Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Piyasalar gündem oluşturmakta zorlanmıyor

Avrupa’da ortaya çıkarı bankacılık krizine henüz bir çözüm bulunmuş değil. Bu hafta da bu konuda bazı spekülatif gelişmeler görülebilir. Ayrıca Çin piyasaları yeniden açılıyor. Suriye sıkıntısı da devam ediyor…

BU yıla serseri mayın gibi kime çarpacağı belli olmayan bir satış döngüsü ile başladık; bir buçuk aydır da bu döngü başladığı gibi devam ediyor. Çin hisseleri ile başlayan süreci petrol ve dolar izledi. Bu halkaya geçen hafta başta Avrupalılar olmak üzere bankalar öncülüğünde hisse senetleri eklendi. Çin hisse senetleri ve yuan’daki panik Çin Merkez Bankası’nm aldığı radikal önlemlerle yatıştırılmaya çalışılırken, dolardaki aşırı yükseliş FED’in sözlü müdahaleleri ile yerini sert düşüşe bıraktı.

4 soruda piyasalar

Petrol ise bu süreçte tam anlamıyla sahipsiz kaldı. Dile getirilen arz kesintileri söylentiden öteye gidemedi, bu nedenle petroldeki toparlanma çabaları her seferinde sonuçsuz kaldı. Bu satış sürecinin son halkası da Avrupa bankacılık sektörüne yönelik sermaye yeterliliği spekülasyonlarıyla birlikte banka hisselerini vurdu. Önceki hafta bankaların sermaye yeterliliklerine yönelik dile getirilmeye başlanan endişeler, geçen hafta Yunanistan, İtalya ve Almanya başta olmak üzere bölgedeki bankaların sert satışlarla karşılaşmasına neden oldu. Özellikle Deutsche Bank’ın yükümlülüklerini yerine getirmede zorlanacağına yönelik spekülasyonlar satışların çok daha sertleşmesine neden oldu. Deutsche Bank’tan gelen açıklamalarda 2016 ve hatta 2017’deki yükümlerini yerine getirmede bir sıkıntılarının olmadığı açıklansa da, sorunun çözümü için piyasa her zaman olduğu gibi gözünü Avrupa Merkez Bankası’na çevirdi. Avrupa Merkez Bankası’nm bankalara güvence vermesi bu krizden çıkış için de en kolay yol olarak görülüyor. Bizim tahminimiz, Avrupa Merkez Bankası’nm bu beklentiye kayıtsız kalamayacağı ve mart ayında politikaları gözden geçirme sürecinde bankalara yönelik adımların da yer alacağı yönünde. Bu konudaki ilk açıklamayı da önümüzdeki günlerde görebiliriz.

Avrupa Merkez Bankası’ndan bankalardaki sorunun büyümesine izin verilmeyeceği ve gerekli düzenlemelerin yapılacağı yönünde bir açıklama gelirse en azından mart ayındaki bu adımlar görülene kadar bir rahatlama sağlanabilir. Aksi durumda bu spekülasyonlar kendi kendim doğrulayan kehanetlere dönüşerek Avrupa’da bazı bankaların çok daha zor duruma düşmesine neden olabilir.

GÜNDEM OLUŞTURMAKTA ZORLANILMIYOR

Bu hafta rutin veri takvimi oldukça sakin görünüyor. Buna karşın piyasalardaki sert hareketlerin doğrudan açıklanan verilerle ilgili olduğunu söylemek çok mümkün değil. Bu nedenle veri takviminin sakin olması piyasaların da sakin bir hafta geçireceği şeklinde yorumlanmamalı.

Avrupa’da ortaya çıkan bankacılık krizine henüz bir çözüm bulunmuş değil. Bu hafta da bu konuda ortaya çıkacak gelişmeler spekülatif hareketleri tetiklemeye devam edebilir. Ayrıca geçen hafta kapalı olan Çin piyasaları bu hafta yeniden açılıyor; zemini sağlam olmayan Çin piyasaları oynaklığı daha da artırabilir.

AVRUPA VE BANKACILIK

Piyasalardaki tüm belirsizliklere karşın BIST-100 endeksinin 70 bin üzerinde tutunma çabası dikkat çekiyor. Yurtdışmdaki stresin azalması durumunda BIST’in güçlü bir tepki verebileceğini düşünüyoruz. Özellikle Avrupa’da sermaye yeterliliklerine yönelik endişeler nedeniyle satılan bankalara paralel bir şekilde BIST’te de satış gören bankacılık sektörü, bu tür bir tepkide ön plana çıkar.

Yurtdışında bu tür bir tepkiyi başlatacak gücün Avrupa Merkez Bankası’nda olduğunu düşünüyoruz. İlerleyen günlerde bu sorunların farkında olunduğunun ve Avrupa bankacılık sektörünün arkasında durulduğunun ifade edilmesi bahsettiğimiz güçlü tepkiyi getirebilir. Bu yönde bir açıklama beklemekle birlikte zamanlamayı tahmin etmek çok mümkün değil. Öte yandan Avrupa’da herhangi bir bankanın zor durumda olduğuna dair bir haber çıkması BIST dahil hisse senetleri endeksinde yeni bir dip arama süreci başlatabilir. Bu nedenle kısa vadede bu riski göz önünde bulundurmakta fayda var.

SURİYE ENDİŞESİ

Küresel piyasalardaki belirsizliklerin yanında, coğrafi olarak bizi etkisi altına alan Suriye’deki gelişmeleri daha fazla dikkate almamız gereken bir döneme giriyoruz. Son günlerde uluslararası toplumda Suriye’deki gelişmeler çok daha fazla yer bulmaya başlamış durumda. Bölgede faal durumda olan ülkeler arasındaki görüşmeler çözüm önerileri kadar, fikir aykırılıklarının da daha somut bir şekilde ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu süreç Suriye’de barışa mı yoksa yeni cephelerin açılmasına mı neden olacak bilmiyoruz.

Yeni bir mülteci dalgası ya da bir operasyon riski azalmış değil. Piyasalar bu riskin farkında olsa da henüz fiyatlara yansıtılmadığını düşünüyoruz. İlerleyen günlerde bu risklerden biri realiteye dönüşürse, kısa vadeli fiyatlamalarda aşağı yönlü baskılanmanm artacağı göz önünde bulundurulmalı. Bu konudaki gelişmelerin ne yönde şekilleneceğini bilmediğimiz için mevcut fiyatlama beklentilerimizde bu riskleri göz ardı etmek zorunda kalıyoruz.

BIST-100 endeksinde dip bulundu demek için erken

BİST-1ÛÛ endeksinde 70 bin alfandaki rakamları ucuz olarak yorumladığımızı her fırsatta diie getirmemize karşın, kısa vadede dibin oluştuğunu söylemek için henüz erken. Avrupa’da bir bankanın yükümlülüklerini yerine getirmediği ortaya çıkmadıkça ya da Suriye krizi bizi daha da içine çekecek bir boyuta ulaşmadığı sürece 70 bin ve altındaki rakamlar, hisse senedi yatırımcıları için fırsatlar sunmakta. Buna karşın bu iki konunun masada olması, kısa vadede panik fiyatlaması ile 68 bin civarındaki diplerin ve daha altının da görülmesini sağlayabilir. Suriye konusu tam bir muamma ve bu nedenle ortaya çıkacak sürecin getireceği fiyafclamayı da tahmin etmek mümkün değil. Ancak Avrupa kaynaklı olacak bir türbülansm çok uzun soluklu olmayacağını, sistemin zora girmesine izin verilmeyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle Avrupa kaynaklı geri çekilmelerin kademeli bir şekilde alım fırsatı oluşturacağını düşünüyoruz. Kısa vadede 70.000 ve altında 68.000 güçlü destekler konumunda.

Dolar/TL’de düşüşler alım fırsatı

Önceki haftalarda FED’den gelen açıklamalarla tüm dünyada değer kaybeden dolar, geçen hafta da bu zayıf seyrini devam ettirdi. Dolar/TL’nin 3.05 civarından başlayarak 2.90’a kadar gerilemesine neden olan yurtdışı kaynaklı bu süreç TL için belirleyici olmaya devam ediyor. Geçen hafta genel olarak 2.92-2.95 aralığına sıkışan dolar/TL kuru izledik. Kur için içerideki gündemden ziyade dışarıdaki gündem özellikle doların uluslararası piyasadaki konumu izlenmeli. Dolar/TL’de önceki hafta görülen 2.90 önemli bir destek olmakla birlikte yeni alım düşünenlerin 2.83’e kadar olabilecek geri çekilmeleri de göz önünde bulundurmalı gerekiyor. Dolar/TL’de son aylarda 2.83-3.05 aralığında oluşan kanalı, DXY endeksindeki 93-100 kanalı ile birlikte takip etmek gerektiğini düşünüyoruz. Dolar/TL’de ana trendin güç kaybetse de hala yukarı yönlü olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle kurdaki geri çekilmeleri kısa vadeli trade amaçlı alım için değerlendirmek gerektiği düşüncesindeyiz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu