Makaleler

Yalnız konut değil, baraj inşa etmek de önemli

Hızlı kentleşme su ve enerji krizine neden olacak gibi görünüyor. Bu nedenle yalnız konut değil, baraj inşa etmek de önemli…

“Petrolümüz yok ama barajlarımız var” diyebilmeliyiz

BUGÜNKÜ dünyada su sıkıntısı kişi başına 1700 metreküpün altma düşüldüğü zaman yaşanıyor. Halen Türkiye kişi başına yıllık 1600 metreküp civarında su potansiyeline sahip. Türkiye nüfusu 15 yıl sonra 100 milyonu geçecek. Üstelik kentleşme yüzde 85’leri bulacak. Böylece kişi başı su potansiyeli yıllık 1000 metreküpe düşecek; Türkiye su sıkıntısı görülen ülkelerin en başında yer alacak. Peki, çare ne? Sınır aşan akarsuları iyi yönetmek ve baraj yapımını hızlandırmak…

Halen dünyada en önemli konu uluslararası akarsular. Büyük barajlar bu konunun ana gündem maddesi. Ancak artan nüfus dikkate alındığında Dünyada milyonlarca insanın barajlar yüzünden yerlerinden edildiği iddiası gündemde kendine yer buluyor.

baraj

Ortaya atılan tezlerde barajların kültür hâzinelerini sular altında bırakıp yok edebileceği dile getiriliyor. Büyük barajların inşasında ise belli sermaye gruplarının yer aldığı; bu nedenle kapitalist çıkarlara hizmet edildiği seslendiriliyor.

Türkiye’nin elindeki doğal varlıkların artık farkına varması lazım. Bunu bir devlet politikası haline getirmesi, hatta şimdiden su kaynaklarıyla ilgili bazı değişmez ilkeleri Anayasa çalışmaları içine katması gerekiyor.

BARAJ GİRİŞİMCİLİĞİ SEKTÖRÜ

Olaya tarafsız gözle bakıldığında şunu görmek mümkün: İleride temiz su ihtiyacının ötesinde enerji sorunları çıkacak. Baraj yapımına karşı belli çevrelerce dile getirilen sakıncalar kendi içinde doğru olmakla birlikte bugün artık geçerliliğini yitirmiş görünüyor.

Örneğin, kültürel hâzinelerin kurtarılması meselesinin çok daha ötesinde insanlığın geleceğini etkileyecek ciddi sorunlar var. Fakat kültürel varlıkların sular altında kalması meselesi ikide bir gündeme taşınıyor. Oysa resmi irade ve ilgili STK’lar bunu çözebilir.

Örneğin, 1962 yılında dünyanın en büyük barajlarından biri olarak devreye giren bugünkü adıyla ünlü ‘Nasır Barajı’ (Assuan Barajı) bu tür konuların çözümünde bir milattır. Nil Nehri üzerinde kurulan barajın en önemli problemlerinden biri dev boyutlarıyla ‘Abu Simbel Tapınağı’nın sular altında kalması tehlikesini doğurmuştu. Sadece bu yüzden baraj aleyhine büyük kampanyalar yürütüldü.

M.Ö 1301-1235 tarihleri arasında yapılan II. Ramses döneminin dev tapmağı baraj inşaatıyla birlikte yerinden söküldü ve 300 bin ton ağırlığındaki dev kütleler yüksekçe bir yere taşındı. Kaideleriyle birlikte 33 metreyi bulan dört heykel bile bu taşınma sırasında hiçbir zarar görmedi.

Barajın inşaatı sırasında iktidarda bulunan Mısır diktatörü Cemal Abdülnasır’m adına izafeten ‘Nasır’ın Piramidi’ diye dünyaya olumsuz biçimiyle tanıtılan baraj, çok eleştirilse de görüldü ki bugün Mısır’ın iklimine önemli katkılar sağlamış durumda. Bilim çevrelerinde son iklim değişikliğine bağlı olarak yıllar sürecek büyük bir kuraklık felaketinin bu barajla kısmen önlendiği konuşuluyor.

Evet, belki bu dev baraj zengin Nil çamurunun tutulmasına neden oldu. Nil kıyısında bazı noktalarda verimli araziler artık yok. Lâkin işin geneline bakınca Mısır ikliminde iki santigrat dereceye varan olumlu bir değişikliğin olduğu görülüyor.

Yine bir başka örnek uzun zamandır’ dünyanın en büyük barajı unvanına sahip Volta Nehri üzerindeki ‘Volta Baraj Gölü’dür.

Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan’m Afrika’daki yoksul ülkesi Gana’da yer alan bu baraj, zamanında büyük gürültülere yol açmıştı. 1965 yılında yapılan barajın ilginç özelliği göl alanında bulunan ormanlık sahanın temizlenmeden su altında bırakılmasıydı. Sonuçta birçok sorun ortaya çıktıysa da parazit mücadelesinde başarıya ulaşıldı ve baraj o bölgede iklimin yumuşamasına ciddi katkılarda bulundu.

Bugün çok fakir bir ülke olan Gana’da halkın büyük çoğunluğu baraj gölünde yetişen zengin balık kaynaklarından yararlanıyor. Yılda 80 bin tonu bulan balıkçılıkla geçiniyor. Gerek ‘Mısır Assuan’ gerekse ‘Gana Volta Barajı’ daha çok tarımsal amaçlarla inşa edildiler. Ama zamanla iklimi terbiye edip muhtemel bir kuraklık faciasını da önlediler. Bugün aynı olumlu bakışın Atatürk Barajı’na yöneltilmesi hiç de küçümsenmemeli. Bugün Türkiye’de 550 civarında baraj var. Bunun 220 adedi büyük ve büyük sayılabilecek barajlar kategorisinde. Diğerleri orta büyüklükte göletler halinde.

GELECEĞİN ENERJİSİNİ ÜRETMEK

Dev barajların inşa edilmesinde bir başka temel faktör enerji üretimi… Bugün çoğu ülkenin refaha kavuşmasında barajların stratejik rolü biliniyor. Örneğin, İsviçre’deki 300 metrelik ‘Grande Dixence’ barajı tıpkı bizim Manavgat’taki ‘Oymapınar’ gibi yüksekçe rakımda daracık Alp kanyonuna sıkıştırılmış bir mühendislik harikası. 90 katlı bina yüksekliğindeki bu barajda üretilen enerji yine muazzam bir baraj olan ‘Mauvoisin’ ile birlikte İsviçre’nin eneıji ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaya devam ediyor.

Üç bin kilovat saatlik su eneıjisi 2 ton kömürün yakılmasına eşdeğer. Barajların tükenen fosil yakıtlara karşı bir sigorta olduğu nedense pek dile getirilmiyor ülkemizde. Düşen petrol fiyatlarına asla güvenilmemeli. Çünkü petrol yakın gelecekte yine yükselecek. Periyodik dalga kuramı bunu gerektiriyor. Hem de umulmayan sürpriz bir şekilde.

Baraj aslında en büyük hâzinelerden biri. Örneğin, Amerika’daki eski yapıtlardan biri olan ünlü ‘Hoover Barajı’ günümüzde bile her yıl 8 milyon varil petrol giderinden tasarruf sağlıyor. Amerika’nın en büyük barajlarından biri olan ‘Grand Coulee’ ise bugün 250 milyon varil petrole eşit eneıji üretiyor. Yenilenebilir bu eneıji kaynakları çevre kirliliği ve radyasyon tehlikesi de yaratmıyor.

Eski Sovyetler döneminde Rusya’da inşa edilmiş barajlar da yıllardır aynı verimle çalışıyor. Bu barajlar sayesinde yakın zamanda yaşanan ciddi ekonomik krizler Rus halkını açlığa mahkûm etmedi. Bugün doğalgazla geçinen Rusya’nın enerji ihracatçısı konumuna gelmesinde bu barajların büyük payı var. Örneğin Volga Barajı halen yılda 10 bin gigavat/saat eneıji üreterek doğal gazı tüketmek yerine ihraç etme olanağı sağlıyor.

Keza Çinliler iki nehir üzerine kurdukları barajlarla bugün 85 bin gigavat/saat eneıji elde ediyorlar. Çin’in kalkınmasında temel unsurlardan biri de bu baraj politikalarının zirve yapması!

EN BÜYÜK HÂZİNEMİZ

En azından elimizdeki mevcut barajların ulusal politikalar açısından önemi şimdi daha iyi anlaşılıyor. On milyarı aşkın kilovat düzeyine ulaşan eneıji üretiminin yanı sıra, bölgenin küresel ısınma nedeniyle ileride düşeceği sıkıntılar şimdiden barajlarımız sayesinde kısmen önlenmiş durumda. Çeşitli çevrelerce dile getirilen barajların göçe neden olması ya da tarihsel mirasın yok edilmesi iddiaları artık eskisi kadar ürkütücü değil.

Neredeyse Ege’de tüm tepeleri dolduran rüzgâr enerjisi çiftlikleriyle en azından barajların önemini anlamış bulunuyoruz. Olaylara biraz da küresel ısınma yönünden bakmamız gerekiyor. 2050 yılında Anadolu’yu bekleyen susuzluğun tek çaresi barajların çoğalması. Ümit etmeliyiz ki konut yapımına önem veren girişimcilerin yakın bir gelecekte baraj inşa ve işletmesine yönelmeleri kaçınılmaz olacak.

Üstelik konu devlet tekelinden çıkacak, yeni bir sektör doğacak.

Konut girişimciliğinin yanı sıra baraj işletmeciliği belki de yap işlet devret yöntemiyle dev bir sektör haline gelecek. Tabii cılızlaşan akarsular iyice kurumadan…

Nur Demirok / Para

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu