Haberler

Rahat bir uçuş için tüyolar

Yaz geldi, tatil mevsimi açıldı, dolayısıyla uçak yolculukları da sıklaştı. Bu hafta konforlu bir yolculuk geçirmek için almanız gereken önlemleri, yapmanız gereken şeyleri derledik. İyi yolculuklar…

GEÇEN yıl dört milyardan fazla kişi, seyahat için tarifeli hava yollarını kullandı. Sayı arttıkça, müşteriyi memnun etmek, güvenliği sağlamak, her yolcuya eşit hizmet vermek zorlaşıyor. Sizlerin de yolcu olarak bu sisteme, yardımcı olmanız gerekiyor. Yer personeli şikayetlerinden, uçuş ekibinin başından geçen olaylardan yola çıkarak rahat uçuş için tüyolar derledik.

■ Rahat bir yolculuk, havaalanından değil, çok daha öncesinden başlar. Cuma, cumartesi, pazar ile bayram günlerinden, okulların tatil olduğu dönemlerden kaçınmalısınız.

Havaalanı yetkilileri, güvenlik konusunda diken üstünde olduğundan onlarla tartışmayın, sesinizi yükseltmeyin, espri yapmaya çalışmayın, sinirli hareketler sergilemeyin, hatıra fotoğrafı çekmeyi düşünmeyin. Unutmayın ki, kurallar katılaşırken, hoşgörü azalıyor. Alanda gördüğünüz pilotlara ya da uçuş personeline soru sormayın. Onlar işleri gereği yüzlerce havaalanında bulunuyorlar. Her havaalanını bilemezler.

■ Artık teknoloji, koltuklarınızı internet üzerinden belirlemenize imkan tanıyor. Eğer sizi uçak tutuyorsa, kanat üzeri vc kanatlara yakın koltukları tercih edin. Tıpkı bir tahterevallinin ortasında oturur gibi, uçağın hareketlerinden etkilenmezsiniz.

■ Uçağa girdiğinizde karşüaştığımz koltuk renkleri, sizi olumlu ya da olumsuz etkiler. Uçak üreticisi Amerikan Boeing firmasına göre renk seçimi çok önemlidir. Yüzlerce değişik kültürden gelen yolcular için renkler, değişik anlamlar ifade edebilir. Mavi ve yeşil, bütün kültürlerin ortaklaşa sevdiği renklerdir. Barışı sembolize ederler. Ayrıca mavi, kişiye huzur verir, asaleti çağrıştırır. Pembe ve lavanta rengi, aşkın ve sevginin sembolüdür. Açık renkler mekanı daha yüksek, daha geniş, daha açık gösterir. Koyu renkler ise mekanı daraltır, küçültür, kapalılık hissi verir.

■ Yastığınızı, uyku maskenizi, battaniyenizi, kulak tıkaçlarınızı beraberinizde siz getirin. Böylece temizliğinden emin olabilirsiniz. Uyumasanız bile maskenizi aşırı aydınlatmadan korunmak için kullanabilirsiniz. Yanınızdaki geveze yolcunun sohbet girişimini de engellemiş olursunuz. En büyük sorunlardan biri de gürültüdür. Ses şiddeti ortalama 85 desibeldir. İniş ve kalkışlarda bu seviye, bir diskotekteki gürültü kadar olan 120 desibele çıkar. Kulak tıkaçları işe yaramıyorsa, gürültü bastıran elektronik kulaklık iyi bir çözümdür. Bu kulaklık, gürültünün ses dalgalarının tersi dalgalar üreterek dalgaları sıfırlaştırır, ortamı sessizleştirir. Yüzde 100 etkili değildir ama işe yarar.

■ Hostesler ve uçuş personeli arasında, yolcuların anlamaması gereken bir dil vardır. “Lingo” (yabancı dil ya da argo) denen bu dilde yolcular “pax” (passcn-gers) olarak anılır. “Crosscheck” (çapraz kontrol), uçuş öncesinde kontrol işlemlerinin doğruluğunu denetlemektir. Uçuş sonrasında ise acil tahliye kaydırağının devre dışı bırakılmasıdır. Böylece kapı açıldığında otomatik kaydırak kazara şiş-meyeccktir. “Ali cali”, bütün mürettebatın dahili iletişim sistemi intereom’a bağlanıp haberleşmesi anlamına gelir. Pilot mahalli olan kokpit, hosteslerin dilinde “flight deck” (uçuş güvertesi)’dir. Pilot, “debrief” (bilgi alma) komutu verirse, korkacak bir şey yoktur. Ya bir yolcunun şikayeti görüşülecektir ya ikramda sorun vardır ya da tıbbi bir durum söz konusudur. “Red eye” (kızarmış gözler), uykusuz ve yorgun gece uçuşlarına işaret eder. 7500 (uçak kaçırıldı), 7600 (radyo bağlantısı kesildi), 7700 (acil durum) kodlarını duyarsanız, endişelenmelisiniz.

■ Ekonomi sınıfında seyahat eden yolcular, First Class ya da Business Class yolcularıyla ilgilenen hosteslerin işlerinin ne kadar kolay olduğunu düşünebilir. Oysa İngiliz The Sun gazetesine açıklama yapan eski kabin görevlisi Heather Wilde, en zorlu yolcuların bu lüks sınıfta seyahat edenler olduğunu söylemiştir. Wilde, “Lüks sınıf yolcularının hepsi, kendilerinin dünyaca ünlü kişiler olduğunu düşünür. Sürekli bir şeyler isterler. İstekleri bitmez. Adeta sonsuzdur. Oysa ekonomi sınıf yolcuları, hiç sorun çıkarmaz. Önlerine yemek tepsilerini koyar, sonra toplarsınız. Bütün iş budur. Dolayısıyla 100 ekonomi yolcusuyla uğraşmak, 10 lüks sınıf yolcusuyla uğraşmaktan çok daha kolaydır” açıklaması yapmıştı.

■ Havaalanı ve uçuş görevlileri, yolcuların neler yapması, neler yapmaması konusunda kısa bir liste çıkarmışlar. Yazılı olmayan bu kurallara uyulması halinde yolcunun sorunsuz bir seyahat yapabileceği belirtiliyor.

✓ Bilet işlemleri yaparken, uçağa bagaj verirken veya alırken yetkililere karşı nazik olun.

✓ Ağlayan bebeklere karşı anne babalara anlayış gösterin.

✓ Uçakta tiirbülans olduğunda paniklemeyin, sakin kalmaya çalışın. Türbü-lans, uçak düşürmez.

✓ Size kaba davransalar bile uçuş personeline karşı saygılı olun.

✓ Aile üyeleri koltuk dağılımı nedeniyle ayrı düşmüşlerse onlara koltuğunuzu karşılıklı değiştirebileceğinizi söyleyin.

✓ Uçuş öncesi hosteslerden ikram beklemeyin. İstemeyin de.

✓ Uçakta yemek ikramı bitmeden koltuğunuzu arkaya yatırmayın. Normal zamanda bile koltuğu yatırmanız için arkadaki yolcudan izin isteyin.

✓ Herhangi bir yabancıdan, bavulunuza/çantanıza göz kulak olmasını talep etmeyin.

✓ Uçakta çıplak ayakla dolaşmayın. Yatar durumda ayaklarınızı koltuktan koridora doğru taşırmayın.

✓ Koltuğunuzda uygunsuz durumda oturmayın. Başkalarını rahatsız etmeyin, ayaklarınızı oraya buraya uzatmayın, bağdaş kurmayın (Eskiden böyle durumlara “müşteri memnuniyeti” adı altında müsamaha gösteren uçuş personeli, artık ikaz etme yetkisine sahip).

✓ Yanınızdaki yolcuyla kolçak paylaşımı için dikkatli olun.

✓ Sigara tiryakisi olabilirsiniz. Ama uçak tuvaletinde gizlice içmeye kalkışmayın. Duman detektörü sizi ele verir. Eğer duman detektörünü devre dışı bırakırsanız sizi çok ağır bir ceza bekler. Taşkınlık bile yapsanız, uçaktan atılır ve “ömür boyu uçamayacaklar” listesine kaydedilirsiniz.

✓ Uçakta “bomba” ya da “patlama” kelimelerini kullanmayın. Aksi halde uçaktan indirilir, bir de kovuşturmaya uğrarsınız.

■ Uçağınıza yıldırım çarparsa ne olur? Bunu hissetmezsiniz bile. Her yolcu uçağına yılda birkaç kez yıldırım çarpar. Milyonlarca volt elektrik yüklü yıldırım, statik (durağan) elektriktir. Ve uçağın dış yüzeyi boyunca akar, kuyruk ve kanat uçlarından boşalır gider. Bu olayı, 170 yıl önce İngiliz fizikçi Michael Faraday aydınlatmış, daha sonra kendi adıyla anılacak olan Faraday Kafesi’nin üzerinden statik elektrik akımının boşaldığım ve iç yüzeyi hiç etkilemediğini ispatlamıştır. Yıldırım, uçağm yakıt depolarına da elektrik sistemlerine de zarar vermez. Aynı durum otomobiliniz için de geçerlidir. Otomobilinize yıldırım düşerse, içindekilere hiçbir şey olmaz.

■ Uçuş görevlilerinden ve hosteslerden mantıksız isteklerde bulunmayın. Hostesler en çok karşılaştıkları garip istekleri bir bir not etmişler. İşte bazıları:

✓ Pencereyi nasıl açabilirim?

✓Bir şey unuttum. Uçağı geri döndürebilir misiniz?

✓Uçağı biraz daha alçaktan uçurabilir misiniz? Eşim yüksekten korkuyor da.

✓ Biraz alçalabilir miyiz? Bulutlar, aşağıdaki manzarayı kapatıyor.

✓ Yanıma kimin oturacağını söyler misiniz? Yabancılarla yan yana oturmaktan hoşlanmam.

✓ Pilotun yanındaki koltuğa oturabilir miyim?

✓ Uçaktan inmek için şişme acil çıkış kaydırağını kullanabilir miyim?

✓ Size en sevdiğim falanca marka cipsleri ve filanca marka içecekleri uçakta depolamanızı tavsiye ederim.

✓ Uçuş boyunca sadece piyano eserleri dinleyebilir miyim?

✓ Uçağın ATM’si nerede?

✓ Uçağın motoru çok gürültü yapıp başımı ağrıtıyor. Kapatabilir misiniz lütfen?

■ St. Marteen Havaalanı (Karayipler), Courchevel Havaalanı (Fransa), Santa Cruz (Cristiano Ronaldo) Havaalanı (Portekiz), Paro Havaaalanı (Bhutan), Tenzing-Hillary Havaalanı ve Tribhuvan Havaalanı (Nepal), Gustaf III Havaalanı (Karayipler) ve Cebelitarık Havaalanı, pilotların korkulu rüyasıdır. Bu ülkelere gidiyorsanız siz de korkmalısınız (Bu yılın 12 Mart günü Tribhuvan Havaalam’na inmekte olan uçak, 71 yolcusuyla çakıldı. Enkazdan mucizevi bir şekilde 21 yolcu sağ çıktı.)

■ Bunlar da sırasıyla dünyanın en güvenli, en modern havaalanları: Changi Havaalanı (Singapur), Haneda Havaalanı (Japonya), Incheon Havaalanı (Güney Kore), Münih Havaalanı (Almanya), Chek Lap Kok Havaalanı (Hong Kong), Hamad Havaalanı (Katar), Nagoya Havaalanı (Japonya), Zürih Havaalanı (İsviçre), Heathrow Havaalanı (İngiltere), Frankfurt Havaalanı (Almanya), Ams-terdam Havaalanı (Hollanda), Kansai Havaalanı (Japonya), Vancouver Havaalanı (Kanada), Narita Havaalanı (Japonya), Kopenhag Havaalanı (Danimarka).

Uçarken vücudunuza neler olur?

Masmavi gökyüzünde uçmak, modern dünyanın en harika olayıdır. Her şey güzeldir ama insan vücudu bunun için tasarlanmamış ve programlanmamıştır. İşte birkaç değişim:

■ Uçakta rahat etmek için ayakkabılarını çıkaran yolcular, daha sonra ayakkabılarını giymekte zorlanırlar. Bunun sebebi, ayakların şişmesidir. Bu şişmeye, kan yol açar. Fakat bunun uçuşla ve yüksek irtifa ile bir ilgisi yoktur. Sebep, koltuğunuzda ayaklarınız ve her şeyden önce bedeniniz için yeteri kadar alan bulunmamasıdır. Çaresi, kompresyon çorapları giymektir. Sık ve uzun mesafe uçan yolcular için ideal bir çözümdür. Kanın ayaklarda birikmesine engel olur. 20 mmHg basınç değerli çoraplar uygundur. Ama bu çoraplar, 16 saatten fazla kullanılamaz (mmHg, bir basınç birimidir. Milimetre ile ölçülen cıva sütununun basıncıdır. 760 mmHg’lik basınç, bir atmosfer basıncına eşittir).

■ Sırt ağrısı oluşabilir. Oturduğunuz koltuğu, yastıklarla besleyip belinizi destekleyebilirsiniz. En iyi çözüm, çantanızda üç-dört tenis topu bulundurmanızda. Bu topları bir çoraba koyup omurganız hizasına yerleştirirseniz, hem sırt ağrısı olmaz hem de sırtınıza masaj yapılmış olur.

■ Tat ve koku alma duyunuz kaybolur. Yerde yediğiniz bir yemekten çok büyük haz alırsınız ama aynı yiyecek uçakta size lezzetli gelmez. Damak tadının yüzde 80’i kokudan kaynaklanır. Catering şirketleri bu açığı lezzetli soslarla kapatmaya çalışır.

■ Uçaklar sizi susuz bırakır. Kabine hava, motorlardan girer. Bu havanın büyük bölümü motorun çalıştırılmasında kullanılır. Bir bölümü de serinletildikten sonra kabine pompalanır. Bu işlem sırasında su molekülleri klimada kalır ve siz bir çöl ortamında uçuyor gibi hissedersiniz (Evinizde kullandığınız klimanın, su buharını yoğunlaştırıp dışarıya attığını hatırlayın). Eskiden yolcular yanlarına şişe şişe su alırdı. Artık uçağa su bile sokmak yasak olduğundan hosteslerin insafına kalırsınız.

■ Yolcular, uçakta daha çok mikrop ve bakteri saldırısına uğrar. Önünüze açtığınız yemek tepsisi rafı, bastığınız düğmeler, tuttuğunuz kolçaklar mikrop ve bakteri yuvalarıdır. Hostesten istediğiniz bir bardak suda (kapalı şişe değilse) bol bol bakteri bulunduğundan emin olabilirsiniz.

■ Kabin havasının kuru olması, cildinizde sivilce oluşumuna zemin hazırlar. Uzun süreli
uçuşlarda vücudun biyolojik saati bozulur. Bu durum, daha fazla hormon üretilmesine
neden olur. Bu hormonlar, ciltte sivilce oluşturacak kadar büyük bir sorundur. Biraz garip gelecek ama doğudan batıya uçmak bu durumu daha da kötüleştirir. Yanınızda bir nemlendirici
bulundurmalısınız.

■ Uçakta her zamankinden daha fazla şişkinlik hissedersiniz. İçinizdeki gaz, yerde normal hacmindeyken, uçak yükseldiğinde basınç düşer ve içinizdeki gaz daha da genişler. Her ne kadar uçağın içindeki basınç dengelenirse de yer seviyesindeki basınçtan biraz daha düşük olur. Bu nedenle irtifa arttıkça içinizdeki gazın genleşmesi de artar. Bunun çaresi, yolculara daha düşük lifli yiyecekler vermektir. Bir başka yöntem de içinde karbon tozları barındıran iç çamaşırları kullanmaktır. Bu çamaşırlar, kokuyu emer. Aksi takdirde uçaktaki her yolcu patlamaya hazır bir bombadan farksızdır.

■ Daha sinirli olursunuz. Hele uzun uçuş sürelerinde yanınızdaki yolcunun en küçük yanlışına veya size ters gelen davranışına bile hoşgörü göstermezsiniz. Bunda, kendi koltuğunuzda hapis kalmış olma hissi ve saatlerdir kramp vaziyetinde oturma zorunluluğu önemli rol oynar.

■ ABD’de ölümlü trafik kazalarında trafik polisleri, etrafa yayılan kanı temizlemek için kolalı içecekleri kullanır. Oto tamircileri de tıkalı boruları açmak, paslı yüzeyleri temizlemek için kolalı içeceklerden yararlanır. Çünkü bu içecekler, az miktarda da olsa aşındırıcı asit içerir. Bir bardak kolanın içine bir et parçası koyun, ertesi sabah etin dağıldığına tanıklık edersiniz. Bundan yola çıkarak bazı kişiler, kolanın insan etini ve kemiğini erittiği yolunda bir şehir efsanesi çıkarmıştır. Bu, saçmalıktır. Midenizin asidi çok daha güçlüdür ve kişiye hiç bir şey olmaz. Siz yine de uçakta mide asidini artırmamak için sudan başka bir şey içmeyin. Çay, kahve, alkollü içecek, gazlı içecek, hatta meyve suları, uzak durmanız gereken içeceklerdir.

 

Alev Rigel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu