Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Döviz Piyasası ve Faiz Artırımı

Geçen hafta dolar 4.93 TL, euro 5.74 TL’ye yükselerek yeni tarihi zirvelerine ulaştı. 7 Haziran’da Merkez Bankasından ek faiz artışı bekleyen para piyasaları yöneticilerine göre, seçime kadar oynaklık gösterebilir…

TÜRKİYE’NİN seçime hazırlandığı bugünlerde döviz kurları gündemin ilk sırasına oturdu. Son haftalarda TL karşısında art arda rekor seviyelere ulaşan kurlar geçen hafta da rekor zincirine yeni halkalar ekledi. Çarşamba günü bir ara dolar 4.93 TL’ye, euro ise 5.74 TL’ye kadar çıktı. TL’nin yılbaşından bu yana dolar karşısında yüzde 20’yi aşan değer kaybı ise uzun zamandır beklenen Merkez Bankası müdahalesini getirdi. Banka rekor kayıpların yaşandığı günün akşamı acil toplanarak uzun zamandır beklenen faiz silahını çekti. 15 dakika süren Para Politikası Kurulu toplantısının ardından Geç likidite Penceresi faizi yüzde 13.5’tan yüzde 16.5’a yükseltildi. Ancak MB’den uzun süredir bu müdahaleyi bekleyen piyasalar 300 baz puanlık yükselişe beklenen tepkiyi vermedi. Kurlardaki düşüşün istenen düzeyde gerçekleşmemesi üzerinde Merkez Bankası bir gün sonra bu kez döviz silahını da çekti ve Türk Lirası Uzlaşmalı Vadeli döviz satım ihalelerindeki alım tutarını artırdığını duyurdu.

Merkez Bankası’nın geçen hafta hem TL, hem de döviz silahını çekmesi piyasa oyuncuları tarafından olumlu karşılandı. Ancak bu aynı zamanda yeni faiz artırımı beklentilerini de körükledi.

Para yöneticileri Merkez Bankası’nın 7 Haziran’da da benzer bir faiz artırımı yapacağı beklentisini satın almaya başladılar. Piyasadaki genel görüş ise 24 Haziran’daki seçime kadar kurlardaki bugünkü yüksek seviyelerin korunacağı yönünde.

“TL’NİN KADERİ PPK’DA”

întegral Yatırım Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu, 7 Haziran’da yapılacak olan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının piyasalar açısından önemli olacağı görüşünde. Merkez Bankası’nın geçen hafta faizleri artırarak piyasanın soluklanmasına zaman tanıdığını söyleyen Turşucu, “İşte bu noktada 7 Haziran PPK toplantısı daha da önem kazandı.

Çünkü kurdaki faiz artımı sonrası oynaklığına baktığımızda Haziran toplantısında da faizlere ilişkin düzenleme beklentisi bulunuyor. Bu nedenle toplantıya kadar olan süreçte oluşacak beklenti fiyatlamaları ile toplantı sonrasındaki kur seviyesi seçime kadarki süreç açısında önemli olacak. Merkez Bankası’nın piyasalarla daha fazla iletişimde olduğu bir düzen kurulması halinde kurdaki dalgalanma daha da sakinleşebilir” dedi.

Turşucu yine de Merkez Bankası’nm önümüzdeki Haziran toplantısındaki tavrının Türk Lirası’nın kaderini belirleyeceği görüşünde. Buna bağlı olarak seçime kadarki süreçte yeni bir rekor seviyesi gelmemesi halinde dolar kurunun 4.54-4.85 bandında dalgalı bir seyir izleyeceği öngörüsünde bulunan Turşucu, kura ilişkin şu tahminde bulunuyor:

“Diğer yandan euro/TL için euro’nun dolar karşısındaki seyri de önemli olacak. Küresel şartlar doların yanında olmaya devam ediyor. Bu nedenle euro/dolar paritesinde 1.17 seviyesinde bir tutunma çabası var. Şartların bu şekilde stabil kaldığı düşünüldüğünde euro/TL için 5.30-5.70 bant aralığı parite için beklediğimiz aralık olarak şekilleniyor.” Turşucu, kurların bu seviyelerinde faiz oranlarının da yüksek seyredeceği görüşünde. Uzun ve kısa dönemde faizlerde baskının devam ettiğini ifade eden Turşucu, “Enflasyonun yüksek seyrini koruyacağı, Hazine’nin yüklü borçlanmasını sürdüreceğini düşünürsek faizler yüksek seyrini koruyabilir” dedi.

”SEÇİME KADAR BASKI SÜREBİLİR”

Ahlatcı Yatırım Araştırma Uzmanı Muammer Demir de seçimler öncesinde TL varlıklar üzerindeki baskının süreceği görüşünde. Merkez Bankası’nın faizde artışa gitmesine karşın TL’de ancak kısmi değer kazanımları yaşandığına dikkat çeken Demir, “PPK toplantısı öncesi TL’de oynaklığın devam ettiğini görüyoruz. Seçime kadar TCMB’nin atacağı adımlar ya da söylemlerle birlikte yurtdışında yaşanabilecek gelişmelerin fiyatlamalar üzerinde ön plana çıkabileceğini düşünüyoruz” diyor.

Demir’e göre, haziran ayında özel sektör dış borç geri ödemelerindeki azalma kurlar üzerindeki baskıyı azaltabilir. Özel şirketlerin mayıs ayında zirve yapan dış borç ödemelerinin Haziran ayında nispeten bir miktar azaldığına dikkat çeken Demir, bunun kur üzerindeki talebi azaltabileceğini belirtip sözlerini şöyle sürdürüyor:

“TCMB’den yeni adımların gelebileceği öngörüsü ile dolar/TL ve euro/TL fiyatlamalarında bir miktar düzeltme yaşanabilir. Buna rağmen dolar/TL’de 4.50-4.55 TL ve euro/TL’de ise 5.40-5.45 TL aralığına doğru geri çekilmelerin yaşanabileceği öngörümüzü koruyoruz. Aksi senaryoda ise dolar/TL’de 4.90-4.95 TL ve euro/TL’de ise 5.60-5.70 TL aralığına doğru hareketlerin yaşanabileceğini düşünüyoruz.”

Seçime kadar geçecek süreçte kısa dönemli faizler üzerindeki baskının da süreceği öngörüsünde bulunan Demir, faiz oranlarına ilişkinse şu tahminde bulunuyor: “Seçime kadar olan süreçte, özellikle kısa vadeli gösterge tahvil üzerinde baskının uzun dönem tahvil getirisine göre bir miktar daha fazla hissedileceğini öngörüyoruz. Bu nedenle kısa dönem tahvil getirilerinin yüzde 17.00-17.75 aralığında, uzun dönem tahvil getirisinin ise yüzde 14.50-15.00 aralığında hareket edeceğini tahmin ediyoruz.”

“TAHVİLE DİKKAT”

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Beste Naz Köksal’a göre, kurlarda yukarı ataklar sürebilir. Koksal, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Küresel piyasalarda doların değer kazandığı bir döneme girdik. Ülkeler ise kendi içerisindeki risklere göre daha negatif ayrışabiliyor. En önemli örneği TL’de gösterebiliriz. 24 Haziran’da yapılacak seçim için politik risklerin artması ve öncesinde bütçe ve cari açıktaki artış, özel sektörün döviz borçluluğun dolar bazında da artış göstermesi, son dönemde ekonomi ve siyasi kurmaylardan gelen TCMB üzerindeki kafa karıştırıcı mesajlar lokal olarak TL’nin değerini olumsuz ayrıştırdı. TCMB olağanüstü toplantıda GLP’yi 300 bp artırarak piyasayı yüzde 16.50’den fonlarken, hazine kâğıtlarına baktığımızda iki yıllık gösterge yüzde 17.40’tan geçiyor. TCMB faiz artırmasına rağmen piyasanın gerisinde kalarak açık kapı bırakmış oldu. Bu aşamada kurda lokal sebepler küresel hareketle birleşirse yukarı ataklar söz konusu olabilir.”

Köksal’a göre, kısa dönemde tahvil faizlerindeki yükseliş de sürebilir. Kur hareketinin başladığı nisan ayı başından bugüne bono verim eğrisi incelendiğinde iki ve 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükselişlerin, diğer vadelere göre daha yüksek göründüğüne dikkat çeken Koksal sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Ülke varlıklarına yönelik olarak orta ve uzun vadede görünüm konusunda bir miktar bozulma yaşandığını görüyoruz. İtalya’daki borç krizi de buna eklenince, gelişen ülke varlıkları açısından durum olumlu işlemeyebiliyor. Gösterge tahvilin yüzde 17 üzerine tırmandığı şu günlerde TCMB’nin haziran toplantısında faiz

artırabileceği beklentisi oluşursa, gösterge tahvilin faizi yüzde 18 civarında askıda kalabilir. Ancak TCMB, 7 Haziran toplantısında beklenildiği gibi faizleri gösterge ve swap piyasası üzerine çıkarırsa, bir süre sonra faizdeki artışın dengelendiği, bir süre daha buralarda askıda kalıp, risklerin azalmasıyla düşüşe geçtiğini görebiliriz.”

Merkez faiz artırır mı?

İNTEGRAL: Merkez Bankası piyasa beklentisinin minimumunda faiz artırımına gitti. Bu, kısa vadeli için iyi bir artış ancak orta ve uzun vadede piyasa Merkez Bankası’nı test etmeye devam edecektir. 7 Haziran öncesi ara bir toplantı düzenlenmesi her an MB’nın devreye girebileceği konusunda algı yaratırken, 7 Haziran toplantısından da beklentiler artmış oldu. Muhtemelen piyasa, 7 Haziran’da MB’dan faiz artırımı yerine daha sade bir para politikası beklentisi içerisinde. Normalleşme adımlarının önümüzdeki toplantıda gelmesi kurdaki ateşin üzerine su dökmek olacaktır. Merkez Bankası toplantıda aksiyon almazsa kurdaki tansiyonun yeniden artabileceğini söylemek mümkün.

AHLATCI YATIRIM: Volatilitenin arttığı son dönemde sadece TCMB’nin atacağı adımların yeterli olmayacağı kanısındayız. TCMB’nin adımlarının mali politikalar ile desteklenmesi ve yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. TCMB’nin gerçekleştireceği 7 Haziran toplantısında bir miktar daha parasal sıkılaştırmaya gidebileceğini ve sadeleştirmeye yönelik adımlar atabileceğini düşünüyoruz. Bu bağlamda GLP yüzde 16.50 üzerine çekilirken, politika veya marjinal fonlamanın yüzde 16.50 seviyelerine yükseltilebileceği yönündeki öngörümüzü korumaya devam ediyoruz.

GEDİK YATIRIM: Faizler düzeyinde artış yapmak, kuru tek başına aşağıya çekebilecek sihirli değnek değil.

Ancak Merkez Bankası’nın 7 Haziran’daki toplantısında faiz oranlarında yaklaşık 75-100bp artışı piyasalar tarafından bekleniyor. Beklentiler yabancı kuruluşlarda daha yüksek seviyelere çıkıyor. 7 Haziran’daki toplantıda faiz artırmadan ziyade faiz politikasında sadeleşmeye gitmek daha da önemli diye düşünüyorum. Bu açıdan faiz artışının GLP’den yapılması rakamsal olarak olmasa da algı olarak açık kapı bıraktı.

ESİN ÇETİNEL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu