Haberler

Et sektörü yine aşırı fiyat artışlarıyla gündemde

Et sektörü yine 2008 yılındaki gibi aşırı fiyat artışlarıyla gündemde. 2014 başında 16.4 TL olan karkas et fiyatı 22 TL’yi aştı. Üretici, kasap, restoran, besiciler kısaca bütün kesimler zamlardan şikayetçi!..

et fiyatlariET sektörü 2008 yılındakine benzer bir hareketlilikle karşı karşıya. Fiyatlar tekrar tırmanışa geçti. 2014 başında 16.4 TL olan karkas etin fiyatı 22 TL’ye dayandı. Artış yüzde 25’in üzerinde. Et piyasasının dengesi bozuldu bozulacak. 2008’de de benzer bir durum yaşanmış, hükümet hem karkas et hem de canlı hayvan ithalatıyla piyasayı dengelemeye çalışmıştı. Fiyatların tekrar yükselmesindeki en önemli etken et tüketiminin artması ve arzın buna yetişememesi olarak gösteriliyor.

Uruguay’da sığır eti tüketimi ortalama yıllık 61 kilogram iken, bu rakam Türkiye’de 10.7 kilogramda seyrediyor. Kişi başına gelir artışı, nüfus artışı, kentleşme, tüketim alışkanlıklarındaki değişme ve ülkeye gelen turist sayısındaki artış gibi etkenler talebi her geçen gün artırıyor. Bu gelişmeleri piyasada da gözlemlemek mümkün. Peş peşe açılan et restoranları, köfteciler, dönerciler Türkiye’deki et tüketiminin hızla arttığının en canlı göstergeleri. Tüketim talebi hızla artarken, arzın aynı oranda olmaması nedeniyle fiyat artışları kaçınılmaz oluyor. Son fiyat artışlarıyla birlikte dana kıyma 30 TL’ye, dana kuşbaşı ise 40 TL’ye dayandı. Sektör temsilcileri, gerekli tedbirler alınmaz ise et piyasasında istikrarın bozulacağını ifade ediyorlar.

“ETÇİL IRK ARTIRILMALI”

Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanvekili ve Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçmdağ, büyükbaş hayvan popü-lasyonunda süt ırkının ağırlığı olduğunu belirterek, et ırkının da artırılması ile piyasanın istikrara kavuşabileceğini vurguluyor.

Yalçındağ, “Sütçü ırk ineklerin erkek buzağılarını ve sütten kesilen inekleri bekleyerek et sektörü istikrara kavuşmaz. Et ve süt ırkları arasında denge kurulmalı. Etçi ırklara ağırlık verilmeli. Hayvan sayısındaki bundan sonraki artış etçi ırklara dönük olmalı. Bunun için kombine ırklara ağırlık verilmeli” diyor. Üreticilerin teşviklerle desteklenmesi gerektiğini belirten Fazlı Yal-çındağ, ithalat konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Öncelik tabii ki yerli üretim olmalı. Ancak içerideki üretimin yetmediği noktalarda ithalat gündeme gelmeli. Gümrük vergileri bir miktar artırılarak yerli üretici korunabilir. Bu şekilde canlı hayvan ithalatı da yaparak piyasanın talebi karşılanmalı. Et ve süt ırkı inek dengesi kurulana kadar ithalat yolu açık tutulmalı.” 2015 yılı için nasıl bir teşvik verileceğinin henüz belli olmadığını söyleyen Yalçmdağ, bu belirsizliğin bile et fiyatlarının 1 TL artmasına neden olduğunu belirtiyor.

Et konusunda söz söyleyecek isimlerin başında hiç kuşkusuz Sarıtaş Ailesi geliyor. 1949 yılından bu yana et işiyle uğraşan Sarı-taş Ailesi bugün etin her ayağında bulunuyor. Besicilik, kasaplık, et toptancılığı ve restoran işletmeciliği yapıyorlar. Sarıtaş markasıyla kasap zinciri, Kasap Döner ile de döner zincirine sahipler. Bugün işlerin başında üçüncü kuşak temsilcisi Emrah Sa-rıtaş bulunuyor. Bu özellikleri nedeniyle de et konusundaki değerlendirmeleri önem arz ediyor.

TÜKETİM ARTIYOR, ARZ YETERSİZ

Emrah Sarıtaş, Türkiye’de et tüketiminin giderek arttığını, ancak hayvan sayısındaki artışın bunun gerisinde kaldığını söylüyor. Fiyatlardaki yükselişin tamamen arz yetersizliğinden kaynaklandığını söyleyen Sarı-taş, et piyasasının çok homojen bir yapıda olduğunu, kartel oluşmasının mümkün olmadığını belirtiyor. “Piyasanın en büyüğünün payı yüzde l’i geçmez. Piyasanın 10 büyüğü bir araya gelse yüzde 10’luk paya ancak sahiptir. Dolayısıyla büyüklerin manipüle etmesi zor bir piyasa” diyen Sarıtaş, fiyatların büyüklerin arzı azaltmasından değil, tüketimin artmasından ve talebin karşılanama-masından yükseldiğini söylüyor. “İnsanların tüketim alışkanlıkları değişti. Döner, köfte, et restoranları peş peşe açılıyor. Ev dışında da ciddi et tüketimi söz konusu” diyen Sarıtaş, hayvan sayısının mutlaka artırılması ve canlı hayvan ithalatının yapılması gerektiğini ifade ediyor. Sarıtaş sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Eğer devlet fiyatlara hızlı müdahale edecek ise karkas et ithalatı da gündeme getirilebilir. Bu sektörde alınan kararlar ancak 5-10 yıl sonra karşılığını buluyor. Politikaları sektörün dinamiklerine göre uzun vadeli yapmalıyız. Mera alanları az, yem pahalı. Hayvanlar ottan kesilip pahalı yeme dönünce haliyle sıkıntı yaşanıyor. Hayvan sayısını 20 milyonun üzerine taşıyacak tedbirler alınmalı, teşvikler verilmeli.”

“KDV YÜZDE 1’E İNMELİ”

Türkiye Damızlık ve Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Velioğlu ise ithalatın hiçbir şekilde çözüm olamayacağını vurguluyor. İthalatın şu anda serbest olduğunu da söyleyen Velioğlu, “50 büyük baş hayvanı olan bir işletme elindeki hayvan varlığının yüzde 40’ı oranında ithalat yapabiliyor. Daha fazla ithalat yerli üreticiye zarar verir.

Karkas et ithalatına ise kesin bir şekilde karşıyız” diyor.

Ette kaçak konusuna vurgu yapan Velioğlu, ette KDV’nin yüzde l’e inmesi halinde kaçakçılığın da son bulacağını söylüyor. Velioğlu, “KDV indirimi hem et sektörünü kayıt altına alır, hem de piyasada fiyatların bir miktar gerilemesini sağlar” diyor.

Son dönemlerde döner zincirleri gibi köfte zincirleri de hızla yaygınlaşıyor. Bu alanda birçok marka tüketiciye hizmet veriyor. İstanbul’un eski köfte restoranlarından biri olan Filizler Köftecisi günde 1 tona yakın et kullanıyor. Filizler Köftecisi’nin sahibi Osman Şahbaz, kullandıkları etlerin bir kısmını kendi çiftliklerinde yetiştirirken, bir kısmını da Balıkesir Gönen’deki çiftliklerden temin ettiklerini söylüyor.

Şahbaz, “Fiyatlarda bir yükseliş var. Ama bu artışı henüz tüketicilerimize yansıtmadık. Fiyatlarda istikrar hayvan sayısındaki artışla mümkün olabilir. Hükümetin 2008 yılından bu yana aldığı tedbirlerle hayvan sayısı ve üretim arttı. Daha da artması lazım” diyor.

YEMEK ŞİRKETLERİNİ ZORLUYOR

Hazır yemek sektörünün en temel girdilerinden biri et. Dolayısıyla fiyat artışları sektörü çok yakından ilgilendiriyor. Keyveni markasıyla sektörde hizmet veren Sadık Çelik, et fiyatlarındaki artışın yüzde 40’lara vardığını iddia ediyor. Hayvancılık politikalarında geçmişte büyük hataların yapıldığını söyleyen Çelik, “Hayvancılık sektörü için verilen teşvikler yerinde kullanılmadı. Teşvikler denetlen-meli. Sonuçta bu yanlışların faturasını biz ödüyoruz” diyor. Sektördeki maliyet artışlarının dayanılacak boyutu açtığını söyleyen Çelik, “Birçok şirket konsolidasyona gidiyor. Böyle giderse sektör yabancılara kalacak” diyor.

Andaç GÜNSOY / Polonez Genel Müdürü
Bakanlık ortak bir çözüm bulmalı

Fiyatların yükselmesinde en büyük etkenin arz talep dengesizliği olduğunu belirtebiliriz. Bu gibi artışlarda, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının et fiyatlarının olması gerektiği fiyat ile ilgili bir politikası vardır. Bakanlık bu bağlamda hayvan popülasyonu, et fiyatları gibi hususlarda kırmızı et piyasasını yakından kontrol ediyor ve et fiyatlarını etkileyen hususlar hakkında detaylı bilgiye sahip bulunuyor. Bu anlamda Bakanlığın et fiyatlarının yükselmemesi, geri gelmesi noktasında bir planı olduğuna eminiz, başka bir yol düşünemiyoruz. Hem besicinin memnun olabileceği hem de tüketicilerin yeterli ölçüde kırmızı et tüketebilecekleri et fiyatlarına ulaşmamız için her iki tarafı düşünecek şekilde bir politika oluşturulacağına güvenimiz tam. Kırmızı et, ürünlerimizin temel hammaddesi olduğundan, et fiyatlarında yaşanan artış, maliyetlerimizi muhakkak etkilemektedir. Bu durumda artışı, nihai ürün fiyatlarımıza yansıtmak durumunda kalıyoruz.

60 kuruş ilave prim var

Ette yaşanan sıkıntılara ne kadar çare olur bilemeyiz ama sektörün iki önemli kurumu işbirliği protokolü imzaladı.

Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği ile Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü arasında sözleşmeli besicilik uygulaması kapsamında ‘Hayvan Tedarik Protokolü’

2015 yılı için yeniden imzalandı. Sözleşmeli besicilik yapan TÜKETBİR üyelerine 30 günde kesim imkanı ve 60 kuruş ilave prim ödemesi gibi avantajlar sağlayan protokol ile besicilere fiyat ve pazar garantisi sunuluyor.

Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Kasım Piral ve Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Birliği Genel Başkanı Bülent Tunç’un imzaladığı protokole göre, Birliğe kayıtlı üreticilere prim desteği verilecek. Sözleşmeli besicilik yapan Kırmızı Et Üreticileri Birliği üyeleri, birliklerinden alacakları kefalet senedi ile sözleşme imzalayabilecek. Böylece nakit teminat ödemesinden muaf olacaklar veya teminat mektubu, ipotek ve noter gibi işlemler için zaman kaybetmeyecekler. Konu ile ilgili açıklama yapan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Kasım Piral, amaçlarının besicileri fiyat dalgalanmalarından korumak ve daha planlı bir üretime teşvik etmek olduğunu söylüyor. TÜKETBİR Genel Başkanı Bülent Tunç ise, “Et ve Süt Kurumu bizim için fiyat ve pazar garantisi demektir” diyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu