Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Kısa ve orta vadede piyasalar

Piyasalardaki iyimser hava ECB etkisiyle bir süre daha devam edebilir. Ancak tek negatif haberle her şeyin alt üst olabileceği bir dönemdeyiz. Syriza seçimi önde bitirirse, pazartesi günü Yunanistan gündeme yerleşecek…

■ ECB ne yaptı?

Geçen hafta hiç kuşkusuz tarihe geçti. Avrupa Merkez Bankası (ECB) aylardır beklenen hamleyi yaptı. Oldukça büyük bir tahvil alım programı başlattı. Alım programı, varlığa dayalı menkul kıymetler, ipotek teminatlı bonolar, ülke tahvilleri ve finansal kuruluşların (Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Finansal İstikrar Fonu) bonolarından oluşuyor.

Piyasalardaki iyimser havaECB her ay 60 milyar euro’luk alım yapacak. Alım programı bu sene mart ayında başlayıp 2016 Eylül ayında sona erecek. Önümüzdeki sene şartlar iyileşmezse (Avrupa’da ekonomik büyüme canlanmamışsa = dezenflasyon devam ediyorsa) alım programının süresi uzatılacak. Önümüzdeki senenin eylül ayında bile bitse ECB yaklaşık 1.1 trilyon euro’luk varlık alımı yapmış olacak. Bu paralar Avrupa bankacılık sistemine akacak. Bu arada ECB mevduat faizini de yüzde eksi 0.2’de sabit tuttu. Bir başka ifadeyle, ECB elindeki likiditeyi kredileştirmeyip merkez bankasına mevduat olarak yatıran bankaları, negatif faizle cezalandırmaya devam ediyor. Aslında kağıt üzerinde ECB’nin stratejisi kusursuz görünüyor. ECB bankalara tarihte benzeri görülmemiş ölçekte para veriyor. Bu paranın kendisine geri dönmemesi için mevduat faizini ekside tutuyor. Avrupa bankalarının bu kaynakları tüketici ve yatırımcılara kredi olarak aktarmaları için zemin oluşturuyor.

■ Gerekli miydi?

Elbette hayır. Böylesine büyük varlık alım programı başlatmanın iki amacı olur. Birincisi, ülkelerin tahvil faizlerini düşürmektir. Ancak Avrupa’da ortak para kullanan ülkelerin zaten tamamında faizler rekor düşük düzeylerde bulunuyor. Amaç faiz düşürmekse, faizler zaten düşük.

İkincisi, Avrupa bankalarına likidite sağlamaktır. Avrupa bankalarında zaten likidite yüksek. Amaç bankalara para vermekse, bankalarda zaten fazlasıyla para var. Peki, benim burada dillendirdiğimi ECB Başkanı Mario Draghi ve ECB’deki çok değerli iktisatçılar göremiyor mu? Tabii ki görüyorlar. Güçlü adım atıp varlık fiyatlarını yükseltmek suretiyle Avrupa’da psikolojiyi düzeltmek istiyorlar. Ancak bankalar verecekleri kredilerin “sorunlu” kredilere dönüşmesinden çekiniyorlar. Tüketici ve yatırımcılar da ışık göremedikleri için kredi talep etmiyorlar. Hal böyle olunca tahvil alım programının borsa endekslerinde şişkinlik yaratmaktan başka bir sonuç getirmesi beklenmemeli.

■ Almanya nasıl ikna oldu?

Burası çok önemli. Hem Almanya hem de ECB, Avrupa ülkelerinde temerrüt riskini çok yüksek görüyor.

Şartların daha kötüleşmesi halinde ortak paradan çıkmak isteyebilecek ülkeler olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle tahvil alım programının çok büyük bölümünü ECB’den ziyade ulusal merkez bankaları yapacaklar.

Bu, temerrüt riskine karşı ECB’yi koruyor ve ahlaki zafiyeti kısmen de olsa azaltıyor. Tahvil alımlarında oluşacak zararı (temerrüt durumu ya da alman tahvillerin yükselecek faizler nedeniyle değer kaybetmesi durumu) ulusal merkez bankaları üstlenmek zorunda kalacak.

■ Yunan tahvilleri de alınacak mı?

Hem evet, hem hayır… ECB sadece “yatırım yapılabilir ülke” notuna sahip ülkelerin tahvillerini alacağını açıkladı. Yunanistan, yatırım yapılabilir ülke kategorisinde değil.

İlk bakışta Yunan tahvilleri alınmayacak gibi algılanıyor. Ancak ECB programdan yararlanabilmek için ek kriterler koymuş. Borcuna sadık kalanlar, kemer sıkma programlarına devam edenler, yatırım yapılabilir kategoride olmasalar bile programdan yararlanabilecek.

ECB, Yunan tahvilleri konusunu özellikle belirsiz halde bırakmış. Çünkü bu hafta sonu Yunanistan’da kritik genel seçim var. Syriza partisinin birinci gelmesi ve hükümeti kurabilmesi halinde Yunanistan-Eurozone restleşmesi başlayacak. ECB belli ki bu konuda hazırlıklı olmak istemiş.

■ Piyasalara kısa ve orta vadede nasıl yansır?

Kısa vadede elbette pozitif… Zaten tahvil alım programı geleceği beklentisiyle borsa endekslerinde dünya genelinde yükseliş var. BIST’te hedefim 89.000-90.000 bandıydı. Burayı geçtik. Haftalık kapanış 90′.700’lerde.

İyimser hava ECB etkisiyle biraz daha sürebilir. Bu durumda yeni hedef önceki zirve seviyesi olan 93.000 olarak görünüyor. Ancak döviz pek sakin değil. Sepette 2.45 bandının altını makro gerekçelerle beklemiyorum. Bu bölge döviz yönlü pozisyon almak için uygun olabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki tek negatif haberle her şeyin alt üst olabileceği bir dönemdeyiz. Pazartesi günüyle birlikte (Syriza önde bitirirse) Yunanistan gündeme yerleşecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu