Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Dış ticaret açığı geriliyor

İhracat artarken? ithalat ve dış ticaret açığı azaldı. İhracatın ithalatı karşılama mam yükseldi 2018in 170 milyar dolar ihracatla bitirilmesi mümkün. Ekonomistler,, yılın makul bir cari açıkla kapatılacağı görüşünde.

İHRACAT artarken, ithalat ve dış ticaret açığında azalma sürüyor. İhracatın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.6 artışla 14.1 milyar dolara yükseldiği Temmuz’da, ithalat yüzde 6.7 azalışla 20.1 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığı ise yüzde 32.6 azalışla 5 milyar 982 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise 2017 Temmuz’da yüzde 58.7 iken, 2018 Temmuz’da yüzde 70.2’ye yükseldi. 2018 yılının 170 milyar dolar ihracat ile bitirilmesinin mümkün göründüğüne dikkat çeken ekonomistler, AB ekonomilerindeki toparlanma ve tüketim artışının ihracatı doğrudan etkilediğini, ancak alternatif pazar arayışlarının sürdürülmesi gerektiğinin altını çiziyor. Ekonomistler, yılın makul bir cari açıkla kapatılacağını ifade ediyor.

İHRACAT ARTTI, İTHALAT GERİLEDİ

Bayram tatili dönüşü piyasaların yakından takip edildiği geçen hafta yurtiçine yönelik önemli ekonomik veriler açıklandı. Bunlardan ilki Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan gcçici dış ticaret istatistikleriydi. Buna göre, Mayıs’ta artış hızı yüzde 5.4 düzeyinde gerçekleşen ithalat, Haziran’da yüzde 3.8’lik azalmanın ardından, Temmuz’da yüzde 6.7 oranında azalış gösterdi. Revize verilere göre Mayıs’ta geçen yılın aynı ayma göre artış hızı yüzde 6.2 düzeyinde gerçekleşen dış ticaret açığı ise Haziran’da yüzde 8.9, Temmuz’da yüzde 32.6 oranında azaldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ihracat ve ithalat rakamlarının kısa ve orta vadeli hedefleri açısından oldukça pozitif gösterge setini ortaya koyduğunu vurgulayarak, cari açığı azaltmanın temel hedeflerinden biri olduğunun altını çizdi.

İhracat 2018’in ilk yedi ajanda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artışla 96 milyar 272 milyon dolara, ithalat yüzde 10.2 artışla 143 milyar 23 milyon dolara yükselirken, dış ticaret açığı yüzde 17.4 artışla 46 milyar 751 milyon dolar oldu.

AB’YE İHRACAT YÜZDE 14.7 ARTTI

Avrupa Birliği’ne (AB-28) yapılan ihracat, 2017 yılının aynı ayına göre yüzde 14.7 artarak 6 milyar 852 milyon dolar oldu. AB’nin ihracattaki payı 2017 Temmuz’da yüzde 47.4 iken, 2018 Temmuz’da yüzde 48.7’ye yükseldi.

Temmuz’da imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94.9 oldu. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 2.8, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 37.1 olarak belirlendi.

İhracatın kurdaki gelişmelerin de etkisi ile yükseliş trendine devam ettiğini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Aşan, bu yılın 170 milyar dolar ile bitirilmesinin mümkün göründüğünü, bu temponun devam etmesi halinde hedeflerin aşılacağını belirtti.

AB ekonomilerindeki toparlanma ve tüketim artışının ihracatı doğrudan etkilediğini belirten Aşan şunları kaydetti:

“Tabii ki alternatif pazar arayışlarından vazgeçmeyeceğiz. Doğal olarak tamamen kur etkisinden kaynaklı, temmuzda ithalatta bir gerileme yaşadık. Buradan hareketle Temmuz ayı cari açık beklentim 3 milyar doların biraz üzerinde. Bu izleyen aylarda da bu şekilde devam edecek ve yılı oldukça makul bir açıkla tamamlayacağız. Tabii ki bu döviz ihtiyacım azaltacağı için kur üzerindeki baskıyı bir nebze düşürecek ancak ekonomide bir yavaşlamaya da işaret ettiğini eklemeliyim. Temennimiz ve bütün gayretimiz bu azalışın kur hareketlerinden bağımsız biçimde kalıcı olmasını sağlamak. Bunun için oldukça etkili bazı tedbirler alındı. Özellikle proje bazlı sektörel teşvikler büyük bir katkı sağlayacak. Beklentim üretimde ithalat bağımlılığının görünür ölçüde azalacağı, ihracatın kompozisyonunda karlılığı arttırıcı bir değişimin yaşanacağı ve cari açığın makul düzeylere kalıcı olarak indirileceği yönünde.”

KAPASİTE KULLANIMI İLERLEDİ

İmalat sanayinde kapasite kullanımı oranı Ağustos’ta arttı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) imalat sanayisinde faaliyet gösteren 2 bin 77 katılımcının “İktisadi Yönelim Anketi” formuna verdiği yanıtların toplulaştırılmasıyla elde edilen verilere göre, 2018 Ağustos’ta imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı bir önceki aya kıyasla 0.7 puan artarak yüzde 77.8 oldu. Ağustos’ta ara malları, yatırım malları ve dayanıklı tüketim mallarında artış görülürken, gıda ve içeceklerde azalış gözlendi. Ağustos’ta mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise bir önceki aya göre 0.7 puan artarak yüzde 77.6 oldu.

İstanbul Medipol Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, yılın ikinci çeyreğinde ekonomik büyüme oranının yüzde 4.5 civarı gerçekleşebileceğini ifade etti. Yılın ilk çeyreğindeki yüzde 7.4’lük büyümeden sonra ikinci çeyrekte belirli bir miktar yavaşlama olmasının zaten beklendiğini ifade eden Tatlıyer, “Üçüncü çeyrekte bu açıdan ekonomik büyümenin bir miktar daha azaldığını göreceğiz” dedi.

GÜVEN ENDEKSLERİ UYARDI

Yüksek enflasyon, TL’deki değer kaybı, yükselen tahvil faizi, büyümede yavaşlama beklentisiyle güven endekslerinde kan kaybı yaşanıyor. TCMB’nin iktisadi Yönelim Anketi sonuçlarının değerlendirilmesiyle hazırlanan Reel Kesim Güven Endeksi, Ağustos’ta bir önceki aya göre 6.3 puan azalarak 96.4 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 5.2 puan azalarak 96.3 oldu.

TUIK verilerine göre, Ağustos’ta mevsim etkilerinden arındırılmış sektörel güven endeksleri hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerinde geriledi. Hizmet sektörü güven endeksi Ağustos’ta bir önceki aya göre yüzde 4.2 azalışla 88 düzeyinde gerçekleşirken, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 4 azalışla 93.4, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 10.7 azalışla 68.8 oldu.

TÜ1K geçen hafta Ekonomik Güven Endeksi’ni de açıkladı. Buna göre ekonomik güven endeksi Ağustos’ta bir önceki aya göre yüzde 9 azalarak 83.9’a geriledi. Ekonomik güven endeksindeki kayıp, tüketici, reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı.

Ekonomist Erdoğan Turan, TL zayıfladıkça dengelerin bozulduğunu, ekonomide güvenin sorgulandığını vurgulayarak, “Ekonomik güven endekslerindeki gerileme tüketim ve yatırım talebinde ileride azalmaya işaret ediyor. Dış ticaret rakamları da büyümeyi destekler nitelikte değil. Bu durumda ekonomide yavaşlama kaçınılmaz. 2018 için yüzde 4 civarı büyüme beklentisi var” dedi.

TURİST SAYISINDA REKOR ARTIŞ

Turizm sektöründen iyi haberler gelmeye devam ediyor. Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turist sayısı ve oda doluluğu arttı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçen hafta açıkladığı verilere göre, 2018’in ilk yedi ayında Türkiye’ye gelen turist sayısı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 24.9 artışla 21 milyon 639 bin 802 kişi düzeyinde gerçekleşti. Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke Rusya oldu. Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı yüzde 29.61 artışla 3 milyon 276 bin 46 kişiye ulaştı. Yüzde 20.45 artışla 2 milyon 321 bin 529 turist ile Almanya ikinci sırada yer alırken, bu ülkeyi 1.3 milyon kişiyle İran, 1.24 milyon kişiyle Gürcistan, 1.2 milyon kişiyle İngiltere izledi.

Temmuz’da Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.74 artışla 5 milyon 672 bine ulaştı. Avrupalı turist sayısındaki artış da dikkat çekti. Temmuz’da Türkiye’yi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artışla 2 milyon 751 bin Avrupalı turist ziyaret ederken, yılın ilk yedi ayında AvrupalI turist sayısı yüzde 30 artışla 9.2 milyon kişiyi aştı.

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) verilerine göre, Türkiye’de Temmuz’da otel dolulukları 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 7.1 artarak ortalama yüzde 74.9’a ulaşırken, yılın ilk yedi ayında ise otel doluluk oranı yüzde 64.8’e yükseldi. Ortalama günlük satılan oda bedeli, geçen ay yüzde 11.9 artarak 87.8 euro, toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirler ise yüzde 19.9 yükselerek 65.7 euro’ya çıktı.

TCMB’DEN ÇİFTE HAMLE

Türkiye’ye yönelik kur saldırısının hızlandığı Ağustos’ta likidite yönetimi konusunda tedbirler 24,90 alan Merkez Bankası’ndan, geçen hafta yeni bir hamle daha geldi. Daha önce gün içi ve gecelik vadedeki hazır imkanlar çerçevesinde ban-kal ara ihtiyaç duydukları tüm likiditeyi sağlayacağını açıklayan TCMB, 29 Ağustos’tan geçerli olmak üzere bankalararası para piyasasında gecelik vadedeki işlemler için bankaların borç alabilme limitlerini, 13 Ağustos öncesi limitlerin iki katına çıkardı.

TCMB haftanın son gününde çifte hamle yaptı. TCMB, döviz piyasalarının etkin işleyişine katkı sağlamak amacıyla, Banka bünyesinde gerçekleştirilen TL uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerinin yanında, Borsa İstanbul A.Ş. (BIST) nezdinde faaliyet gösteren Vadeli işlem ve Opsi-yon Piyasası’nda da (VIOP) işlem gerçekleştirilebileceğini duyurdu. TCMB, ayrıca Türk Lirası ve döviz likidite yönetimindeki etkinliğin artırılması amacıyla banka bünyesinde döviz karşılığı TL swap piyasasının açılmasına karar verildiğini açıkladı. TCMB, işlemlerin, döviz ve efektif piyasalarında işlem yapmaya yetkili bankalarla limitleri dahilinde kotasyon yöntemiyle gerçekleştirileceğini kaydetti.

“Enflasyonun Ağustos ayında yaşanan kur krizinden dolayı belirli ölçüde yükseldiğini göreceğiz” diyen Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, yaşanan kur krizinde panik olmadan hareket eden Merkez Bankası’nın PPK toplantısında açıklanan enflasyon oranıyla uyumlu bir şekilde politika faiz oranım artırmasını beklediğini dile getirdi. Merkez Bankası’nm kurda yaşananlardan hareketle politika faiz oranını ciddi şekilde artırması ve böylece reel faizi olduğundan daha yüksek bir noktaya taşımasının Türkiye ekonomisi açısından iyi olmayacağının altını çizen Tatlıyer, “Merkez Bankası’nın da bu durumun bilincinde olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Kurlardaki aşırı dalgalanmanın beklenenden çok daha hızlı bir şekilde fiyatlara yansıtıldığını belirten Prof. Dr. GökselAşan ise, burada özellikle hareketliliğin ilk günlerinde tam bir fırsatçılıkla fiyat ayarlamaları yapan firmalara karşı maalesef yeterince tedbir alınmadığı görüşünde. Ağustos ayı enflasyon beklentisinin yüzde 3’ün üzerinde olduğunu belirten Aşan, “Tabii ki kur hareketlerine bağlı olarak ileriki aylarda bu artış kalıcı olmayacak ancak orada da yine kurumlara iş düşecek zira firmalar artışı çok hızlı yansıtırken azalışı yansıtmada yavaş davranacaklar” dedi.

“ENFLASYONA DİKKAT”

Son yıllık enflasyon seviyesinin yüzde 15.85 olduğunu vurgulayan ekonomist EdoğanTuran, Ağustos ayı için piyasanın ortalama beklenti rakamı yüzde 2.2 seviyesinde olduğunu söyledi. Turan, “Eğer piyasanın beklediği gibi bir aylık enflasyon rakamı açıklanırsa bu durumda yıllık enflasyon yüzde 17’yc ulaşmış olacak ve gözler TCMB’ye dönecek. Son 1 ay içinde kur hızlı yükselirken Merkez Bankası piyasayı fon-ladığı faiz rakamını yukarı çekti, politika faizine dokunulmadı. Eğer enflasyonun seyrinden rahatsızlık duyulursa sıkı para politikası duruşuna bağlı olarak faiz artımı yapılabilir. Politika faizine dokunulmazsa gecelik fonlama rakamı yukarı çekilebilir” diye konuştu.

“Kaynak verimliliğinden taviz verilmeyecek”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen hafta KOBİ destek kredisi tanıtımında yaptığı konuşmada, Türkiye’ye karşı başlatılan girişimin farkında olduklarını, bu sınamadan çok daha güçlü çıkmak için Türkiye olarak kenetlendiklerini vurguladı. “Zayıflıklarımızın da, güçlü yanlarımızın da farkındayız. Atmamız gereken adımları çok ama çok iyi biliyoruz” diyen Albayrak, doğru planlama, politika ve uygulamalarla arzu ettikleri güçlü Türkiye ekonomisine kavuşulacağından hiç kimsenin şüphesinin olmaması gerektiğini söyledi. Hiç olmadığı kadar güçlü bir mali disiplin politikası süreciyle alakalı adımları atmaya başladıklarını söyleyen Albayrak, “Etkin mali politikalarla enflasyonla mücadeleyi önceliyeceğimizi ifade ettik. Kamu kaynaklarını Yeni Ekonomi Yaklaşımı çerçevesinde teknoloji yönetimi, cari açığı düşürme ve ihracatı artırma hedeflerine yönelik 1 stratejilerle kanalize edeceğiz. Kamuda \ başlattığımız tasarruf sürecini güçlü ve etkin şekilde sürdüreceğiz. Bu yıl mali ve bütçe disiplini anlamında binlerinin söylediğinin aksine çok güzel bir yılsonu bilançosu bizi beklemekte. Dünyada fınansal daralmanın yaşandığı bu dönemde ekonomimizin en temel mücadele alanları olan cari açık ve enflasyonla mücadelede başarıya ulaşmak istiyorsak artık kaynak verimliliğinden de taviz vermeyeceğiz” diye konuştu.

Erdoğan TURAN / Ekonomist
“Çözüm üretim ve büyüme modelinde değişimde”

İthalat iki aydan bu yana düşüyor. Mayıs ayı başında dolar/TL kuru 4.06 seviyesindeydi. Haziran ayına 4.66 seviyesinden başladık. Asıl kur etkisini ise Ağustos’ta, doların 5 seviyesini aştığı dönemde izleyeceğiz. Üretimde ithalata bağımlılık oranını aşağı çekmediğimiz sürece ihracatta artışa endişeli yaklaşıyoruz. Herkesin dilinde, ‘ileri teknoloji ağırlığını artıralım!’ Doğru, fakat bu amaca bugünden yarına ulaşmak kolay değil, eğitimden devlet politikasına kadar değişime ihtiyaç var. Bu konuda adımlar atılıyor ancak atılan adımların dönüşünün hızlı olmasını beklemek zor. Bunun öncesinde geleneksel üretim kalemlerinde, ara malı ithalatını azaltmanın, ihraç edilecek bir ürünün olabildiğince iç kaynakları kullanarak tamamlamanın yollarına bakmalıyız. Çözüm, üretim ve büyüme modelinde değişimde. Tüketerek büyüme bizi dönüp dolaşıp sürdürülemez cari açığa götürüyor.

Yrd. Doç. Dr. Mevlüt TATLIYER / İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Dış ticaret performansına olumlu yansıyacak”

TL’nin dolar karşısında değer yitirmesi ihracatı daha ucuz, ithalatı da daha pahalı hale getireceğinden ve böylece rekabet gücümüzü artıracağından dış ticaret performansına olumlu yansıyacak. Fakat, ihracatın önemli oranda ithalata bağımlı olması söz konusu rekabet gücü artışını sınırlayacak. Öte yandan, Türkiye’nin gerçekleştirdiği toplam ithalat içinde düşük teknolojili ürün ithalatının payı yüzde 11, orta-düşük teknolojili ürün ithalatının payı ise yüzde 34’tür. Bu durum da aslında ihracatın ithalata bağımlılığının yaşanan kur artışıyla birlikte önemli oranda bertaraf edilebileceğinin bir göstergesi niteliğindedir. Dolar kurunda Ağustos ayında çok ciddi bir hareketlilik yaşanmış olması güven endekslerinde belirli düzeyde gerileme yaşanmasına neden oldu.

HÜLYA GENÇSERTKAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu