Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

FED faiz artırımı

FED’den ilk faiz artırımının 2015’in ilk yarısında gelme olasılığı yüksek. Elbette FED ilk faiz artırımını ansızın yapmayacak. Finansal piyasaları ve ekonomik birimleri hazırlamak için artırımdan bir iki ay önce “güçlü sinyal’ verecek. Sinyalle birlikte piyasaların zorlanacağı dönem başlamış olacak…

FED-faiz-artırımı

Euro/dolar paritesinde beklentiniz nedir?

ABD ekonomisiyle euro bölgesi arasındaki makro ayrışma euro/dolar paritesinde “büyük ölçüde” fiyatlandı. Parite 1.40’lardayken birçok uluslararası ve lokal finansal kurum tarafından “paritenin neden 1,50’ye gideceğine” yönelik çok sayıda rapor yayımlanıyordu. Halbuki makro ayrışma tam tersinin gerçekleşeceğini adeta bağırarak işaret ediyordu.

Dolar faizi ve euro faizi arasındaki makas rekor düzeylere tırmanmıştı. Ben de bu köşeden paritede dolar lehine güçlü bir trend başlayacağını oldukça sık bir şekilde işlemiştim. Parite 1.24’lere geldi. Şimdi de “paritenin neden 1.00’lere doğru gideceğine” yönelik çok sayıda rapor çıkmaya başladı. Yine sürü psikolojisi egemen hale gelmiş durumda. Oysa makro ayrışma, dolar ile euro faizleri arasındaki makasa ve pariteye büyük ölçüde yansımış durumda. Paritede aşağı yönlü baskı birkaç ay daha devam eder. Çünkü FED’in ilk faiz artırımı takvimine yaklaşıyoruz. Paritede dip oluşumunun tamamlanabilmesi için FED kaygısının iyice artması ve ABD 10 yıllık Hazine faizlerinin yüzde 3.00 bölgesinin üzerine yerleşmesi lazım. Paritede aşağı yönlü eğilim 1.20’lere kadar devam edebilir. Ancak bu bölgenin altına sarkma yapsa da paritenin 1.20’nin altına kalıcı olarak yerleşmesi ihtimali kanımca çok yüksek değil. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) son dönemde attığı genişleyici adımların euro bölgesi üzerinde olumlu etkisini 2015 yılının ikinci yarısında göstermesi kuvvetle muhtemel. Bu başlı başına euro-pozitif bir gelişme olacaktır. Kaldı ki o zamana kadar FED ilk faiz artırımını da yapmış olur.

Özetle, paritede aşağı yönlü baskının birkaç ay daha devam etmesini beklemekle birlikte paritenin 1.20 altına kalıcı olarak yerleşebileceğini sanmıyorum. Haliyle paritenin 1.20 bandına yaklaşması halinde euro yönlü pozisyon açmanın uygun olacağı kanaatindeyim.

FED ilk faiz artırımını ne zaman yapacak?

ABD ekonomisindeki toparlanma giderek daha fazla kendisini hissettirmeye başladı. Yüzyılın en büyük finansal krizlerinden biri olan 2008-2009 krizinden en çabuk ve en güçlü çıkan gelişmiş ülke ABD ekonomisi oldu. Haliyle ABD Merkez Bankası’nm (FED) “bol” ve “ucuz” dolar likiditesini bitirmeye başladığı döneme girdik. Geçen haftayla birlikte FED’in yılda sekiz defa yaptığı FOMC toplantılarından biri daha geride kaldı. FED, tahvil alım programını 15 milyar dolarlık daha kesinti yaparak sonlandırdı. Böylelikle finansal sistemde dolar “bolluğu” yaratan mekanizma devre dışı bırakılmış oldu. Başta ABD ekonomisi olmak üzere dünya ekonomisi hesapta olmayan “negatif’ bir büyüme şoku ile karşılaşmazsa FED’in bundan sonraki normalleşme hamlesi faiz artışı yapmak olur. Geçen hafta tahvil alım programını sonlandırarak “bol” dolar dönemini bitiren FED 2015 yılı içinde de “ucuz” dolar dönemini kademeli bir şekilde bitirecek olan faiz artırımlarına başlayacak.

Bir önceki köşe yazımda riskin tanımı ve kategorilerini ele almış ve reel sektör için FED riskinin ne anlama geleceğini detaylı bir şekilde işlemiştim. Yazımın bir sonraki aşamasına geçmeden önce kısaca hatırlatmakta yarar görüyorum. “Bol” ve “ucuz” dolar döneminin bitmesi arzu edilen bir olay değildir. Haliyle de FED riski kurumlar ve bireyler için “fırsat” değil “tehlike”dir. Olasılık-etki matriksi çerçevesinden bakarsak FED riskinin, “gerçekleşme olasılığı yüksek ve gerçekleştiğinde yaratacağı etki “çok yüksek risk” kategorisindedir. FED riski kuramların ve bireylerin iradesi dışında. Olayın kaynağı kontrolünüzde değildir.

Yaklaşan ilk faiz artırımı takviminin özellikle gelişen ekonomileri ve piyasalarını hırpalaması, para birimlerinde hem yüksek oynaklık hem de değer kaybı baskısı yaratması beklenmeli. Reel sektör açısından Euro/dolar paritesini, TL’nin euro ve dolar karşısındaki değerini öngörebilmenin çok zor olacağı bir dönem olacak. Ne yazık ki bu riske bireyler ve kurumlar olarak hazır değiliz. Bankacılık dışı kesimin dövizde açık pozisyonu 190 milyar dolara yaklaşmış durumda. Halbuki FED adımlarından kaynaklanacak kur riskini son derece “düşük maliyetle” yönetmek mümkün. Riskten korunma mekanizmalarını sonraki yazılarımda işleyeceğim. Şimdi yazımızın ana temasına dönelim…

Hem televizyon programlarımda hem de çeşitli mecralardaki yazılarımda FED’in tahvil alım programını haftalık işsizlik sigortası başvurularının 300 bin kişinin altında kalıcılaşması halinde bitireceğini aktarmaktaydım. Her hafta açıklanan ve ABD ekonomisinin istihdam piyasasındaki gelişimini gösteren işsizlik sigortası başvuruları son dönemde 280-290 bin bölgesine yerleşti. Ve FED de tereddüt etmeden tahvil alım programını geçen haftaki toplantısında sonlandırdı.

İlk faiz artırımı içinse FED’in baz alacağı gösterge, işsizlik oranı olacak. En son açıklanan raporda ABD’de işsizlik oranı kriz öncesi dönemde görülen yüzde 5.9’a geriledi. Araştırma Grubu Direktörü olarak FED’de çalıştığım dönemdeki “yuvarlak masa” toplantılarından FED’in faiz artırım kararlarında literatürde “natural rate of unemployment/doğal işsizlik oranı” olarak bilinen göstergeye çok fazla ağırlık verdiğini biliyorum.

Doğal işsizlik oranı ekonominin konjonktürüne göre değişebiliyor. İçinde bulunduğumuz dönemde FED’in kendi çalışmalarında “doğal işsizlik oram”nm yüzde 5.5 düzeylerinde olduğu tahmin ediliyor. Doğal işsizlik oranını basitleştirerek aktarmamız gerekirse enflasyon baskısı yaratmaya başlayacak işsizlik oranı eşiği olduğunu söyleyebiliriz.

İşsizlik oranı bu düzeyin altına yerleşince ekonomide enflasyon baskısı oluşmaya başlar. Bu gözle bakınca eylül ayında yüzde 5.9 olarak açıklanan işsizlik oranının yüzde 5.5 eşiğine oldukça yaklaşmış olduğunu görüyoruz.

işsizlik oranındaki düşüş trendini bozacak bir negatif şok gelmediği sürece ABD ekonomisinde işsizlik oranının 2015’in ikinci çeyreği içinde yüzde 5.5 ve altma gerilemesi kuvvetle muhtemel.

FED’in de bu gelişmeye kayıtsız kalması mümkün olamaz. Haliyle FED’den ilk faiz artırımının önümüzdeki yılm ikinci yarısından ziyade ilk yarısında gelme olasılığı yüksek. Elbette FED ilk faiz artırımını ansızın yapmayacaktır. Finansal piyasaları ve ekonomik birimleri hazırlamak için faiz artırımından bir iki ay önce “güçlü sinyal” verecektir. Sinyalin gelmesiyle gelişen piyasaların zorlanacağı dönem başlayacaktır. Göz göre göre gelen bu riske karşı duyarsız kalmayalım. Riski yönetmek için düşük maliyetli finansal araçlardan yararlanalım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu