Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Beklentilerin Üzerindeki Faiz Artışı

Merkez Bankası piyasayı fonladığı geç likidite penceresi oranını 75 baz puan artışla yüzde 13.5’e yükseltti. Ekonomistlere göre, beklentilerin üzerindeki bu faiz artışı kurdaki oynaklığı azaltarak güveni ” yükseltebilir…

TÜRKİYE Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) piyasayı fonladığı geç likidite penceresi (GLP) faiz oranını beklentilerin üzerinde 75 baz puan artırarak yüzde 13.5’e çıkardı. Sıkı para politikası duruşunu koruyan ve enflasyon odaklı olmaya devam eden TCMB, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerin fiyat-lama davranışları üzerinde risk oluşturmayı sürdürdüğünü vurguladı. Açıklamada, ithalat fiyatlarındaki yükselişin söz konusu riskleri artırdığına dikkat çekilerek, “Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir” ifadeleri kullanıldı. Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceğine işaret edilerek, enflasyon beklentileri, ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabileceği kaydedildi.

TCMB Başkanı Murat Çetinkaya başkanlığında 25 Nisan’da toplanan Para Politikası Kurulu (PPK), marjinal fonlama oranını yüzde 9.25, TCMB borçlanma faiz oranını yüzde 7.25 düzeyinde sabit tuttu. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 8 düzeyinde, GLP uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası’nda saat 16.00-17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranını yüzde sıfır düzeyinde sabit bırakan TCMB, borç verme faiz oranını yüzde 12.75’ten 13.5’e yükseltti. Ortalama faiz artış beklentisi 50 baz puan iken TCMB 75 baz puanlık bir faiz artışı gerçekleştirerek piyasa beklentisinin önünde yer aldı.

“REÇETE KALICI YAPISAL REFORMLAR”

Beklentilerin üzerinde gerçekleşen faiz artışının kur üzerinde etkisi kısa sürdü. Faiz artışı kararının ardından kısa bir süre 4.03 TL’ye kadar gerileyen dolar kuru 4.06 TL düzeyinde dengelenme eğilimine girdi. Marmara Üniversitesi işletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova dolar endeksinde yukarı yönlü hareket nedeniyle faiz kararının Türk Lirasının değer kazanmasına anında olumlu etki yapmadığını belirterek, zaman içerisinde olumlu desteğinin olacağını söyledi. Arzova şunları kaydetti:

‘‘ABD 10 yıllık tahvillerinin dört yılın en yükseği olan yüzde 3 seviyesine gelmesi, geniş bir perspektifte dünya ekonomilerinin enflasyonun süreç içerisinde olması, ABD Merkez Bankası FED’in daha sıkı para politikası uygulayacağına yönelik beklentiler tüm dünya genelinde faizlerin yukarı doğru yükselmesine neden oluyor- Olaya sadece TL’nin korunması için faiz artırımı yapıldı gözüyle bakmak doğru olmayabilir. TCBM’nin bu son hamlesini içeride enflasyon baskısının hissedildiği, seçim belirsizliğinin göreceli olarak arttığı, TL’nin değer kaybı nedeniyle yabancı para cinsinden borçlanan firmaların mali tablolarındaki dengenin bozulduğu, artan petrol fiyatları nedeniyle cari açığın büyümesi ve akabinde finansman riskini ortaya çıkarabilme ihtimaline karşı dışarıda ise enflasyo-nist bir dönemden geçileceği, bölgesel belirsizliklerin arttığı bir dönemde dışsal şoklara karşı ekonomiyi koruma amaçlı atılmış bir adım olarak görüyorum. Diğer taraftan TCMB’nin bağımsızlığının sorgulanabilmesine imkan tanımadığı için de değerli bir hamle. Ancak sadece TCMB’nin faiz artırması ne enflasyonun tek haneye çekilebilmesi, ne TL’nin değer kaybını önlemek ne de ihracatı artırmak için tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bunun reçetesi kalıcı ve kökten yapısal reformlar.”

KAPASİTE KULLANIM ORANI GERİLEDİ

TCMB, geçen hafta imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 122 katılımcıdan aldığı yanıtları ağırlıklı olarak toplulaştırmasıyla elde ettiği imalat sanayi kapasite kullanım oranı verilerini açıkladı. Buna göre Nisan’da imalat sanayinde kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.5 puan azalarak yüzde 77.3 düzeyinde gerçekleşti. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı Ocak’ta yüzde 78.2, Şubat ve Mart’ta yüzde 77.8 düzeyinde gerçekleşmişti. 2018 yılı Nisan ayında mal gruplarına göre kapasite kullanım oranları değerlendirildiğinde, dayanıksız tüketim mallan ve dayanıklı tüketim mallarında artış görülürken, yatırım malları, ara mallar ile gıda ve içeceklerde azalış gözlendi. Nisan’da imalat sanayi genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oram aylık bazda 1.4 puan azalışla yüzde 77.7 oldu.

REEL SEKTÖRÜN GÜVENİ GERİLEDİ

TCMB’nin geçen hafta açıkladığı Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) ise Nisan’da bir önceki aya göre 0.7 puan azalarak 111.2 oldu. İyimserlik sınırının üzerinde gerçekleşen endeks 2018 Ocak, Şubat ve Mart’ta sırasıyla 108.3, 110.8, 111.9 düzeyinde gerçekleşmişti. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi Nisan’da bir önceki aya göre 2.7 puan azalarak 106.8 puan seviyesinde gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen hafta sektörel güven endekslerini açıkladı. Buna göre mevsim etkilerinden arındırılmış seride hizmet sektörü güven endeksi Nisan’da bir önceki aya göre yüzde 2 azalarak 97.1’e, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 2.3 azalarak 100.3, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 0.1 azalarak 78.8 değerine düştü.

Tuncay TURŞUCU / İntegral Yatırım Menkul Değerler Araştırma Direktörü
“Faiz artırımının etkileri sınırlı kalabilir”

Karar sonrasında dolar/TL kuru 4.08’den 4.04 seviyesine kadar gerilemesinin ardından 4.06 seviyelerinde denge aradı. Kurdaki harekete bakıldığında piyasalarda 25-50 baz puanlık bir beklenti olduğu ve kararı beklentilerin üzerinde karşıladığı görülüyor. Kurdaki aşağı yönlü seyrin sınırlı kalacağını ancak faiz artırımının oynaklığı azaltarak güveni yükseltebileceğini düşünüyoruz. Bu açıdan TCMB’nin bu adımını cesur bir adım olarak karşılamak mümkün. TCMB ithalat fiyatlarındaki yükselişin enflasyon üzerindeki riskleri arttırdığını ifade ediyor. Bu döviz kurlarını bir miktar daha kontrol altına almak istediğini ve ithalat fiyatları kaynaklı riskleri azaltmak istediğini gösteriyor. TCMB’nin bir sonraki toplantısı 7 Haziran’da. Bu tarihe kadar kurdaki oynaklığın devam etmesi ve yeni risklerin çıkması durumunda TCMB aynı karar metni ile bir faiz artırımı daha yapabileceğinin de sinyalini vermiş durumda.

Eral KARAYAZICI / Gedik Portföy Portföy Yönetim Müdürü
“TL yüzde 2-3 pozitif ayrışma şansı yakaladı”

TCMB fiili faiz diyebileceğimiz GLP kanalı ile 75 baz puanlık artış gerçekleştirerek TL’yi destekleyici enflasyonu frenleyici bir adıma imza attı. Hafta boyunca dolar dünya genelinde değer kazanırken ülkemizde yatay seyretmesi bu adımın bir sonucu. Haftanın ilk yarısında ABD para birimi benzerimiz ülkelerde ortalama yüzde 1.8 değer kazanırken Türkiye’de fiyatı değişmemişti. Karar sonrası TL pozitif ayrışmayı sürdürdü. Ben TCMB etkisi ile TL’nin yüzde 2-3 kadar daha pozitif ayrışma şansı yakaladığını ancak ötesinde bir performans için 24 Haziran sonrası uygulanacak para politikası ve ekonomik programın görülmesine ihtiyaç olacağını düşünüyorum.

Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO’su
”Tekrar faiz artırımını kısa vadede beklemiyorum”

Faiz kararının piyasa beklentisi olan 0.50 baz puandan biraz daha fazla 0.75 artırım olarak açıklanması bile kurların düşüşü için yeterli bir etkiyi oluşturmadı. Bu desteğe rağmen düşüşün olmaması satış iştahının yeterli olmaması ile alakalı. Piyasa seçim, ABD-Türkiye ilişkileri gibi daha farklı risklere öncelik veriyor. Mevcut faiz hareketlerine pek de duyarlı olmayan bir piyasa var. Bu etkiyi daha önce TCMB’nin analiz etmesi gerekirdi.

Zira uygulanan politikanın etkisiz olması güvenilirliğini zedeliyor. Her faiz artırımı forvvard fiyatları da yukarı çektiğinden gelecekte de TL’nin değer kaybının da önünü açıyor. Faiz artırımları krediyle fonlanan ürün maliyetlerini artırdığından maliyet enflasyonuna da yol açıyor. Bu nedenle enflasyonu düşürme amacıyla Türkiye koşullarında kullanılması zor. Faizlerin kurları aşağıda tutacak kadar kalıcı etki olması durumunda enflasyonu sadece o dönem düşürebilir. Ancak forvvard f iyatlamalar nedeniyle uzun vadede yeniden enflasyon ve kurları yukarı yönde patlatıcı etki yapar. Kurların kalıcı düşüş trendine girmesinin operasyonların tamamlanması, seçim atmosferinin kalmasına bağlı olduğunu düşünüyorum. Tekrar faiz artırımını kısa vadede beklemiyorum.

Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi
“Erken seçim kararı, reel kesimin güvenini artırır”

Sanayinin en önemli göstergelerinden biri olduğu için Reel Kesim Güven Endeksi’ni çok önemsiyorum. Endekste Mayıs 2017’den bu yana en düşük seviye kaydedildi. Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde, fl son üç aydaki toplam sipariş miktarı ve gelecek üç aydaki toplam istihdam miktarına İlişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkiledi, Genel gidişat, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması, mevcut toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki üretim hacmine ilişkin değerlendirmeler ise endekse azalış yönünde yansıdı. Bu endekse ilişkin veriler oluşturulurken henüz erken seçim karan alınmamıştı. O nedenle seçimin normal gerçekleşme sürecine kadar sanayi süreci görüp ondan sonra adım atmayı tercih ettiği için, normal seçim sürecine kadar olan 1.5 yıllık süreci belirsizliğin yoğun olduğu, V ekonomide gereken önlemlerin seçime kadar alınamayacağı endişesi, kur ve faizdeki artış kaygısıyla erteliyordu. İşte tüm bu nedenlerden ötürü endeks düşme eğilimindeydi. Ancak erken seçim kararı sonrasında ve hatta seçimden sonra endeksin yükseleceğini düşünüyorum.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu