Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Orta vadede bizi neler bekliyor?

Hükümet, 2018-2020 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program’ı (OVP) geçen hafta açıkladı. Önümüzdeki üç yıla ilişkin temel ekonomik hedeflerin yer aldığı OVP ile ilgili değerlendirmelerimizi şöyle özetleyebiliriz:

• OVP’ye göre ekonomi bu yıl yüzde 5,5 büyüyecek ve önümüzdeki üç yılda da aynen bu hızla büyümeyi sürdürecek. Ekonomi bu yılın ilk yansını yüzde 5,1lik büyümeyle kapattı. Geçen yıl ekonominin küçüldüğü üçüncü çeyrekte kuvvetli bir “baz etkisi”nin söz konusu olduğunu da düşünürsek 2017 yılının gerçekten de yüzde 5,5 dolayında büyümeyle kapanması mümkün gibi görünüyor. Ancak bu büyüme hızının önümüzdeki üç yılda da sürdürülmesinin ne kadar mümkün olduğu tartışmalı. Yılın ilk yarısında ekonomi büyük ölçüde olağanüstü boyutlarda artan inşaat yatırımlarına dayalı olarak büyüdü. Ancak inşaat yatırımlarında sürekli olarak bu ölçüde artış sağlanması zor. Yüzde 5,5’lik büyümenin devamı için makine ve teçhizat yatırımlarında geçen yılın üçüncü çeyreğinden beri devam eden düşüşün durması ve yemden yükselişin başlaması gerekiyor. Bunun için ise ekonomik birimlerin geleceğe güveninin artmasına ihtiyaç duyuluyor. Ekonomik birimlerin geleceğe güveninin artması için de siyasetteki gerginliğin bitmesi şart gibi görünüyor. 2019’da üç seçim birden yapılacağını dikkate alınca da bu konuda iyimser olmak zorlaşıyor.

tahvil

• OVP’ye göre, geçen yıl 10 bin 883 dolar olan kişi başına gelir bu yıl 10 bin 579 dolara düşecek. Ancak önümüzdeki üç yılda hızla artarak 2020’de 13 bin doların üzerine yükselecek. Bu hedefin tutması için hem ekonominin OVP’de hedeflendiği kadar hızlı büyümesi hem de dolar kurundaki artışın düşük kalması gerekiyor. Eğer ekonomi hedeflendiği hızla büyümezse bu hedeflerin tutması da zor. Bizim diğer hedeflere dayanarak yaptığımız hesaplar OVP’deki dolar kum tahmininin de epey iyimser olduğunu gösteriyor. Dolar kuru bu iyimser tahminleri aşarsa OVP’deki dolar cinsinden kişi başına gelir hedefleri de tutmaz.

İŞSİZLİK DÜŞER Mİ?

• OVP’ye göre, geçen yıl yüzde 10,9 olan işsizlik oranı bu yıl yüzde 10,8’e inecek. Önümüzdeki üç yılda da düşmeye devam ederek 2020’de yüzde 9,6’ya kadar gerileyecek. Bize OVP’deki aşırı iyimser tahminlerden biri de bu gibi geliyor. Bize göre ekonomi OVP’de hedeflendiği hızla büyüse bile işsizlik oranında düşüş sağlamak pek kolay değil. Çünkü geçen aralık ayında 2009 baz yıllı yeni milli gelir serisinin yayınlanmaya başlamasından sonra yaptığımız hesaplar Türkiye’de işsizlik oranının sabit kalması için bile ekonomide her yıl yüzde 5,5-6 arasında büyüme yaşanması gerektiğini gösteriyor. Bu da ekonomi OVP’de hedeflendiği hızla büyüse bile işsizlikte düşüş değil yükseliş yaşanması ihtimalinin daha güçlü olduğu anlamına geliyor.

• OVP’ye göre enflasyon bu yıl yüzde 9,5 olacak. Gelecek yıl ise 2,5 puan birden düşerek yüzde 7’ye inecek. Sonraki iki yılda da yavaş yavaş düşerek 2020’de yüzde 5’e gerileyecek. OVP’de enflasyon için yıllardır benzer hedefler yer alıyor ama bir türlü gerçekleşmiyor. Son dönemde fiyatlama davranışlarının bozulduğunu ve enflasyonun kendi kendisini besleyen bir sürece girmiş gibi göründüğünü dikkate alırsak, önümüzdeki üç yılda bu düşüşü sağlamak daha da zor olacağa benziyor. Muhtemelen enflasyon yine bildiğini okumaya devam edecek. Hatta önümüzdeki üç yılda çift haneli seyretmesi ihtimali bile var.

• OVP’ye göre, geçen yıl 29,9 milyar TL olan bütçe açığı bu yıl iki kattan fazla artış göstererek 61,7 milyar TL’yi bulacak.

• Bu ise düzey olarak bütçe açığında yeni bir rekor demek. Bütçe açığının önümüzdeki üç yılda da bu civarlarda olacağı öngörülüyor. Her ne kadar milli gelire oran olarak bütçe açığı yüzde 3’lük Maastricht kriterinin altında kalmaya devam etse de bu artış hiç de iyi değil. Bu artış Hazine’nin daha fazla borçlanmasına yol açarak hem hükümetin borç stokunu şişiriyor hem de faizlerin yeniden tek haneye inmesini engelliyor. Böyle giderse Hazine’nin tek haneli faizle borçlanması hayal olacağa benziyor. Faizlerin yüksek kalmaya devam etmesi de ekonomideki büyümeyi frenleyecek bir faktörü oluşturuyor. Üstelik hükümet bu yüksek bütçe açığı hedefini tutturabilmek için bile ciddi vergi artışlarına gidecek gibi görünüyor. Bu vergi artışlan da enflasyona olumsuz yansıyabilir.

CARİ AÇIK NE OLUR?

• OVP’ye göre, geçen yıl 32,6 milyar dolar olan cari açık bu yıl 39,2 milyar dolara yükselecek. Önümüzdeki üç yılda ise cari açığın çok az yükselerek 2020’de 41,9 milyar dolar olacağı öngörülüyor. Bu sayede bu yıl yüzde 3,8’den yüzde 4,6’ya çıkması beklenen cari açığın milli gelire oranının da 2020’de yüzde 3,9’a ineceği öngörüsü yapılıyor. Ekonominin her yıl yüzde 5,5 büyümesinin hedeflendiği bir ortamda bunun nasıl olacağı ise pek belli değil. Ekonomi hedeflendiği hızla büyürse önümüzdeki üç yılda cari açık çok daha hızlı bir şekilde yükselebilir ve milli gelire oranı da düşmek yerine artış gösterebilir.

• Kısacası, tıpkı bundan öncekilerde de olduğu gibi, OVP’de kağıt üzerinde her şey çok güzel görünüyor. Ancak, tıpkı bundan öncekilerde de olmadığı gibi, bu güzelliğin gerçek hayata yansıması pek mümkün olacakmış gibi görünmüyor.

Konuttaki artış normale döndü

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, ağustos ayında ülkemizde 120 bin 198 adet konut satıldı. Geçen yılın aynı ayında satılan konut sayısı ise 114 bin 751 olmuştu. Buna göre ağustos ayında konut satışlarında yıllık bazda yüzde 4,7 artış yaşandı.

Oysa konut satışları temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42,4 artış göstermişti. Sadece bu artış oranlarına bakarsak, konut satışlarında ağustos ayında ciddi bir yavaşlama olduğu izlenimine kapılabiliriz. Ancak gerçek dumm böyle değil. Bir ay kadar önce bu sayfalarda yazdığımız gibi, temmuz ayındaki o büyük artışın gerisinde konut talebindeki bir patlama değil, geçen yılın aynı ayında konut satışlarının normalin çok altında gerçekleşmesinden kaynaklanan bir “baz etkisi” vardı. Geçen yılın temmuz ayında konut satışlarının normalin çok altında gerçekleşmesine ise Ramazan Bayramı tatili ve yaşanan darbe girişimi yol açmıştı. Geçen yıl ağustos ayında ise konut satışları normale dönmüştü. İşte bu nedenle bu yıl ağustos ayında konut satışlarında yaşanan artış da normale döndü.

Esasında ağustos ayının son günlerinin uzun Kurban Bayramı tatiline denk geldiğini de dikkate alırsak, bu ayda konut satışlarında yaşanan yüzde 4,7’lik artış hiç de fena sayılmaz.

Öte yandan konut satışlarında eylül ayında da artış yaşanması ihtimali yüksek görünüyor. Çünkü geçen yıl Kurban Bayramı tatili eylül ayına ve de hafta içine denk gelmiş, bu da temmuz ayındaki kadar olmasa da konut satışlarını yine normalin altına düşürmüştü. Kurban Bayramı tatili bu yıl da eylül aymdaydı ama bir bölümü hafta sonuna denk geldi. Bu durum eylül ayındaki konut satışlarının geçen yılki düzeyini aşmasına yetecek gibi görünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu