Şirket Haberleri

Mücevher Markası Roberto Bravo Rusyada Başarıyı Yakaladı

1948’den beri kuyumculuk işiyle uğraşan Denizlili Kamar Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcilerinin satın aldığı İtalyan mücevher markası Roberto Bravo, Türkiye’den önce Rusya’da başarıyı yakaladı. Sekiz yılda Rusya’da sekiz mağaza ve 80 satış noktasına ulaşan marka, şimdi rotasını Dubai, Phuket, Pattaya ve ABD’ye çevirdi. Şirketin yönetim kurulu başkanı Aytaç Kamar, “Rusların bulunduğu yerlerde büyüyeceğiz” diyor.

roberto bravoMarka olmak, kıyasıya rekabetin yaşandığı günümüzde pek şok şirket için adeta bir zorunluluk. Bu konuda önüne büyük hedefler koyanlar ve özgün hikayesi olanlar var. Kimi ba-şanya ulaşıyor, kimi ise hayal kırıklığına uğruyor.

Mücevher markası Roberto Bravo, özgün hikayesini oluşturup başarıya koşanlardan biri. Esasında bir Italyan markası ama sahibi Türk girişimci Aytaç Kamar. Büyüdüğü ülke ise Rusya. Ciro rakamı 35 milyon dolar gibi mütevazi olabilir. Fakat, hızlı büyüyor.

1997 yılında satın aldıkları İtalyan mücevher markası Roberto Bravo’yu Türkiye’den önce Rusya’da büyüten Denizlili Kamar Ailesi’nin üçüncü kuşağından Aytaç Kamar, ilginç kariyer öyküsünü şu cümlelerle açıklıyor: “Roberto Bravo ile farklı bir strateji benimsedik. Türkiye’den önce Rusya’da markalaştık. Rusya pazarına 2005’te girdik ve hızla tırmandık. Orada marka algımız çok yüksek. Artık Rusya dışında, ikinci dilin Rusça olduğu coğrafyalara yöneldik.”

Bugün sadece Moskova’da sekiz Roberto Bravo mağazası var. Diğer şehirlerde ise 80’in üzerinde satış noktası bulunuyor. Azerbaycan, Kazakistan, Gürcistan, Arnavutluk’ta da satış noktaları bulunan marka, buralarda da kendi mağazalarını açmayı planlıyor. Marka, Rusların ağırlıklı olarak ziyaret ettiği coğrafyalarda da mağazalaşmayı hedefliyor. Bunların başında da Dubai, Phuket ve Pattaya geliyor.

Aytaç Kamar, Türkiye’de ise ikisi İstanbul’da ve ikisi de Antalya’da olmak üzere dört mağazalan ve 70’e yakın satış noktalan bulunduğunu belirtiyor. Kamar, “Türkiye’de çok mağaza açmak gibi bir hedefimiz yok. Hedef kitlemize uygun üst segmentteki AVM’lerde olmayı planlıyoruz. 2014’te Nişantaşı’nda çok özel bir konseptte mağaza açmayı düşünüyoruz. Şu anda mağaza arayışımız sürüyor” diye ekliyor.

ÜÇ KUŞAKTIR KUYUMCU

Kamar ailesi üç kuşaktır kuyumcu. Dede Hacı Mustafa Kamar, Denizli’nin Çivril ilçesinde 1948 yılında açtığı manifatura dükkanının bir bölümünde kuyumculuğa başlıyor. Daha sonra oğlu Apaydın Kamar sadece kuyumcu olarak işi devam ettiriyor. Oğulları Aytaç ve Mustafa Kamar da onun yanında kuyumculuğun inceliklerini öğreniyor.

Daha çok yatırım amaçlı olarak 22 ayar ve üzerinde işçilik olmayan ürünlerin satışının yoğun olduğu o yıllarda, farklı tarzdaki takı tasarımlarını müşterilerin beğenisine sunmak istiyor kardeşler. Farklı vitrin dizaynlarına da yöneliyorlar. Ancak yenilik girişimleri, çoğu zaman, müşteri kaybetmekten çekinen babalarının müdahalesiyle karşılaşıyor. Bunun üzerine İstanbul’da kendi işlerini yapmaya karar veriyorlar.

1981 yılında Kapalıçarşı’da Motif Kuyumculuk’u kuran Kamar kardeşler, tasarımlarını, dönemin popüler ürünü olan tel bilezikten çok öteye taşıyor. Hatta o yıllarda kuyumculuk sektöründe daha önce yapılmamış olan birşeyi yaparak, ürünlerinin fotoğraflarının oluştuğu bir katalog bile hazırlıyorlar.

Her zaman farklılık peşinde koştuklarını belirten Aytaç Kamar, kendi işlerinin patronu oldukları o yıllara dair şu anısını paylaşıyor: “Altının rengini değiştiren rodaj denilen bir işlem vardır. 1987 yılında Türkiye’de olmayan bu uygulama için İtalya’dan bavulla rodaj getirdim. Bunlar, altını renklendiren kimyasal sulardı. Yolda bunlar bavulumun içine döküldü ve bütün kıyafetlerim parçalandı. Kurtarabildiklerimle renkli ürünler yaptık 90’lı yıllarda ama kimse almadı. Yine de yılmadık.”

1980’lerden sonra altın ithalatı ve ihracatının serbestlik kazanmasıyla birlikte Kamar kardeşlerin ticareti de gelişiyor. Birçok şirketin 1-2 dolarlara ihracatı benimsediği o dönemde kendilerinin daha yüksek rakamlara İtalya’dan ithalat yaptıklanm belirten Kamar, şunları anlatıyor: “Getirdiğimiz ürünleri 20 dolar gibi rakamlarla satıyorduk. 1996’da İtalya, Bankong, Hong Kong, Brezilya gibi yerlerden ithalat yapar olduk. İthalat yaptığımız firmalardan biri de İtalyan Roberto Bravo’ydu. Bu markanın ürünlerini ithal ederken 1997 yılında markayı satın aldık. İthalat birçok firma gibi bizi de terbiye etti ve üretimimizi geliştirdik.”

RUSYA AÇILIMI

Aytaç Kamar, markayı satın aldıktan sonra bir İtalyan danışmanlık firmasıyla anlaştıklarını ve onların kendilerine bir yol haritası çizdiğini söylüyor. Bk yıl kadar bu danışmanlık şirketinin yönlendirmesiyle hareket ettiklerini, tasarıma ve üretime ağırlık verdiklerini söyleyen Kamar, sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor:

“Hikayesi olan koleksiyonlar hazırlamaya başladık. 2005’te ilk koleksiyonumuz olan Nuh’un Gemisi’ni hazırladık. Bundan sonra Ruslarla ticaretimiz başladı. Çok fazla markanın keşfetmediği bu pazarda sponsorluklar ve yoğun reklam çalışmalarıyla marka bilinirliğimizi artırdık.”

SOHO’DA MAĞAZA AÇACAK

2014 yılında Dubai, Phuked ve Pattaya’da mağaza açacaklarını söyleyen Aytaç Kamar, şunları ekliyor; “Üç yıldır ABD pazarını da araştırıyoruz. Soho’da mağaza bakıyoruz. Bu yıl, bu pazarla ilgili olarak bir İngiliz danışmanlık firması ile çalışmaya başlıyoruz. 2013 yılında 35 milyon dolar ciro yaptık. 2014’te ise 44 milyon dolar ciro hedefimiz var. 50’si üretimde olmak üzere bünyemizde 130 kişi çalışıyor, iş hacmimizin yüzde 70 yurtdışı, yüzde 30 iç pazar şeklinde olduğunu söyleyebiliriz. Gücümüz tasarım kabiliyetimizden geliyor. Bunda da çalıştığımız Türk, Koreli, İtalyan tasarımcıların payı büyük. Bugüne kadar 14 koleksiyon hazırladık ve her yıl iki koleksiyon sunuyoruz.”

Özlem Bay Yılmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu