Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Sanayi üretimi moral verdi

Sanayi üretimi yüzde 5.6 ile Temmuz’da beklentilerin üzerinde arttı. Ekonomistler güçlü artışın üçüncü çeyrek büyümesindeki yavaşlamayı sınırlayacağı görüşünde. Yabancılara konut satışı da güçlü seyretmeye devam ediyor…

PİYASALARIN yeni Orta Vadeli Program’a kilitlendiği geçen hafta, sanayi üretim verileri moral verdi. Sanayi üretimi Temmuz’da beklentilerin üzerinde bir performansla geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.6 artışla 118.8 değerini aldı. Ticaret, sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerindeki toplam ciro endeksi ise Temmuz’da yüzde 26.9 artışla 176 düzeyine ulaştı. Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi Temmuz’da geçen yılın aynı ayma göre yüzde 3.1 artışla 117.4 olurken, cari fiyatlarla perakende ciro yüzde 21.2 artışla 162.8 değerini aldı. Türkiye’deki konutlara yabancı ilgisi sürdü. Türkiye genelinde 105 bin 154 konutun satıldığı Ağustos’ta yabancılara yapılan konut satışları geçen yılın aynı ayma göre yüzde 129.6 artarak 3 bin 866 oldu.

Büyümenin önce göstergelerinden sanayi üretimi 2018 üçüncü çeyreğine güzel bir başlangıç yaptı. Sanayi üretiminin yüzde 5.6 ile beklentilerin üzerinde arttığı Temmuz’da madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi geçen yılın aynı ayma göre yüzde 8.5, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 5.6 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 3 arttı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilerle sanayi üretiminin bir önceki aya göre yüzde 3.5 artış gösterdiği Temmuz’da.armdı-rılmamış verilerle sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 7.9, aylık bazda yüzde 12.7 arttı. Ağustos’ta hem bayram tatili nedeniyle işgünü kaybı hem de finansal dalgalanmanın etkisiyle sanayi üretiminde daralma yaşanacağına dikkat çeken ekonomistler, buna karşın Temmuz ayı sanayi üretimindeki güçlü artışın üçüncü çeyrek büyümesindeki yavaşlamayı sınırlayacağı görüşünde.

CİRO ENDEKSLERİ ARTTI

Geçen hafta Türkiye’de ekonomik durumun değerlendirilmesinde kullanılan önemli bir kısa dönemli gösterge olan ciro endeksleri de açıklandı. TÜIK verilerine göre, sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında takvim etkilerinden arındırılmış ciro endeksi, Temmuz’da geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 26.9 artışla 176 oldu. Bu dönemde sanayi sektöründe ciro yüzde 36.3 artışla 187.4, inşaat sektöründe ciro yüzde 28.3 artışla 169.7, ticaret sektöründe ciro yüzde 20.5 artışla 167.9, hizmet sektöründe ciro 28.9 artışla 183.3 değerini aldı.

TÜIK, geçen hafta perakende ticaretin nabzını tutan perakende satış endekslerini de açıkladı. Buna göre takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi 2018 Temmuz’da geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 3.1, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla bir önceki aya kıyasla yüzde 1.3 artış gösterdi. Perakende ciro ise geçen yılın aynı ayma göre yüzde 21.2, bir önceki aya göre yüzde 1.9 arttı.

YOKSULLUK ORANI GERİLEDİ

TÜlK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay 2017’de, bir önceki yıla göre 0.2 puan artarak yüzde 47.4’e, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0.1 puan artarak yüzde 6.3’e yükseldi. Toplumun en zengin yüzde 20’sinin gelirinin en yoksul yüzde 20’sinin gelirine oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı ise 7.7’dcn 7.5’e düştü.

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, 2017’de bir önceki yıla göre 0.001 puan artış ile 0.405 olarak tahmin edildi. Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, l’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor. Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 21 bin 577 TL oldu. Toplam gelirden en yüksek payı yüzde 48.9 ile maaş ve ücret gelirleri aldı. Tarım gelirlerinin müteşebbis geliri içindeki payı 3.8 puan azalarak yüzde 21.4 olarak gerçekleşti.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk oranı 2017’de bir önceki yıla göre 0.8 puanlık düşüş ile yüzde 13.5 oldu. Medyan gelirin yüzde 60!ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre ise yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 1.1 puan azalarak yüzde 20.1 düzeyinde gerçekleşti. 2016’da sürekli yoksulluk oranı yüzde 14.6 iken 2017’de bu oran yüzde 14 düzeyinde belirlendi. Maddi yoksunluk oranı 2017’de 4.2 puan gerileyerek yüzde 28.7 oldu.

İŞSİZLİK ORANI YÜKSELDİ

TÜIK, geçen hafta Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarını kapsayan Haziran dönemi işgücü istatistiklerini de açıkladı. Buna göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Haziran’da geçen yılın aynı dönemine göre 64 bin kişi artarak 3 milyon 315 bin kişi oldu. İşsizlik oranı değişim göstermeyerek yüzde 10.2 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı Haziran’da bir önceki aya göre ise 0.5 puan arttı. Tarım dışı işsizlik oranı Haziran’da geçen yılın aynı dönemine göre 0.1 puanlık azalış ile yüzde 12.1 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1.2 puanlık azalış ile yüzde 19.4 oldu.

Haziran’da mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 93 bin kişi artarak 3 milyon 505 bin kişi olarak gerçekleşti, işsizlik oranı 0.3 puan artarak yüzde 10.9 düzeyinde gerçekleşti. Haziran’da istihdam edilenlerin sayısı 2018 yılı Haziran’da geçen yılın aynı dönemine göre 611 bin kişi artarak 29 milyon 314 bin kişi, istihdam oranı ise 0.4 puanlık artış ile yüzde 48.4 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 133 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 744 bin kişi arttı. Haziran itibarıyla, son bir yıllık dönemde işgücü 675 bin kişi artarak 32 milyon 629 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.4 puan artarak yüzde 53.8 olarak gerçekleşti.

SEKİZ AYLIK AÇIK 50.8 MİLYAR TL

Bütçe 2018 yılı Ağustos’ta 5.8 milyar TL, yılın ilk sekiz ayında 50.8 milyar TL açık verdi. Merkezi yönetim bütçesinde Ağustos’ta 2.5 milyar TL faiz dışı fazla, Ocak-Ağustos döneminde ise 559 milyon TL faiz dışı açık gerçekleşti. 2018 Ağustos’ta bütçe gelirleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23.3 artarak 70.3 milyar TL oldu. Bütçe giderleri ise yüzde 31.5 artarak 76.1 milyar TL olarak gerçekleşti. Ağustos’ta vergi gelirleri geçen yılın aynı ayma göre yüzde 18.6 artarak 60.9 milyar TL, faiz hariç bütçe giderleri yüzde 29.4 artarak 67.8 milyar TL düzeyinde belirlendi.

2018 Ocak-Ağustos döneminde bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.9 artarak 485.7 milyar TL oldu. Bütçe giderleri ise yüzde 23.7 artarak 536.5 milyar TL olarak gerçekleşti. 2018 Ocak-Ağustos döneminde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19.4 artarak 410.1 milyar TL oldu.

AĞUSTOS’TA 105 BİN 154 KONUT SATILDI

Yabancıların Türkiye’de konuta ilgisi devam ederken, yapılan yönetmelik değişikliği ile bu artışın devam etmesi bekleniyor. Yönetmeliği göre, Türkiye vatandaşlığına hak kazanmak için öngörülen sabit sermaye tutarı 2 milyon dolardan 500 bin dolara indirilirken, Türkiye’de gayrimenkul sahibi vatandaşlığa geçişi için gereken asgari taşınmaz bedeli 1 milyon dolardan 250 bin dolara çekildi.

TÜÎK verilerine göre, Türkiye genelinde konut satışları 2018 Ağustos’ta geçen yılın aynı ayma göre yüzde 12.5 azalarak 105 bin 154 düzeyinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 67.1 oranında azalış göstererek 12 bin 743 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 12.1 olarak gerçekleşti. Diğer konut satışları Türkiye genelinde geçen yılın aynı ayma göre yüzde 13.5 oranında artarak 92 bin 411 oldu. Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12.6 azalarak 49 bin 362 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 46.9 oldu. Konut satışları yılın ilk 8 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.7 oranında azalarak 875 bin 64 adet düzeyinde gerçekleşti.

Ağustos’ta yabancılara yapılan konut satışları geçen yılın aynı ayma göre yüzde 129.6 artarak 3 bin 866 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Ağustos 2018’de ilk sırayı bin 141 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla Antalya, Bursa, Ankara ve Yalova izledi. Ağustos’ta Irak vatandaşları Türkiye’den 944 konut satın aldı.

TCMB’DEN HAMLE

Piyasaların Orta Vadeli Program’a kilitlendiği geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) TL zorunlu karşılıkları için ödediği faizi yüzde 7’den yüzde 13’e çıkardı. TCMB’den bankalara gönderilen talimata göre yeni faiz oranı 21 Eylül tarihinden itibaren uygulanmaya başladı. Yüzde 7’lik faiz oranı 1 Haziran’dan itibaren uygulanıyordu. Uzmanlar, Merkez’in yeni atağıyla yabancı parada tutulan zorunlu karşılıkların TL’ye dönebileceğini vurguladı.

Bu arada Hazine ve Maliye Bakanlığı geçen hafta dövizle kira yasağına ilişkin uygulama detaylarını açıkladı. Buna göre menkul ve gayrimenkul alım satımı ile kiralama sözleşmelerinde bedellerin döviz cinsinden ya da dövize endeksli kararlaştırılama-yacağma ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nm kapsamı, ekonomik faaliyeti sıkıntıya sokmayacak şekilde, ilgili kamu kuramlarının ve diğer paydaşların görüşleri de dikkate alınarak en kısa süre içerisinde belirlenecek. Yapılan sözleşmelerin TL’ye çevrilmesi için son tarih 12 Ekim olacak. Uzmanlara göre, sözleşmeler yenilenirken damga vergisine dikkat etmek gerekiyor.

Bu arada geçen hafta yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe göre TCMB, artık döviz pozisyonunu etkileyen işlemleri izlemek üzere belediye, kamu iktisadi teşebbüsleri (KÎT) ve üniversitelerden bilgi ve belge isteyebilecek.

Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi
“OVP’nin bu yılki açık üzerinde etkisi olmaz”

Ağustos 2017’de 874 milyon açık veren bütçe, bu yıl aynı dönemde yedi katlık artışla 5.8 milyar açık verdi. Yılın başından bu yana 50 milyarı geçen bir açık söz konusu. Bunun ana nedeni gelirlerimizin giderlerimizi karşılamıyor, hatta oldukça altında kalıyor olması. Öte yandan geçtiğimiz aylarda emeklilere verilen ikramiyeler de bütçe açığın artmasına neden oldu. Bu yılsonuna doğru açığın artarak devam edeceğini düşünüyorum. Yeni OVP’nin bu yılki açığın üzerinde bir etkisinin olmasını beklemiyorum. Her ne kadar kamuda kemer sıkma politikaları son günlerde gündemde olsa da, vergi gelirlerinde beklenen artışın sağlanamayacak olması bütçe açığının azalmasını olanaksız kılıyor. Türkiye ekonomisinde kronikleşen işsizlik sorununun önümüzdeki dönemde de devam edeceğini düşünüyorum. İşsizlik sorununu çözemeyen büyüme performansının düşüşe geçmesi işsizlik oranlarının daha da yükseleceğine işaret ediyor. Yıllık enflasyon beklentisinin yüzde 20, faiz beklentisinin ise daha yüksek oranlarda seyrettiği bir ortamda işsizlik oranının da yüzde 10’unun üstünde gerçekleşeceğini bekliyorum.

Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü Başkan
Çözüm mali disiplin

Açıklanan bütçe verilerine göre bütçe performansındaki negatifliğin devam ettiği görülüyor. Oranlamalara bakıldığında, bütçe açığı/GSYİH rasyosunun yüzde 2’ler seviyesinin aşılması tehlikesinin devam ettiğini görüyoruz. Burada yaşanan temel problemler, Türkiye’de yaşanan fiili devalüasyon etkisi, mali disiplini bozucu uygulamalar. Suriyeli mültecilerin psikolojik ve mali yükü ve en önemlisi PKK ve benzeri terör örgütleriyle devam eden savaş halinin finansman yükünün bütçe dengelerini alt üst etmesidir. Önceki hafta TCMB politika faizini 6.25 puan artırarak yüzde 24’e çekti. Neden böyle bir şey yapıldı? Paranın döviz yerine yüksek faize gitmesi sağlanacak, hem yerli hem yabancı yatırımcıların döviz bozarak Türk Lirası’na yönelmesi sağlanarak ulusal paraya istikrar kazandırılmak istendi. Dolarda yükseliş bir nebze olsun durdu.

Prof. Dr. Hakan YETKİNER / İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi
“Artan faizler konut finansmanında ikameye yol açtı”

İktisat kuramının en temel argümanlarından birisi göreli fiyatlardaki değişikliklerin ikame ve gelir etkisi vasıtasıyla talepte değişikliğe yol açmasıdır. Son aylarda fınansal piyasalarda artan volatilite ve faizlerin yükselmesi, konut alım davranışında tam da bu etkilere yol açmış ve artan faiz oranlarına tepki olarak konut alıcıları ipotekli alım yerine diğer finansman yollarını tercih etmişlerdir. Tam da bu nedenle toplam konut satışları bir miktar azalmakla birlikte ciddi bir kırılma söz konusu değildir. İpotekli satışlarda gözlenen aşağı yönlü kırılma artan faiz oranlarına gösterilen doğal iktisadi tepkidir. Faiz oranları tekrar uzun dönem patikasına oturana kadar bu ikameyi doğal kabul etmek en doğru yol olacaktır. Alternatif finansman ipotekli satışlardaki azalışın önemli bir kısmını absorbe ettiğine göre, sürecin piyasa mekanizması çerçevesinde müdahale olmadan devam etmesi en sağlıklı yol olacaktır.

Karar alıcıların her kısa vadeli kırılmaya teşvik vermesi sürdürülebilir değildir.

 

Hülya Genç Sertkaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu