri kısa-orta vadeli direnç seviyeleri olarak takip edilebilir. Hissede yeni bir yükseliş trendinin oluşumundan bahsedebilmek için 2.25 TL üzerinde en az iki gün kapanış gerçekleşmesi görülmelidir. Diğer taraftan, 2.09 TL desteğinin kırılması durumunda satışların hızlanarak ilk aşamada 2.01 TL’ye kadar sürebilecek bir gerileme olasılığı da olası yatırım kararlarında göz önünde bulundurulmalıdır.

Aselsan (ASELS): ASELS hisseleri sene başından bu yana süregelen yükselen kanal içindeki seyrini korumakta. Hisse fiyatlarının ağustos ayı ortalarından bu yana 25.94-27.44 TL aralığındaki yaklaşık 1.50 TL genişliğindeki aralıkta oluşturduğu bant hareketi devam ediyor. Teknik analizde, bu tarz bant hareketlerinin görüldüğü durumlarda; bandın kırılması hâlinde hisse fiyatının yaklaşık olarak bant genişliği kadar ve bant yönünde bir hareket yapması beklenmektedir. Buradan hareketle, mevcut bandın yukarı yönlü kırılması durumunda 28.94 TL seviyesi teknik hedef konumuna gelecektir. Ancak yakın dönemde direnç olan 27.93 TL seviyesi de daha kısa vadeli bir ara hedef olarak izlenebilir. Bu senaryo ve beklenti dahilinde alınacak olası yatırım kararlarında, kanalın alt bandı olan 25.94 TL desteğinin zarar kesme seviyesi olarak takip edilmesi sağlıklı olacaktır. Zira, bandın aşağı yönlü kırılması durumunda, teknik olarak ilk aşamada 24.44 TL’ye kadar sürecek bir düzeltme hareketi görülmesi beklenebilir.

Sabancı Holding (SAHOL): Holdingin farklı hissedarları tarafından nisan ayı sonunda 10.00 TL’den yaklaşık 21.4 milyon lot (Grafik üzerinde “1” ile gösterilmiştir) ve mayıs ayı sonunda yaklaşık 10.66 TL’den (24 Mayıs kapanışı olan 11.10 TL’den yüzde 4 iskonto) 51.5 milyon lot hisse satışı gerçekleşmişti (Grafik üzerinde “2” ile gösterilmiştir). Her iki satışın ardından da hisse fiyatları üzerinde bir miktar baskı görülmüştü. Son olarak, temmuz ayı ortasında, farklı bir hissedarının da Sabancı Holding’in ödenmiş sermayesinin yaklaşık yüzde 2.5’lik kısmına karşılık gelen 51.5 milyon TL’lik hissesini borsada satış için Merkezi Kayıt Kuruluşu’na başvurduğu görüldü (Grafik üzerinde “3” ile gösterilmiştir); ancak bu yazının hazırlandığı 21 Eylül 2017 saat 16:45 itibariyle bu satışın yapıldığına dair herhangi bir bilgi bulunmamakta. Dolayısıyla, kısa vadede olası ortak satışı kaynaklı olarak hisse fiyatları üzerinde bir miktar aşağı yönlü baskı görülme riski olduğunu not edelim. Son dönem itibariyle hisse fiyatında oluşan dip seviyelerin yataya yakın seyretmesine karşın, aşırı alım-satım indikatörü olan RSI göstergesindeki diplerin bir önceki dipten daha yukarıda oluşması teknik olarak pozitif aykırılığı işaret etmektedir. Katlanılabilecek olası zarar göz önünde bulundurularak; kısa vadede yaklaşık olarak 200 günlük hareketli ortalamaya karşılık gelen 10.25 TL ve/veya 10.05 TL desteği zarar kesme seviyesi olarak izlenmek kaydıyla, sırasıyla 10.66 TL ve 10.96 TL dirençleri kısa vadeli teknik hedefler olarak izlenebilir. Ayrıca, 10.98 TL direncinin kalıcı olarak kırılması sonrasında yükselişin 11.31 TL’ye kadar devam ederek temmuz ayı ortasında oluşan (Grafik üzerindeki “3” bölgesi) boşluğun dolması beklenebilir.

Şişe Cam (SİSE): SİSE hisselerinde Ağustos ayı sonunda 21 günlük hareketli ortalamanın 50 günlük hareketli ortalamayı aşağı yönlü kesmesi sonrasında aşağı yönlü baskının arttığı görüldü. Son günlerde 4.10 TL desteğinin çalışması sonrasında bu seviyede bir dip oluşumu ve toparlanma eğiliminin meydan geldiği görülmekte. Toparlanma eğiliminin olası tepki alım-larıyla desteklenmesi durumunda kısa vadede yaklaşık 21 günlük hareketli ortalamaya karşılık gelen 4.29 TL ve yaklaşık 50 günlük hareketli ortalamaya karşılık gelen 4.36 TL dirençleri kısa vadeli teknik hedefler olarak takip edilebilir. Bu senaryo doğrultusunda verilebilecek olası yatırım kararlarında; katlanabilecek olası zararlar dikkate alınarak, 4.09 TL ve/veya 4.03 TL desteklerinin zarar kesme seviyeleri olarak takip edilmesi sağlıklı olacaktır.

EROL GÜRCAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu