Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Tarihi kayıpların ardından toparlanma çabası

Dolar/TL kurunda yaşanabilecek yükselişlerde 4.80 ile tarihi zirvenin bulunduğu 4.9282 seviyesi direnç olarak izlenebilir. Aşağı yönlü hareketlerin etkili olması durumunda ise 4.67 ile 4.54 seviyeleri destek olarak takip edilebilir…

TÜRK Lirası son yılların en volatil döneminden geçiyor. Dolar/TL’de geçtiğimiz hafta günlük hareket alanının yüzde 5’i aştığı günlere şahit olduk. Çarşamba günü dolar/TL’nin tek günde yüzde 5’i aşan yükselişinin ardından Merkez Bankası olağanüstü olarak Para Politikası Kurulu’nu topladı ve fonlama maliyetinde 300 puanlık artışa gitti. Bu artış kurun tansiyonunu kısmen düşürse de tamamen dindirdiğini söylemek mümkün değil. Faiz artışının geride kalmış olmasına karşın 7 Haziran’daki olağan Para Politikası Kurulu toplantısına yönelik şimdiden faiz artışı beklentisi doğmaya başlarken, TCMB’nin son enflasyon raporu sunumunda bahsettiği sadeleşme adımının gelmesine yönelik de önemli bir beklenti oluşmuş durumda. Kurlardaki tansiyonun tamamen düşmesi için piyasaların bu toplantıyı beklemeye geçeceğini düşünüyoruz.

TCMB GEÇ DE OLSA FAİZ ARTIŞINA GİTTİ

Piyasaların uzun süredir TCMB’den beklediği faiz artışı TL’nin değer kaybının dramatik hale gelmesiyle birlikte çarşamba günü gerçekleşti. Fonlamayı geç likidite penceresinden yapmaya devam eden TCMB, buradaki faiz oranını yüzde 13.50’den yüzde 16.50’ye yükseltti. Faiz artışının kurun panik şeklinde yükselişe geçtiği günün ardından gelmesi, artışın piyasa beklentilerinin önüne geçmemiş olması ve para politikasında beklenen sadeleşme ile normalleşmenin gelmemiş olması bu artışın etkisini sınırladığını düşünüyoruz.

Haftanın son gününde açıklamalarda bulunan Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “TCMB geç de olsa güçlü bir adım attı ve bu adım da etkili oldu.

Merkez bankamız ne gerekiyorsa yapacaktır. Merkez Bankası hükümetimizin de tam desteğine sahiptir. TCMB çok güçlü bir tepki ortaya koydu, bu tepkinin devamı gerektiğinde gelecektir. Para politikasında normalleşme, sadeleşme süreci devam edecek” dedi. Şimşek’in açıklamalarında dikkat çeken önemli bir bölüm de “Türkiye, piyasalarla inatlaşmayacaktır. Kurala dayalı piyasa ekonomisinden geri adım atmayacağız” ifadesiydi. Hükümet kanadından gelen bu tür yorumların TCMB’nin kararlarının etkinliğinin armasına yardımcı olacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya İstanbul’da 28 Mayıs Pazartesi günü finans kuruluşları temsilcileri ve yatırımcılarla görüşecek. Ardından İngiltere’ye hareket edecek olan Şimşek ve Çetinkaya, 29 Mayıs Salı günü Londra’da yabancı fon yöneticileri ve iş insanlarıyla buluşacak. Bu ziyaretler ile para politikasının etkinliğine yönelik oluşan olumsuz algının kırılmaya çalışılacağını düşünüyoruz.

TL NEGATİF AYRIŞMASIYLA İLK SIRADA

2017 senesinden bu yana düşüş trendinde olan dolar endeksi sene başında 88.2 dip seviyesini test etmesinin ardından yükselişe geçerek 94.0 seviyesinin üzerine çıktı. Euro ve sterlinde görülen zayıf seviyeler, jeopolitik gerginliklere ilişkin risklerin geçen haftalarda sakinleşmesiyle ABD tahvil faizlerinde başlayan ve hatta yüzde 3.1293 seviyesine kadar tırmanan ABD 10 yıllık tahvil faizi doları destekledi. Euro’nun zayıf performans göstermesinde İtalya’nın yüksek borçluluğu ve PMI rakamlarındaki yavaşlama neden olurken, sterlin cephesinde Brexit’e ilişkin endişeler ve BoE’nin gerekirse piyasaları teşvik edeceği söylemleri sterlinin değer kaybetmesinde rol oynadı. 23 Mayıs’ta açıklanan Fed tutanaklarında, gelecek faiz artırımının “yakında” olmasının uygun olabileceği bildirildi. Tutanaklarda enflasyon hedefini hafifçe geçmenin sorun olmayacağının sinyalleri verildi. Piyasalar Fed’in agresif bir şekilde faiz artırmayacağı beklentisiyle ilk fiyatlama güvercin olsa da haziran ayı faiz artırım ihtimalleri halen daha çok yüksek. 12-13 Haziran tarihleri arasında yapılacak toplantı öncesinde güçlü gelebilecek veriler bu ihtimalleri güçlendirebileceği gibi dolar endeksinin yükselişini de devam ettirebilir. Dolar Endeksi 94.2-94.3 seviyesinde bulunan ana direncinin hemen altında fiyatlanıyor. Bu nokta kritik, şayet kırılırsa doların küresel ölçüde yeni bir değer kazanma sürecine girdiğini görebiliriz.

Her ne kadar dolar küresel ölçüde değerleniyor olsa da TL’deki değer kaybını bu gelişme ile özetlemek çok mümkün değil. TL’deki değer kaybında yukarıda da bahsettiğimiz gibi para politikasına yönelik endişelerin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu durumun TL’yi spekülatif ataklara maruz bıraktığı ve kurlardaki yükselişte ana sorunun burası olduğunu düşünüyoruz.

FITCH VE S&P’DEN UYARILAR GELDİ

Nisan ayının son gününde Türkiye’nin notunu sürpriz bir şekilde düşüren S&P, yaptığı açıklamalarla notun görünümünün durağandan negatife çekilebileceğinin işaretlerini verdi. Türkiye’nin mali durumunda bozulma, TL’nin düşüş üzerine bir hamle olmazsa oldukça hızlı olabilir, Türkiye’de eğer bir şey yapılacaksa, bunlar Merkez Bankası’nın ne yapacağına bağlı olacak görüşünü paylaşan S&P, Türkiye’nin kredi notunda durağan görünümün, piyasa üzerindeki baskı azalmazsa potansiyel olarak yeniden gözden geçirilebileceğini ifade etti.

Bununla birlikte Türkiye’nin üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu içinde yatırım yapılabilir kademenin bir altı ile en yüksek nota sahip olduğu Fitch’ten üst üste gelen açıklamalar da bir not indirimi gelebileceği endişesini artırdı. Türkiye’de söylemin politika çerçevesinin riski artırdığını, Haziran seçimleri sonrasında politika öngörülebilirliğinin baskı altına girebileceğini ifade eden Fitch, TL’deki zayıflamanın Türkiye’nin notunu etkileyebileceğini, TL’deki düşüşün döviz borçlu şirketlerde baskıyı artırdığını ifade etti. Bu açıklamalar, Türkiye’de uygulanan para politikasına dair endişelerin artığını net bir şekilde göstermektedir. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın bu hafta hem İstanbul’da hem de Londra’da yatırımcılarla gerçekleştireceği toplantılarla bu algıyı yıkmaya çalışacaklar.

Dolar/TL’de Sular Duruldu mu?

Son dönemde TL’deki değer kayıplarının ve volatilitenin artış kaydetmesine bağlı olarak hükümetten ve Merkez Bankası’ndan verilen mesajlar dikkat çekmişti. Özellikle geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) “Piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları yakından takip edilmektedir. Gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki etkileri de dikkate alınarak gerekli adımlar atılacaktır” şeklinde gelen açıklama kısa vadede kurlar üzerinde etkili olsa da bu etkinin diğer sözlü yönlendirmeler gibi kalıcı olmadığı gördük. Geçtiğimiz haftaya 4.4950’den başlayan dolar/TL kurunda yaşanan sert yükselişler ile tarihi zirvenin 4.9282 seviyesine taşınması ve bir günlük yükselişlerde yüzde 5‘lerin görülmesi yurtiçi piyasalardaki tüm dikkatin TCMB’ye çevrilmesine neden oldu. Önceki haftalarda gerçekleştirilen ekonomi koordinasyon toplantısı ve TCMB’den gelen mesajların etkisiyle Merkez Bankası’nın piyasa müdahalede bulunacağına yönelik beklentilerin güç kazanmasında etkili olmuştu. Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden önemli ölçüde negatif ayrışma göstermesine ve volatilitenin ciddi boyutlara ulaşmasının ardından, TCMB çarşamba günü akşam saatlerinde olağanüstü toplanarak geç likidite penceresi borç verme faiz oranını yüzdel3.5’ten 300 baz puan artışla yüzde 16.5’e yükseltti. Merkez bankasının hamlesinin ardından TL’nin kayıplarını belirli ölçüdâ geri aldığı izlendi.

TCMB’nin faiz hamlesi birçok sektör ve hükümet tarafından olumlu karşılanırken, bu tarafta hükümetten gelen mesajların TCMB’yi ve para politikasını destekler nitelikte olması önemli bir gelişme olarak takip edildi. Faiz artırım kararı sonrasında gerileyen dolar/TL kurunda yaşanan düşüşlerin alım fırsatı olarak kullanıldığı ve kurun tekrar yönünü yukarı çevirdiği izlendi. Kur tarafında volatilitenin sürmesine bağlı olarak TCMB Perşembe günü uzlaşmalı vadeli döviz satım ihale tutarını 6.15 milyar dolardan 8 milyar dolara çıkardı. TCMB’den yapılan yazılı açıklamada, “2018 yılı boyunca vadeli döviz satım pozisyon tutarının ulaşabileceği üst sınır 10 milyar ABD doları olarak belirlenmiştir” denildi. Aynı zamanda Cuma günü kur tarafındaki volatiliteye önlem olarak Merkez Bankası, İhracat ve Döviz Kazandırıcı Hizmetler Reeskont Kredilerinde kuru sabitledi.

Faiz artırım kararı ile birlikte alınan önlemlerin etkisini haftanın son işlem gününde gösterdiği ve geçen hafta TL’de görülen yüksek volatilitenin Cuma günü sona erdiği görüldü. TCMB’nin bu tarafta almış olduğu bir dizi önlemle kararlı bir duruş sergilemesi de TL’nin dengelenmesine temel etken olarak ön plana çıktı. Dolar/TL kurunda yaşanabilecek yükselişlerde 4.80 ile tarihi zirvenin bulunduğu 4.9282 seviyesi direnç olarak izlenebilir. Tarihi zirvenin geçilmesi ve psikolojik olarak önem taşıyan 5 TL seviyelerine yaklaşılması kur tarafındaki fiyatlamaların bozulmasına yol açabilecektir. Dolar/TL kurunda aşağı yönlü hareketlerin etkili olması durumunda ise 4.67 ile 4.54 seviyeleri destek olarak takip edilebilir. Özellikle TCMB müdahalesinin geldiği gün test edilen ve devam eden günlerde de görülen 4.54 seviyesi destek olarak ön plana çıkmaktadır.

4.54 seviyesinin kırılması durumunda kurdaki düşüşlerin bir miktar daha ivme kazandığı görülebilir. Mevcut risklerde bir iyileşme görülmeden veya önemli destek seviyeleri kırılmadan kur tarafındaki geri çekilmelere temkinli yaklaşılmasının yararlı olacağını değerlendiriyoruz. Bununla birlikte aşırı değersizleşen TL için TCMB tarafından gelebilecek ek açıklamaların değer kazanımları sağlayabileceği de göz önünde bulundurulmalı. Bu nedenle spekülatif atakların da etkili olduğunu düşündüğümüz TL taraflı döviz işlemlerinde özellikle de kaldıraçlı işlemlerde risklerin taşınabilecek sınırlar içinde tutulmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

ÜZEYİR DOĞAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu