Ekonomik büyüme ve faizler…
Yatırımcılar ekonomik verileri kendileri de yorumlayabilir. Ekonomik büyümeyi okumak için sanayi üretimi ile GSYH’e arasındaki ilişkiye bakmak gerekiyor. Piyasa faizlerini belirleyen asıl faiz ise ‘ortalama fonlama maliyetidir…
Ekonomik büyüme için nereye bakmak gerekir?
Ekonomideki büyümeyi yorumlamak için kimseye ihtiyacınız yok. Zaten görüş verenler de hemen her zaman yanılır. Konu Türkiye olduğunda yanılmayan tek gösterge sanayi üretimidir. Sanayinin ekonomimizin içindeki payı düşük ve son yıllarda adeta eriyor; lâkin halen en iyi gösterge. Grafikte sanayi üretimi ile GSYH arasındaki ilişki görülüyor. Bu iki gösterge kol kola gidiyor. GSYH çok geç açıldanıyor. Ama sanayi üretimi öyle değil. Ekim ayının verisi bile var. Yakında kasım da gelecek. Evet, veri yağmuru içinde sadece sanayi üretimine bakmanız yeterli olur. Sanayi üretimi TÜÎK’in sayfasında var. Bu bir endeks. Yapmanız gereken endeksin cari aydaki değeriyle bir önceki yılın aynı ayı arasındaki yüzdesel değişime bakmak. Bu işlem size ekonominin büyüme hızını kılçıksız olarak verir.
Lâkin iki şeye dikkat etmek gerekiyor. Sanayi üretiminde takvimsel etkilerden arındırılmışı kullanmak lazım. Çünkü güçlü takvimsel etkiler oluyor.
Büyüme hızını anlamak için örneğin; Ekim 2015 ile Ekim 2014’ü kıyaslıyoruz. Yüzdesel değişim demiştim. Diyelim ki Ekim 2014 bayrama denk gelsin. Üç iş günü az çalışılmış olsun. İkisini kıyaslarlarken yanılgıya düşeriz. Diğer her şey aynıyken (ceteris paribus) sadece daha fazla gün çalışıldığı için ortaya büyüme çıkar. O nedenle takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimine bakılmalı. İkinci konu da sadece tek ayın verisine bakarak yargıya varmamak. Özel hayatlarımızda bile karşımızdakinin ilk sözüne/ilk davranışına reaksiyon vermiyoruz. İki üç davranışı bekleyip yargıya varıyoruz. Bir başka ifadeyle, hayat hareketli ortalamalar üzerine kurulu. O halde ekim ayındaki büyüme hızını, eylül ayındaki büyüme hızını, ağustostaki büyüme hızını hesaplayıp bunlarm ortalamasını alacağız. Biz hesapladık ve bir rakam çıktı ortaya. Peki yavaş mı hızlı mı büyüyoruz, bunu nasıl anlayacağız? Bunun için Türkiye’nin potansiyel büyüme hızı olan yüzde 4.5’i referans alabilirsiniz. Yüzde 4.5 altı yavaş, 4.5 üstü ise hızlı büyüme olarak yorumlanabilir.
Şimdi son duruma bir bakalım… Tablonun üstünde son üç aya ait yıllık büyüme hızı bulunuyor. Peki, ne yapacağız? Öncelikle tek aya bakmayacağız. Ortalamasını alalım kabaca ekonominin büyüme aromasını versin. Buna göre, büyüme hızımız son dönemde yüzde 4.8 civarında bulunuyor. Potansiyele yakın ve hafif üzerinde. Bu büyüme patikasmın iç talep desteğiyle (dış talep görünümü zayıf) devam etmesi kuvvetle muhtemel.
Çok sayıda faiz var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) “sadeleştirme”ye hazırlanırken temel faizleri anlatır mısınız?
TCMB’nin çok sayıda temel faiz oranı var. Önce grafiğe bakalım. Burada gördüğünüz meşhur koridor. Hepsini tanıyalım… Koridorun en altında TCMB’nin borçlanma faizi bulunuyor. TCMB borçlanırken buna faizi ödüyor gibi düşünün. Ortadaki, haftalık repo denen ve TCMB’nin “benim politika faizimdir” dediği faiz. Üstteki ise gecelik borç verme faizi.
Daha başka faizler de var. Ancak biz basit gidelim. TCMB piyasayı fonlarken ortadaki yeşil ile en üstteki maviyi kullanıyor. Toplam verdiği paranın bir kısmını yeşilden, bir kısmını maviden veriyor gibi düşünün. Hangisinden ne kadar verdiği önemli; çünkü dikkat ederseniz faizleri farklı. Dolayısıyla piyasa verdiği paranın maliyeti, bu ikisinin ağırlıklı ortalaması oluyor. Buna da ortalama fonlama maliyeti diyoruz.
Kelimeler sizleri ürkütmesin. Bunu bankaların para bulma maliyeti gibi düşünebiliriz. Bankalar parayı ne kadar pahalıya bulursa, o kadar pahalıya (kredi faizi) satarlar. Ne kadar ucuza bulursa da, o kadar ucuza satarlar. Haliyle piyasa faizlerini belirleyen asıl faiz oranı, “ortalama fonlama maliyeti”dir.
Şimdi siyah çizgiye bakalım…
Yani her şeyi belirleyen ortalama fonlama maliyeti… Dikkat ederseniz son dönemde yüzde 8.85 düzeyinde. Bunu artıracak her hamle pratikte faiz artırımı, bunu düşürecek her hamle de pratikte faiz indirimidir. TCMB “sadeleştirmek” istiyor. Yeşil olan politika faizini pratikteki efektif (hepimizi ilgilendiren ortalama fonlama maliyetine) faize yaklaştırmak istiyor. Bunun için de bantlarla oynayacak. Ama günün sonunda sizi ve piyasayı ilgilendiren siyaha ne olacağı.
TCMB’nin sadeleştirme hamlesinin özünde doğru olmakla birlikte, zamanlamasının yanlış olduğunu düşündüğümü de belirteyim. Sadeleştirme hamlesinin bir amacı da koridoru daraltmak. Bir başka ifadeyle üst ile alt arasındaki mesafeyi azaltmak. TCMB’nin sadeleştirmeye gittiği gün iki yere odaklanmanız doğru olacaktır. Birincisi, gün sonunda bankaların para bulma maliyetinin değişip değişmeyeceği. İkincisi, koridorun üstünün değişip değişmeyeceği…
Artık faizleri yorumlamak için bize ihtiyacınız yok. Ortalama fonlama maliyeti, mavi ile yeşilin ağırlıklı ortalamasından oluşuyor malum.
Üstü indirmek zor günlerde (kur baskısının yaşandığı dönemler) efektif faizin çıkabileceği en yüksek düzeyi indirmekle olur. Bu hamle, kurda yukarı yönlü harekete neden olur. Üstü yukarı çekmek de tam tersi. TCMB’ye kura müdahale edeceği dönemlerde daha geniş bir oyun alanı yaratır. Bu da kurda düşüşü tetikler.
Özetle; üst bant ve ortalama fonlama maliyetine odaklanmanızda yarar var. Kurdaki mevcut düzeyin, pratikteki efektif faizin yükseltilmesini gerektirdiğini de (konsensustan farklı olarak) düşünmüyorum.