Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Sanayi üretimi mart ayında arttı

Sanayi üretimi mart ayında yıllık bazda yüzde 2.8 arttı. Cari işlemler açığı ise geçen yıla göre yüzde 18 azalışla 3 milyar 57 milyon dolar oldu. Uzmanlar, ekonomideki toparlanma ivmesinin yılın ikinci çeyreğine de taşınmasını bekliyor…

EKONOMİDE gelişmelerin öncü göstergelerinden sanayi üretimi mart ayında piyasa beklentilerini aşarak güçlü büyümesini sürdürdü. Sanayi üretimi dış talepteki artış ve sektörel teşviklerin de etkisiyle mart ayında arındırılmamış seriye göre aylık yüzde 15.8, yıllık yüzde 2.8 artışla 136.9 oldu. Cari işlemler açığı beklentilerin altında kaldı. Cari açık mart ayında geçen yılın aynı ayma göre yüzde 18 oranında azalışla 3 milyar 57 milyon dolar oldu. Yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 33 milyar 23 milyon dolara geriledi. Yılın ilk çeyreğinde ılımlı büyüme beklentisini dile getiren uzmanlar, ekonomide toparlanma ivmesinin yılın ikinci çeyreğine de taşınacağına işaret etti.

Öncü göstergeler, ikinci çeyrekte toparlanmanın işaretlerini vermişti. Kapasite kullanım oranı nisanda bir önceki aya göre 1.7 puan artışla yüzde 78.4’e ulaşırken, nisan ayları itibarıyla son dokuz yılın rekorunu kırmıştı.

Sanayi üretimi

SANAYİ ÜRETİMİ GÜÇLÜ

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı sanayi üretim endeksi verilerine göre mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi bir önceki aya kıyasla yüzde 1.3 artışla 131, takvim etkisinden arındırılmış seriye göre sanayi üretimi geçen yılm aynı ayma kıyasla yüzde 2.8 artışla 133.5 oldu. Arındırılmamış seriye göre yılın ilk çeyreğinde sanayi üretimi verileri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.8 artış gösterdi. Bu dönemde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi yüzde 1.4, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki yılm aynı çeyreğine göre yüzde 2.2 arttı.

“TOPARLANMA DEVAM EDİYOR”

Türkiye ekonomisindeki toparlanma ivmesinin devam ettiğini söyleyen İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Ünay, sanayi üretiminin beklentilerin üzerinde arttığını vurguladı. Ekonomistler arasında yapılan anketlerde mart ayında takvim etkisinden arındırılmamış sanayi üretim endeksinin yıllık bazda yüzde 2.5 artmasının öngörüldüğüne dikkat çeken Ünay, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinin yıllık bazda yüzde 2.5 ve mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksinin ise aylık yüzde 1.7 artacağı öngörüsünde bulunulduğunu anımsattı.

Takvim etkisinden arındırılmış sanayi alt sektörlerine bakıldığında imalat sanayi sektörü endeksinin yıllık yüzde 2.5 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinin yıllık yüzde 7.7 arttığını belirten Ünay, “Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ana sanayi grupları içinde ise bir önceki aya göre en fazla artışın yüzde 6.4 ile dayanıklı tüketim mallarında gerçekleştiği göze çarpıyor. Bu durumda son aylarda dayanıklı tüketim malları ile ilgili olarak yapılan ÖTV düzenlemelerinin ve ülke algısı ile ilgili genel düzelmenin rol oynadığı açık” dedi.

“BÜYÜME PERFORMANSI YÜZDE 4’ÜN ÜZERİ”

Sanayi üretiminin değişimiyle ilgili temel gösterge olarak arındırma işlemine konu olmamış endekste gerçekleşen değişimin analizlerde baz almanın daha tutarlı olacağına dikkat çeken Ünay, şunları kaydetti:

“Bu kriter kullanıldığında mart ayında sanayi üretimindeki artışın yüzde 2.8 dolayında seyrettiğim görüyoruz. Uzun vadeli bir perspektif ile bakıldığında arındırılmamış sanayi üretimi endeksi ile milli gelir (GSYH) artışı arasında büyük ölçüde bir paralellik olduğu söylenebilir. İlk bakışta yüzde 2.8’lik sanayi endeks artışının 2017 yılı için tahmin edilen yüzde 4 dolayındaki büyümeyi desteklemekte yetersiz kalacağına dair çıkarımlar yapıldığına şahit olduk. Ancak özellikle 16 Nisan referandumu sonrası oluşan olumlu siyasi hava ve uzun vadeli istikrar beklentisi ile birlikte önümüzdeki aylarda gerek sanayi üretim düzeyinde gerekse doğrudan yabancı sermaye akışlarında hızlı bir canlanma yaşanacağını ve 2017 büyüme performansının yüzde 4’ün üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.”

“KIPIRDANMA BAŞLADI”

Sanayi üretimi verilerini değerlendiren Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, sanayi üretim endeksi ile büyüme rakamları arasındaki bağın, TUİK tarafından büyüme endeksinde yeni seriye geçilmiş olması nedeniyle kopmuş gibi görünse de, ekonominin ilk çeyrek itibarıyla kıpırdamaya başladığını vurguladı. Bunun çarkların tekrar döndüğünü görebilmek açısmdan önemli bir gelişme olduğunu belirten Arzova, ara malı imalatında geçen yılın aynı ayı ile kıyaslandığında endeksteki artışın sınırlı kaldığına dikkat çekti. Arzova, “Endeksi esas sürükleyen unsurun dayanıklı tüketim malı imalatı ile enerji olduğu gerçeğini dikkate aldığımızda, verilen teşviklerin (ÖTV ve KDV indirimi) bu noktada canlanmaya sebebiyet verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi.

SANAYİ CİROSU UMUT VERDİ

Sanayi ciro endeksi de mart ayında artış gösterdi. TÜİK verilerine göre sanayi ciro endeksi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye kıyasla aylık yüzde 1.2 artışla 243.9 olurken, takvim etkisinden arındırılmış sanayi ciro endeksi geçen yılm aynı ayma kıyasla yüzde 26.4 artışla 252.3 değerini aldı. Mart ayında takvim etkisinden arındırılmış seriye göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yıllık yüzde 31.5, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 26.2 arttı.

Yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış toplam sanayi ciro endeksi yüzde 11.9, takvim etkisinden arındırılmış toplam sanayi ciro endeksi ise geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 24.4 arttı.

CARİ AÇIK GERİLEDİ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), geçen hafta mart ayı ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Buna göre cari işlemler açığı mart ayında geçen yılm aynı ayma göre 666 milyon dolar tutarında, yüzde 18 oranında azalarak 3 milyar 57 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Piyasa beklentileri 3.2 milyar dolar düzeyindeydi. Yılm ilk çeyreği itibarıyla cari işlemler açığı geçen yılm aynı dönemine göre 408 milyon dolar tutarında, yüzde 5.2 oranında artışla 8 milyar 296 milyon dolar oldu. Mart sonu itibarıyla 12 aylık cari işlemler, açığı 33.02 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Mart ayında cari işlemler açığını gerilemesinde, ödemeler, dengesi tablosundaki dış ticaret açığının geçen yılm aynı ayı-, na göre 793 milyon dolar azalarak 2.8 milyar dolara inmesi etkili oldu. Aynı dönemde ikincil gelir dengesinden kaynaklanan net girişler 124 milyon dolar artarak 158 milyon dolar, hizmetler dengesinden kaynaklanan net gelirler ise 41 milyon’ dolar artarak 672 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Turizm net gelirleri, geçen yılın aynı ayma göre 28 milyon dolar artarak 749 milyon dolara yükselirken, yatırım geliri kaleminden kaynaklanan net çıkışlar 287 milyon dolar artarak 983 milyon dolar oldu.

“TÜRKİYE HALA CAZİP BİR ÜLKE”

Cari işlemler açığının finansmanında iki verinin son derece önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Burak Arzova, bunları doğrudan sermaye girişleri ve hizmet gelirleri olarak ifade etti. Hizmetler dengesi altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirlerin 749 milyon dolara yükselmesini önemli ve umut verici olarak değerlendiren Arzova, şunları kaydetti:

“Diğer taraftan doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 235 milyon dolar artarak 1 milyar 158 milyon dolar tutarında gerçekleşmiş ki esas bence önemsenmesi gereken kalem bu. Yatırımcının güveni arttığında Türkiye’nin hala cazip bir ülke olduğunu görebiliyoruz. Portföy yatırımlarında 1.9 milyar dolar net giriş oldu.”

“SERT YÜKSELİŞ BEKLEMİYORUZ”

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdürü Erol Gürcan, aylık bazda dolar ve euro reel getiri anlamında geride kalmış gibi görünse de baz alman dönem aralığını değiştirildiğinde oldukça farklı bir resimle karşılaşıldığına dikkat çekti. Gürcan, şunları kaydetti: “Dolar ve euro tarafında bundan sonraki süreçte yukarı yönlü risklerin bir miktar daha ağır bastığını söylemek mümkün. TCMB’nin sıkı duruş konusundaki kararlılığım sürdürmesi, alman önlemlerle birlikte iktisadi faaliyette gözlenen toparlanma eğilimi ve Türkiye özelindeki bazı önemli politik belirsizliklerin çok büyük ölçüde ortadan kalkması nedeniyle de; kur tarafında Kasım 2016-0cak 2017 dönemindeki kadar sert yükselişler beklemiyoruz. Son haftalarda azalan jeopolitik riskler (ons fiyatlarda) ve dolar/TL’deki düşüş eğilimi altın fiyatlarında (TL fiyatlarda) da gerilemeye yol açtı. Jeopolitik risklerde bir artış görülmemesi ve küresel bazda doların değerinde güçlenme görülmesi durumunda ons fiyatlarda bin 200 dolara doğru bir gerileme gündeme gelebilir. Ancak, bu senaryoda dolar/TL kurunda görülebilecek yukarı yönlü hareketler TL fiyatlardaki düşüşün daha sınırlı kalmasını sağlayacaktır. Jeopolitik risklerdeki artış ons fiyatların yeniden bin 300 dolara doğru yönlenmesini sağlayacağı gibi, dolar/TL kurunda görülecek hareketler TL bazındaki altın fiyatlarındaki yükselişin daha sert ya da daha sınırlı kalmasını sağlayabilir.”

Yılın geri kalanında, iktisadi faaliyetlerdeki toparlanmanın sürmesi ve Türkiye özelindeki risklerin azalması Borsa İstanbul tarafındaki güçlenmenin sürmesini sağlayabileceğini vurgulayan Gürcan, DİBS ve mevduat getirilerinin ise çok büyük ölçüde enflasyon tarafındaki gelişmelere bağlı hareket etmeye ve reel anlamda benzer seviyelerde getiri sunmaya devam etmesi beklenebileceğini kaydetti.

Perakende satışlarda canlanma var

Perakende satış ve ciro arttı. TÜİK, mart ayı perakende satış endekslerini açıkladı. Buna göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi martta aylık yüzde 2.1 artışla 130.9, takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi yıllık yüzde 0.4 azalışla 124.8 oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış cari fiyatlarla perakende ciro mart ayında aylık yüzde 2 artışla 207.6, takvim etkilerinden arındırılmış cari fiyatlarla perakende ciro yıllık yüzde 13.9 artışla 199.4 değerini aldı.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu