Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Sanayi üretimi arttı, işsizlik geriledi

Sanayi üretimi Şubat’ta yıllık bazda yüzde 9.9 arttı. Ocak’ta işsizlik oranı yüzde 10.8’e gerilerken, istihdam son bir yılda 1 milyon 357 bin kişi arttı. Ekonomistlere göre sanayide çarklar 2018’de de hızlı dönecek…

SANAYÎ üretimi büyüme görünümünü desteklemeye devam etti. 2018 Ocak’ta yüzde 12 artan sanayi üretimi, Şubat’ta geçen yılın aynı ayma göre yüzde 9.9 artış gösterdi. Takvim etkisinden arındırılmış verilerle Şubat’ta imalat sanayinde artış yıllık bazda yüzde 10.4 olurken, ileri teknoloji üretiminde yüzde 17.7’ye ulaştı. Türkiye genelinde işsizlik oranı Ocak’ta geçen yılın aynı dönemine göre 2.2 puanlık azalış ile yüzde 10.8 düzeyinde gerçekleşti. Ocak dönemi itibarıyla son bir yılda işgücüne katılım 780 bin kişi artarken, işgücüne katılma oranı yüzde 52.1’e yükseldi. Bu dönemde 1 milyon 357 bin kişiye istihdam sağlanırken, işsiz sayısı 576 bin kişi azalarak 3 milyon 409 bin kişi oldu. Son bir yılda genç işsizliği ise 4.6 puan azalışla yüzde 19.9 düzeyinde gerçekleşti.

Sanayinin ekonomik büyümeye katkısının sürdüğüne işaret eden ekonomistler, Ocak-Şubat aylarında sanayi üretimi artışının ortalama yüzde 10.9 düzeyinde gerçekleşmesinin güçlü büyüme beklentilerini artırdığına dikkat çekti. Ekonomistler, başta istihdam olmak üzere çeşitli teşvik ve tedbirlerin büyümeye ve istihdama destek vereceği, işsizlikle mücadeleyi destekleyeceği görüşünde.

İHRACATTA ARTIŞ SÜRER

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜÎK) verilerine göre, takvim etkisinden arındırılmış seride sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2018 Şubat’ta madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 11.2, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 10.4 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 3.3 arttı.

Sanayi üretimi Şubat’ta mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış seriyle bir önceki aya göre yüzde 0.2 azaldı. Şubat’ta arındırılmamış verilerle sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 3.5 azalırken, yıllık bazda yüzde 9.9 arttı. Arındırılmamış verilere göre sanayi üretimi Ocak’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12.9 artış göstermişti. Böylece yılın ilk iki ayında sanayi üretimindeki artış yüzde 11.4’e ulaştı.

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nurullah Gür, sanayi üretiminin şubat ayında bir önceki aya göre çok hafif gerilese de, geçtiğimiz yılın ^ aynı ayma göre çift haneye yakın bir yükseliş gerçekleştirmesinin dikkat çekici olduğunu söyledi. İmalat sanayinin üretiminde yaşanan çift haneli ve ileri teknoloji sanayi üretimindeki 1 yüzde 17.7’lik büyüme rakamlarının çok olumlu gelişmeler olduğunu belirten Gür, “Bu veriler sanayinin ekonomik büyümeye katkısının 2018’in ilk çeyreğinde de güçlü bir şekilde devam ettiğine işaret ediyor. Küresel ekonomik büyüme geçtiğimiz yıla benzer bir performans gösterdiği takdirde ihracatta yakaladığımız yükseliş trendini sürdürmemiz kuvvetle muhtemel. Son dönemde açıklanan yatırım teşviklerinin öncü pozitif etkilerini 2018’in sonlarına doğru almaya başlayabiliriz. Bu teşviklerin imalat sanayine ve büyümeye asıl etkilerini önümüzdeki iki üç yıllık periyotta göreceğiz. Bu gelişmeler sanayinin çarklarının bu yıl da hızlı döneceği beklentilerini kuvvetlendiriyor” dedi.

İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 10.8

TÜİK, Ocak ayı İşgücü İstatistikleri’ni açıkladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 Ocak döneminde (Aralık 2017, Ocak-Şubat 2018 aylarını kapsıyor) geçen yılın aynı dönemine göre 576 bin kişi azalarak 3 milyon 409 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2.2 puanlık azalış ile yüzde 10.8 seviyesinde gerçekleşti. Ocak ayları itibarıyla son üç yılın en düşük seviyesinde gerçekleşen işsizlik oranı, bir önceki aya göre ise 0.4 puan artış gösterdi. 2018 Ocak’ta, geçen yılın aynı ayına göre tarım dışı işsizlik oranı 2.5 puanlık azalış ile yüzde 12.7 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta işsizlik oranı 4.6 puan azalışla yüzde 19.9 oldu. Ocak’ta mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 5 bin kişi azalarak 3 milyon 163 bin kişi olurken, işsizlik oranı değişim göstermeyerek yüzde 9.9 düzeyinde gerçekleşti.

Doç. Dr. Gür geçen yılın aynı ayma göre daha düşük gelen işsizlik oranının bir önceki aya kıyasla 0.4 puan yükseldiğini vurguladı. Hükümetin istihdamı artırmaya yönelik önemli teşvikler verdiğine dikkat çeken Gür, “Geçen seneye kıyasla istihdam edilenlerin sayısı 1 milyon 357 bin kişi artsa da, bu artış işsizlik oranını tek haneli rakamlara indirmeye yetmiyor. Emek piyasasına yönelik uzun vadeli reformların hayata geçirilmesine yönelik çalışmaların hızlandırılması, iş insanlarının da elini taşın altına sokması gerekiyor. Hem özel sektörün hem de çalışanların kazandığı bir ortamda Türkiye ekonomisi daha hızlı büyüyecektir” dedi.

BÜTÇE AÇIĞI 20.4 MİLYAR TL

Maliye Bakanlığı verilerine göre, bütçe gelirleri Mart’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23.4 artarak 48.2 milyar TL, bütçe giderleri yüzde 16.8 artarak 68.4 milyar TL oldu. Bu çerçevede Mart’ta bütçe dengesi 20.2 milyar TL, faiz dışı denge ise 10.6 milyar TL açık verdi. Ocak-Mart döneminde bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.7 artarak 167.4 milyar TL, bütçe giderleri yüzde 17.7 artarak 187.9 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde bütçe açığı 20.4 milyar TL, faiz dışı fazla ise 1.9 milyar TL oldu. Aynı dönemde vergi gelirleri yüzde 19.9 oranında artarak 145.8 milyar TL olurken faiz dışı giderler yüzde 17.6 artarak 165.6 milyar TL düzeyinde gerçekleşti.

2017 yılının güçlü büyümesinde kamu yönetiminin katkısının çok net bir şekilde görüldüğünü söyleyen ekonomist Erdoğan Turan, kamunun sermaye harcamalarındaki artış ve faiz giderlerindeki yükselişin bütçenin harcamalar tarafına dikkat çektiğini söyledi. Mart’ta sermaye giderlerinin geçen yıla kıyasla yüzde 45.7 genişlediğini dile getiren Turan, “Burada kamu gayrimenkul yatırım giderlerindeki hızlı yükselişin etkisi hissediliyor. Faiz harcamaları da borçlanma maliyetlerindeki yükselişle yüzde 34.1 arttı. Sosyal güvenlik açığı için aktarılan tutarın Mart’ta düşmeye devam etmesi bütçe performansı açısından olumlu” diye konuştu.

Mali politikalarla 2017’de yüksek büyüme yakalayan Türkiye’nin 2018’de yüzde 5-6 civarında büyüyecekse, gevşek mali politikaların devamı bekleneceğini ifade eden Turan, “Nitekim teşvik paketleri vb. uygulamalar 2017’deki gibi olmasa da 2018 yılında büyümeyi destekleyecek. Mali disiplinde gevşeme var evet ama kopma yok”

“AŞIRI MALİ DİSİPLİN DE İYİ DEĞİL”

Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer ise, mali disipline sahip olmanın bir hükümetin sahip olabileceği en önemli hasletlerden olduğunu vurgulayarak, aşırı mali disiplinin ise iyi olmadığını kaydetti. Türkiye’nin şu anda yüzde 28.5 olan kamu borcunun milli gelire oranı ile dünyada en az borçlu ülkeler arasında ilk sıralarda geldiğini belirten Tatlı-yer, “Yine, bütçe açığı da Maastricht kriterlerinin oldukça altında. Şu halde, Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan şey, hükümetin mali disiplini büyük bir sıkılıkla gerçekleştirmesi değil. Asıl ihtiyaç duyulan şey, hükümetin reel ekonomiyi büyütecek şekilde ve ekonomik büyümeyi destekleyecek şekilde harcama düzeyini yine ‘normal’ mali disiplinden taviz vermeden arttırmasından geçiyor” diye konuştu.

Doç. Dr. Nurullah GÜR / SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü
”Mali disiplinden taviz yok”

Geçen seneye göre artan kamu istihdamı neticesinde yükselen personel giderleri ve son dönemde artan faiz oranlarının faiz giderlerini yükseltmesi gibi nedenlerden ötürü bütçe giderlerinde artış görünüyor.

Bununla birlikte, ekonomik büyümenin canlanması ve kurdaki artışın etkisiyle vergi gelirlerinde de ciddi bir artış yaşandı. Kamu kesimi ekonomiyi canlandırmaya yönelik önemli teşvikler sunsa da, otomatik dengeleyiciler mekanizmasının devreye girmesi ve alınan ilave tedbirlerle mali disiplinden çok fazla taviz verilmiyor.

Türkiye, bütçe açığı ve kamu borç oranı gibi mali disiplin göstergeleri bakımından hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında daha iyi konumda.

Erdoğan TURAN / Ekonomist
“Sanayi üretimi yüzde 6 büyümeye işaret ediyor”

Sanayi üretimi gücünü koruyor. Bir önceki aya göre gelen veri beklentileri karşılamasa da geçen yıldan ivme kazanmış sanayi üretimi bu haliyle yüzde 6 büyümeye işaret ediyor.

2018 için büyüme beklentim yüzde 6. Kurdaki seviye enflasyondaki katılık ve kurun gelecek dönemde enflasyonu yukarı çekme durumu Merkez Bankası’nı fonlama maliyetlerini yukarı çekmeye zorlayabilir. Ancak faiz yükseltilmesi enflasyonla mücadelede etkili olabilirken büyümeyi de aşağı çekme durumu var. Yüzde 5 seviyesi altında büyümeye razıysak Merkez Bankası faizi yükseltebilir. Faize dokunmayıp rezerv opsiyon-zorunlu karşılıklar gibi silahlar da kullanılabilir. Gerek duyulursa son seçeneğin uygulanacağını düşünüyorum.

Yrd. Doç. Dr. Mevlüt TATLIYER / Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
“İşgücü piyasasında yapısal reformlar gerçekleştirilmeli”

Türkiye ekonomisinin 2017’de göstermiş olduğu iyi performans ve hükümetin istihdamı arttırabilme noktasında özel sektöre sunduğu istihdama yönelik çeşitli teşvik ve vergi indirimleri istihdamın 2017’de güçlü bir şekilde artmasında oldukça önemli paylara sahip oldu. İstihdamdaki artış trendinin devam edebilmesi için 2018’de iyi bir ekonomik büyüme oranına ulaşmak gerekiyor. Yani ekonomideki canlılığın sürmesi ve sağlanan teşvikler ile vergi indirimlerinin devam etmesi şart. Türkiye’de işsizlik oranının yüzde 5-6’lar düzeyine indirilebilmesi için ise işgücü piyasasında yapısal reformların gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Enflasyon oranında geçen ay neredeyse hiçbir değişiklik olmadı. TCMB, politika faiz oranını düşürmek için enflasyonda bir düşüş beklediğinden 25 Nisan’da TCMB’nin politika faiz oranında bir değişikliğe gitmeyeceğini düşünüyorum. Fakat yüzde 13 düzeyindeki politika faiz oranı yüzde 10 olan enflasyon oranının oldukça üzerinde. Bu sıkı para politikasının Türkiye ekonomisi için oldukça zararlı olduğunu düşünüyorum.

Hülya Genç Sertkaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu