Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Yabancı algısında bozulma mı var?

Borsada konsolide bölgenin sınırları olan 118.500-116.500 seviyelerinin ne tarafa kırılacağı yön konusunda belirleyici olacak. Kurda yaşanabilecek düşüşler mevcut kanal içerisinde alım fırsatı olarak değerlendirilebilir…

PİYASALARIN yön bulmakta zorlandığı bir haftayı geride bıraktık. Gündem yoğun olmasına karşın gerek yurtiçinde gerekse yurtdışmda gelecek haftalara da işaret üretecek bir trend işareti oluşmadı. İçeride enflasyon, Moody’s’in not indirimi, Afrin operasyonu ve Kuzey Irak’taki terör gruplarına yönelik operasyon söylemleri ön plana çıkan başlıklar olurken, bu yoğun gündemin dahi Borsa İstanbul’daki sıkışmayı ortadan kaldıramadığını gördük. Bu süreçte kur ve faiz tarafında ise ağırlıklı olarak yukarı yönlü hareketler dikkat çekti.

Yurtdışında ise gündem ağırlıklı olarak Trump’ın çelik ve alüminyuma getirdiği ek vergiler ve ticaret savaşları endişesi olurken, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) toplantı notu ve sonrasındaki basın toplantısındaki söylem farklılıkları akılları karıştırdı. ECB’nin ekonomik durum kötüleşirse gerektiği durumda varlık alımı miktarının artırılabileceği ifadesini tutanaklardan çıkarması sıkılaşmaya hazırlık olarak algılansa da bazın toplantısından Draghi’nin enflasyonda arzu edilen yukarı yönlü ivmenin henüz yakalanmamış olduğunun altını çizmesi bu algıyı çok kısa sürede dağıttı. Bu hafta ise yaklaşan Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı öncesi ABD’de açıklanacak veriler ön plana çıkacak. Fed’in gelecek haftaki toplantısından faiz artışı bekleniyor olsa da sonrası için geliştireceği söylemde enflasyon verilerinin önemli olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bu hafta açıklanacak ABD enflasyon rakamlarının piyasalarda ciddi volatiliteye neden olabileceğini düşünüyoruz.

TCMB SÜRPRİZ YAPMADI

TCMB’nin bu ayki toplantısına yönelik piyasa konsensüsü faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapılmaması yönünde idi. Beklendiği gibi de politika araçlarında ve söylemlerde önemli bir değişiklik olmadı. Bu nedenle piyasa nötr bir toplantı olduğunu söylemek mümkün.

Ancak devamında Moody’s’in not indirimi kararında da görüldüğü gibi, bazı yabancı kurumlarm TCMB’nin uyguladığı para politikasını yeterince sıkı görmediklerini ve bu durumdan rahatsız olduklarım gördük. Henüz önemli bir algı değişimi olmasa da Moody’s ve Goldman Sachs’m ifade ettiği görüşlerin genele yayılması, özellikle Fed faizinin gündemde olduğu bu dönemde portföy girişlerini sınırlayabilir.

MOODY’S’İN NOTU DEĞİL AMA YABANCI ALGISI ÖNEMLİ

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, perşembe günü Türkiye’nin kredi notunu “Bal” seviyesinden “Ba2” seviyesine düşürdü ve not görünümünü negatiften durağana çevirdi. Kredi notunun aşağı çekilmesinde, Türkiye’nin not görünümünün geçen yıl negatife çevrilmesinde rol oynayan iki temel gelişmenin belirleyici olduğu kaydedildi. Bu iki temel gelişme ise kurumlarm direncindeki süregelen kayıp ve dış şok riskinin yüksek borç ve siyasi riskler nedeniyle artması olarak belirtildi.

Moody’s’in not indirimi için kullandığı gerekçeler kadar paylaşılan notta, yargının işleyişi ve Başkanlık sistemine yönelik getirdiği yorumlar da dikkat çekti. Bu konudaki siyasi görüşleri bir kenara bırakırsak kararın TCMB’nin Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının hemen ardından gelmesi ve kararda para politikası etkinliğinin erozyona uğraması görüşüne yer verilmesi Moody’s’in TCMB’den daha sıkı bir para politikası uygulamasını beklendiğini gösteriyor. Bilindiği üzere Moody’s’in Hazine ile bir anlaşması söz konusu değil ve planlı bir değerlendirme takvimi de yok. Bu nedenle son dönemde alışılagelmiş şekli ile not kararının açıklanması için haftanın son günü piyasaların kapanmasını beklemeyerek PPK sonrası bu değerlendirmeyi gerçekleştirdiklerini düşünüyoruz. Bu kararın ardından Goldman Sachs’tan gelen bir yorumda da Türkiye’nin faiz oranlarının cari açık ve enflasyonu dizginlemek için çok düşük olduğunun belirtilmiş olmasının, Fed’in faiz artışına hazırlandığı bu günlerde TL varlıklara yabancı bakış algısının bozulabileceğini işaret ediyor.

Yabancı üzerindeki bu algıyı değiştirecek ve tekrar pozitife döndürecek gelişmenin ise bir faiz artışı ya da ekonomik verilerde kısa vadede yakalanacak bir iyileşmeden ziyada, Türkiye’nin uluslararası toplum ve kuruluşlarla ilişkilerinin iyileşmesine bağlı olduğunu da kabul etmek lazım. Bu çerçeveden bakınca da bu kurumlar tarafından alman ve gelecekte alınacak kararlar üzerinde uluslararası siyasal ilişkilerin etkili olduğunu söylemek de mümkün.

İÇERİDE CARİ AÇIK DIŞARIDA ABD ENFLASYONU

Bu haftaya başlarken içeride ocak ayı cari açıklarını karşılayacağız. Son dönemde artan cari açık ve çift hanelerde seyreden enflasyonun, TCMB’nin para politikasının etkinliğini sorgulatması nedeniyle açıklanacak cari açık rakamının piyasa üzerindeki etkisi son zamanlara göre daha sert olabilir. Benzer şekilde yurtdışında da ABD’de 13 Mart Sah günü açıklanacak olan TÜFE ve 14 Mart Çarşamba günü açıklanacak olan ÜFE verileri Fed öncesi piyasadaki algıyı etkileyecektir. Bu nedenle bu hafta veri bazlı volatilite artışı yaşanabilir.

AFRİN OPERASYONU HIZLA İLERLİYOR

Geçtiğimiz hafta Türk silahlı Kuvvetleri’nin Afrin ilerleyişi devam etti ve Afrin şehir sınırına yaklaşıldığı ifade edildi. Harekatın en önemli safhası olan 500 ila 750 bin arasında nüfusa bulunan Afrin kent merkezine yönelik operasyon için de geri sayım başlamış oldu.

Bu bölgedeki en şiddetli çatışmaların burada yaşanması beklenirken, Suriye rejimine yakın milis grupların da terör gruplarına destek vermek için Afrin’e giriş yaptıkları haberleri gelmeye devam ediyor. Bu hafta piyasalar ekonomik verilerin yanında buradan gelecek haberlere de odaklanılacak.

BIST-100’de 116.500-118.500 bölgesi izleniyor

B1ST-100 Endeksinde haftaya yatay hareketler damga vurdu. Endeks haftaya pozitif bir açılışla başlayarak hafta içinde 115.929 ve 117.720 seviyeleri arasında yatay bir seyir izledi. Haftanın ilk gününde yukarı yönlü açılan endekste yukarı yönlü hareketin salı günü de devam ettiği görüldü. Salı günü kapanışın negatif olması sonrasında haftanın geri kalan günlerinde dar maıjda yatay hareketler görüldü. Hafta içerisinde direnç olarak takip ettiğimiz 117.500 seviyesi üzerine çıkılmış olsa da bu seviye üzerinde kalıcılığın sağlanamadığını gördük. Aşağı yönlü hareketlerde ise destek olarak izlediğimiz 116.500 altında kapanışlar görmedik. Endeksin günlük grafikte yeni bir konsolide bölgesine girdiği görülürken teknik indikatör-ler negatif baskıyı yansıtmaktadır. İşlem hacminin ise önceki haftalara göre düşük seyrederek konsolide bölgesini onayladığı görülmektedir. Konsolide bölgesinin sınırları olan direnç olarak 118.500 destek olarak 116.500 seviyelerinin ne tarafa kırılacağı yön konusunda belirleyici olmaya devam etmektedir. Önümüzdeki hafta içinde yukarı yönlü hareketlerde direnç olarak 117.500-118.500 ve 119.300 seviyeleri direnç olarak izlenebilir. Aşağı yönlü hareketlerde destek olarak 116.500-114.600 ve 113.875 seviyeleri önem kazanacaktır.

Dolar/TL

Dolar/TL’de son iki aylık dönemde 3.72 ile 3.84 arasında oluşan konsolide bölgesi içinde hareket devam ediyor. Daha kısa vadede ise bu konsolidasyon 3.78-3.84 aralığında. Geçtiğimiz hafta en yüksek 3.8280’i gören dolar/TL’de bu hafta yukarı yönlü hareketlerde konsolide bölgesinin üst bandı olan 3.84 direnç olarak izlenmeye devam edilebilir. Geçtiğimiz haftalarda da ifade ettiğimiz gibi 3.84 TL seviyesinin geçilmesi kur tarafında yukarı yönlü hareketlerin ivme kazanmasına neden olabileceği için dikkat etmek faydalı olacaktır. Aşağıda ise son günlerde oluşan konsolide bölgesinin alt bandı olan 3.78 önemli olacaktır. Yukarı yönlü kısa vadeli pozisyonlar için burasının stop loss seviyesi olarak izlenebileceğini düşünüyoruz. Fed faiz artışı beklentisinin de etkisi ile risk iştahının bozulma kaydetmesine bağlı olarak gelişmekte olan ülke piyasalarından sermaye çıkışları olabileceği ve bunun da gelişmekte olan ülke para birimlerini zayıflatabileceği ilerleyen dönemlerde göz önünde bulundurulması gereken bir durum. Bu nedenle kur tarafında yaşanabilecek düşüşleri mevcut konsolidasyon kanalları içerisinde alım fırsatı olarak değerlendirmek gerektiği görüşümüzü koruyoruz. Bu haftadan itibaren Fed toplantısına yönelik beklentilerin dolar üzerinde pozitif etkilerini görmeye başlayacağımızı düşünüyoruz.

ÜZEYİR DOĞAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu