Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Trafik Sıkışıklığının Ekonomiye Etkileri

İngiliz Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi, trafik konusunda karamsar bir rapor yayınladı. Raporda, hem araç sahiplerinin hem de ülke ekonomilerinin, trafik sıkışıklığı nedeniyle milyarlarca euro para kaybettiği vurgulanıyor…

MOTORLU araç trafiği günümüzün en büyük sorunlarından biri. Özellikle İstanbul’da, işlerine özel araçlarıyla gidenler, günde üç-dört saatlerini yollarda harcıyor. Sabah işe başlamadan önce direksiyon başında ortalama bir buçuk-iki saatlik bir stres sınavından geçiyor, sinir harbi yaşıyorlar.

Londra’da faaliyet gösteren Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi CEBR (Centre for Economics and Business Research), bu konuda karamsar bir rapor yayınladı. Gelecek için alarm verici nitelikteki raporda, hem araç sahiplerinin hem ülke ekonomilerinin, trafik sıkışıklığı nedeniyle milyarlarca euro para kaybettiği belirtildi. Trafik sıkışıklığının maliyeti, önümüzdeki yıllarda kısa vadeli olarak, roket hızıyla yükselecek. ABD, Ingiltere, Fransa ve Almanya’da geniş kapsamlı olarak yapılan araştırmalardan sonra yayınlanan rapor, hükümetler için de bir uyarı niteliğinde.

Avrupa’da ve ABD’de araç sürücüleri, yılda ortalama 111 saatlerini trafikte harcıyor. Araç trafiğinin giderek artmasının sakıncalarını önceden gören bazı ülkeler, çoktan esnek iş saatlerine geçtiler bile. Buna göre iş yerine istediğiniz saatte gidebiliyor, istediğiniz saatte çıkabiliyorsunuz. Yeter ki o gün sizden beklenen işi yapın. Bazı şirketler ise sabah-akşam trafik sıkışıklığını atlamak için mesaiyi sabah 7:00’de başlatıp saat 15:00’de paydos ediyor.

trafik ve ekonomi

SEBEBİ ARAÇ FAZLASI

Yine rapora dönecek olursak, söz konusu dört ülkenin geçen yıl, trafik sıkışıklığından kaynaklanan kaybının 155 milyar euro olduğunu görüyoruz. Önlem alınmazsa bu kayıp 2030 yılında en az yüzde 50 artarak 230 milyar euro’ya çıkacak. Örneğin, Almanya 15 yıl içinde toplamda 520 milyar euro kaybedecek ki, bu rakam ülkenin günümüzdeki gayrisafi ulusal hasılasının beşte biri.

Rapor, buna çare olacak bir reçete sunmuyor. Fakat hükümetlere, köklü tedbirler almaları gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Sadece, toplu taşıma araçlarına yapılacak yatırımlarla özel araç sahiplerinin kamu taşımacılığına teşvik edilebileceğini vurguluyor.

Bilim adamları trafik sıkışıklığını, “mevcut yol kapasitesinden daha fazla yer talep edilmesi” olarak tanımlıyorlar. Buna “doyum noktasını aşmak” deniyor. Sıkışıklığın yüzde 50 sebebi, araç fazlası. Kazalar, yol çalışması, hava şartları ve kötü sürücüler, diğer sebepleri oluşturuyor. Yoğun da olsa akan trafikte bir sürücünün gereksiz bir fren yapması, dalga etkisiyle arkadaki yüzlerce aracın yavaşlamasına ya da durmasına neden olabiliyor.

İŞLEYEN EKONOMİNİN BEDELİ

Trafik mühendisleri, özel araç kullanımını cazip olmaktan çıkarmak için ana yolların paralı olması, geçiş ücretlerinin yüksek tutulması, kent merkezlerine motorlu araç sokulmaması, kırmızı ışık süresinin uzun tutularak sürücülerin bezdirilmesi, karayollarının özelleştirilmesi, sponsorluk verilmesi gibi önlemleri sıralıyor.

ABD’li ekonomist Anthony Downs’a göre, sabah işe gidiş ve akşam işten çıkış saatlerinde trafiğin sıkışması kaçınılmaz. Kapitalist ekonomilerde, standart bir iş gününden kazanç sağlanıyorsa, bedeli de trafik sıkışıklığı olacak.

Trafikte saplanmanın veya karış karış ilerlemenin insan vücudundaki etkileri ne dersiniz? Psikologlara göre sıkışık trafikte sinirlenme ihtimali, bir tartışmada sinirlenme ihtimalinden 14 kat daha fazla. Sinirli sürücü, doğru düşünemiyor, doğru karar veremiyor. Saldırgan davranıp hem kendi hem başkasının aracı için tehlikeli oluyor. Bu nedenlerle olan kazalarda yaralanan insanların sayısı hayli fazla. Sadece ABD’de 2001 yılından bu yana 385 bin kişi, trafikteki saldırgan tutumları nedeniyle tıp merkezlerinde gözetim altında tutuldu. Bu sayı, 2001-2003 yılları arasında sadece 8 bindi.

95 YILLIK SORUN

Büyük kentlerde yaşayanların trafikte sinirlenmesi, küçük kent sakinlerine oranla yüzde 60 oranında yüksek. Üstelik büyük kentlerde yaşayanların özel araçlarına ve trafiğe yaptıkları harcama, küçük kent harcamalarının beş katı.

Trafik, ne zaman sorun olmaya başladı? “Otomobilin icadı kadar eski” diye cevap verilse abartılı olmayacak. Çünkü bu konuda ilk araştırmalar, 1920’li yıllarda yapıldı. O yıllarda en çok otomobil üreten, en çok otomobil sahipliğinin olduğu ülke yine ABD’ydi. Ortalama olarak her 220 kişiden biri otomobil sahibiydi. Ama kentler, at arabalarının ve motorlu araçların yarattığı bir kaosun içindeydi. Trafikte bir denge kurulması, kurallar konması, düzenli bir trafik ağı oluşturulması fikri, Frank Knight’a aitti. Knight, Chicago Üniversitesi’nin ekonomi uzmanlarından ve Chicago Okulu’nun ku-rucularındandı. Burası, Nobel ödülü sahibi Milton Friedman ve George Stig-ler ile ABD’nin 15’inei cumhurbaşkanı James Buchanan gibi ünlü isimlerin mezun olduğu bir okuldu.

Knight, bundan 95 yıl kadar önce hükümetin paralı yollar yapmasını teklif etmişti. Artan trafikle başa çıkmanın en kolay yolu buydu. Üstelik bu paralı yollar, özel sektöre devredilecekti ve özel sektör, trafiği sıkışıklıktan kurtaracak geçiş ücretlerini belirleyecekti. Bugün hala aynı konu tartışılmıyor mu?

Trafik sıkışıklığının olumsuz sonuçları

■ Sürücüler ve yolcular zaman kaybına uğrar. Bu, bölgesel ekonomik sağlığın azalması anlamına gelir. Çünkü milyonlarca insan, üretken olmayan, atıl bir durum içindedir.

■ Güne gecikmeli başlamak, üretime, toplantılara, eğitim-öğretime geç kalmak demektir. Bu durum, disiplinsizliği, boş vermişliği, işten kaytarmayı beraberinde getirir.

■ Yolculuk süresini tam olarak tahmin edememek, sürücülerin yolculuk sürelerini daha uzun tutmasına neden olur.

■ İsraf edilen yakıt, zaten dünyada sınırlı bulunan bir kaynaktır. Üstelik pahalı bir kaynaktır. Beraberinde karbondioksit emisyonunun artmasına, hava kirliliğine, solunum yolu hastalıklarına, asit yağmurlarına neden olur.

■ Sürekli gaz vermek ve fren yapmak, aracın ömrünü kısaltır, hayati parçaların bakım ve tamirine daha çok para ayrılmasına sebep olur.

■ Stres ve sinirlilik, sürücülerin akıl sağlığını tehdit eder. Bunun için tıbbi yardım almalarına ve sağlık harcamalarının artmasına yol açar.

■ Tıkalı trafik itfaiye, ambulans ve polis araçları gibi acil durum hizmetlerinin aksamasına sebep olur.

■ Ana yolların sıkışık olması, sürücüleri ‘fare kaçışı’ denen yan yollara yönlendirir. Yan yollarda bulunan huzurlu, sakin yaşamlar tehdit altında kalır. Emlak fiyatları bile etkilenir.

■ Yoğun trafikte kaza ihtimali fazla olur. Fakat hızlı gidilmediğinden neyse ki, ölümlü kaza olmaz. Tek pozitif sonuç da budur.

ALEV RİGEL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu