Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

TCMB’nin son finansal raporlarına dikkat!..

Ülkemizin en zengin veri setine sahip kuruluşu T.C. Merkez Bankası tarafından yayınlanan raporlar, küresel gelişmeleri takip etmek ve ülke ekonomisinin durumunu öğrenmek ve değerlendirmek için çok önemli kaynaklar…

ABD başkanlık seçimi sonrasında küresel finansal piyasalarda oluşan belirsizlik, geçtiğimiz rapor döneminden bu yana bir miktar azaldı. Belirsizliklerdeki azalma ve küresel büyümeye dair toparlanma sinyalleri, borsa endekslerinin özellikle gelişmiş ülkelerde güçlü performans sergilemesini sağladı. Enflasyon beklentilerindeki düşüşle, portföy akımlarına bağlı olarak gelişmekte olan para birimleri endeksi, ABD doları karşısında değer kazandı. Küresel büyüme, zayıf seyrim korumakla beraber, halen toparlanmaya devam ediyor. Bununla birlikte, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme oranı, son zamanlarda bir miktar güç kazansa da, halen gelişmiş ülke büyüme oranlarının altında seyretmekte, iktisadi faaliyet, 2016 son çeyreğinde, tedbir ve teşviklerin desteğiyle artan özel tüketim harcamaları ve güçlü seyreden mal ihracatının katkısıyla ılımlı bir toparlanma sergilemiş durumda. Öte yandan, döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmeler ile gıda fiyatlarındaki artış, tüketici enflasyonunun yükselmesine neden oluyor.

TCMB

OLUMLU SİNYAL: BANKACILIK SEKTÖRÜ DAYANIKLI

Dış ticaret, turizm gelirlerinin ihracat kalemi içerisindeki payının düşmesine karşın, cari dengeye yaptığı pozitif katkıyı sürdürüyor. Mal ve hizmet ihracatının, önümüzdeki dönemde, küresel ekonomik canlanmanın dış ticaret ortaklarımızda oluşturacağı net gelir etkisine ve pazar çeşitlendirme performansına bağlı olarak artması öngörülüyor. Merkezi yönetim bütçe açığı, maliye politikasının iktisadi büyümeyi desteklediği 2016 ikinci yarısında ve 2017 ilk çeyreğinde bir miktar artış göstermiş durumda. Söz konusu artışın geçici olacağı ve mali disiplinin Türkiye ekonomisinin temel çıpası olmaya devam edeceği değerlendiriliyor.

Alınan teşvik ve tedbirlerin katkısıyla ekonomik faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskler önemli ölçüde azaldı. Maliye politikası ve kredi teşviklerinin katkısıyla toparlanma eğiliminin 2017 yılında da süreceği tahmin ediliyor. Alman tedbir ve teşvikler, kredi kanalının sağlıklı işleyişini destekleyerek finansal istikrara da katkı sağlıyor. Diğer taraftan, TCMB, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskıları sınırlamak amacıyla Ocak ayından bu yana güçlü bir parasal sıkılaştırma yapıyor. Bu sıkı duruş, döviz kuru oynaklığını azalttı ve finansal istikrara dönük riskleri sınırladı.

Özellikle, 2017 Mart ayının ikinci yarısından itibaren Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı firma kredisi kullandıranlarının ivmelenmesi ile firma kredilerinde güçlü bir artış gerçekleşmiş. Bireysel kredi tarafında konut ve ihtiyaç kredisindeki canlanma da bu süreci desteklemiş. Bu gelişmelerin önümüzdeki dönemde ekonomik faaliyete pozitif katkı sağlamaya devam etmesi bekleniyor. Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı, aktif kalitesi ve sahip olduğu likidite kalkanları ile söz konusu risklere karşı dayanıklı olduğu değerlendiriliyor.

OLUMSUZ SİNYAL: ÖZEL SEKTÖRÜN BORCU ARTIYOR

MB’nin Mayıs 2017 tarihli bir başka duyurusunda, özel sektörün uzun ve kısa vadeli borcunun mayıs ayında toplam 7.3 milyar dolar artarak, 224.4 milyar dolara çıktığı vurgulanıyor. Uzun vadeli borcun yüzde 60.3’ü dolar, kısa vadeli dış borcun ise yüzde 51’i dolar cinsinden. Mayıs sonu itibarıyla, özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde, 2016 yılsonuna göre uzun vadeli kredi borcunun 6.2 milyar dolar artarak 209 milyar dolar, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 1.1 milyar dolar artarak 15.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği gözleniyor. Döviz kompozisyonuna bakıldığında, 209 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 60.3’ünün dolar, yüzde 33,8’inin euro, yüzde 4.2’sinin TL, yüzde 1.7’sinin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görülüyor.

Sektör dağılımı incelendiğinde, mayıs sonu itibarıyla, 209 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli toplam kredi borcunun yüzde 52.3’ünün finansal kuruluşların, yüzde 47.7’sinin ise finansal olmayan kuruluşların borcu olduğu görülüyor. Aynı dönemde, 15.4 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 78.2’sini finansal kuruluşların, yüzde 21.8’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturuyor. Özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam kredi borcu mayıs sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, bir yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 66.4 milyar dolar tutarında olduğu görülüyor. Okuyucuların yatırım kararları veya finansal yönetim analizlerinden önce MB raporlarını yakından takip etmelerini öneriyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu