Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Enflasyonda aşağı yönlü hareket başlayacak

Tüketici fiyatları kasımda yıllık yüzâe 12.98 ile beklentilerin üzerinde arttı.

Ekonomistler, TÜFE’de gelecek aylarda aşağı yönlü hareket beklerken, gözler TCMB’nin faiz kararına çevrildi. TCMB, döviz kurlarım yakın takibe almış durumda…

TÜKETİCİ fiyatları kasımda aylık yüzde 1.49, yıllık ise yüzde 12.98 artış ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Enflasyondaki artışta en belirgin katkı işlenmemiş gıdadan geldi. TL’deki değer kaybı ve emtia fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları güçlendi. Ekonomistler, enflasyonda gelecek aylarda aşağı yönlü hareket başlayacağına dikkat çekerken, gözler faiz artışı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nm (TCMB) 14 Aralık’taki faiz toplantısına çevrildi. Geçen hafta 2018’de izlenecek para ve kur politikasını açıklayan TCMB, enflasyonun yüzde 5 hedefine kademeli olarak yakınsayacağı öngörüsünü yineledi. Para ve Kur Politikası Raporu’nda kur hedefi bulunmadığına dikkat çeken TCMB, döviz piyasasının sağlıklı çalışması ve döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla, döviz arz ve talep gelişmelerim yakından takip ederek gerekli önlemleri almaya devam edeceğini vurguladı.

enf

AYLIK TÜFE YÜZDE 1.49 ARTTI

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) kasımda yüzde 1.2 olan piyasa beklentilerinin üzerinde bir gerçekleşmeyle yüzde 1.49 arttı. Yüzde 12.98 artış ile beklentilerin üzerinde gerçekleşen yıllık TÜFE ise bu düzeyi ile 2004’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. TCMB’nin fiyat gelişmeleri raporuna göre kasımda TÜFE’de yaşanan artışta en belirgin katkı işlenmemiş gıdadan geldi. Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonunun 3.04 puan artarak yüzde 15.78 olduğu kasımda, mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları sebze grubu öncülüğünde kayda değer bir oranda yükseldi. Kırmızı et fiyatları gerilemeye devam etti. Böylelikle, işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu yüzde 19.48’e ulaştı. İşlenmiş gıda grubunda ise yüzde 1.17 oranında aylık bazda yüksek bir fiyat artışı gerçekleşti. Taze meyve-sebze dışı gıda yıllık enflasyonu kasımda yüzde 13.36’ya yükseldi. Enerji grubu yıllık enflasyonu 1.62 puanlık artışla yüzde 12.23’e çıktı. Temel mal grubu yıllık enflasyonu kasımda 0.74 puan artarak yüzde 15.05 ile endeks tarihindeki en yüksek seviyesine ulaştı.

Kasımda TÜFE’de aylık en yüksek artış yüzde 3.77 ile giyim ve ayakkabı grubunda oldu. Ana harcama grupları itibarıyla kasımda endekste yer alan gruplardan, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 2.11, ulaştırmada yüzde 2.01 artış gerçekleşti. TÜFE’de yıllık en fazla artış yüzde 18.56 ile ulaştırmada yaşandı. Kasımda aylık en yüksek artış gösteren ürün yüzde 45.29 ile domates oldu.

Yurt içi üretici fiyatları (YÎ-ÜFE), kasımda döviz kuru ve petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki gelişmelerle aylık yüzde 2.02, yıllık yüzde 17.3 arttı. Sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri incelendiğinde kasımda madencilik ve taşocakçılığı sektöründe yüzde 2.70, imalat sanayi sektöründe yüzde 2.41, su sektöründe yüzde 0.93 artış ve elektrik ve gaz sektöründe yüzde 3.73 düşüş olarak gerçekleşti. Kasımda aylık ve yıllık en fazla artış ara mallarında gerçekleşti.

“DÜŞÜŞ BAŞLAR…”

Enflasyonda gelecek aylarda aşağı yönlü hareket başlayacağına dikkat çeken ekonomistler, baz etkisiyle yıllık enflasyonun aralıkta yüksek ihtimalle gerileyeceğine işaret etti. Enflasyonun, TCMB’nin yüzde 9.8, Orta Vadeli Program’da ise yüzde 9.5 olan yılsonu enflasyon öngörüsünün üzerinde olacağını ifade eden ekonomistler, enflasyonun yılsonunu yüzde 11-12 bandında kapatmasının olası olduğunu kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, twitter hesabından yaptığı açıklamada enflasyondaki yükselişin daha çok gıda fiyatlarından kaynaklandığını belirterek, enflasyonda aralıktan itibaren kalıcı bir düşüş süreci başlayacağını ifade etti.

Enflasyonda yüksek oranlı artışın kasımda da sürmesi, tüm dikkatleri 14 Aralık’ta yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevirdi. Çekirdek enflasyondaki bozulmaya dikkat çeken ekonomistler, PPK’nm bu hafta geç likidite penceresi faiz oranlarını 100-200 baz puan artıracağı görüşünde.

Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, ortaya çıkan enflasyon tablosunda piyasaların TCMB’nin faiz artışım adeta “cepte” bildiklerini belirterek, “Pari-tede TL lehinde gelişme yaşanırken, bor-sada bozulma gerçekleşmedi. TCMB’nin aritmetik realite gereği, geç likidite penceresinde 100 baz puanlık bir artış gerçekleştirmesi beklenti dahilindedir” dedi.

GEREKİRSE İLAVE SIKILAŞTIRMA

TCMB’nin geçen hafta açıkladığı 2018 Yılında Para ve Kur Politikası metninde, Merkez Bankası’nm 2018’de de fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği kaydedildi. TCMB’nin fiyat istikrarına odaklı para politikası duruşunun korunduğu bir çerçeveyi esas aldığı vurgulanan politika metninde, finansal istikrarın gözetileceği, enflasyon hedeflemesinin temel para politikası rejimi olmaya devam edeceği kaydedildi. Merkez Bankası’mn 2018-2020 enflasyon hedefinin 2 puanlık belirsizlik aralığı olmak üzere yüzde 5 olacağı ifade edilerek, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği, gerekirse ilave parasal sıkılaştırmaya gidilebileceği belirtildi. Dalgalı döviz kuru rejiminin sürdürüldüğüne işaret edilen raporda, TCMB’nin döviz kurundaki hareketlerin fiyat istikrarını kalıcı olarak etkilemesi durumunda sahip olduğu araçlarla gerekli tepkiyi vereceği vurgulandı.

HAFTALIK REPO İLE FON LAMA

2018 yılı para ve kur politikasına göre TCMB’nin temel fonlama aracı 1 hafta vadeli repo işlemleri olacak. Gerekli görülen günlerde Borsa İstanbul bünyesindeki BIST Repo-Ters Repo Pazarı ve Bankala-rarası Repo-Ters Repo Pazarında faiz koridoru dahilindeki gecelik faiz oranlarından TCMB tarafından yapılan fonlama tutarının sınırlandırılması uygulaması sürdürülebilecek. TCMB, 2017’de olduğu gibi, fiyat istikrarına ulaşma amacı doğrultusunda likidite araçlarını uygun bir bileşimle ve öngörülebilirliği destekleyecek şekilde kullanmayı sürdürecek. TCMB nezdindeki Döviz Depo Piyasası’nda bankalara toplam yaklaşık 50 milyar doları limit ile 1 hafta vadeli döviz likiditesi imkanı sağlanmaya devam edilecek. 2018’de TL depoları karşılığı döviz depoları ihaleleri ile TL uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerine devam edilebilecek. 18 Ocak 2017’de başlanan TL depoları karşılığı döviz depoları işlemleri ile toplamda en fazla 6.25 milyar dolar geçici döviz likiditesi sağlandı. Reel sektörün kur riskinin yönetilebilmesi için 20 Kasım’da başlanan TL uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemleri ile 30 Kasım itibarıyla toplam 1.2 milyar dolar tutarında işlem yapıldı.

SANAYİ ÜRETİMİ MORAL VERDİ

Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi yılın son çeyreğine büyük moralle başladı. TÜİK verilerine göre, takvim etkisinden arındırılmış verilerle sanayi üretim endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7.3 artışla 144 oldu. Beklentiler yüzde 5.3 artış şeklindeydi. Ekimde madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi geçen yılın aynı ayma göre yüzde 0.5, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 7.7 ve elektrik, gaz, buhar ve ik-limlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 7.3 arttı. Ekimde ara malı üretiminde yıllık artış yüzde 6.4, dayanıklı tüketim malında yüzde 3.1, enerjide yüzde 6.1, sermaye malında yüzde 13.5 oldu.

Sanayi üretimi mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerle ekimde aylık yüzde 0.7 arttı. Arındırılmamış verilere göre ise sanayi üretimi ekimde aylık yüzde 12.9, yıllık yüzde 8.9 artış gösterdi.

23 BİN FİRMAYA YASAK

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, küçük ve kısmen orta ölçekli yaklaşık 23 bin firmanın dövizle borçlanmasına yasak getirileceğini açıkladı. Çok yakında makro ihtiyati çerçeve anlamında önemli bir yapısal reform yapacaklarını belirten Şimşek, “25 bin şirketimizin döviz yükümlülüğü var. Bu şirketlerin 23 bininin döviz yükümlülüğü 15 milyon dolar ve altında. Bunlar nispeten küçük, kısmen orta ölçekli şirketler. 23 bin şirketin açık pozisyondaki payı yüzde 16 civarı. 2 bin büyük firmanın ise payı yüzde 84 civarı. İlk aşamada 2 bin firmaya ilişkin veri toplamanın yasal altyapısını geçen hafta oluşturduk. Küçük ve kısmen orta ölçeklilere sınırlama getireceğiz. Hane halkına aldığımız tedbire benzer bir tedbir alacağız. Birkaç istisna olacak. Örneğin, makine teçhizat ithalatı, kamu özel sektör iş birliği ile yapılan bir takım projelerde bir takım istisnalar olacak” ifadelerini kullandı.

TCMB’nin geçen hafta açıkladığı verilere göre eylülde finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlıkları 1.25 milyar dolar, yükümlülükleri 2.85 milyar dolar azaldı. Firmaların net döviz pozisyon açığı ise bir önceki aya göre 1.6 milyar dolar azalışla 210.6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

BÜYÜME VERİLERİ BEKLENİYOR

Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrek performansı da 11 Aralık’ta belli olacak. Beklentiler çift haneli bir büyüme olması yönünde. Maliye Bakanı Naci Ağ-bal, 2017 yılının hem büyümede hem de bankacılık sistemi açısından birçok rasyo bakımından olumlu performansın ortaya konulduğu bir dönem olduğunu belirterek, Türkiye ekonomisinin üçüncü, çeyrekte yüzde 10’un üzerinde büyüme performansı kaydedeceğini vurguladı.

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurullah Gür, sanayi üretiminden ihracata kadar birçok öncü göstergeye göre ekonomik büyümenin üçüncü çeyrekte ilk iki çeyrekten daha yüksek geleceğini ifade etti. Geçen yıl üçüncü çeyrekte yaşanan daralmanın etkisiyle bu yılın üçüncü çeyreğinde güçlü bir baz etkisi yaşanacağını söyleyen Gür, “Türkiye’nin üçüncü çeyrek büyümesine göre G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ilk iki ülkeden biri olması kuvvetle muhtemel. Çin’i geride bırakma ihtimali bile olabilir” dedi.

ilk yarıda yakalanan büyüme ivmesinin üçüncü çeyrekte devam edeceğini vurgulayan Prof. Dr. Murat Ferman ise son çeyrekte muhtemel hız kesme ile de olsa, yıl bazında yüzde 6.5’i aşan bir performansa ulaşılacağını kaydetti.

Doç. Dr. Nurullah GÜR / İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
”Faiz artışı, kurdaki şişkinliği kaldırmaya yetmeyecek”

Gıda ve enerji fiyatlarının yükselişe geçmesiyle enflasyon kasımda beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Maliyetlerdeki artış, enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor. Enflasyonun yılsonunu yüzde 11.5-12 civarında kapatması muhtemel. Enflasyonun 2018’in birinci çeyreğinden itibaren yeniden tek haneli rakamlara düşeceği tahmin ediliyor. Arz kaynaklı bir enflasyon yaşadığımız için TCMB’nin faizleri artırması tek başına enflasyonu hedeflenen noktaya taşıyamaz. Enflasyonun hedefe yaklaşabilmesi için üretim maliyetlerini artıran ve üretimi kısıtlayan sorunlarla ilgili yapısal reformların hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu konuda bazı tedbirlerin etkisini önümüzdeki aylarda göreceğimizi düşünüyorum. Bununla birlikte, tarım, hayvancılık ve enerji başta olmak üzere üretimi arttıracak uzun vadeli politikaların çeşitlendirilmesi gerekiyor. Döviz kurundaki yükseliş genel itibarıyla iktisadi gelişmeleri yansıtmadığı için uluslararası ilişkilerde yaşanan gerginliklerden kaynaklan riskler azalmadıkça TCMB’nin faizleri arttırması, enflasyonda olduğu gibi, kurdaki yaklaşık 40 kuruşluk şişkinliği ortadan kaldırmaya yetmeyecek. Buna rağmen TCMB piyasalardaki gelişmeleri takip ettiğine ve sıkı para politikasını sürdürdüğüne dair mesaj vermek için önümüzdeki toplantıda faizleri arttırma kararı alabilir.

Prof. Dr. Murat FERMAN / Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi
”Yılsonu enflasyonunu 11 11.50 aralığında öngörüyoruz”

Kasımda çekirdek enflasyon, 2014 Ocak’tan bu yana en yüksek düzeye ulaşarak dirençli ve yapışkan enflasyon karakteristiklerinin akut hale geldiğine dair kanıları doğruladı. Ulaşılan düzey ile ülkemiz enflasyonu, G7 ülkelerinin toplam enflasyonunu aşarken,G20’de Arjantin’den sonra en yüksek orana ulaştı. İçinde bulunduğumuz ‘yükselen pazarlar’ kulvarında paralel bir durum söz konusu. Dikkat çektiğimiz bu mukayeseli tablo, Türkiye’de enflasyon sendromunun kabuk değiştirmiş yapısına gönderme ile analiz ve çözüm bakımından alışılmıştan farklı duruşların acil gereğine işaret ediyor. Nitekim, 2011’den bu yana dünyada gıda fiyatları yüzde 25’lik bir düşüş kaydederken, Türkiye’de yaşanan yüzde 85 artış rasyonel açılımların ötesinde bir izaha muhtaç. Özetle, enflasyon özel, farklı mücadele metotları gerektiren bir tabloya işaret ediyor. Aralıktan başlayarak ciddi bir baz etkisi bekliyor, yılsonu kapanışı ise 11-11.50 aralığında öngörüyoruz.

İşletmelerin önümüzdeki yıl maliyetlerini yönetmeleri zor olacak; vergilerdeki olası artışın getireceği yük, genel tabloyu bozucu etki doğurabilecek. Önümüzdeki yıl enflasyon, çift haneli rakamlar sınırında salınabilir.

Prof. Dr. Murat YÜLEK / İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi
Kalıcı gerileme gecikebilir

TÜFE enflasyonu kasımda beklentilerin üzerine çıktı ve yıllık enflasyon da 2004’ten sonraki dönem için bir rekor kırdı. ÜFE’deki hızlı yükseliş de devam ediyor ve TÜFE üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam ediyor. Keza çekirdek enflasyon yavaşlayarak da olsa artmaya devam ediyor. Son dönemdeki kur hareketlerinin de kalıcı olması durumunda enflasyona iletilmesiyle yukarı yönlü yeni bir sıçrama dinamik başlayabilir. Bütün bunlar enflasyondaki beklenen kalıcı gerilemenin gecikeceğinin göstergesi.

Ancak, 2016 Aralık ayı baz etkisi sebebiyle 2017 12 aylık enflasyonunun yüzde ll’lere gerilemesini bekliyorum. Merkez Bankası 14 Aralık toplantısında bir değişiklik yapmayabilir. Ancak geç likidite penceresi borç verme faizini yükseltmeyle piyasalara sıkı para politikası duruşuyla ilgili sinyal vermek de isteyebilir.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu