Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Enflasyon ile büyük mücadele başlıyor

Eylül’de tüketici fiyatları yüzde 6.3 artarken, yıllık enflasyon yüzde 24.52 oldu. Gözler 25 Ekim’deki Para Politikası Kurulu toplantısına çevrildi. “Enflasyon ile Topyekûn Mücadele Programı”çerçevesi bu hafta açıklanacak…

DÖVİZ kurundaki spekülatif atakların yansımaları, güçlü maliyet yönlü baskılar ve bozulan fiyatlamalar enflasyonu artırdı. Eylül’de tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) beklentilerin çok üzerinde bir gerçekleşmeyle yüzde 6.3 artarken, yıllık enflasyon 6.62 puan yükselerek yüzde 24.52 oldu. Üretici fiyat gelişmeleri bilhassa enerji ve ara malları kanalıyla maliyet baskılarının oldukça güçlendiğine işaret etti. Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yl-ÜFE) Eylül’de yüzde 10.88 artarken, yıllık enflasyon 14.02 puan yükselişle yüzde 46.15’e ulaştı. Fiyat artışları alt gruplar geneline yayılırken, enflasyondaki yükselişin ana sürükleyicisi temel mal, gıda ve enerji grupları oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) aylık fiyat gelişmeleri raporuna göre, yakın dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin yansımaları birçok kalem üzerinde belirgin ölçüde hissedildi. Çekirdek göstergelerden B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları 6.8 puan artarak sırasıyla yüzde 23.71 ve 24.05 olarak gerçekleşti. Önümüzdeki günlerde artan enflasyona karşı kamunun alacağı tedbirlerin yanı sıra, ekonominin tüm paydaşlarının ve vatandaşların destek vereceği “Enflasyon ile Topyekûn Mücadele Programı” yakından izlenecek.

“EN KÖTÜYÜ GERİDE BIRAKTIK”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, enflasyonla topyekûn mücadele çerçevesinde geçen hafta bire bir sektörel ve grup bazlı görüşmeleri başlattıklarını ve bununla ilgili çerçeveyi kamuoyuna bu hafta anons edeceklerini söyledi. Enflasyon rakamlarına ilişkin olarak “En kötüyü geride bıraktık” şeklinde açıklamalarda bulunan Albayrak, enflasyon rakamlarıyla piyasadaki fiyatlamalarda fırsatçılık, stokçuluk ve spekülatif davranışların etkisinin algı değil, gerçek olduğunun ortaya konulduğunun altını çizdi.

Bu arada enflasyonla mücadele noktasında kısa vadede gözler 25 Ekim’de toplanacak TCMB Para Politikası Kurulu’na (PPK) çevrildi. Ekonomistlere göre sabırla uygulanacak sıkı para politikasıyla enflasyon hedefe çekilecek. 1 Ekim itibarıyla devreye giren doğalgaz ve elektrik zamlarına, döviz kurunun geçişkenlik etkisine, enerji ve ara malları kanalıyla artan maliyet baskılarına dikkat çeken ekonomistler, enflasyonun önümüzdeki aylarda da yüksek kalmaya devam edeceği görüşünde.

EN YÜKSEK ARTIŞ EV EŞYASINDA

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Eylül’de TÜFE’de aylık en yüksek artış yüzde 11.41 ile ev eşyası grubunda oldu. Ana harcama grupları itibarıyla EylüPde endekste yer alan gruplardan, ulaştırmada yüzde 9.15, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 7.42 artış gerçekleşti. Yıllık en fazla artış yüzde 37.28 ile ev eşyası grubunda gerçekleşti. Alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkıları incelendiğinde, bir önceki aya göre temel mal grubunun 3.31 puan, gıda grubunun 1.77 puan, enerji grubunun 0.77 puan, hizmet grubunun 0.64 puan ve altın grubunun 0.13 puan artış şeklinde etkisi oldu. Yakın dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin yansımaları başta temel mallarda olmak üzere birçok kalem üzerinde belirgin ölçüde hissedildi.

Yl-ÜFE, Eylül’de, geçen yılın Aralık ayına göre yüzde 38.96, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 21.36 artış gösterdi. Endeks genelinde TL’nin değer kaybına bağlı olarak alt gruplara yayılan sert fiyat artışları görüldü. Sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taşocakçılığı sektöründe yüzde 5.65, imalat sanayi sektöründe yüzde 9, elektrik ve gaz sektöründe yüzde 40.21 ve su sektöründe yüzde 0.65 artış olarak gerçekleşti. Eylül’de Yİ-ÜFE’de bir önceki aya göre en fazla artış, yüzde 40.21 ile elektrik ve gaz, yüzde 16.95 ile ham petrol ve doğal gaz, yüzde 13.74 ile kimyasallar ve kimyasal ürünler olarak gerçekleşti.

Ahlatçı Yatırım Menkul Değerler Araştırma Müdürü Barış Ürkün, enflasyonun Eylül’de döviz kurundaki sert yükselişin yarattığı maliyetlerdeki artışa bağlı olarak yüksek gelmesinin beklendiğini fakat yüzde 6.3’lük bir aylık artış beklentilerin ötesine geçtiğine dikkat çekiyor. ÜFE’dc meydana gelen Ağustos’taki yüzde 32’dcn yüzde 46’ya sıçramanın henüz enflasyonda en yükseğin görülmediğine işaret ettiğini söyleyen Ürkün, önümüzdeki ayda ÜFE’den gelecek etkiyle aylık enflasyonda artışla karşılaşma ihtimalini yüksek görüyor. Enflasyonda gelinen bu noktanın ekonomik faaliyette oluşturduğu yavaşlama etkisinin önümüzdeki günlerde hissedilmeye başlanacağım savunan Ürkün, “25 Ekim’deki PPK toplantısında Merkez Bankası’nın bir faiz artırım kararı verip vermeyeceği piyasaların radarına girmiş durumda. Bu karar öncesinde haftalık repo ihalesini yeniden iptal ederek fonlamayı yüzde 25.50 olarak belirlenmiş üst banda doğru ve hatta yüzde 27 geç likidite penceresine doğru çekebilecek bir hareket alanı olduğunu da belirtenin” diyor.

İHRACATTA TARİHİ REKOR

ihracat Eylül’de yeni rekorlara imza attı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Eylül ‘de ihracat geçen yılın aynı ayma göre yüzde 22.6 artışla 14.5 milyar dolar oldu. Bu rakamla tarihin en yüksek eylül ayı ihracatına ulaşılırken, artış hızında son 13 ayın rekoruna imza atıldı. 2017 Eylül’de 8.5 milyon ton olan ihracat miktarı, bu yılın aynı döneminde yüzde 30 artışla 11.2 milyon tona yükseldi. TİM verilerine göre, Eylül ayı şimdiye kadar miktar bazında en çok ihracat gerçekleştirilen ikinci ay oldu. Eylül’de en fazla ihracatı yine otomotiv sektörü yaptı. Sektörün eylül ayı ihracatı yüzde 21.3 artışla 2.6 milyar dolar oldu. Otomotiv sektörünü 1.53 milyar dolarla kimyevi maddeler, 1.47 milyar dolarla hazır giyim ve konfeksiyon sektörleri takip etti.

Yılın ilk dokuz ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artışla 123.1 milyar dolara yükselirken, son 12 aylık ihracat yüzde 7.6 artışla 165 milyar 57 milyon dolara ulaştı. Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) 2018 hedefi 170 milyar dolardı.

Ticaret Bakanlığının idari kayıtlardan derlediği resmi olmayan geçici dış ticaret verilerine göre, Eylül’de ithalat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.09 azalışla 16 milyar 368 milyon dolara geriledi. Dış ticaret dengesinin yüzde 76.85 azalışla 1.9 milyar dolar açık verdiği Eylül’de, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 88.4’e yükseldi. Yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 7.01 artışla 123.1 milyar dolara, ithalat yüzde 3.10 artışla 174.2 milyar dolara yükselirken, bu dönemde 51.1 milyar dolar dış ticaret açığı verildi. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise geçen yılm aynı dönemine göre 2.6 puan artışla yüzde 70.7’ye yükseldi.

Türkiye’nin ihracat hamlesiyle yoluna devam ettiğini vurgulayan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yaptığı bir açıklamada önümüzdeki aylarda ihracatın ithalatı karşılama oranında artışın devam etmesini beklediklerini kaydetmişti.

“DIŞ PAZAR ÇEŞİTLEMESİ GEREKLİ”

İhracatın ithalatı karşılama oranının ilk defa yüzde 90’a yaklaştığına dikkat çeken Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, bunun birkaç aydır bir trend olarak devam etmesinin olumlu bir işaret olduğunu söyledi. İhracatın ithalatı karşılama oranında ilk hedefin yüzde 70’lerin aşılması ve o düzeyin korunması olduğunu belirten Ferman, “Şu anki tablo, sürdürülebilir ve uzun soluklu gözükmüyor. İthalattaki yüksek montanlı düşüşe bağlı bir sendrom olarak karşımıza çıkıyor. Bunun sürdürülebilir olması açısından dış pazar çeşitlemesi gerekiyor. Rakamlar olumlu ve takdire şayan olmakla beraber, arka planda orta ve ileri teknoloji ürüne geçişin sağlanamadığını görüyoruz. Ortalama birim ihracat değerlerinde 1.5 dolar henüz aşılamamıştır. 2019 bütçesi ve 11. Kalkınma Planı da ihracatın yol haritasının çizilmesinde önemli ipuçları vcrccek” diye konuştu.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Develi ise, yüksek kurun girdi maliyetler üzerinde olumsuz rolü olmakla birlikte Türkiye’ye ihracatta rekabet üstünlüğü sağladığını ve ithalatı daralttığını vurguladı. Bunun dış ticaret açığının azalması anlamına geldiğini söyleyen Develi, “Eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 88.4 düzeyinde gerçekleşti. Bu oran son dokuz yılm en yüksek düzeyi. Yüksek kur avantajının uluslararası ticarette oluşturduğu avantaj ile ihracatın önümüzdeki aylarda artması beklenilebilir. Yeni Ekonomi Programı ile ihracatta stratejik sektörlerin desteklenmesi iradesi yüksek ihracatı destekliyor. Sonuç olarak, açıklanan ihracat ve enflasyon rakamları ile birlikte Türkiye’yi yüksek enflasyon ve kamu harcamalarındaki azalış sonucu iç tMepte bir daralma ve dış talepte artış beklemekte” dedi.

İMALAT SEKTÖRÜNDE YAVAŞLAMA

İstanbul Sanayi Odası (ISO) ve IHS Markit’ten elde edilen Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri Türk imalat sektörünün faaliyet koşullarında yavaşlamanın sürdüğüne işaret etti. Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, Ağustos’ta 46.4 olarak ölçülen PMI Eylül’dc 42.7’ye geriledi. Faaliyet koşulları Mart 2009’dan beri gözlenen en zayıf düzeye geriledi. Mevcut zorlu faaliyet koşulları endeksteki son durumda etkili olurken, hem üretim hem de yeni siparişler Eylül ayında da yavaşlamaya devam etti. Yeni ihracat siparişleri son üç ayda ilk kez olacak şekilde hız kaybetti. TL’deki zayıflamanın ihracatı bir miktar desteklemesiyle birlikte yeni ihracat siparişlerindeki yavaşlama toplam sipariş-lerdekine kıyasla çok daha düşük düzeyde gerçekleşti. TL’deki zayıflamanın etkisiyle hem girdi maliyetleri hem de nihai ürün fiyatlarında üst üste ikinci ay olacak şekilde rekor düzeyde artış kaydedildi.

Prof. Dr. Murat Ferman, İmalat PMI’nin 50’nin altına düşmesinin beklentilerin tamamen negatife döndüğünü ve önümüzdeki 3-6 ay içinde ekonomide kuvvetli bir yavaşlama beklentisi içinde olunduğunu gösterdiğini söyledi. Bunun bir “durma etkisi” olmadığının altını çizen Ferman, “Stok için çalışmak, enflasyonist dönemlerde hep sanayiye atfedilen bir unsur olmasına karşın, anlaşılıyor ki üretim maliyetlerinde kura bağlı yüksek tırmanışlar satın alma yöneticilerini stoka mal üretme konusunda daha tedbirli, temkinli ve karamsar olmasını sağlamış. Öngörü bakımından 2019 yılının büyüme, piyasalar ve sanayi açısından daha mütevazı rakamlarla geçeceğini gösteriyor. Öncü işaret fişeği olan bu sonuçlar ani duruşa işaret etmiyor” dedi.

İSTİHDAM SON 1 YILDA 560 BİN ARTTI

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yapılan araştırmaya göre, sigortalı çalışan sayısında son bir yılda 560 bin kişi artarken, esnaf sayısı 48 bin azaldı. TEPAV’ın Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Haziran ve Türkiye İş Kurumu’nun Temmuz ayı verileri değerlendirilerek hazırlanan istihdam izleme bültenine göre Haziran’da geçen yılın aynı ayına göre 4/a sigortalı çalışan sayısında yaşanan 560 bin kişilik artışta İstanbul ilk sırada yer aldı. İstanbul, 69 bin kişilik artışla sigortalı ücretli çalışan sayısı en fazla artan il oldu.

Sigortalı ücretli çalışan sayısında en fazla artış 74 bin kişi ile bina kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik sektöründe yaşandı. Bu sektörü 71 bin kişilik artışla eğitim, 61 bin kişilik artışla insan sağlığı hizmetleri, 48 bin kişilik artışla konaklama ve 39 bin artışla perakende ticaret takip etti. İmalat sanayinde kayıtlı istihdam 1 yılda 140 bin arterken bunun 55 bin kişisini kadınlar oluşturdu. Bir yılda 88 sektörün 69’unda işyeri sayısı g gg arttı. Bültene göre bir yılda işsizlik ödeneği bekleyenlerin sayısı 22 bin kişi arttı.

Prof. Dr. Selva DEMİRALP / Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Er geç enflasyon hedefe çekilecek”

Enflasyon rakamlarında çok ciddi bir sürpriz var. Bir ay içerisinde fiyatların yüzde 6.3 artması 2000 sonrası dönemde ilk defa görülüyor. Ağustos’ta kurda görülen yüzde 30 üzerinde değer kaybının enflasyon üzerinde ciddi bir yukarı yönlü baskı oluşturması bekleniyordu. Ancak burada kullandığımız hesap [eski bir TCMB çalışmasına dayanarak) kurda yüzde 12’lik bir değer kaybının enflasyonu 15 baz puan kadar artıracağı şeklinde.

Bu etkinin de 6-12 aylık bir döneme yayılması bekleniyor. Bugün biz bu etkinin tamamından da fazla bir etkiyi bir ayda gözlemledik. Bu bize enflasyonist etkinin içerisinde kur geçişkenliği kadar beklentilerde bozulmanın da önemli bir rolü olduğunu söylüyor. Kur mevcut seviyelerde sabitlense bile beklenti etkisiyle yüzde 27’leri aşan bir sene sonu enflasyonu beklemek makul olur. Maalesef YEP’deki 2018’lik yılsonu enflasyon tahmininin bu ay gelen rakamdan sonra gerçekleşmesi hayli zor. Para politikasının sıkılaşması gerekecek.

Yapılan çalışmalar enflasyon üzerinde önce maliyet etkilerinin görüldüğünü altı aylık bir dönemden sonra talep etkilerinin devreye girdiğini gösteriyor. Dolayısıyla sabırla uygulanacak sıkı para politikası er geç enflasyonu hedefe çekecek.

Doç. Dr. Abdülkadir DEVELİ / Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Birkaç ay daha yüksek seyredebilir”

Enflasyon, aylık bazda 2001’den beri en yüksek noktaya ulaştı. Üretici fiyatlarında ki artıştaki önemli neden, büyük oranda enerji fiyatlarındaki artış ve kur etkisi.

Bunun dışında spekülatif fiyat artışlarından bahsetmek de mümkün. Akaryakıt sektöründe, devletin artan enerji fiyatlarının tüketiciye yansımaması için uyguladığı vergileme politikasının etkisi enerji fiyatlarının sürekli artışı karşısında sınırlı kalıyor. Artan enerji maliyetleri ve dolayısıyla ürün fiyatlarının artması TÜFE üzerinde baskı yaptı ve fiyatları yükseltti. Son 17 yılın zirvesini gören enflasyonun özellikle tarım ve hayvancılık sektörlerindeki maliyet artışlarıyla önümüzdeki birkaç ay daha yüksek düzeyde seyretmesi olası.

Yeni Ekonomik Program ile birlikte sıkı kamu mâliyesi ve kamu tasarruflarının artırılmasının planlanması ve yüksek enflasyon ile birlikte daralan talep ile bir stagflasyon sürecine girme ihtimali gözükse de son açıklanan ihracat verileri dış talebin güçlenerek artacağı yönünde bir izlenim var.

“TCMB üzerindeki baskı artıyor”

Enflasyonla mücadelenin iki boyutu var. İlki irade ve duruş gösterilmesi. Birdenbire ivme kazanan enflasyon son manşetlerle halkın canını yakmaya başladı. İnsanlar enflasyonla mücadelede katlanılması gereken fedakarlıklara, gösterilmesi gereken ortak iradeye yakın duruyorlar. İkinci unsur teknik mücadele. Doğru teşhis koymak lazım. Enflasyon maliyet ağırlıklı… Maliyet enflasyonuna bağlı çekirdek enflasyondaki katılık giderilemiyor. Bu da enflasyon stokunun 2019 yılına, enflasyon sıkıntısını tahmin edilenin daha ötesinde taşıyacağını gösteriyor. Bu da işimizi zorlaştırıyor. İlk defa YEP’de gerçekçi bir enflasyon beklentisi vardı. Maalesef bu hedefin de revize edilmesi gerekiyor. Bu sene için yüzde 26’lara yükseltilmeli. Önümüzdeki sene için de eğer yüzde 19-20’lerde gerçekleşme olursa, başarılı kabul edilmeli.

Yapışkan ve dirençli enflasyonla mücadele metodları iyi çalışmalı ve gereği yerine getirilmeli. TCMB üzerindeki baskı artıyor. Yapışkan, ısrarlı ve çekirdek enflasyondaki direnç kırılmayan ve daha uzun gündeme yayılacak bir enflasyonla karşı karşıyayız.

Hülya Genç Sertkaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu