Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Mayıs ayından daha zor bir aya girdik

Piyasalardaki volatilite dinmek bilmiyor. Merkez Bankasının enflasyon rakamlarından sonra ek önlem alıp almayacağı merakla bekleniyor. Bütün göstergeler dalgalanmanın devam edeceği yönünde…

TÜRK Lirası varlıklarda son yılların en volatil dönemlerinden geçiyoruz. Başta TL’nin değer kaybı olmak üzere, faiz ve CDS primlerindeki yükseliş ile Borsa İstanbul’daki düşüş mayıs ayma damgayı vurdu. TL mayıs ayında dolar karşısında yüzde 11.41 (ay içinde yüzde 21’e kadar ulaştı) değer kaybı ile gelişmekte olan ülkelerden önemli ölçüde negatif ayrıştı. Dolar Endeksi’nin mayıs ayı içinde yüzde 3 civarında yükseliş kaydetmesi gelişmekte olan ülke kurlarında zayıflamaya neden olsa da TL’deki değer kaybında başta para politikasının etkinliğine yönelik endişeler olmak üzere iç gelişmelerin etkili olduğunu söylemek mümkün. Borsa İstanbul tarafında aym büyük bir bölümünde TL’deki değer kaybına karşı daha dirençli bir görünüm yaşansa da aym son günlerinde haziran ayma geçiş sürecinde burada da bankalar öncülüğünde sert satışlar geldiğini gördük. Mayıs ayma 105 bin civarından başlayan endeks ay ortasında 98 bini test ettikten sonra bir tepki yükselişi gerçekleştirse de haziranın ilk günü yeniden burayı test etti. Endeksin mayıs ayı içindeki kaybı yüzde 3.5 civarında olurken, satışlar özellikle son günlerde bankalar tarafında yoğunlaştı. Faizler tarafında ise iki yıllık gösterge faizde mayıs ayma yüzde 14 civarında bir rakamla başlanırken ay sonunda bu rakamın yüzde 17.50’ye kadar çıktığını gördük.

10 yıllık faizlerde aybaşında yüzde 12.30 civarında olan oran ay içinde yüzde 15’e yaklaştı ve ayı yüzde 13.71’den tamamladı.

PARA POLİTİKASINA YÖNELİK ENDİŞELER

Mayıs ayında en fazla tartışılan konu TCMB’nin para politikasındaki duruşu oldu. Piyasada oluşan faiz artışı beklentisinin karşılık bulmaması, kurlarda sert yükselişleri beraberinde getirdi. Sözlü yönlendirmelerin yetersiz kalmasının ardından 23 Mayıs’ta TCMB acil toplantı kararı ile fonlama maliyetinde 300 baz puanlık artış gerçekleştirdi. Ardından piyasaların istenilen sakinliğe ulaşmamış olması nedeniyle 28 Mayıs’ta TCMB, normalde haziran ayında beklenen sakinleşme adımını da attı. Tüm bu gelişmelerle birlikte Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in ve TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’mn gerek yurtiçinde gerekse Londra’da yatırımcılarla yaptığı görüşmeler yatırımcı güveninin yeniden tesisine yönelik adımlar olarak kayda geçti. Bununla birlikte bu görüşmeler sonrası özellikle açıklanacak enflasyon rakamlarının ve devamında TCMB’nin alacağı ek adımlara yönelik beklentilerin oldukça kritik hale geldiğini gördük.

ENFLASYON RAKAMLARI KRİTİK

Bu ay kur ve enerji maliyetlerindeki artışın enflasyon rakamları üzerinde yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladığını göreceğiz. Özellikle para politikasının etkinliğine yönelik tartışmaların yaşandığı bu dönemde açıklanacak enflasyon rakamının yukarı yönlü sürprizleri 7 Haziran’daki Para Politikası Kurulu toplantısı öncesinde piyasa tarafından TCMB’nin yeni aksiyonlar alınması için zorlanmasına neden olabilir. Bu nedenle enflasyon rakamı sonrası piyasalarımızdaki volatilitenin arttığım görebiliriz. Seçim öncesinde ortaya çıkabilecek siyasi belirsizlikleri de göz önünde bulundurduğumuzda TL varlıklar için geçtiğimiz ay olduğu gibi bu ay da öngörüde bulunmanın zorlaştığını düşünüyoruz.

SEÇİME YÖNELİK BEKLENTİLER

24 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimler öncesi siyasilerden gelen mesajlar ve anket sonuçları ön planda olmaya devam edecek. Piyasaların seçim sonrası uygulanacak politikalara yönelik verilecek mesajlara odaklandığı bir dönemdeyiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sitemine geçişi sağlayacak bu seçimin önceki seçimlerden farkı nedeniyle piyasaların fiyatlama yapmakta zorlanacağını düşünüyoruz. Seçim öncesi piyasalarda şu ana kadar yaşanan volatiliteyi göz önünde bulundurduğumuzda yatırımcıların bir süre bekle gör stratejisine geçtiklerini görebiliriz. Bu nedenle hacmin dönem dönem düştüğü ancak bu düşük likiditenin sert fiyat hareketlerine neden olduğu bir dönemde geçebiliriz.

CARİ AÇIK VE BÜYÜME

11 Haziran Pazartesi günü hem cari açık hem de birinciçeyrek GSYH verilerini açıklanacak. Nisan ayma ait cari açığın aylık 5.3 milyar dolar civarında açıklanması ve birikimli cari açığın da 55.4 milyar dolardan 57 milyar dolara yükseltilmesi bekleniyor. Aynı gün birinci çeyrek GSYH rakamları açıklanacak. İlk çeyrekte özelikle ilk aylardaki pozitif atmosferin etkisi ile ekonominin bu yıl ilk çeyrekte yüzde 7 civarında büyüme performansı göstermesi sürpriz olmayacaktır. Yüksek büyümenin yüksek cari açık ve yüksek enflasyon nedeni ile fiyatlamalara yansımasının sınırlı kalacağını, piyasaların cari açık ve enflasyon verileri daha hassas olacağını düşünüyoruz.

FED VE AVRUPA MERKEZ BANKASI

Fed’in 12-13 Haziran tarihlerinde yapılacak toplantısından faiz artırımı bekleyenlerin oranı yükselmeye devam ediyor. Açıklanan son istihdam verilerinin de beklentilerden iyi gelmesiyle bu beklentiyi destekledi. Bununla birlikte Fed’in haziran dahil yılın geri kalanında iki mi yoksa üç mü faiz artışı yapacağı halen cevap bulmuş değil.

Piyasanın bu toplantı sonrası yapılacak açıklamalarda odaklanacağı konu burası olacak. Trump’m ekonomi politikalarının oluşturduğu belirsizlikler henüz verilere negatif yansımış değil. Bu nedenle Fed beklentilerde çok önemli bir değişiklik yapmayacak her iki seçeneği de masada bırakacak bir açıklama yapabilir. Bu nedenle Fed etkisi bu toplantıda biraz daha sınırlı kalabilir. Avrupa tarafında ise 7 Haziran’da bölgenin birinci çeyrek büyüme verileri açıklanacak ve 14 Haziran’da ECB toplantısı gerçekleşecek. Avrupa’daki ekonomik verilerdeki yavaşlama ve son İtalya krizinin etkileri nedeniyle ECB’nin güvercin tutumunu sürdürmeye devam edeceğini düşünüyoruz.

BIST-100’de volatilite yüksek

Seçtiğimiz hafta pazartesi günü konsolide bölgesinin direncini sert bir şekilde yukarı kıran endekste bu yükselişin satış fırsatı olarak değerlendirildiğini gördük. Hafta içerisinde negatif haber akışının da artış göstermesi aşağı yönlü hareketleri besleyerek volatil hareketlere neden oldu. Cuma günü gerçekleşen satışlarla endeks 400 periyotluk basit ortalamasının altına düşüş gösterdi. Her ne kadar destek bölgelerinden alımlar gelse de alımların düşük işlem hacmi ile gerçekleşmiş olması yükselişleri tepkiden öteye geçiremedi. Hafta içinde pozitif haberlerin görülmek istenmediği piyasalarımızda daha çok söylentilerin fiyatlamalarda etkili olduğunu gördük. Özellikle bankacılık endeksinde yoğunlaşan satışların, alıcı bulamaması düşük hacimlerle kayıpları artırdı. Günlük grafikte kısa vadeli hareketli ortalamaların düşüş ivmesinde artış görülürken kısa vadeli teknik indikatörlerin satış baskısını yansıttığını gördük. Kısa vadede sağlıklı yukarı yönlü bir hareketten bahsedebilmemiz için 100.800 seviyesi üzerine hacimli çıkılarak kalıcılığın sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde yukarı yönlü hareketler tepkiden öteye geçemeyecektir. 100.800 geçilebilecek olursa önceki haflarda oluşan konsolide bölgelerini dikkate alarak 103.800 ve 106.800 yeniden hedef konuma geçebilir. Aşağı yönlü hareketin ivme kazanarak 98.500 seviyesinin aşağı geçilmesi durumunda ise destek olarak 97.900-96.900 ve 95.850 seviyeleri önem kazanacaktır. Şu an için bu yönde bir hareket beklemesek de 95.000 altında satışların yeni bir panik dalgasına dönüşme riskini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Dolar/TL’de volatilite henüz son bulmadı

23 Mayıs’ta TCMB acil toplantı karan ile foniama maliyetinde 300 baz puanlık artış gerçekleştirmesine rağmen piyasaların istenilen sakinliğe ulaşmamış olması nedeniyle 28 Mayıs’ta TCMB, normalde haziran ayında beklenen sakinleşme adımmı da hataya gerçekleştirdi. Bu hamlelerin etkisi ile hafta içinde 4.45’e kadar gerileyen dolar/TL’de haftanın kapanışı 4.60’a yakın gerçekleşti.

TCMB’nin son iki toplantıyla foniama faizinde 375 baz puan artış yapmış olmasına karşın, enflasyonun yüksek gelmesi durumunda TCMB’nin 7 Haziran’daki toplantıda foniama faizlerinde yeni bir artış daha yapabileceği beklentisi oluşmaya başladı. Piyasanın bu beklenti nedeniyle 7 Haziran öncesinde TCMB’yi yeni bir teste tabi tuttuğunu görebiliriz. Volatilitenin çok yüksek olması nedeniyle kısa vadeli destek ve dirençlerin önemini kaybettiği dolar/TL’de 4.54 altındaki rakamların 4.37-4.40 aralığına kadar bir geri çekilmenin önünü açtığını düşünüyoruz. Yukarıda ise kritik seviyemiz 4,6750 olacak. Burası aşılacak olursa TL üzerindeki baskının yeniden şiddetlendiğini ve kurun 4.75-4.80 aralığına yöneldiğini görebiliriz. Olası bir şokta 4.80 aşılacak olursa tarihi zirvelerin bulunduğu 4.92 yeniden gündeme gelebilir.

Devam eden yüksek volatilite nedeniyle bahsettiğimiz bu destek ve direnç seviyelerinden sonra sert hareketler gelebileceğini göz önünde bulundurmakta ve TL’nin taraf olduğu tüm döviz işlemlerinde kaldıraç oranlarının makul seviyelerde tutulmasında fayda olduğunu düşünüyoruz.

ÜZEYİR DOĞAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu