Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Stres artarken uzun vadeli hisse yatırımı

Hisse senedi yatırımında uzun vadeli stratejiler

Hisse senedi yatırımında seçici, sabırlı ve uzun vadeli stratejiler ciddi getiri sağlama potansiyeli taşır. Önümüzdeki muhtemel stresli dönem de bu anlamda önemli fırsatlar sunabilir…

SON haftalarda sene başından bu yana yaşanan gelişmelerle birlikte başta temmuz ayı olmak üzere yılın geri kalanında piyasaları bekleyen gelişmelere odaklandık. Yakın dönemde piyasalara üzerinde baskı oluşturan üç ana belirsizlik unsurunun seçim belirsizliği, ABD ile ilişkilerdeki gerginlik ve iktisadi faaliyetteki dengelenme eğilimi kaynaklı zorluklar olarak öne çıkardık. Seçim belirsizliğinin geride kalması, dış dinamiklerin gelişmekte olan ülkeler lehine dönmesi ve G-20 zirvesinde ABD-Tiirkiye ilişkilerine yönelik olumlu mesajlar hisse senedi piyasasında genele yayılan güçlü bir tepki görülmesini sağladığını gördük. Buna karşın, BIST-100 endeksinin gerek tarihsel ortalamalarına gerekse de benzer ülke piyasalarına kıyasla hâlen iskontolu olduğunu ve orta-uzun vadeli önemli bir getiri potansiyelinin bulunduğuna da sıklıkla atıfta bulunduk. Özellikle temmuz ayındaki kritik ekonomik/ siyasi gelişmeler nedeniyle kısa vadede oynaklığın yüksek seyredebileceğini; yılın ikinci yarışma ilişkin makroekonomik göstergelerde kademeli toparlanma olasılığının ağırlıklı olarak öne çıktığını da ifade ettik.

PİYASA FİYATLAMALARINDA HASSASİYET ARTTI

Bu yazının hazırlandığı 12 Temmuz Cuma günü itibariyle uzun süredir Türkiye-ABD ilişkilerindeki gerginliğe sebep olan başlıca unsurlardan olan S400’lerin teslimatı resmen başladı.

Yazı hazırlanırken konuya dair ABD’den henüz resmi bir yorum gelmemişti ancak teslimatın resmen başladığı bilgisinin gelmesiyle birlikte hisse senedi piyasasında aşağı yönlü baskı oluştuğu görüldü. Gelecek açıklamalarla birlikte yurtiçi piyasalardaki stresin yüksek seyretmesi ve TL varlıklardaki oynaklığın kısa vadede yüksek seyretmesi son derece muhtemel. Özellikle önümüzdeki birkaç haftalık sürecin ABD’nin olası yaptırımlarına ilişkin haber akışlarına karşı piyasa fiyatlamalarındaki hassasiyetin son derece artış göstereceği bir dönem olacağını söyleyebiliriz. Herhangi bir yaptırım gelmeyeceği ve/veya olası yaptırımların sembolik kalacağına yönelik beklentilerin güçlenmesi piyasada ciddi bir rahatlama görülmesine, aksi yani olumsuz senaryoda ise stres ve oynaklığın ön plana çıkarak satıcılı bir seyri tetiklemesine şahit olacağımızı söyleyebiliriz. Yeri geldikçe altını çizdiğimiz gibi bu tarz dönemler de panik bir şekilde kısa vadeli alım-satım kararlarının son derece riskli olduğunu ancak uzun vadeli yatırım açısından önemli fırsatlar yakalanabildiğim bir kez hatırlatalım.

PASİF YATIRIM STRATEJİSİ

Bu hafta uzun vadeli yatırım konusunu rakamlar üzerinde bazı örneklerle biraz daha somutlaştırmaya çalıştık. 1, 3, 5 ve 10 yıllık dönemlerde farklı yatırım enstrümanlarında pasif bir yatırım stratejisi izlemiş olsaydık nasıl getiriler elde ederdik sorusuna odaklandık. Farklı yatırım enstrümanları olarak borsa, döviz, altın ve mevduatı referans aldık. Hatta borsa konusunda yalnızca BIST-100 endeksinin getirisine bağlı kalmamak adına zaman zaman yaptığımız gibi çeşitli kriterle örnek bir portföy oluşturup, bu portföyün getirisini de ayrıca gösterdik. Söz konusu örnek portföy için aşağıdaki kriterlerin tamamını sağlayan ve piyasa değeri en yüksek olan sekiz hisseyi referans aldık.

■ Piyasa değeri 1 milyar doların üstünde olan

■ Net Borç / FAVÖK oranı 2’nin altında olan

■ Net Borç / Özkaynak oranı l’in altında olan

■ BIST-lOO’e göre rölatif getirisi son 1, 3,5 ve 10 yıllık dönemlerin tamamında 0’m üstünde olan (yani bu dönemlerde endeksin üzerinde getiri sağlayan)

■ Son iki yıllık betası Fin altında olan (yani endeksin hareketlerine hassasiyeti görece düşük olan)

■ Cari Firma Değeri / FAVÖK çarpanı son üç yıl ortalamasının altında olan

Aşağıda bu kriterler üzerinden oluşturduğumuz örnek portföye ilişkin göstergeler yer almakta.

Yukarıda bahsettiğimiz pasif yatırım stratejisinden kastımız belirli bir tarihte yatırım yapıp, sonrasında 1 yıl, 3 yıl, vs. hiçbir işlem ek alım-satım yapmamak ve bu vadeler sonunda tüm portföyü satmak olarak okunabilir. Aşağıdaki tabloda 2009 yılından bu yana baz aldığımız yatırım araçlarını 12 Temmuz (veri yoksa bir önceki son veri baz alındı) günlerindeki kapanış değerleri yer almakta.

Mevduat faizleri için 12 Temmuz tarihini içeren son dört haftadaki ortalama 1 yıla kadar vadeli mevduat faizini referans aldık. TÜFE için ise her yılın temmuz ayındaki endeks rakamını baz aldık. 2019 Temmuz verisi açıklanmadığı için aylık yüzde 2 oranında bir artış gözleneceğini (yakın dönemdeki zamları dikkate alarak) varsaydık.

Aşağıdaki tabloda baz aldığımız yatırım araçlarının ilgili dönemlerdeki getiri performansı ya da yüzde değişimleri gösterildi.

Aşağıdaki tabloda ise yatırım yapmaya karar verdiğimiz tarihte toplam 8000 TL ile yatırım yapsaydık olduğu (her bir hisse için 1000’er TL) ve 1, 3, 5 ya da 10 yıl boyunca hiçbir alım satım yapmayıp, bu sürelerin sonunda tüm portföyümüzü nakde çevirseydik kaç paramız olurdu sorusunun yanıtları yer almakta. Örnekle açıklamak gerekirse, 12 Temmuz 2009 günü 1.000 TL’lik Koç Holding hissesi alıp, bu hisselerin 10 yıl boyunca tuttuktan sonra 12 Temmuz 2019 günü tamamını satsaydık 8.608 TL nakdimiz olacaktı. Ayrıca, hisse senedi ve borsa getirilerinde hiç temettü getirisi olmadığını varsaydığımızı, dolayısıyla temettü yansıtılmış olsaydı eldeki nakdin daha yüksek olacağını vurgulayalım. Tablodan da görüleceği üzere uzun vadeli pasif yatırım stratejilerinde, hemen hemen tüm yatırım vadelerinde en yüksek getirini hisse senedi piyasasından sağlandığını söyleyebiliriz. Çeşitli temel analiz kriterleri üzerinden “sağlam” olduğu düşünülebilecek seçimler yapıldığında BIST genelinden elde edilecek getirilerin çok daha yüksek seviyelere çıkabileceğini örnek portföyle yansıtmaya çalıştık. Toparlamak gerekirse, hisse senedi yatırımında seçici, sabırlı ve uzun vadeli stratejilerin ciddi getiri sağlama potansiyeli taşıdığını; önümüzdeki muhtemel stresli dönemin de bu anlamda bir fırsat sunabileceğini söylemek mümkün.

EROL GÜRCAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu