Haberler

Siber saldırılar enerjinin de başına bela

Eneıji şirketlerinin dijitalleşmesi ve bilgisayar ağları üzerinden birbirleriyle bağlantı halinde olması, operasyonların durdurulmasına ve enerjide kesintilere neden olabilecek siber saldırıları da tetikliyor. Şirketler geçmişte, siber saldırıların büyük oranlarda arttığına tanık oldu. Bunların önlenmemesi halinde, enerjiyle ilgili bir altyapı tamamen kapanabilir, bir ülkenin ekonomi ve fînans sistemi çökebilir, insanlar hayatlarını kaybedebilir, çevresel felaketler ortaya çıkabilir.

Dünya Enerji Konseyi (World Energy Council – WEC) Genel Sekreteri Christoph Frei, “Siber tehditler, özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa’da enerji şirketlerini geceleri rahat uyuyamaz hale getirdi. Üç yıl öncesine kadar böyle bir sorunumuz yoktu. Şimdi altyapı, üretim ve tedarik zinciri yönetimlerinde siber saldırıları önleyecek uzman kadrolar kurmak zorunda olduğumuzu hissettik.” diyor. Royal Dutch Shell’in eski CEO’su Jeroen van der Veer, daha da kötü bir senaryoya dikkat çekiyor: “Enerji akışında eğer bir noktada siber saldırı başarılı olursa, domino etkisiyle bütün sistem devre dışı kalabilir.”

Siber Dedektiflik

39 YIL SONRA

İstanbul, 1977’de de enerji kongresine ev sahipliği yapmıştı. O yıllarda 10’uncusu düzenlenen kongrede, geleneksel enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve resmi olmayan kuruluşların sunduğu raporlar görüşülmüştü. Enerji konusunda işbirliği yapma ihtiyacı ilk kez 1924’te doğdu ve Dünya Enerji Konseyi kuruldu. O yıl Londra’da yapılan toplantı, Birinci Dünya Savaşı sonrası yıkımın yaralarım sarmayı amaçlıyordu. 1968 Moskova toplantılarından sonra, bu kongrelerin üç yılda bir yapılması karan alınmıştı.

Toplantıların içeriğini gazetelere bırakıp dünyanın genel bir enerji görünümüne bakalım. Enerji denince akla ilk gelen kaynak, petrol. Son birkaç yıldır fiyatları düşük seyreden petrol, ucuz da olsa pahalı da olsa bir sorun.

Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency – IEA), ucuz petrolün ileride enerji kıtlığına neden olabileceği uyarısında bulunuyor. Ajansın son raporuna göre Kuzey Amerika’da yağlı kayalardan petrol üretimine başlanması ve bu sayede ABD’nin enerjide kendi kendine yeterli hale gelmeye başlaması, hem fiyatları düşürdü hem yatırımların rafa kaldırılmasına sebep oldu. Şirketler, bu yeni gerçeklikle nasıl başa çıkacaklarını bilemediklerinden yatırımları yüzde 20 oranında kıstılar. Paris merkezli ajans, ucuz petrolün bile başa bela olduğunu rakamlarla gözler önüne seriyor.

KRİTİK DÖRT YIL

Paris merkezli ajans, gelecekte enerji sıkıntısı yaşamamak için petrolün varil fiyatının 2020’de 80 dolar civarında olması gerektiğini söylüyor. Eğer dört yıl sonra bu rakama ulaşılamaz, fiyatlar 40-50 dolar civarında kalırsa, pek çok petrol üreticisi şirket, rakamların ticari varlıklarını destekleyemez hale geldiğini görerek piyasadan çekilecek. Bu kez bütün dünya, petrol çıkarma maliyetinin düşük olduğu birkaç Ortadoğu üreticisine bağımlı kalacak. Uluslararası Enerji Ajansı, düşük petrol fiyatlarının, dünyanın fosil kaynaklı yakıtlarından yenilenebilir enerjiye geçişini engelleyici bir faktör olabileceğini de ileri sürüyor.

Petrol fiyatları 2014’ün haziran ayında 100 doların altına düşmüş, 2015’in Ağustos’unda da 42 dolar olmuştu.

Şimdi de bizi petrol kadar ilgilendiren elektrik eneıjisine geçelim. Her şeyden önce şu hatırlatmayı yapmalıyız ki, bilim adamları enerjiyi “birincil” ve “ikincil” olmak üzere sınıflandırır. Birincil enerjiler, doğada bulunan kaynaklardır. Odun, kömür, petrol, nükleer, doğal gaz, rüzgar, su, güneş gibi, ikincil enerjiler, birincil kaynaklardan elde edilen enerjilerdir. Elektrik, gaz gibi.

FOSİL YAKITLARIN EGEMENLİĞİ

Dünya elektrik üretiminde bir sorun yok. Geçen yıl dünyamızda 22 katrilyon (milyon kere milyar) watt/saat elektrik üretildi. Ne var ki, bu elektriği yüzde 68 oranında fosil yakıtlardan ürettik. 190 ülkenin 37’si, dünya elektriğinin yüzde 90’ını tüketiyor. 37 ülke içinde biz de varız. Fransa ve İsviçre, elektrik üretiminde fosil yakıtların payını yüzde 10’un altında tuttukları için 2011’de Dünya Enerji Konseyi’nden takdir almıştı. Burada kişi başına tüketim ve verimlilik de önemli. Batı Avrupa’da kişi başına tüketim 5 bin – 8 bin ki-lowatt arasında değişirken ABD, Kanada, Tayvan, Güney Kore ve İskandinav ülkelerinde bu rakamlar 6 bin -10 bin kilovvatt arası oluyor. Dünya ortalaması ise 3 bin kilovvatt. Dünyanın en kalabalık ülkeleri Endonezya (256 milyon), Bangladeş (170 milyon) ve Nijerya’nın (182 milyon) listede olmamasının sebebi, bu ülkelerde milyonlarca kişinin elektrikten yoksun olması.

Verimliliğe gelince. Verimlilik, bir ülkenin gayrı safi iç hasılasını, üretilen elektriğe bölünerek bulunuyor. Bu rakam Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama 4.5, ABD’de 3.3, Türkiye’de 4.6 dolar. Dünya ortalaması ise 3.5 dolar. Burada en ideal rakam diye bir şey yok. Gayrı safi ulusal hasılası ve elektrik üretimi en yüksek ülke ABD iken, kişi başına elektrik tüketimi en yüksek ülke Kanada gözüküyor. Türkiye, nüfusu en yüksek 17’nci, gayrı safi ulusal hasılası en yüksek 16’ncı, kişi başına düşen gelirde 92’nci, elektrik üretiminde 19’uncu, kişi başına elektrik tüketiminde 16’ncı sırada (Rakamlar, IEA ve OECD’den alınmıştır).

Asırlık sorun: Enerji

Dünya Enerji Konseyi, 92 yıl önce kurulmuş, kâr amacı gütmeyen, enerji sorunlarının çözümü için fikirlerin tartışıldığı, Londra merkezli, küresel bir platform. İngiliz tüccar, girişimci ve din adamı olan Daniel Nicol Dunlop tarafından kuruldu. Dunlop, aynı zamanda hayatını vakıf kurmaya adamıştı. 1920’lerde mevcut ve gelecekteki enerji sorunlarını dile getirecek uzmanları, dünyanın dört bir köşesinden Londra’ya toplamaya çalıştı. 1924’teki ilk konferansta, 40 ülkeden bin 700 uzman İngiltere’nin başkentinde bir araya gelmişti.

Bugün Konsey’in 90 ülkeden üç bin kadar üye kuruluşu bulunuyor. Hükümetlerin, kamu ve özel sektörün, akademisyenlerin, enerjiyle İlgili fakat hükümet dışı olan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, günümüzde dünyanın en büyük enerji etkinliği olan Dünya Enerji Kongresi’ni düzenliyor. Ajandasındaki konularla her zaman etkin olan Konsey, enerji kaynaklan, enerjinin arz ve talebiyle ilgili teknolojilerin geliştirilmesi ve bu amaçla da eneıji politikası diyalogları oluşturulmasına önem veriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu