İş Kurmak İçin Yeni İş Fikirleri

Deterjan Pazarına Yatırım Yapan Kazanacak

SON araştırmalara göre küresel deterjan pazarının kendi içinde beş ayrı katmanı bulunuyor. En geniş hacme sahip grup çamaşır deterjanları. Tahminler küresel çamaşır deterjanı piyasa değerinin 2025 yılı sonunda 215 milyar dolara ulaşacağını gösteriyor. Halen 160 milyar dolar civarında pazar hacmine sahip endüstrinin en büyük destekçisi ise çamaşır makinelerindeki artan penetrasyon ve yeni nesil teknolojiler. Bu gruba başta bulaşık deterjanları ile diğer katmanları da eklemek mümkün.

İyinin de iyisi yapılabilir

Dört büyük küresel markanın hakimiyetinde olan pazarda toplam tüketimin yarıdan fazlasını halen toz deterjanlar kapsıyor. Son gelişmeler tüketici segmentinde orta ve üst gelir grubundaki alışkanlıkları da hızla değiştiriyor.

Yeni trend hem büyük markaların doğa dostu ürünlerini, hem de orijinal buluşların yarattığı yeşil üretim proseslerini öne çıkarıyor. Bunlar sadece kompakt tablet ya da konsantre solüsyon gibi formların ötesinde farklı formül kompozisyonlarına sahipler.

Gelişmeler büyük markaların araştırma departmanlarında yeni teknolojileri gündeme getirirken markalar arası rekabetin de hızlanmasına neden oluyor. Örneğin anahtar oyuncular arasındaki ilişki ve konsolidasyon sadece parasal eksenli değil, teknolojik buluşların öne çıkmasını da içeriyor.

Nitekim 2016 yılında ünlü bir Alman markasının bir başka markayı bünyesine dahil ederek yenilik eksenli büyüme sürecine girmesi ve satış hacmini olağanüstü artırması bu sürecin tipik örneklerinden biri.

DETERJAN İLE SABUN FARKI

Bu arada algısal bir karmaşadan söz etmek mümkün: Ürün bazında bazı sınıflandırmalar olsa da kimi tüketiciler tüm yüzey aktif maddelerini ya da temizlik ürünlerini hala çamaşır deterjanları sınıfına koyarken, bazıları da değişik değerlendirmeler yapıyor. Hatta bildiğimiz sabunları bile bu kapsam içine koyup yorumlayanlar var.

Oysa aralarında yalnız üretim tekniği açısından değil, hammadde kaynakları yönünden de farklılıklar bulunuyor. Ürünlerin tümüne Temizlik Maddesi’ demek kapsayıcı bir tanım değil. Ama önce şu ‘deterjan’ ifadesi üzerinde biraz duralım: Deterjan sözcüğü Fransızcadan geliyor: ‘Deterger’ bu dilde arıtma ya da temizlemek demek.

Bilinen tüm deterjanlar petrol kökenli baz ürünlerin etkisiyle köpürüp sabunlaşma eğilimi gösteriyorlar. Bildiğimiz sabunlar ise teknik olarak deterjan sınıfına girmiyor. Sabun, sabunlaşma etkisini göstermesi için bitkisel ya da hayvansal yağların ısıl ortamda alkali maddelerle birleşip tepki vermesiyle ortaya çıkıyor.

Pratikte bu işleme sabunlaşma (saponification) deniyor. Sabunu sıvı ya da katı hale dönüştürmek için bazı ek katkılar gerekiyor. Temizleme işlemini yapan ise köpürme sürecinde meydana gelen reaksiyonlar. Tarihsel gerçekler bildiğimiz sabunun çok önceden Sümerliler tarafından keşfedildiğini ortaya koyuyor.

O tarihlerde sabunlaşmayı sağlayan bazik maddeler ağaçların küllerinden elde edilmekteydi. Sonra sabun ticareti gelişti üretim Orta Çağ’da Venediklilerin tekeline girdi. Bazı tarihçiler Venedik’in sabun yapımı ve ticaretindeki tekelleşmeyle serpilip büyüdüğünü, sürecin daha çok İtalya ve Fransa’da merkezileştiğini iddia ediyorlar.

Deterjan ise sabundan 3500 yıl sonra Almanya’da 1800’lerin sonunda keşfedildi. Bu keşif geleneksel sabunların çamaşır üzerinde bıraktığı lekeleri ve geleneksel sabundaki yapışkan maddelerin olası tahrip edici etkilerini yok etmesiyle öne geçti.

Birinci Dünya Savaşı sırasında endüstriyel üretime giren sentetik deterjanlar büyük ses getirdi. İlk deterjan savaş nedeniyle yağ temininde sıkıntıya giren Almanları rahatlattı. Buluş bir anda diğer ülkelere yayılarak 1930’lardan sonra markalaşma süreci başladı. Başta Almanya, Hollanda, İngiltere ve Amerika olmak üzere bazı ülkelerde sentetik deterjan sayısı hızla arttı.

Dünya çapında tanınan ilk deterjan fabrikası bugün hala zirvelerde olan markasıyla 1940’ların ortasında Amerika’da faaliyete geçti. Bugün marka şemsiyesi altında onlarca gruptan oluşan sentetik ve yarı sentetik temizlik ürünü var. Bu – markaya rakip olan diğerleri ise oluşturdukları yeni çeşitlerle küresel ölçekte büyük bir rekabet piyasası yaratmaya devam ediyorlar.

ÜRETİMDE YENİ TREND

Deterjan pazarını büyüten sadece hijyen anlayışındaki klasik değişimler değil.

Sürekli artan nüfus, genç ve eğitimli işgücü, kentleşme sürecindeki hızlılık ve tüm ülkelerde görülen ekonomik büyüme eğilimi temizlik maddeleri pazarını etkiliyor. Ancak bu büyüme yeni nesil deterjanların lehine daha hızlı işliyor.

‘Doğal Deterjan’ ifadesi kulaklara biraz tuhaf gelebilir. Son araştırmalar bazı uzmanlara göre bilimsel tutarlılığı tam olarak oluşmasa da klasik deterjanların daha da çeşitlenmesini sağlamak için yeni bir yol olarak değerlendiriliyor.

Deterjanların sağlığa zararlı etkilerini abartarak dillendirenler hala var. Fakat bunların ileri sürdüğü argümanların henüz kesin sonuçlara oturtulmaması pazarın temizlik anlamındaki tahtını daha yıllarca sarsamayacak gibi görünüyor.

Sayıları giderek azalsa da söylentilerin klinik değerlendirmelerinin yapılması zor. Çünkü bunlar insanın metabolizmasına girmeden iş yapan kimyasallar. Kullanım atıklarının incelenmesi ise tartışması devam eden bir başka konu. Son yıllarda moda olan doğaya dönüş süreci deterjan piyasasını etkilemeye devam ediyor. Ortaya konan argümanlar daha çok çevre sağlığıyla ilgili.

Sonuçta bunu gören sektörün büyük oyuncuları doğal kaynaklı deterjanları da marka şemsiyeleri altına alıyorlar. Amaç bir bakıma tüketicinin olası beklentilerine cevap verip, tüketiciyle bütünleşme politikalarını devam ettirmek.

Sorun eğer çevresel farkmdalıksa önce her yıl milyarlarca plastik atığın sonsuza dek sürecek küresel zehirlenme etkilerini ele almanın önemi üzerinde duruluyor. Tüm deterjan markalarının benzer konularda kendilerini daha iyi anlatması gerektiği inancındalar.

Doğal deterjanlar üzerindeki çalışmalar şimdilik saf esansiyel yağlar üzerine yoğunlaşıyor. Petrokimyasallar, bazı fosfat türevlerini de kademeli olarak iyileştirmek hedefte. Asıl öncelikli hedef ise dolgu maddelerinin saflaştırılması ve bunların doğallığı. Tam da burada bazı bitki ve minerallerin proses edilip kullanılması gündeme geliyor.

İşin ilginç yanı söz konusu doğal maddelerin çoğu ülkemizde bulunuyor. Türkiye bu konuda dünya doğal katkı rezervlerinin başlıca merkezlerinden biri. İlk bakışta bunlar kimyasal işlemlerle çözünebilen deterjan yardımcı maddelerine dönüştürülebilir gibi görünüyor.

Malum, yenilik düşüncelerinde rasyonellik kuralı geçerlidir. Türkiye doğal zenginliğiyle bu sürece öncülük edebilir. Böylece ülke olarak doğal katkılarla zenginleştirilmiş yardımcı ürünlerin tedarikçisi olarak öne geçip stratejik konuma gelebiliriz.

Önerimiz, bünyemizde özel sektör eliyle ‘Deterjan Yardımcı Maddeleri Araştırma ve Geliştirme Merkezleri’ni kurarak bize özgü olan katkı ve doğal ürünlerimizin küresel çapta büyük oyuncularına tanıtılmasıdır.

NUR DEMÎRÖK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu