Kariyer ve İş İlanları

Yatırım bankacılığını kariyerinin zirvesindeyken bıraktı

"Yeni lüks" köy projesi Nefes Assos

SULTANHAMAM ve Kapalıçarşı’da çıraklık yaparak iş hayatına başlayan önder Halisdemir, hem okudu, hem çalıştı. Yönetici adayı olarak başladığı bankacılık yaşamında çeşitli bankalarda teftiş kurulu, kurumsal ve bireysel kredi tahsis, perakende bankacılık ve teknoloji bölümlerinde görev aldı ve uzun yıllar üst düzey yöneticilik yaptı. Yeni nesil’ ve ‘şubesiz’ bankacılık gibi ifadeleri sektöre kazandıran Halisdemir, Cep Kredi, Mortgage Kanunu, N-Kolay, Ucuz Para Transferi (UPT), Passolig, VDMK, mudaraba sukukları gibi ülkemizde finans alanında birçok ilki gerçekleştirdi. Rakamlarla oynarken en basit kağıt oyunu olan piştiyi bile bilmediğini fark eden Halisdemir, tempoyu düşürmeye karar vererek profesyonel iş yaşamına ara vererek sivil toplum işlerine yöneldi ve Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı Başkanı oldu. Eş zamanlı olarak girişimcilik ruhunu yeni ‘sakin ve doğal’ hayat tarzına taşımak üzere Assos’taki arazisinde bir köy kurmaya karar verdi. “21. Yüzyıl Yerleşkesi” olarak nitelendirdiği ve adım “Nefes Assos Köyü” koyduğu projesi, beyaz yakalıların köye dönüş projesi olacak. Pek çok ünlü isimle işbirliği yapılan proje, henüz tanıtımı yapılmamasına rağmen talep patlaması yaşıyor. Önder Halisdemir’le bu ilginç projesini konuştuk…

Bankacılığa nasıl başladınız?

İlköğretimden itibaren önce mahalle bakkalında sonra da Sultan-hamam ve Kapalıçarşı’da çıraklık yaptım. Tekstil, döviz ve elektronik eşya sektörlerinde çalıştım. Erken vefat eden babamın vasiyetini yerine getirmek için okudum. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne girdim. Üniversiteden sonra ABD’ye İngilizcemi geliştirmeye gittim. 1995’te Türkiye’ye döndüğüm sıralarda popüler meslek bankacılıktı. Ben de bankacılık sınavlarına girdim ve bu sektöre ilk adımımı Alternatif Bank’la attım. Bir yandan da yüksek lisans ve doktora yaptım. Sultanhamam’da yetişmek, diğer yandan da bankacılık işinin akademik boyutunu sürdürmek bende sağlam bir iş ve bankacılık kültürü oluşturdu. Bu da iş tutuşumu farklılaştırarak sektördeki başarı ve hızlı terfileri getirdi. Alternatifbank’ta en karlı portföyü yönetirken yeni iş kolları geliştiriyordum. Şube Müdürü olacağımı düşünürken, yeni kurulan bireysel bankacılık bölümünün müdürü oldum. Yeni kurulan banka, sorumlu olduğum alanda ülkemizin en büyük altıncı bankası oldu. Bu başarım Akbank’a Grup Müdürü olarak transfer olmama yol açtı. Yıl 2020’ydi ve ben 30 yaşındaydım.

Bu hızlı tırmanışınızın sırrı sizce ne? Hangi projelere imza attınız?

Eldeki imkanlara, fazlasını aramadan saygı duymak çok önemli. İnsan becerilerini sürekli geliştirerek şans anlarına hazır olmalı. Hazır olanlar için şans daima vardır! Perakende bankacılık teknoloji odaklı iş ve süreçler gerektirdiği, benim de eğilimim bu yönde olduğu ve bu esnada ülkemizin dezenflasyonist sürecinin başladığı bankaların müşteri bankacılığına yöneldiği bir dönemde olduğumuz için önemli başarılar yakaladım. O sıralarda çalıştığım Akbank’ı lider hale getirecek çalışmalara öncülük ettim. Büyük veri ile çalışarak sektördeki birçok ilk ürün ve uygulamayı geliştirdim. Türkiye’yi Cep Kredi ile tanıştırdık. Akbank’ın o esnada 400 şubesi vardı, bu çalışma 160 şube kitlesi kadar etki yarattı. Bu başarı dünyada da yankılandı, ABD’den ödül aldık. Yine o sıra Türkiye’de ‘mortgage’ konusunda bir açılım planlanıyordu.

Akbank, ABD’de eğitim gördüğüm ve perakende bankacılıkta zihin açıcı işler yaptığım için beni görevlendirdi. Bankalar Birliği tarafında da Mortgage Çalışma Grup Başkanlığı’na seçildim.

Bankalar Birliği ve SPK ile birlikte Türkiye’nin ilk Mortgage Yasası’nı çıkardık. Peşi sıra Vakıflar Bankası’nda kısa ama başarılı bir dönem geçirdikten sonra o zamanki ismiyle Çalıkbank’a Genel Müdür olarak geçtim. Ülkemizin ilk dijital bankasını ve en büyük yatırım bankasını oluşturmak için bankanın ismini patronun izniyle değiştirerek Aktifbank yaptım. 2007 ve sonrasındaki yıllarda bankaya ve Türk bankacılığına yön verecek “Yeni Jenerasyon Bankacılık” hikayesi böyle doğdu. AktifBank 67 milyon TL’lik bir büyüklüğe sahipken, 9 milyar TL’lik bir büyüklük ile ülkemizin en karlı 50 bankası arasında altıncı sırada yer aldı. Türkiye’nin en büyük yatırım bankası haline geldi. Birçok dönüşüme liderlik etmek kısmet oldu. PTT’ler bizim konumladığımız servis ve çözümlerle PTTbank’a dönüştü. Türkiye’nin ilk yerli para transfer şirketi olan ucuz para transferi sağlayan UPT’yi kurdum. Bunlar Türkiye’nin ilk fintecht’leridir. Kendi mahalle bakkalımız yaşasın diye N-Kolay adında bir platform geliştirdim. Passolig projesi ile futbol sektörünü de dönüştürdük. Bu esnada sermaye piyasalarını da dönüştürerek tahvil piyasasının oluşması, VDMK’lar, birçok zamanın yenisi ürünü tasarladım. Genel olarak dönüşümlere liderlik ettim. Ve 2015’de profesyonel hayattan ayrıldım.

Neden erkenden ayrıldınız?

Ben iş söz konusu olduğunda durmayı bilmeyen bir insandım; dolayısıyla bu da sağlıklı bir yaşam biçimi değildi. Gençliğimde, arkadaşlarımla kağıt oyunları gibi oyunları bile oynayamadım, piştiyi bile bilmem. Ortaokuldan beri çalışma hayatmdaydım ve yeni ufuklara yelken açmak istedim. Aşık oldum ve biraz da bana yeni ve ilginç gelen o duyguların peşinden gitmek istedim. Yurtdışına her gittiğimde hep iş görüşmeleri yapıyordum fakat o şehri keşfetmek için hiçbir şey yapmadığımı fark ettim. Böylece eşimle dünyayı dolaşmaya başladık.

Hedefinizde neler var?

2017 Kasım’dan beri Finans Kulüp’ün başkanlığını yürütüyorum.

Çeşitli ülke ziyaretleri yapıp, okumaya zaman ayırdığım dönemlerde dünyadaki ekolojik köyleri inceleme fırsatım oldu. Beyaz yakalı üst düzey ve orta düzey yöneticilerin de bu konuyu düşündüğünü gördüm. 21. Yüzyıl riskleri, İstanbul’un metropol sorunları ve deprem riski de böylesi bir B planını zorunlu kılıyordu. Assos’la yollarımız kesişti. Arazide ne yapabiliriz diye düşünürken, dünya ve Türkiye’deki örneklere baktık. Tek başına çiftlik evi şeklinde bu yaşamı oluşturanlar için maddi ancak daha önemlisi sosyal gereksinimler nedeniyle manevi boyutunun genellikle sürdürülemez olduğunu gördük. Bizim gibi düşünenleri de hesaba katarak 10 ailelik bir yer bakarken arazinin mükemmel konumu ile karşılaşınca başkaları da yolda katılır dedik ve yeni bir köy yapmaya karar verdik. Bizler müteahhit değiliz, beyaz yakalılarız. Yapacağımız işte ticari kaygılar değil doğru ve örnek bir model koymak önemliydi. Kendine yetebilen, yeterli kaynaklara sahip, elektrik veya su kesintisi olduğunda kendi kaynaklarından bunu temin edebilecek döngülere sahip, güneş eneıjisi ile çalışan ve en önemlisi sosyal sürdürülebilir bir sistem kurmaya karar verdik.

Burası, Aristoteles’in felsefe okulu kurduğu antik kentin tam karşısında. Tarım, hayvancılık ve felsefe vvorkshop’lan yaparak birbirimizi yükseltelim istiyoruz. Köy içinde köy sakinlerinin zihinsel ve beceri yönünden beslenmesi için birbirimizi de geliştirdiğimiz bir köy enstitüsü kurmayı hedefliyoruz. İçinde köy meydanı, köy kahvesi, hasat şenlikleri yapacağımız bir ortamımız var. Ekolojik köylerin bir yapı standardı olmadığını fark ettik. Köyümüzün ismi ‘Nefes Assos’. Bu ismi koyarken bölgenin muhteşem havasından esinlendik. 21. Yüzyıl’ın örnek insan yerleşkesi olmak istiyoruz. Projemizde 20 odalı bir butik otel de olacak. Avrupa Birliği’nden hibe de kazandık. 50 haneden oluşan bir köy yaşamı olacak. Tarım alanlarımız ve tavuk çiftliğimiz olacak. Köy meydanımız, köy enstitümüz, köy pazar yerimiz ve elektrikli şarj istasyonlarımız yer alacak.

Banka ve finans kuramlarının üye olduğu Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı Başkanlığına seçilmek mesleki çizgimin onanması için çok kıymetliydi. Üyeler arasında etkileşim ve sinerji yaratarak ülkemizin finans kapasitesini geliştirecek yeni kapasiteler oluşturalım istiyoruz. Ülkemizdeki şirketlerin ve bireylerin finansını daha iyi kullanmalarını mümkün hale getirmeyi amaçlıyoruz. Şu an 50 civarında ildeyiz, 81 ilde temsilcilikler açmaya yöneldik. Ülkemizin en iyi yetişmiş meslek insanları olan üyelerimiz gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi meseleler etrafında think thank’leşebilirse çözülmeyecek sorunumuz kalmaz. Avrupa Birliği ile Finlandiya ve Ispanya’nın katılımcı üye olduğu bir ‘KOBİ Akademisi’ projesi gerçekleştirdik. Afyon Ticaret Odası pilot odamızdandı; projeyi 81 şehre yaygınlaştırmak istiyoruz.

 

Bankacılık sektörünü pandemi nasıl etkiledi?

Krizleri ekonomistler olarak faydalı buluruz. Siz iyiyseniz krizlerin rüzgarını da arkanıza alırsınız; kriz pozitif netice doğurur. Pandemi ile finans sektörü ülkemizdeki gelişmelerden bağımsız bir zorunlu dönüşüm sürecine girdi. İnsanlar artık şubeye gitmiyorlar ve şubeye dayalı iş modelleri fintecht’ler alanında faaliyet gösteren yeni şirketlerin lehine bir rekabet oluşturuyor. Fintecht’ler şube maliyetine katlanmaksızın başkalarının katlandığı şube maliyetleri üzerine hizmetlerini konumlandırabiliyor. Bankalar daha pahalı hizmet sunuyor.

Hesap açarken ve para transferi yaparken, sistemin gidişatı bu bankaları sistem dışına itiyor. Bankalar ya toptan bankalara dönüşmeli ya da evrensel bankacılıktan çıkmalı. Ben bütün hizmetleri sunuyorum diye düşünmemeli. Bütün hizmetleri sunmak çok pahalı. Bir restoran gibi düşünün. “Bende dünya mutfağı var” diyor. Dünya mutfağına sunacak kadroyu oluşturmak bu mutfaktaki bütün yemeklerin her birini güzel yapmak mümkün değil.

 

ÖZLEM KAPAR BAYBURS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu