Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Erken gevşeme enflasyonu besleyecek

enfMerkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu (PPK), haziran ayı toplantısını geçen hafta yaptı. Mayıs ayı toplantısında politika faizini 50 baz puan düşüren PPK, haziran ayı toplantısında 75 baz puan daha indirim yaptı. Böylece 28 Ocak’taki olağanüstü toplantıda yüzde 10’a çıkarılmış olan politika faizi, son iki ayda 125 puan baz indirilerek yüzde 8,75’e çekilmiş oldu.

Merkez Bankası, son iki aydaki indirimin gerekçesini, 30 Mart’taki yerel seçimlerden sonra siyasi belirsizliklerin azalması ve risk primi göstergelerindeki iyileşme nedeniyle piyasa faizlerinde zaten düşüş yaşanması olarak açıklıyor. Bu nedenle politika faizindeki indirime rağmen getiri eğrisinin yataya yakın seyredeceğini, dolayısıyla bunun parasal gevşeme anlamına gelmediğini söylüyor. Ancak son dönemde iyice ağırlaşan siyasi baskıların da etkisiyle bu söylem pek inandırıcı bulunmuyor. Daha enflasyonda haziran ayında beklenen düşüş bile görülmeden başlayan bu indirim siyasi baskıya bağlanıyor.

ENFLASYONU ZORA SOKTU

Para politikasındaki erken gevşemenin ekonomi üzerinde hem kısa hem de uzun vadeli etkileri görülecek. Kısa vadedeki en önemli etkisi, 17 Aralık süreci ve 28 Ocak’taki şok faiz artışıyla yavaşlamaya başlayan iç talebi desteklemesi olacak. Bu da ekonomideki büyümeyi ve işsizliği olumlu etkileyecek. Ancak enflasyon ve cari açık bundan olumsuz etkilenecek. Uzun vadede ise fiyat istikrarına ulaşma hedefinin yine ötelenmesi yüzünden yatırımların ve dolayısıyla ekonominin önünün açılması gecikecek.

17 Aralık önd’esinde hükümetin yüzde 4’lük hedefine yakın olan büyüme beklentileri, bu yılın ilk aylarında yüzde 2,5 dolayına kadar inmişti. Merkez Bankası nın erken parasal gevşemeyi başlatmasından sonra ise bu beklentiler yüzde 3’ün üzerine çıkmaya başladı. Bazı hükümet üyeleri bunu zafer çığlıklarıyla karşıladı ama parasal gevşemeden beklenmesi gereken doğal sonuç zaten bu. Önemli olan parasal gevşemenin enflasyonu nasıl etkileyeceği veJorada bir düşüş beklentisi yok.

Halen yüzde 9,7 düzeyinde bulunan enflasyon “baz etkisi” sayesinde haziran ve temmuz aylarında düşecek. Merkez Bankası bu düşüşün sonraki aylarda da sürmesini ve 2014’ün yüzde 7,6 dolayında bir enflasyonla kapanmasını bekliyor. Enflasyon bu düzeye düşse bile yüzde 5’lik hedefin etrafındaki 2’şer puanlık belirsizlik aralığının dışına taşacak. Üstelik beklentiler daha da yüksek ve yüzde 8’i aşıyor. Tarımdaki kuraklık yüzünden yılın ikinci yarısında enflasyonda düşüş görülmesi zaten zordu. Şimdi talep koşullarından gelecek desteğin de kesilmesiyle bunun gerçekleşmesi iyice zora girdi. Böyle giderse yıl sonunda enflasyonun yeniden çift haneye yaklaşması bile söz konusu olabilir.

SEÇİM RİSKİ

Bu arada Merkez Bankası’nm faizdeki indirimin gerekçesi olarak gösterdiği koşulları hazırlayan göreli siyasi yumuşamanın devamı da şüpheli. 17 Aralık’ta başlayan siyasi gerginlik 30 Mart’taki yerel seçimler sonrasında azaldı ama ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yeniden tırmanabilir. Hatta devletin zirvesinde az veya çok mutlaka birşeyleri değiştireceği için bu seçimin sonrasında da siyasette durulma olmayabilir. Bu durum finansal piyasalar, özellikle de döviz kurları açısından risk yaratıyor. Bu riskin gerçekleşmesi bugünkü tabloyu tamamen değiştirebilir.

PPK’nın resmi para politikası faizi olan bir hafta vadeli repo borç verme faizini indirirken gecelik faizlere dokunmaması belki de bundan kaynaklanıyor. Merkez Bankası, bu şekilde, işlerin yeniden karışması halinde haftalık fonlamayı kısıp gecelik fonlamaya ağırlık vererek fiili faizi yükseltme imkanını elinde tutuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu