Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Gümüş, yatırımcısına altından daha fazla kazandırdı

Gümüş yatırımı

Yılbaşından bugüne yüzde 17 değerlenen gümüş, yatırımcısına altından daha fazla kazandırdı. Halen 17.5-18 dolardan işlem gören gümüşün yılı 20 dolar/onstan tamamlaması bekleniyor. Ancak uzmanlar, “Gümüş değif, gümüş kontratı alın” diyor…

ALTININ muhteşem yükselişi yüzünden gölgede kalan gümüş bugünlerde yatırımcılara yeni fırsatlar sunmaya hazırlanıyor. Çok değil daha haziran ayında 14.4 ons/dolar seviyesinden hareketlenen değerli metal bugünlerde 17-18 dolar bandında dalgalanıyor. Piyasadaki genel beklenti ise yılbaşına kadar geçecek süreçte gümüşün ons fiyatının 20 doları aşacağı yönünde.

Gümüş altın fiyatlarına paralel trend izleyen bir değerli metal. Bu iki metali diğer metallerden ayıran en temel özellik ise “güvenli liman” olarak kabul edilmeleri. Bu yüzden geçen hafta yaşanan Suudi Arabistan’da petrol saha ve tesislerine düzenlenen saldırıların ardından Ortadoğu’da yükselen tansiyon her iki metale de yükseliş şeklinde yansıdı. Zaten iki metal de birbirini takip eden fiyat hareketleri gösteriyor. Grafiklerine bakıldığında ise bu daha net ortaya çıkıyor. Örneğin, 2019’un ilk işlem gününde 1.284 ons/dolardan işlem gören altın yükselişini koruyamayıp 28 Mayıs’ta yıl içi en düşük seviyelerinden biri olan 1.279 dolara kadar geriledi. Bu seviyeden tırmanışa geçen altın 4 Eylül’de 1.552 dolara ulaştı. Bu aynı zamanda altının yıl içinde gördüğü en yüksek seviye.

Gümüşte de benzer seyir gözlendi. 2 Ocak’ta yıla 15.52 dolar/onstan başlayan değerli metal 28 Mayıs’ta yılın en düşük seviyesi olan 14.35 dolara kadar geriledikten sonra altın fiyatlarım takip edip hemen ardından tırmanışa geçti. Gümüş yıl içinde en yüksek seviyesine ise tıpkı altın gibi 19.59 dolar/ons ile 4 Eylül tarihinde ulaştı. Rakamlardan da gördüğünüz gibi altına yatırım yapan ile gümüşe yatırım yapan aynı dönemde kazanıp aynı dönem kaybetti.

YÜZDESEL ARTIŞI FAZLA

Ancak gümüşe yatırımın birkaç avantajlı ve dezavantajlı durumu da var. Öncelikle gümüş fiyatının altına göre daha düşük olması yüzünden daha küçük paralarla yatırım imkanı sağlaması. Bunun dışında yıl içindeki yükselişlerde oransal olarak yatırımcısına daha fazla kazandırabiliyor. Bu durum yılbaşından bugüne getirilerde kendini gösteriyor. Yılın ilk işlem günü ons bazında altına yatırım yapanlar bugün yüzde 17-18 aralığında net getiri elde ederken, aynı dönemde gümüşe yatırım yapanlar ise ons/ dolar bazında yine yüzde 17 civarı getiriye ulaştı. Gümüş ons fiyatının düşük olması yükseliş dönemlerinde oransal olarak daha hızlı yükselişleri destekleyebiliyor.

DEZAVANTAJI DA VAR

Tabii gümüşün özellikle Türk yatırımcı için dezavantajları da yok değil. Öncelikle şu bilgiyi paylaşalım, gümüşün ons/dolar bazında ve TL bazında işlem gördüğü vc sağlıklı fiyat oluşumu sağlayan bir piyasası yok. Yani bir kuyumcuya gittiğinizde 1 kg altın alabilirsiniz, ancak özellikle Anadolu’da bir kilo gümüş satın alma şansınız neredeyse hiç yok. Bu da Türkiye’de gümüşün fiziki piyasası olmadığının en açık göstergesi. Fiziki piyasa bulunmadığı için Türkiye’de sağlıklı fiyat da oluşamıyor. Örneğin, 18.30 dolardan aldığınız gümüşü bir kuyumcuda 17.50 dolardan diğer bir kuyumcuda 18 dolardan ssatmak zorunda kalabilirsiniz. Bu nedenle yatırımcıların fiziki gümüş almaması gerektiği konusunda uyarıda bulunan İstanbul Mücevherciler, Kuyumcular ve Sarraflar Derneği Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda altın ve para piyasaları uzmanı, Mehmet Ali Yıldırımtürk, “Fiziki olarak istikrarlı fiyatı olmayan gümüşü günümüzde aracı kurum veya bankalarda hesap açıp İstanbul Altm Borsası’ndan almalarını öneririm. Piyasadan fiziki alım yapmak yerine lAB’dan gümüş kontratı almaları daha sağlıklı” diyor.

“MUTLAKA KONTRAT ALIN”

Yıldırımtürk, fiziki olarak gümüş alıp kasasında evinde saklamayı tercih edenlerden çok sayıda şikayet aldıklarını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Vatandaştan gümüş aldık satamıyoruz, fiyatı çok düşük söylüyorlar diye çok şikayet alıyoruz. Sağlıklı bir piyasamız yok. Gümüşe yatırım yapacaksanız kontrat alıp, kontrat satın.”

Altın ve dolayısıyla gümüş fiyatlarında 2008’deki gibi hızlı bir yükseliş beklemediklerini de sözlerine ekleyen Yıldırımtürk, yılbaşına kadar-geçecek süreç için bu ild emtiaya yönelik beklentilerini şöyle özetliyor:

“ABD’nin faiz indirimine çok sıcak baktığım düşünmüyorum. Bu ortamda Fed eylül ayında indirim yaptı ama yılın geri kalanında faiz indireceği kanaatinde değilim. Faiz indirimleri devam ederse tabii ki altının ons fiyatında yükselişler olabilir gümüş de bunu takip eder. Dolayısıyla ben şimdilik yılbaşına kadar altının 0.25’lik faiz indirimi de fiyatın içinde olmak üzere onsunun 1.600 dolara kadar çıkabileceğini, aynı dönemde gümüşün onsunun ise 20 dolar olabileceği düşüncesindeyim. Türkiye’de ise TL çarpan etkisiyle baktığımızda şu anda 3.30 TL’den işlem gören gümüş fiyatının belki 3.5-4 TL’ye kadar yükselmesi söz konusu olabilir.”

AHLATCI YATIRIM
“FİYATLAR YÜKSELEBİLİR”

Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş’a göre, gümüş fiyatlarındaki yükseliş sürecek. Gümüşün son iki ay 17 dolar seviyelerinden başlandığı yükselişinde altını takip ettiğini hatırlatan Erbaş, “Ancak gümüşün son dönemde yükselişe başladığı seviyelere geri döndüğünü görüyoruz. Bu geri çekilme sonrası bir süre daha dünyadaki risk algısı ile birlikte 17-18 dolar arasında kalacağını, özellikle yılın son iki ayında küresel yavaşlamaya merkez bankalarının faiz indirimi ve bilanço genişlemesi ile vereceği politika değişiklikleri yanıtı ile tekrar 18-19 dolara yükselebileceğini düşünüyoruz” diyor.

Gümüşe yatırım yapmak isteyenlerin Türkiye’de fiziki olarak veya forex piyasalarında ürün bazlı veya bankacılık kanalı ile fonlara yatırım yapabilcccği uyarısında bulunan Erbaş, metale 17 doların altında yatırım yapılabileceği görüşünde. Değerli metallere yatırım için bu ürünleri iki ayrı gruba ayırmakta fayda olduğu görüşünde olan Erbaş şöyle konuşuyor:

“Genel olarak altın ve gümüşü TL veya dolar bazlı portföylerde yüzde 40 oranmda taşımaya devam edilmesi mantıklı. Daha profesyonel portföyler içinse bakır, aynı oran için bir alternatif olarak değerlendirilebilir.”

Emtia fiyatlarının global anlamda ekonomik aktivitede özellikle sanayi üretiminde yavaşlama görüldükçe gerilediğini de hatırlatan Erbaş, endüstriyel metallere ilişkin de şu değerlendirmede bulunuyor:

“Tüm bu süreç içerisinde paladyum fiyatları kesinti vermeden yükselmeye devam ederken altın, gümüş ve nikel gibi metaller son 2-3 ay içerisinde yükselişini sert şekilde sürdürdü. Çinko, alüminyum ve platini ise son dönemde değer kaybeden emtialar olarak değerlendirebiliriz. Ekonomik aktivitedeki değişimi bize en yakından gösteren bakır fiyatlarında ise özellikle Çin-ABD ticaret savaşlarının gündeme oturmasından sonra düşüş görüyoruz. Dolayısıyla, risk algısı arttığı ve piyasada beklentilerin bozulduğu dönemlerde altın ve gümüş gibi ürün fiyatları yükselecek, eğer merkez bankaları desteği ile Brexit ve Çin-ABD gibi risk unsuru olan gelişmelerde düzelme görülürse bakır başta olmak üzere diğer endüstriyel emtia fiyatlarının yükseldiğini göreceğiz. Önümüzdeki dönemde nispeten iyimserliğin piyasalar üzerine etkisi daha çok olacaktır ve yeniden kademeli de olsa bakır, alüminyum ve çinko gibi ürünlerde yükseliş görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır.”

İNTEGRALYATIRIM
“19.65 DİRENCİ ÖNEMLİ”

întegral Yatırım Araştırma Uzmanı Eda Karadağ’a göre, gümüşün bu yıl aşmakta zorlandığı 19.65 dolar seviyesi önemli bir direnç. Bu direnç aşılamadığı sürece yükselişin zayıf kalmasının muhtemel olduğunu söyleyen Karadağ, “Buna karşın, en yakın destek 17.40 dolar ve ardından 17.00 dolar olarak izlenebilir. ABD-Çin, ABD-lran, İngiltere’de Brexit, petrol ile ilgili gelişmeler ve merkez bankalarının politikalarında genişleyici adımlar sürüyor. Bu durum emtiaları beslemeye devam edebilir. Saydığım konu başlıkları kısa sürede sonuçlanacak gelişmeler olmadığı için bu yılın kalanı da emtia açısından olumlu” diyor. Gümüşte geri çekilmelerin yatırımcılar için bir fırsat olabileceği vurgusu da yapan Karadağ, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Teknik olarak, 17 dolar bölgesi bu anlamda izlenebilir. Bu seviyenin altına doğru hareketin oluşması bu fırsatı daha da güçlendirebilir. Yatırımcılar gümüşe yatırımı aracı kurumlar veya bankalar üzerinden yapabilirler.

Aslında metaller arasında en cazip olanı altın olarak karşımıza çıkıyor. Ons altın için 1.500 dolar üzerindeki seyrin sürmesini bekliyorum. En yakın zamanda 1.485 dolar seviyesine kadar geriledi ancak bu seviyeden aldığı destekle yeniden yükselişini korumak istedi. Şimdilik kırılma noktası, aşağısı için 1.485 dolar, yukarıda ise 1.555 dolar olarak takip edilebilir. Bu iki noktanın altında veya üzerinde yeni bir alan görülmediği sürece ons altında yeni bir hareketten bahsetmek zor.”

Tüm bu beklentiler doğrultusunda yatırımcıların portföylerindeki altın ağırlığım artırması gerektiğine de vurgu yapan Karadağ’a göre, bu listeye gümüş de eklenebilir. Ancak en azından yüzde 50’lik dilimin altın olması gerektiğine yönelik tavsiyede bulunan Karadağ, portföylerin kalan yüzde 50’si içinse emtia ve dövizi öneriyor.

GEDİK YATIRIM
“ABD-ÇİN BELİRLEYİCİ OLACAK”

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Uzman Yardımcısı Betül Asilkan, ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşlarının gümüş gibi güvenli liman enstrümanlara olan talebi artırdığı görüşünde. Yıl içinde metallerde özellikle bu iki ülke arasındaki gerginliğin dozuna bağlı hareketler gözlendiğine dikkat çeken Asilkan, “Aynı zamanda küresel ekonomilerdeki yavaşlama ve büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyonlar da güvenli liman talebini artırdı. Haziran ayından itibaren de güvenli liman talebiyle altın ve gümüş fiyatlarındaki yükseliş bu yüzden dikkat çekti. Benzer seyir ağustos ayında da devam etti” diyor. Eylül ayında ise iki tarafın müzakerelere ekim ayında tekrar başlanacağını duyurması yine bu ay Arabistan’ın petrol tesislerine yönelik gerçekleşen saldırı sonrası petrol üretiminin kısa sürede telafi edileceğinin açıklanması ile tansiyonun bir miktar düştüğünü söyleyen Asilkan, bunun metal piyasasına etkisini ise şöyle özetliyor:

“Özetle, değerli metalde talebi etkileyecek önemli katalizör olan ABD-Çin arasındaki ticaret savaşlarının seyri, dolarda yaşanan dalgalanma gümüş fiyatlamaları üzerinde temel belirleyici faktör olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda Fed’in ilerleyen süreçte para politikasındaki duruşu doların küresel piyasalardaki seyri de gümüş fiyatları üzerinde diğer bir katalizör olacak. Teknik olarak günlük grafiğini incelediğimizde mayıs ayından bu yana yükselen trend kanah içinde fiyatlamamn devam ettiği görülüyor. Fiyatlamanm (9-14-22) kısa vadeli üssel hareketli ortalamaların altına sarktığı gümüşte geri çekilmelerde 17.40-16.65 ve 15.92 seviyeleri destek konumunda bulunuyor. 18.00’in üzerinde kapanışların yaşanması değerli metalde yükselişleri desteklerken, 18.20 ilk direnç seviyesi olarak öne çıkıyor. Tepki alımlarımn yaşanmasıyla 18.20’nin yukarı yönlü kırılması halinde 18.80-19.65 diğer direnç seviyeleri olarak takip edilebilir.”

Nikel yüzde 24.7 kazandırdı

Emtia piyasasında işlem gören 18 ürünün fiyat hareketlerinden derlenen verilere göre, ağustos ayında emtia grubu araçlarının ll’i yatırımcısına kaybettirdi yedisi ise kazandırdı. Bunda en büyük etken global ticaret savaşları oldu. Geçen ay ticaret savaşlarının yarattığı belirsizlik ve küresel ekonomilerdeki yavaşlama sinyalleri emtia piyasalarına da negatif yansıdı. Emtia piyasasında geçen ay yatırımcısına en fazla kazandıran yüzde 24.7 ile nikel oldu. Nikeli yüzde 12.9 ile gümüş, yüzde 7.9 ile platin, yüzde 77 ile altın takip etti.

Bu metallere dikkat!..

Başta ABD ile Çin olmak üzere, ülkeler arası ticaret savaşlarının halen devam ediyor olması özellikle endüstriyel metal fiyatlarını baskılıyor. Bu dönemde altın ve gümüşün metal olma özelliğinin dışında güvenli liman olma özelliği yüzünden ticaret savaşlarından etkilenmediğini söyleyen İstanbul Mücevherciler, Kuyumcular ve Sarraflar Derneği Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, 2020 yılında ticaret savaşlarının ABD’nin seçim dönemine girmesi yüzünden 2019’a göre daha az şiddetli olacağı görüşünde. Bunun da metal ve endüstriyel metalleri biraz rahatlayacağını düşünen Yıldırımtürk, belli başlı üç metalle ilgili şu tahminlerde bulunuyor…

PLATİN

Platin yıllarca altının onsunun iki katı fiyata işlem gördü.

Yani altının onsu 800 dolar iken platinin onsu 1.600 dolarlardaydı. Bu metal aynı zamanda endüstride de kullanıldığı için çok kıymetliydi. Fakat geçtiğimiz 5-7 yıl içinde endüstride kullanımı azaldı. Özellikle otomobil sektöründe yerini

paladyuma kaptırdı. Dolayısıyla platinin onsu şimdilerde 900 dolara, hatta 850 dolara kadar geriledi. Günümüz fınans piyasalarında artık platine yatırım aracı olarak çok sıcak bakan yok. Ayrıca kıymetli metal olarak da çok tercih edilmiyor.

PALADYUM

Paladyum, platinin onsu 1.600 dolar iken 300 dolar seviyesindeydi.

Son üç sene içinde 1.550 dolara kadar yükseldi.

Şimdilerde bu seviyelerini koruyor. Bu yükseliş ise tamamen endüstride kullanılmasından kaynaklandı. Şimdilik bu seyirde devam edeceği görüşü hakim.

Paladyumun yatırım aracı olarak yükselişi pek beklenmiyor. Ancak arz talep dengesinde talebin fazla olması halinde fiyatlar bir miktar daha yukarı gidebilir. Bu durumda ancak altınla arasındaki 50-60 dolarlık farkı sürdürebilir. Yani altının onsu 1.600 dolar olursa paladyum 1.650-1.700 dolar olabilir.

Ama burada bir çekince var. Bugün dünyada ticaret savaşları nedeniyle otomotiv üretiminde düşüş yaşanırsa o takdirde paladyum fiyatında yükseliş olmaz hatta altın ons fiyatının altına da inebilir. Bu yüzden bu metalin kaderi biraz otomotiv sektörüne ve dolayısıyla ticaret savaşlarının sonucuna bağlı.

BAKIR

Bakır fiyatı 2017’ye kadar yükseliş trendi içinde hareket etti. Yakın dönem zirvesi 8.500 dolar olan bakır fiyatları 2017’de 7.000 dolar ton seviyelerindeydi. Fakat gerek Çin’de talebin düşmesi, gerek bu sektördeki çalışanların greve gitmesi, gerekse büyük üretici Şili’de doğal afetlerin ocaklara

zarar vermesi son dönemde bakır fiyatlarının gerilemesine neden oldu. Fiyatlardaki gerilemenin bir diğer nedeni ise özellikle ABD ve Çin arasındaki ticaret görüşmelerinden (vergi konusunda) hala bir sonuç alınamaması ve Çin’de bakır fiyatlarının zayıflamış olması. Tüm bu gelişmeler bakır fiyatlarını 5.700 dolar ton seviyesine geri çekti. Bu nedenle bakır fiyatlarının yakın vadede çok fazla yükselmesi beklenmemeli. Son dönemde zaman zaman kontratlar sırasında fiyatlar yükseliyor ancak bu çok kalıcı olmuyor. Bundan sonra ticaret savaşlarında çözüme ulaşılırsa ve buna bağlı olarak üretim artışları söz konusu olursa bakır fiyatlarının yeniden 6.000 doların üzerine çıkma potansiyeli var. Ancak görüşmeler çıkmaza girerse 5.500 dolara kadar da gerileme söz konusu olabilir. Bu nedenle bakır fiyatlarının 5.500-6.500 dolar seviyesinde dalgalanması beklenmeli. Türkiye’de bakır fiyatlarını etkileyen en önemli gerekçe ise inşaat sektöründe yaşanan durgunluk diyebiliriz.

ESİN ÇETİNEL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu