Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Risk iştahında artış var…

Borsada yabancı alınılan arttı. 91.500 bu hafta izleyeceğimiz ilk önemli destek olacak. Bu seviyenin üzerinde kalındığı sürece aşağı yönlü pozisyon alımı için aceleci olunmamalı. Dolarda ise aşağı yönlü marjlar sınırlı…

REFERANDUMUN ardından geçtiğimiz hafta yurtiçinde siyasetteki gelişmeler ön planda olmasına karşın, risk algısında iyileşme yaşandığı dikkat çekti. Referandum sonrası Başbakan ve Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalarda seçim tarihi olarak 2019’u işaret etmeleri en azından kısa vadede bu yönde bir belirsizlik oluşmasını engelledi. Buna karşın referandumun geride kalmış olması siyasetin fiyatlamalar içindeki etkisini tamamen ortadan kaldırmış değil. îdam tartışmaları ve bu konu bağlamında Avrupa Birliği ile ilişkilerin kopma ihtimali ise geçtiğimiz hafta piyasadaki iyimser havayı az da olsa sınırladı.

Bu konular da dahil olmak üzere referandum sonrası siyasetin yol haritası henüz netleşmiş değil. Yeni bir referandum ihtimalini dahi akla getiren idam tartışmaları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş ile ilgili düzenlemeler, olası kabine değişikliği gibi birçok konu siyasetin bir süre daha ekonomik verilerin önünde yer bulmasına neden olabilir. Bu nedenle geçtiğimiz hafta olduğu gibi zaman zaman yurtiçi piyasaların, global piyasalardan ayrıştığını görebiliriz.

borsa sektor

içeride siyasetteki bu gelişmelerin dışında bu hafta takip edeceğimiz en önemli konular Çarşamba günü gerçekleşecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı ve Cuma günü açıklanacak enflasyon raporu olacak. PPK’dan faiz oranlarında herhangi bir değişiklik kararı çıkmasını beklemezken, para politikasındaki sıkı duruşun korunacağı mesajının tekrarlanmasını bekliyoruz. Cuma günü açıklanacak enflasyon raporunda da ana konunun bu olacağı kanaatindeyiz. TCMB’nin faizlerde beklediğimiz gibi değişiklik yapmamasının kurlardaki etkisinin sınırlı olmasını beklerken, fonlama maliyetinde artışa neden olacak yeni bir düzenleme, uluslararası piyasalardaki uygun koşullarla birleşince kurları hızla aşağıya itebilir.

KISA VADELİ BEKLENTİLER DEĞİŞİYOR

Seçim kampanyası döneminde ve başkanlığının ilk günlerinde güçlü dolar ve yüksek faiz vurgusu yapan Trump’m bu söyleminde değişikliğe gitmesi, gelişmekte olan ülkelerin nefes almasını sağladı. ABD faizlerinde aşağı yönlü hareket ivme kaybetmiş olsa da geçtiğimiz hafta da devam etti. Dolar Endeksi’nde de benzer durum söz konusu. Bununla birlikte vergi reformu ile ilgili hazırlıkların devam ettiği ve çok yakında bununla ilgili gelişmelerin olacağını belirten Hazine Bakanı da ABD’de hisse senetlerini destekleyen etkenlerden biri oldu.

Tüm bu gelişmeleri üst üste koyduğumuzda başta da bahsettiğimiz gibi ibre bir anda gelişmekte olan ülkelere dönmüş olsa da biz bunun kalıcı bir trende dönüştüğünü söylemek için erken olduğunu düşünüyoruz. ABD’de resmi otoritelerin söylemlerindeki bu değişimler kısa vadede piyasaları desteklese de orta vadede Trump’la birlikte ABD’nin global ölçüdeki askeri etkinliğini artırma çabası, Suriye’de Rusya ve Iran ile Kuzey Kore’de de Çin ile ilişkilerin gerilmesine neden olabilir. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerin birçoğunda hisse senedi çarpanları tarihsel ortalamaların üzerinde, buna ek olarak mayıs sonrası dönemde mevsimsel etkilerle küresel ölçüde likiditenin, volatilitenin ve getirilerin düşüş eğiliminde olduğunu biliyoruz. Bu iki etkenin birleşmesi ve hali hazırda devam eden küresel ölçüdeki jeopolitik riskler, 2017 bahar ve yaz aylarında başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde hisse senetleri piyasalarında düzeltme yaşanma olasılığını artırıyor. Bu nedenle kısa vadede iyimserliğin ağır bastığını düşünsek de orta vade için biraz daha temkinli bakıyoruz.

YABANCI ALIMLARI YÜKSEK

Borsa İstanbul ile yabancı takas oranı arasında çok sıkı bir korelasyon olduğu gerçek. Son yıllarda yüzde 61.5’in altına inmeyen yabancı oranındaki bir puanlık bir değişim dahi endeksin yönü üzerinde etkili olmaktadır. 2016 sonunda düşük çarpanların cazip kıldığı BIST’e yabancı girişi yeniden başlarken, ocak ayında TCMB’nin fonlama maliyetindeki artış ve para politikasında sıkı duruşun verdiği güven bu girişi ivme kazandırmıştır. Gelen bu alımlarla yabancı takas oranı son bir buçuk yılın zirvesi olan yüzde 65 sınırına dayandı.

Yabancı yatırımcının bir ülkeye girişinde hisse senetlerinin değerlemesi kadar, giriş ve çıkış yaptığı esnadaki kur tahminleri de etkilidir. TCMB’nin ocak ayındaki kararlarının ve mevcut faizlerin TL’yi kolay satılabilir para birimi olmaktan çıkarması, uzun süredir cazip değerlemelerin bulunduğu BIST’e ilgiyi arttıran etken oldu. BIST’in mevcut seviyelerin birkaç yıl vadeli düşünen yatırımcılar için hala cazip olduğunu düşünüyoruz. Buna karşın yabancı yatırımcıların da siyasi ve jeopolitik gelişmelere göre pozisyonlarını zaman zaman gözden geçirmesi mümkün olacaktır. Her ne kadar algı yabancı yatırımcının pozisyonlarını çok uzun süreli taşıdığı şeklinde olsa da son zamanlarda algoritmik işlemler de dahil olmak üzere kısa vadeli pozisyon değişimleri de dikkat çekmekte. 11 Ocak’taki dolar bazlı dip seviyeler baz alındığında BIST-lOO’de kısa sürede sağlanan yüzde 25 üzerindeki getirinin de uygun ortam bulunduğunda kar realizasyonuna bağlı düzeltmeler getirebileceği göz önünde bulundurulmalı. Bununla birlikte, kurlardaki aşağı yönlü beklentilerin azalması ve mayıs-eylül döneminde genelde piyasalardaki hareketliliğin azalması yeni girişlerde azalışlara neden olabilir. Bu da kısa vadede yabancı alımlarınm desteklediği yukarı yönlü hareketleri orta vade için sınırlayabilecek bir etken.

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDEKİ TRAFİK YOĞUN

Nisan ayı sonu itibariyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun bir diploması trafiği başlıyor. 30 Nisan’da Hindistan, 3 Mayıs’ta Rusya, 14-15 Mayıs’ta Çin, 16-17 Mayıs’ta ABD liderleri ile görüşecek olan Cumhurbaşkam’mn bu yoğun trafiğindeki mesajlar ön plana çıkabilir. Özellikle son dönemde Suriye politikası başta olmak üzere ABD ile ilişkilerde esmeye başlayan olumlu hava için 16-17 Mayıs toplantısı önemli olacaktır. Bu toplantı öncesinde 5 Mayıs’ta Türkiye’nin kredi notu güncellemesi bulunan S&P’den verilecek mesajlar da önemli olacaktır.

Bunların yanında son dönemde kopma noktasına gelen AB ile ile ilişkiler içinde Cumhurbaşkanı’nın 25 Mayıs’ta Brüksel’de AB komisyonu ile yapacağı görüşmeler önemli olacaktır. Piyasa tüm bu görüşmelerden yeni dönemde uluslararası ilişkilerdeki konumlanma konusunda mesaj arayacaktır. Piyasadaki genel algı Batı ile entegrasyonun ve işbirliğinin devamı yönünde verilecek mesajların piyasayı pozitif etkileyeceği yönünde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu