Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Cari işlemler açığı

Cari işlemler açığı hesabı Şubatla 4.15 milyar dolar açıkla beklentilerin altında gerçekleşti. Geçen hafta piyasalarda Trump etkisi yaşandı. Kurlar hareketlendi. “TCMB gereğini yapar” açıklamaları para piyasalarının ateşini bir ölçüde düşürdü…

SON beş aydır 2-4 milyar dolar bandında aylık artış gösteren cari açık, Şubat’ta 1.6 milyar dolar genişleme göstermesine rağmen yavaşlama kaydetti. Cari işlemler açığı, Şubat’ta geçen yılın aynı ayma göre 1.59 milyar dolar artarak 4.15 milyar dolara yükseldi. Cari işlemler açığı bu rakamla 4.3 milyar dolar düzeyinde olan beklentilerin altında kaldı. Yılın ilk iki ayında cari işlemler hesabı geçen yılın aynı dönemine göre 5 milyar 925 milyon dolar artarak 11 milyar 191 milyon dolar düzeyinde belirlendi. Şubat itibarıyla on iki aylık cari işlemler açığı ise 53.35 milyar dolara ulaştı. Enerji dışı cari denge 22.7 milyar dolar, enerji ve altın dışı cari denge 9.7 milyar dolar açığa işaret etti. Orta Vadeli Program’da cari açığın bu yıl GSYH’nin yüzde 4.3’üne denk gelecek şekilde 40 milyar dolar olması hedefleniyor. TCMB’nin mart ayı beklenti anketinde 2018 sonu cari açık tahmini 48.2 milyar dolara yükselmişti.

SEYAHAT GELİRLERİ ARTTI

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ödemeler dengesi verilerine göre, Şubat’ta, dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 1.95 milyar dolar artarak 4.44 milyar dolara yükseldi. İki aylık dış ticaret açığı 12.1 milyar dolara ulaştı. Hizmetler dengesinden kaynaklanan net girişler, 364 milyon dolar artarak 846 milyon dolar olarak gerçekleşti. Şubat’ta seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 266 milyon dolar tutarında artarak 835 milyon dolara yükseldi. Şubat’ta birincil gelir dengesi kalemi altında yatırım geliri kaleminden kaynaklanan net çıkışlar, geçen yılın aynı ayma göre 164 milyon dolar azalarak 493 milyon dolar oldu. Doğrudan yatırımlar 268 milyon dolar net çıkış kaydetti. Bu gelişmede, yurtiçi yerleşiklerin yurtdışında yaptığı doğrudan yatırımların bir önceki yılın aynı ayına göre net bazda 592 milyon dolar artarak 779 milyon dolara yükselmesi etkili oldu. Portföy yatırımları 297 milyon dolar net çıkış kaydetti. Resmi rezervlerde 263 milyon dolar net azalış gözlenirken, net hata noksan kaleminde 1.38 milyar dolarlık para girişi yaşandı.

Analistlere göre cari açığın seyrinde enerji ve altm ticaretindeki gelişmelerin devam edip etmeyeceği, 2018 yılına güçlü bir giriş yapan ekonomik aktivitenin bir yavaşlama gösterip göstermeyeceği ve gösterecekse bunun ne boyutta olacağı belirleyici olacak. Bu arada ekonomi yönetimi, cari açıkta kalıcı bir iyileşme için dış ticaret açığını azaltmayı öngören adımları hızlandırıyor.

DOLARDA TARİHİ ZİRVE

Geçen hafta piyasalara Trump füzesi düştü. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Füzelerimiz geliyor, hazır ol Rusya” mesajı sonrası döviz piyasasında kurlar rekor seviyelere yükseldi. Dolar 4.19 TL ile tarihi rekor kırdı. Ekonomi yönetiminden gelen açıklamalarla kurda gerileme yaşandı. Suriye krizi riskinin gerilemesi ve TCMB’nin “Ek önlem alabilirim” mesajı piyasaları rahatlattı. JCur artışını ekonomik saldırı olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ekonomisi üzerinde oynanan oyunları boşa çıkardıklarını ve çıkarmaya devam edeceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomimize saldıranlara sesleniyorum; başaramayacaksınız. 15 Temmuz’da, Suriye’de, Irak’ta, daha önceki oyunlarınızda nasıl başarama-dıysanız şimdi de öyle başaramayacaksınız” ifadelerini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım, füze restleşmesi sonrası piyasalarda yaşanan dalgalanmaların küresel şartlardan ve jeopolitik risklerden kaynaklandığını belirterek, etkisinin ise “ sınırlı ve geçici” olacağını kaydetti.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise, kurla ilgili spekülatif hareketlerin Türkiye’nin geleceğini yansıtmadığını vurgulayarak, Türkiye’de kamu ve özel sektörün bir yıllık kısa vadeli yükümlülüklerinden daha fazla varlığı olduğunu vurguladı. “Reel sektöre sesleniyorum, kimse endişelenmesin” diyen Zeybekci, müdahale etmemek gerektiğini, kurun bir noktada yerine oturacağını kaydetti. Döviz kuruna ilişkin bir açıklamada TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’dan geldi. Döviz kuru artışlarını yakından takip ettiklerini belirten Çetinkaya, ihtiyaç olursa ilave sıkılaştırma yapılabileceğinin altını çizdi.

“TL’DEKİ DEĞER KAYBI GERİ DÖNER”

Meksa Yatırım Stratejisti Murat Tufan, döviz kurunda son dönemde yaşanan sert değer kayıplarının büyük bir kısmının bu yönüyle dış kaynaklı olduğunu söylemenin yanlış olmayacağını belirterek, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e bir dizi ticaret kısıtlamaları getirmesi, artan jeopolitik riskler, enflasyon ve son olarak Trump’m Rusya’ya yönelik Twitter üzerinden yaptığı “Rusya hazır ol, füzeler gelecek” şeklindeki açıklamaları başta Rus Rublesi ve TL olmak üzere hemen hemen gelişmekte olan tüm ülke para birimlerine dolar karşısında değer kaybettirdiğini vurguladı. TL’nin yılbaşından bugüne rakiplerine göre dolara negatif ayrışmasının da söz konusu olduğunu ifade eden Tufan, “Bunun nedeni ise cari açık, enflasyon gibi makro ekonomik verilerin son dönemde bir miktar bozulmalar yaşanması. Bu yılın ilk çeyreğinde 3.75-3.85 bandında dengelenen kurda gelişmelere paralel yaşanan yükselişler sonrası şimdilik psikolojik yeni destek seviyesi 4.00-4.05 bandı oldu. Unutmayalım ki bu denli sert yukarı hareketler sonrasında geri çekilmelerde yine aynı şekilde sert olabilir. Kurun artması önündeki süreçte başta enflasyon olmak üzere cari açık üzerinde de negatif yönde etkisi olacaktır” diye konuştu.

İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Aşan ise TL’deki değer kaybının çok yakın zamanda geri döneceği görüşünde. Reel kurun daha fazla aşağı gitmesini beklemediğini dile getiren Aşan, şunları kaydetti:

“Elbette jeopolitik riskler çok önemli. Özellikle sürekli gündemde tutulan, savaşın yayılabileceği senaryolar bu geri gelişi geciktirebilir. Yine de şu an kurun ekonomik gerçeklerle bağdaşmayacak bir seviyede olduğu açıktır. Bu yüzden bir süre sonra normaline dönmesini beklemek gerekir. TL’deki bu kayıp tabii ki maliyetler üzerinden enflasyona yansıyacak. Ancak geriye dönüş ne kadar hızlı olursa bu etki o kadar sınırlı olacak. Bu açıdan çok ciddi bir etki beklemiyorum. Merkez Bankası’nın biraz daha aktif bir iletişim stratejisi ile beklentileri yönetmesi gerektiğini düşünüyorum.”

GETİRİ ŞAMPİYONU DOLAR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜÎK), geçen hafta finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı. Mart’ta aylık en yüksek reel getiri yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 1.28, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 1.83 oranlarıyla dolarda gerçekleşti. Martta en çok kaybettiren yatırım aracı devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) oldu.

Üç aylık ve yıllık değerlendirmede BIST-100 Endeksi, altı aylık değerlendirmede euro yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olarak belirlendi. Üç aylık ve yıllık değerlendirmede dolar, altı aylık değerlendirmede ise DİBS yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak dikkat çekti.

“Yatırımcının işi gerçekten zor” diyen Prof. Aşan, bu seviyelerden döviz alınmaması ve yine bu endeks değerinden vakit kaybetmeden borsaya girilmesi gerektiğini ifade etti. Aşan, “Bu gün var olan kur seviyesinden önümüzdeki döneme baktığımızda en az getirinin dövizde olacağını görüyorum. Bu beklentimi bozacak bazı gelişmeler elbette olabilir ama bunların tamamı jeopolitik ile ilgilidir” dedi.

İHRACAT ARTACAK

Ekonomi Bakanlığı’nın üçer aylık dönemler halinde açıkladığı 2018 yılı ikinci çeyrek Dış Ticaret Beklenti Anketi’ne göre, ihracat beklenti endeksi, bir önceki çeyreğe göre 5.2 puan azalarak 107.3 seviyesinde gerçekleşti. 100’ün üzerinde gerçekleşen ihracat beklenti endeksi, Türkiye’nin önde gelen ihracatçı firmalarının 2018 yılının ikinci çeyreğinde ihracatın artacağı yönünde beklentilere sahip olduğuna işaret etti. İthalat Beklenti Endeksi, 2018 yılının ikinci çeyreğinde, birinci çeyreğe göre 13.4 puan azaldı ve 101.6 seviyesinde gerçekleşti. 100’ün üzerinde gerçekleşen ithalat beklenti endeksi, Türkiye’nin önde gelen ithalatçı firmalarının yılın ikinci çeyreğinde ithalatın artacağı yönünde beklentilere sahip olduğuna işaret etti.

TÜÎK ise geçen hafta dış ticaret endekslerini açıkladı. Buna göre ihracat birim değer endeksi Şubat’ta geçen yılın aynı ayma göre yüzde 7.7 artışla 98.4, ihracat miktar endeksi yüzde 1.2 artışla 141.2 oldu. İthalat birim değer endeksi ise yüzde 7.2 artışla 91.8, ithalat miktar endeksi yüzde 11.7 artışla 133.4 değerini aldı.

Prof. Aşan, dış ticarete yönelik beklentilerin genel olarak büyüme beklentilerinden etkilendiğini vurguladı. Piyasanın bu sene büyümenin geçen senenin altında kalacağına dair bir beklentisi olduğunu dile getiren Aşan, “Aynı kanaatte değilim. Özellikle ihracat tarafında başka rekor aylarının da gelebileceğini tahmin ediyorum. Bütün sene için cari işlemler açığının yüzde 5.5 hedefinin bir miktar üstünde olacağını bekliyorum. Ocak’ta yaşanan anormal cari açık bir anda aşırı yüksek tahminlerin yapılmasına yol açtı. Biraz da acele edilerek yapılan bu yorumlar piyasalar için de moral bozucu bir etki yaptı.

Murat TUFAN / Meksa Yatırım Stratejisti
“Cari artış hızındaki geri çekilme sevindirici”

Cari işlemler açığı beklentilerin bir miktar altında gerçekleşti. Bu yönüyle sürpriz bir veri olmadığını belirtmek isterim. Yıllık cari açık Şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 56 düzeyinde arttı ve cari açığın GSYİH’ya oranı yüzde 6.2 oldu. Şimdilik sürdürülemez boyutta değil. Yaklaşık son beş aydır 2-4 milyar dolar bandında aylık artış gösteren veri bu ay 1.6 milyar dolar genişleme göstermesine rağmen yavaşlama kaydetti. Altın ve enerji dışı (çekirdek) cari açıkta da artış devam ediyor. 12 aylık kümülatif bazda çekirdek cari denge Şubat sonunda 6.3 milyar dolar açık verdi. Ancak bu rakamda, yine geçen yılın aynı ayına göre 9.1 milyar dolarlık açık dengeye göre daha ılımlı artması sonucunda yıllık açık artış hızının düştüğü şeklinde yorumlanabilir. Doğrudan yatırımların katkısı zayıf kalmaya devam ediyor. Portföy, hisse ve DİBS tarafında ise çıkışlar göze çarpıyor. Cari artış hızındaki geri çekilme sevindirici ancak yılın geri kalanı Türkiye gibi tüm gelişmekte olan ülkeler açısından daha zorlu geçeceğe benziyor.

Dolara karşı değer kayıplarının hızlanması artan emtia fiyatları ve jeopolitik tarafta yaşanan riskler küresel sermaye akışlarının gelişmekte olan ülkelere doğru azalmasına sebebiyet verebilir. Yılsonunda piyasaların yeniden normalleşme sürecine girmesiyle cari açığımızın yaklaşık 48-50 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesini bekliyorum.

Prof. Dr. Göksel AŞAN / İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Mart’ta cari açık 4 milyar doların altında olur”

Cari İşlemler açığı beklentilerin bir miktar altında gerçekleşti. 2017’ye kıyasla 1.5 milyar dolarlık bir artış var. Dış ticaret açığında bu fark 2 milyar dolara yaklaşıyor. Bu sene hem hizmetler kalemindeki artışın hem de yatırım gelirleri net çıkışındaki azalışın etkisi ile cari işlemler açığındaki artış dış ticaret artışının altında kalmış durumda. Diğer yandan parasal olmayan altın ticaretindeki yaklaşık 600 milyon dolarlık artışın da etkisini göz ardı etmemek gerekir. Finans Hesabı tarafında 2.7 milyar dolarlık bir sermaye girişi var. Kalan kısım ise yüksek sayılabilecek net hata noksan. Rezerv hareketleri neredeyse nötr. Mart ayı için beklentim cari açığın 4 milyar doların altında olacağı yönünde. Altın ithalatındaki artışın normalleşeceği, hizmet gelirlerinde artışın devam edeceği düşünüldüğünde izleyen aylarda da benzer bir tablo olacağını söylemek mümkün. Bu sene özellikle turizm gelirlerinde önemli bir artış bekliyoruz. Dış ticaret açığı Şubat ve Mart aylarındaki tablo ile devam ettiği takdirde, altın tarafında ve enerji fiyatlarında bir anormallik olmaz ise cari işlemler açığının aylıkta 3 milyar dolar civarlarına indiğini de göreceğiz.

Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ / TOBB ETÜ İİB Fakültesi İşletme Bölümü Başkanı
“Türkiye tasarruf oranlarını artırmalı”

Şubat’ta beklentilerin altında gerçekleşen cari açık Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından biri. 2001 öncesinde cari açık ve bütçe açığı birlikte yaşanırdı. 2001 sonrasında iki açığı tek açığa çevirdik. Ancak son zamanda bütçe dengesinde bir takım sıkıntılar yaşanması nedeniyle piyasaları tedirgin eden bir durum var. Cari açığın milli gelire oranının arttığı bir dönemde maliye politikaları bu nedenle çok önemli.

Bütçe dengesine çok önem verilmesi gerekiyor. Cari açığın temel sebebi tasarruf oranının düşük olması. Bizim milli gelirimizin yüzde 13-14’ünde tasarruf oranına sahibiz. Türkiye’nin büyüyebilmesi, gerekli yatırımları yapabilmesi için bunun üzerinde bir orana sahip olmalıyız. Dışarıdan gelen parayla büyüyoruz. Bu da cari açık olarak yansıyor. Bu nedenle tasarruf oranını yükseltmemiz lazım. Hükümet bunun yollarından biri olarak cari açığı önleyecek, dışa bağımlılığı azaltacak yeni teşvik paketini görüyor.

Başlangıç noktası olarak iyi düşünce, ancak burada verilen teşviklerin bir süresi olması lazım. Uzun süre destek, verimsizliğe neden olur.

Hülya Genç Sertkaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu