Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

İmalat sanayi kapasite kullanımı moral verdi

Ekonomist Murat SAĞMAN / Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Politik risk artarsa dolarda 4 TL görülebilir

ABD’de Sarraf dava süreci 4 Aralık’ta başlayacak. Hemen sonuçlanmayacak. Olağanüstü gelişme olmazsa TCMB’nin ara toplantı yapmasını beklemiyorum. 13 Aralık’ta ABD Fed faiz artırımına gidecek. TCMB’den 14 Aralık’ta minimum 50-100 baz puan arasında geç likidite penceresinde bir artırım bekliyorum.

Bana göre yapılması gereken şu: Merkez Bankası artık kullanılmayan yüzde 8 düzeyindeki politika faizini, kullanılır hale getirmeli. ‘Fiyat istikrarı, sıkı para politikası’ diyorsak bu nokta, enflasyonun üzerinde olmalı. Politika faizi yüzde 12 ve üzerine getirilmeli. GLP’de en az 2-3 puan faiz artırımına gidilip, gerektiği zaman da oradan da fonlama yapılabilir. Kurlarda yaşanan artış, 200 milyar dolar civarında döviz açığı bulunan reel sektörü etkiliyor. Merkez Bankası’nın reel sektörün kur riskini azaltmak için attığı adımlar bir ölçüde reel sektörü rahatlatacak. Döviz geliri olmayanların borçlanamamasına yönelik adımın atılması da, reel sektörün kur riskini azaltacak. Kurdaki artışı Merkez Bankası’nın sıkı duruşu, ABD’deki dava süreci etkileyecek. Ayrıca, ABD ilişkileri ile AB ilişkilerinde yaşanan sıkıntı, özel sektörün kur riski de kuru etkileyen faktörler.

Sarraf dava süreci politik riski artırırsa dolarda 4 TL ve üstü görülebilir. Davada çok negatif bir sonuç çıkmaz ve TCMB’de da sıkı para politikasını korursa, yılsonuna kadar 4 TL dolar kurunda üst tavan olarak kalır.

Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi
”Konut sektörü kritik bir dönemden geçiyor”

Tüketici güven endeksi öncü göstergeler içerisinde anlık olarak değişime en açık olanıdır. Döviz kuru yükseldiği dönemlerde tüketici güveni düşer. Enflasyon,jeopolitik riskler, küresel gelişmeler de endeksi etkiler. Tüketici güven endeksi ekonomi için önemli bir gösterge olarak kabul edilse de bireysel olarak en önemsediğim veri reel kesim güven endeksidir. Eğer reel kesimde faaliyet gösterenlerin güveni yükselirse, yatırım yapma istekleri de bu oranda artıyor. Reel sektörün güveninde gerileme, gelecek endişesinden kaynaklanıyor ve büyümeyi etkileyecek düzeyde değil.

Ancak bu düşüş devam ederse gelecek yıla ilişkin büyüme beklentilerini aşağı çekebilir. İmalat sanayi kapasite kullanımı neredeyse tam kapasiteye yakın devam ediyor. Konut sektörü ise kritik bir dönemden geçiyor. Geçmiş dönemlerde yapılan teşvikler nedeniyle konut sektöründe ciddi bir alım ortaya çıktı.

Bu teşviklerin kalkması ve faizlerdeki yükselişin etkisiyle konut satışlarında gerileme oldu. Ekim verilerine baktığımızda ipotekli konut satışı düştü. Faizlerdeki artış, öngörülebilirliğin azalması ve geleceğin ne getireceğini bilemediği için vatandaş konuta yönelmiyor.

Hane halkının yatırımlarına baktığımızda, döviz atımlarında ciddi bir artış görünüyor. Son dönemde aşırı şişmiş konut piyasasında fiyatlar, özellikle bazı semtlerde yüzde 15-20 indi. Gerçek fiyata dönüş başladı. Öngörülebilirlik artarsa, konut fiyatları gerçek seviyesine yakın seyrederse kriz olmaz.

Önceki sayfa 1 2 3

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu