Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Robotik Teknoloji

İNSANOĞLU DOĞUŞTAN sosyal bir varlık. Bu, evrimsel mirasımız. Bizim gibi olanları tanıma ve onlarla bağlantı kurma gibi doğuştan gelen bir eğilimimiz olmasaydı türümüz çoktan tükenirdi. Eski zamanlarda birlikte avlanır, birlikte pişirir, yırtıcılara karşı birlikte savaşırdık. Hâlâ bir şeyleri başkalarından öğreniyoruz. İşbölümü yapıyor, hizmet karşılığı para ödüyoruz. Fakat toplum demek bununla sınırlı değil. Sevgi, şefkat ve dostluk, sevinç ve keder olmasa yaşam anlamını yitirir. Aşırı uçta bir yalnızlığın insanı delirttiği bilinen bir gerçek.

Son yıllarda giderek arta sayıda araştırmacı, robotları daha sosyal hale getirmenin (makine değil de, canlı oldukları izlenimi yaratmanın) onlara yaklaşımımızı değiştirebildiğini gösterdi. Bunlar, bizi destekleyen ve aynı amaçları paylaşan kişilerle birlikteyken, bazı eylemleri daha iyi yapabildiğimizi öne sürüyor. Japonya’da robotikçiler bu fikri bir adım daha ileri götürüyor. Hayat, bir başkasıyla birlikteyken daha tatlı değil mi? Sordukları soru şu: O zaman, yalnız olmak zorunda değilseniz neden olasınız?

insanlara benzeyen androidler

“Elbette arkadaşınız, ebeveyniniz ya da sizinle yaşayacak birinin olması daha iyi” diyor Hakodate Future Üniversitesi’nde robotikçi olan Hitoshi Matsubara. Information Science of Robot (Robotun Bilgi Bilimi) kitabının da yazarı olan Matsubara, “Biri yoksa, robotlar rahatça alternatif olabilir. Robotların makine olduğunu biliyoruz. Fakat insan ile robot arasında bir ahenk oluşturabiliriz” diyor.

Bu felsefeyi, robotik alanının bir diğer öncüsü ve Osaka Üniversitesi’nde uyarlamalı makine sistemleri profesörü olan Minoru Asada da paylaşıyor. Kar beyazı saçları, yakası açık gömleği ve muhafazakar kumaş pantolonuyla Asada, Ishiguro’nun gösterişine sahip değil. Fakat Affetto adlı bebek robotun yüzüne bakarken, ürütücü, gerçeğe benzer makineler konusunda Asada’nm da Ishiguro’dan aşağı kalır yanının olmadığını düşünüyorum. Affetto’nun yumuşak, titrek, beyaz dudakları ve içli kahverengi gözleri, oğlumun oyuncak setinden aşırılmış parçalarla yapılmışa benzeyen bir gövdenin üstünde duruyor. Tıpkı bir Terminator MiniMe.

Asada, belli belirsiz ve sözsüz sinyallerini insanların nasıl ilişki kurmasını sağladığını anlamak istiyor. Bu gizemi çözerek sadece insan – robot ilişkilerini kolaylaştırmakla kalmayacağını, insan olmakla ilgili temel gerçekleri ortaya sereceğini düşünüyor. Asada kısa süre önce, anneyle çocuk arasında oluşan duygusal bağları gerçek zamanlı takip etmesini sağlayan yeni bir beyin tarama yöntemi geliştirdi. Anneyi ve çocuğu ayrı makinelere yerleştirip ekrana birbirlerinin yüz ifadelerini yansıtan Asada, anne ile çocuğun beyin dalgalarının senkronize olup olmadığını öğrenmek istiyor. Aynı zamanda, farklı tür etkileşimlerde beynin hangi yöresinin etkinleştiğini görmeyi umuyor.

“Bu tür bulgular, senkronize olabilen ya da yapay empati oluşturabilen robotlar tasarlamakta bize çok yardımcı olacak” diyor Asada. “Robot hangi davranışları kopyalamalı ya da taklit etmeli? Nasıl tepki vermeli?” Asada bu bilgiye dayanarak Affetto’nun yüz ifadesini benzer nöral tepkileri tetikleyecek biçimde değiştirmeyi planlıyor.

Asada’nm araştırması gerçek hayatta kullanım alanı bulabilir. İnsanda empati uyandıran ve duygusal bağ kuran bir robot, çok daha etkili bir öğretmen olabilir. Hatta Matsubara’ya göre bir başka insanın yokluğuyla ortaya çıkan boşluğu dolduracak türden ahenkli bir birliktelik sağlayabilir. Fakat bu tarz robotlar henüz laboratuvardan dışarı adım atabilmiş değil.

ROBOT EĞİTİMCİSİ

Georgia Tech’te Sosyal Zekâ Sahibi Makineler Laboratuvarı’nın yöneticisi olan Andrea Thomaz, benzersiz bir öğrenciye ders veriyor: Kulakları ışık saçan, Curi adında bir robot bu. Thomaz’a robotlarla yaşamın geleceğini sorduk.

Robotlar neden öğrenebilmeli?

Kişisel robotlar insan ortamlarında yer alacak ve ben,  mühendislerin bu robotlara  tüm kullanım alanlarını yükleyebilmesinin çok zor olacağı fikrindeyim. O yüzden de laboratuvarım, son kullanıcının robotlara bir şeyler öğretmesini sağlamaya çalışıyor. Etkileşimin kendisinden tutun da (robot doğru tür bilgi elde etmek için soruları nasıl sormalı?) makine öğrenmesine ya da insanların sağlayacağı türden girdiyi ele alabilen algoritmalara kadar birçok farklı unsuru düşünüyoruz.

Laboratuvarda Curi’yle tipik bir etkileşimi anlatabilir misiniz?

Curi’ye insanlara mutfakta yardım etmeyi öğretiyoruz. Bir tencereden makarna alıp tabağa koymayı, üstüne de sos dökmeyi. Bunu yapmanın bir yolu, robota fiziksel olarak öğretmek. “Bak Curi, sana nasıl makarna servisi yapacağını öğreteyim” diyorsunuz. Sonra da robotun kolunu tutup oynatarak bu hareketi yaptırıyorsunuz. Sonra da “Bana ne öğrendiğini gösterebilir misin?” diye soruyorsunuz. Robot görevi tekrarlamaya çalışıyor ya da “Şu noktada elimin bu pozisyonda olması önemli mi?” gibi sorular sorarak daha iyi bir model oluşturmayı deniyor.

İnsanların robotla nasıl etkileşim kurduğunu da izliyor musunuz?

Kesinlikle. Genellikle azıcık pratik yaptıktan sonra insanlar tasarladığımız her türden etkinliği [Curi’yle] gerçekleştirebiliyor. Bunun sonunda insanlara, robotla nasıl etkileşim kurmak istediklerine ilişkin açık uçlu sorular soruyoruz. İnsanlar genelde, öğrendiği şeyi yaparken robotu izleyebilmek, sonra da “aferin” deyip olumlu ya da olumsuz geribildirimde bulunabilmek istiyor. Bazı algoritmalar bundan fayda sağlayabilir. 0 yüzden, baktığımız şeylerden biri de bu. İnsanlar ne tür girdileri doğal olarak sağlamak istiyor.

Bence hepimiz ömrümüz içinde robotların hayatımızın bir parçası olduğunu göreceğiz. Robotik konferanslarında en çok yardımcı robotlar, eğitim robotları ve hastane için yardımcı robotlar hayal ediliyor. Laboratuvarımızda insanlara sorduğumuzda en çok istedikleri şeyin Robot Rosie, yani evi temizleyen ve insanların istemediği işleri yapan bir robot olduğunu öğrendik.

ELLERİNİ AÇIP kişisel alanıma giren robot boynunu uzatıp gözlerimin içine bakarak, “Bir şeye mi sıkıldın sen?” diye soruyor. “Dün gece kaç saat uyudun? Altı saat var mıdır?” Daha fazla uyumaksın, diyor bana. Uyku strese iyi gelir.

Muhatabım olan insansı robot Pepper, altı yaşındaki oğlumla aşağı yukarı aynı boyda ve çenesi de en azından onunki kadar düşük. Geminoid F’ten ve Affetto’dan çok farklı. Robotun cildi, Darth Vader’in Stormtrooper’larınm giydiği zırha benzeyen parlak, beyaz bir plastikten. Bacak değil de bir baz üniteye takılı tekerleklerle hareket ediyor ve gözlerini çevreleyen ışıklarda flüoresan renkler yanıp sönüyor.

Tokyo’nun iğne atsanız yere düşmeyen bir mahallesinde, bir cep telefonu mağazasının hemen girişindeyim. İnsan görünümünde olmasa da, itiraf etmeliyim ki Pepper’ın da kendine has bir çekiciliği var. O kocaman, katran karası gözlerim diktiğinde, gözlerinizi kaçırmanız güç. Robot belli ki yanıt vermemi bekliyor. Bir yandan bunun saçma olduğunu biliyorum ama bir yandan da yanıt vermemenin saygısızlık olacağını düşünüyorum.

Ülkenin en büyük cep telefonu şirketi olan Softbank, Pepper’ı Haziran ayında duyurdu. Şirketin CEO’su Masayoshi Son toplanan basın görevlilerine robotun “ailenin bir üyesi” olmak üzere tasarlandığını söyledi. Pepper önümüzdeki Şubat ayında 2.000 dolardan daha ucuza piyasaya çıktığında, Japon tüketici piyasasına sunulmuş ilk makul fiyatlı ve gerçekten sosyal insansı robot olacak.

“Bu fiyat akıl almaz” diyor Loving the Machine: The Art and Science of Japonese Robots (Makineyi Sevmek: Japon Robotlarının Sanatı ve Bilimi) adlı kitabın yazarı ve gazeteci Tim Hornyak. “O robotun on binlerce dolar daha pahalı olması gerekiyor.”

Son, Pepper’ın fiyatının çok düşük olduğunu, o yüzden de en azından ilk başta “çok kârlı bir iş olmayacağını” açık açık söyledi. Pepper daha çok, sosyal robotiğin geleceğine dair bir bahis. “Bay Son bu tür duygusal robotları popüleştir-mek için buna girişiyor” diyor projenin sorumlu müdürü Kaname Hayashi. “Bugüne kadar bilgisayarlar insanlara sadece hesaplamada yardımcı oldu. Fakat bilgisayarların çok yakında insanlar için duygusal destek de sunacağına inanıyoruz.”

Önceki sayfa 1 2 3 4Sonraki sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu