Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Merkez Bankası neden faiz artırdı?

Doların küresel hakimiyeti artarken TCMB faizleri yükselterek dolardaki yükselişe set çekmeye çalışıyor. Bir yandan da zorunlu karşılık oranlarında indirime giderek dengeleri sağlama hamleleri yapıyor…

SON dönemde kurda yaşanan oynaklık ve yukarı yönlü hareketleri sınırlandırmak adına faiz artırımına giden TCMB, radikal bir duruş sergileyerek politika faizini 50 baz puan, gecelik borç verme faizini ise 25 baz puan artırdı. Bunun anlamı şu. Merkez Bankası’nın öncelikli amacı fiyat istikrarıdır. Yani enflasyonu kontrol edilebilir bir düzeyde tutmaktır. Dolar kurunda görülen artışlar, özellikle petrol, doğalgaz gibi ürünleri dolar bazlı ithal eden ülkelere, artı bir maliyet unsuru olarak yansır. Hane halkının alım gücünü düşürür. Büyümeye yönelik kaygıları artırır. TCMB’de birikimli kur etkisinin önüne geçebilmek, kurun enflasyona geçişkenliği-ni azaltabilmek için paraya ulaşma maliyetini artırarak, faiz silahını kullanır. Kurun hareketini sınırlamak ve dolar borcu olan şirketlerin kur kaynaklı sıkıntılarını dindirmek başlıca amaçtır.

TCMB

MÜDAHALE ETKİSİ SINIRLI OLDU

Merkez Bankası’nın aldığı faiz karan sonrası 3.3700’lere gevşeyen kurun, ani bir yükselişle daha yüksek seviyelere gittiğini gördük. Bu durum TCMB’nin faiz artırmasından kaynaklı olan bir durum değil. Yaşadığımız süreç doların küresel anlamda hakimiyetinin arttığı bir dönem. ABD’de bir faiz artırım süreci söz konusu. Aynı zamanda bu faiz artırım sürecinin daha da hızlanmasını gerektirecek bazı somut nedenler oluşmaya başladı. ABD’de enflasyonun artacağı, büyümenin hızlanacağı, hali hazırda istihdamın iyi gitmesinden kaynaklı olarak ekonomide ısınma olacağı, ücretlerin artmasıyla tüketimin destekleneceği beklentisi var. Yeni başkan Trump’ın gelmesiyle birlikte de altyapı harcamaları, yeni iş fırsatları ve vergi indirimleriyle ABD ekonomisinin çok daha iyi bir döneme gireceğine yönelik beklentilerin arttığı bir dönemdeyiz. Bu nedenle de FED’in bu durumu kontrol edebilmesi adına faizleri artıracağı, doların daha da değerleneceği bir süreçteyiz. Bu nedenle TCMB önlem alsa da, kurdaki hareket sınırlı kalıyor.

HÜKÜMET İLE TCMB YOL AYRIMINDA MI?

Hükümetin büyümeye yönelik endişeleri, faizlerin düşmesine yönelik beklentileri olduğunu biliyoruz. TCMB Mart’tan bu yana gecelik borç verme faizini 10.75’den 8.25’e 250 baz puan indirdi. Ancak bu TCMB’nin elindeki savunma mekanizması olan faiz koridorunu da daralttı; faizler düşerken, TL’nin de savunma gücü azaldı. Enflasyonun kemikleşmiş yüzde 7-8 arası hareketi bu sırada devam ediyor. Rusya ile sorunlar yaşadık. Moody’s notumuzu indirdi. Fitch’den de adım gelecek mi diye bekliyoruz. Askeri operasyonlar ve yükselen bir risk primi var. içeride başkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışmaları sürüyor. OHAL devam ediyor.

Avrupa ile ipler kopma noktasında. Yani dışarıda doların değerlenme süreci, içeride ise sorunlar ile sarsılan ekonomik güven gerçeği var. Üstüne bir de kur bu denli yükselince, yerlisinden yabancısına herkes çakralarım daha da açıyor. Ekonomik aktivite yavaş, işsizlik yüksek, cari açığın, GSYÎH oranı yükselme eğiliminde. Bu durumda TCMB faizi de yükseltince büyüme daha da sarsılır mı beklentileri siyasi otorite tarafından eleştiriliyor.

TCMB de daha önce desteklediği ekonomiyi, şimdi soğutma dönemine geçti diyebiliriz. Ancak aynı zamanda bazı ek müdahaleler de yapılıyor. Yabancı para cinsinden zorunlu karşılık oranları indiriliyor. Bankaların TCMB nezdinde tutmak zorunda oldukları yabancı para cinsinden miktar azalacak. Bu para piyasaya sunularak, döviz miktarı artırılacak ve döviz bolluğu yaratılıp, değeri düşürülecek. Bu doğrultuda amaç 1.5 milyar dolarlık likitide sağlamak.

Merakla beklenen konu ise, faiz artırımının kredi faizlerine olan etkisi. Bu konuda TCMB-Hükümet arasında seyri belirleyecek kur, faiz, enflasyon ve büyüme hikayesi zorlu bir mücadeleye yol açacak gibi duruyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu