Bilim - Teknoloji - İnovasyon

Robo taksiler kent içi ulaşımda yepyeni bir dönem başlatacak…

Robo taksiler geliyor

Yaklaşık 100 yıldır konuşulan şey nihayet gerçek oluyor. Otonom araç teknolojisi birkaç yıl içinde yollarda görülmeye başlanacak. Beklentiler büyük. Robo taksiler kent içi ulaşımda yepyeni bir dönem başlatacak…

DÜNYANIN her yerinde, geleneksel yöntemlerle çalışan taksiciler, Uber, Lyft, Curb, Grab gibi internet üzerinden gelen taleplerle çalışan taksicilere tepki gösterirken, bu piyasaya asıl tehlike önümüzdeki on yıl içinde aşamalı olarak gelecek. Robo-taksi olarak anılan, tamamen otonom çalışan, sürücüsüz taksiler yollarda olacak. Bu hizmet sektörü de 2030 yılında 2 trilyon dolarlık bir pazar oluşturacak.

İsviçre’nin dünyaca ünlü büyük finans şirketlerinden UBS Group AG’nin tahminlerine göre sürücüsüz taksilerin dünya çapında toplam büyüklüğü 2030 yılında, yıllık 2 trilyon doları bulacak. Tahmin, UBS’nin simülasyon la-boratuvarında, New York taksi filosu temel alınarak yapıldı. İşletme maliyetleri, kullanılabilirlik oranları, şarj istasyonları ağı, taksi filosu, müşteri talepleri göz önüne alındı. New York taksilerinin tamamen robo-taksi olması halinde, bugünkü mevcut filonun üçte iki oranında azalacağı, taksilerin müşteri almak için yollarda boş dolaşmayacağı ve trafiğin de böylece rahatlayacağı anlaşıldı. Bunun için şarj istasyonlarının ve bazı elektronik devrelerde kullanılacak entegre devrelerin mükemmel hale getirilmesinin zorunlu olduğu da vurgulandı.

CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Banka analistlerinden David Lesne, “Teknolojik ve finansal açıdan her imkana sahibiz. Ama en küçük bir aksaklığı bile göze alamayız. Alman Siemens AG ve İsveç/İsviçre ortaklığındaki ABB Ltd, geçiş için hazır olduklarını söylüyor. Alman otomobil üreticisi Daimler, pazarı araştırıyor. Olgunluk döneminde bu piyasa yükselişe geçecek” diyor.

Robo-taksiler, her ne kadar, kaza ihtimalini minimuma indirecek ileri teknoloji cihazlarıyla donatılsa da kaza, her zaman mühendislerin göz ardı edemeyeceği bir durum. Robo-taksi, tüm kurallara uygun bir şekilde yol alıyor olabilir. Ama bir başka aracın robo-taksiye çarpmayacağını kim garanti edebilir? Bu durumda yolcu kazayı yarasız atlatsa bile ne yapacak? Merkeze mi, polise mi haber verecek? Yoksa araçtan çıkıp gidecek mi? Bu soruyu kimse cevaplayamıyor.

Robo-taksi olarak bilinen kamu hizmeti araçları, aslında “otonom” bir otomobil. Çevresini algılayıp, insan müdahalesi olmadan hareket eden bir araç. Gelişmiş kontrol sistemlerinden gelen bilgileri çok kısa zamanda değerlendirip ona göre hareket ediyor, önüne çıkan engelleri tanıyor. Nedir bu gelişmiş kontrol sistemleri?

Radar (radyo dalgalarıyla uzaklığı, hızı ve konumu belirleyen cihaz), Lidar (lazer kullanarak bir nesnenin uzaklığım anlamaya çalışan sistem), sonar (seyrüsefer için ses dalgalarının kullanıldığı teknik), GPS (küresel konumlama sistemi), odometri (hareket sensörlerinden gelen verileri, zamanla pozisyon değiştirmekte kullanan sistem), atıl ölçüm üniteleri (hareket halindeki bir cismin üzerinde oluşan kuvvetleri ölçen elektronik devreler) vs..

TARİHİ ÇOK ESKİ

Otomatik sürüş sistemleri, 1920’lerde düşünüldü. Otomobilin icadından sadece 25 yıl sonra. Denemeler başarısız oldu ve analog bilgisayarların ortaya çıkmaya başladığı 1950lerde tekrar gündeme geldi. Ama o teknolojiyle başarma şansı da pek yoktu. 1977’de Japonlar, bir model yaptılar ama sürüş için özel karayolları yapılması gerekiyordu. Yola gömülen elektronik sistemler, otomobile yön veriyordu. Kısaca ADS (Automated Dri-ving System) olarak bilinen bu otomobilin pratikte kullanılması mümkün değildi, îlk ciddi otonom otomobil.

1980’lerdc Carnegie Mellon Üniversitesi laboratuvarın-dan çıktı. Almanlar bu projeyi hararetle destekledi. Gerçek anlamda ilk sürücüsüz otomobil, 1995’te ABD’de Pittsburgh ve San Diego kentleri arasındaki 2 bin 797 millik yolun yüzde 98.2’sini sürücü müdahalesi olmadan kat etti.

Günümüzün robo-taksi modeline ilk örnek, kendi kendine giden araçlarda iddialı bir firma olan Waymo’nun otomobiliydi. Waymo’nun otomatik konumda 16 milyon km yol gittiği ileri sürüldü. 2018’in sonlarında ise Waymo otomobiller, ABD’de taksi hizmetleri piyasasında tamamen otonom ilk ticari araç olmayı başardı.

Gelecek nesiller şanslı. Yolcu almakta nazlanan taksicilerin, “Mesafe kısa”, “Yağmur yağıyor”, “Güzergahım üzerinde değil”, “Karşı tarafın taksisiyim” gibi bahanelerini çekmek zorunda kalmayacaklar.

Robo-taksiyle ilgili gelişmeler

■ Japonlar, 2020 Olimpiyat Oyunları’nda robo-taksi hizmeti vermeyi planlıyor.

■ Singapur, 2016’da otomobil parçaları üreticisi Aptiv (önceki adı Delphi) şirketiyle kentte robo-taksiler kullanımı konusunda anlaşma imzaladı.

■ Daimler AG, 2017’de Bosch şirketiyle otonom taksilerin bilgisayar yazılımlarını geliştirmek üzere işbirliğine girdi.

■ Renault-Nissan- Mitsubishi İttifakı, 2017’den itibaren on yıllık dönemde robo-taksiler geliştirme kararı aldı.

■ Birleşik Arap Emirlikleri, 2020’de 200 otonom Tesla’nın Dubai’de robo-taksi olarak kullanılmasını kararlaştırdı.

■ Volkswagen, 2017’de Cenevre Otomobil Fuarı’nda otonom konsept otomobil Sedric’i tanıttı. Bu otomobil robo-taksi olarak kullanıma uygundu.

■ General Motors ve Lyft, 500 milyon dolarlık yatırımla otonom taksi filosu kurulması konusunda anlaşmaya vardı.

■ Ford Motor, Daimler AG, BMW, Fiat-Chrysler ve Honda, çeşitli ortaklıklarla bu piyasaya girdiler.

■ Google, 2017’de bu sektöre bir milyar dolarlık yatırım yapacağını açıkladı.

Altı seviyede otonom otomobiller

Kendi kendine hareket eden otomobiller, altı değişik seviyede değerlendirilir. Bu değerlendirmeyi, SAE International yapar. ABD’de Otomotiv Mühendisleri Derneği olarak kurulan SAE (Society of Automotive Engineers), daha sonra bütün dünyada 138 bin üyeye sahip uluslararası bir kuruluş haline gelmiştir. SAE’nin seviyeleri kısaca şöyle:

SEVİYE 0

Gerektiğinde sürücüyü ikaz eden sistemlerle donatılmış otomobildir. Sürüşe müdahale etmez. Dolayısıyla araç üzerinde kontrolü yoktur.

SEVİYE 1

Sürücü ve otomatik sistemler, aracın kontrolünü paylaşır.

Motor gücü ve araç hızı sürekli kontrol edilir. Sürücünün elleri direksiyon üzerindedir. İstenen rakamda hızı sabitleyen “cruise control” donanımı, park etmeye yardımı olan elektronik asistan ve hareket halindeki aracı şerit içinde tutmayı sağlayan LKA (Lane Keeping Assistance), bu seviyedeki otomobillerin özellikleridir.

SEVİYE 2

Sürücü, ellerini direksiyon üzerinden çekebilir. Çünkü otomatik sistemler; hızlanma, aracı yönlendirme ve frenlemede tam kontrolü elinde tutar. Fakat bu, tamamen güvenilir bir donanım değildir. Sürücü ters giden herhangi bir durumda direksiyona müdahale etmek için hazır beklemelidir.

SEVİYE 3

Sürücü, hem ellerini direksiyondan hem de gözlerini yoldan ayırabilir. Cep telefonunu kullanabilir, e-postalarını kontrol edebilir, hatta bir film bile izleyebilir. Otomobil, acil karşılık verebileceği durumlar için hazırlıklıdır. Uzun yolda hiçbir sorun çıkmaz. Fakat üreticisi, sıkışık kent içi trafiğinde, sürücünün müdahaleye hazır durumda olmasını tavsiye eder.

SEVİYE 4

Bu seviyedeki otonom otomobillerde sürücü uyuyabilir, arka koltuğa geçebilir. Aracın güvenliğine dikkat etmesi gerekmez. Ancak bu seviyede kendi kendine sürüş, özel alanlarda desteklenir. Bu alanlar, GPS uygulamasınca belirlenmiş ve sanal olarak çitlerle çevrilmiş (geofenced) coğrafi alanlardır. Bu alanların dışında sürücü müdahale etmezse, araç kendini kenara çeker veya bir yere park eder.

SEVİYE 5

Hiç bir insan müdahalesine ihtiyaç duymayan otonom otomobillerdir. Yani robo-taksilerdir. Bu modellerde direksiyonu “opsiyonel” olarak verirler.

Alev Rigel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu