Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Covid-19 Süreci ve İhracat

Koronavirüs döneminde ihracatta yeni açılımlar

KORONAVİRÜS nedeniyle dünyada ticaret durma noktasına geldi. Bu durumdan Türk ihracatı da olumsuz etkilendi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Nisan ayında ihracat & bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41.4 düşüşle 8 milyar 993 milyon dolar oldu. TİM Başkanı İsmail Gülle, rakamları açıkladığında, “Gün umutsuzluk günü değil, yarınlardaki fırsatlara hazırlanma günüdür.

Covid-19 sürecinde daralan uluslararası ticaretin etkilerini, ihracatta yaşanan kaybı telafi edecek başlıkları ve süreç sonunda oluşacak yeni dünya düzeninde daha güçlü bir şekilde yer almak için eylem planlarını devreye aldık. Unutmayalım ki, ihracat hedeflerimiz Covid-19’dan büyük” diyerek ihracatçılara moral verdi.

Son günlerde ihracatçılara asıl umudu ise doların hareketi veriyor. Özellikle TL’ye bağlı hammadde ile üretim yapanlar için kurlar fırsat günleri sunarken, ihracatçıyı asıl endişelendiren ise talep. Yeni normalleşmenin ekonomide de hissedilmesiyle birlikte haziran ayından itibaren talebin artması bekleniyor. Artan talebe, doların değerlenişi de eklenince ihracatta güzel günlerin yakın olduğunu söylemek mümkün.

“MEDIKAL ÜRÜNLERE TALEP VAR”

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, Nisan ayında sektörün ihracatının yüzde 60,  Avrupa’ya ihracatın ise yüzde 70 düştüğünü belirterek sözlerine başlıyor. “Mayıs ayı da durgun geçecektir ama Haziran’dan sonra iyiye gidiş bekliyoruz” diyen Öksüz, kurların bu seviyelerinin de ihracatı olumlu etkileyeceğini söylüyor. TL bazında hammadde tedarik edip ihracat yapanların kurların yükselişinden olumlu etkileneceğini söyleyen Öksüz, talebin artmasının, kurların yükselişi kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Öksüz, koronavirüs döneminde ihracatta yeni açılımlar sağlandığını şu sözlerle anlatıyor: “Talep bizim için öncelikli. Bu dönemde medikal ürünlere talep var. Sektör olarak, koruyucu kıyafetler ve maskeler dikiyoruz. Dokuma ve örmeden, çok kullanımlı maske ve önlüklere geçen hafta izin çıktı. Yurtdışından çok talep var. Bunu kur avantajıyla birlikte değerlendirmek istiyoruz.”

“İHRACATI OLUMLU ETKİLER”

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Muhasip Üyesi Müfit Karademirler, otomotiv sektörünün ihracatında mayıs ayında yüzde 25-30 artış beklediğini belirterek sözlerine başlıyor. Haziran’ın, Mayıs’tan daha iyi olmasını bekleyen Karademirler, “Sene sonuna doğru ihracat giderek artar. Hareketlenme, insanların sokağa çıkıp normal yaşama dönmesiyle yakından ilgili” diyor. Kurların artışının ihracat tarafını olumlu etkileyeceğini belirten Karademirler, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kurların artışıyla birlikte pazarın hareketlenmesi de önemli. Otomotiv üretimimizin yüzde 80’i ihracata, ihracatımızın da yüzde 85’i Avrupa Birliği’ne gidiyor. Fransa’da, İtalya’da hayat normale dönmeli ki, kurların olumlu etkisini görebilelim. Kurun yükselmesi iç pazarda maliyetleri artırdığı için olumsuz yansıyor. Kurun yükselmesiyle artan maliyetler fiyata yansımak zorunda kalıyor. Tüm bunlara rağmen, Haziran’dan itibaren üstüne koyarak normale doğru gideceğimizi düşünüyoruz.”

“TERCİHİMİZ İSTİKRARLI KUR”

Mobilya sektörü de bu dönemde sipariş sıkıntısı yaşıyor. İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, dolardaki yükselişten ziyade istikrarlı kurun sektörlerine katkı sağlayacağım belirtiyor. “Mobilya tedarik fiyatları dolara karşı esnek. Dolar arttıkça sünger, aksesuar gibi hammadde fiyatları da artıyor” diyen Güleç, “Biz istikrarlı kurdan yanayız. Hammadde fiyatlarımızın dolara endeksli olması bizi dünyada ucuzlatmıyor, karlılığımız artmıyor” diye konuşuyor. Mobilya sektörünün siparişe dayalı üretim yaptığını vurgulayan Güleç, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor:

“Mayıs ayında da Nisan gibi ihracatımız düşük gelir. Çünkü mobilya sektörü olarak sipariş alıp üretemiyoruz. Dünyada yeni normal süreciyle birlikte Haziran ayı başından itibaren sipariş almayı bekliyoruz. İhracat, Eylül’de artabilir. Bu dönemde reel olarak çok talep olmadığı için ciddi bir fiyat rekabeti var. Dolar yükselse de fiyatlarımız düşüyor. KOBİ’lerimizin rekabet anlayışında sorun var. Kötü rekabet ediyoruz. Kurların katkısını bu nedenle çok göremiyoruz.”

“GIDADA FIRSAT GÖRÜYORUZ”

Yılın ilk üç ayında artış gösteren hububat, bakliyat ihracatında Nisan ayında yüzde 2.5’luk düşüş oldu. Irak pazarındaki sıkıntılar nedeniyle yaşanan bu düşüşün Mayıs’ta da devam etmesi olası. Orta Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Nihat Uysallı, “Diğer pazarlarda problem yok. Gıda tarafında ciddi fırsatlar gözüküyor” diyor. Makarna ve un üretimi için Türkiye’nin net buğday ithalatçısı olduğunu söyleyen Uysallı, “Doların yükselmesi ilk etapta ihracatı pozitif etkiler gibi gözüküyor. Buğday ithal ediyorsanız, bunu söylemek mümkün değil. Dolara bağlı olarak buğday fiyatları artarsa, makarna ve un ihracatçıları doların yükselişinden katkı sağlayamaz.”

“MALİYETLER DE ARTIYOR”

Türkiye Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak da doların yükselmesinden sektörüne katkı sağlayamayacağı görüşünde. Kurların giderleri de artırdığını söyleyen Kavak, “Kurlar artınca giderler ve maliyetler de artıyor. Bu nedenle istikrarlı bir para politikasının olmasını tercih ederiz” şeklinde konuşuyor. Mayıs’la birlikte yaş meyve sebze için sezonun açılacağını vurgulayan Kavak, şu bilgileri veriyor: “Mayıs’la birlikte nektarin, erik ihracatı başlar. Ardından kiraz devreye girer. Temmuz ve ağustos, atıl dönem. Eylül ayından itibaren narenciye ihracatı devreye girer. Kurların yükselmesinin ihracatın seyrini çok etkileyeceğini düşünmüyorum.”

“KURLAR AVANTAJ”

Türkiye’nin geçen sene pırlanta mücevher ihracatında birinci olan Storks Mücevher’in Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner, dolar kurunun yükselmesinin ihracat için avantaj olduğunu vurguluyor. Ancak dolardan kaynaklanan avantajın mücevher sektörüne yansımasının geç olacağını düşünen Güner, “Eylül’e kadar ciddi bir mücevher ihracatı olmasını beklemiyorum. İhracatta yüzde 80 gerileme olacağını sanıyorum. Eylül’den sonra sene sonuna kadar geçen senenin ihracatının yarısını yaparsak, büyük bir iş başarmış oluruz. Bu sene sonuna kadar mücevher ihracatında yüzde 50-60 daralma yaşayabiliriz. Sadece tek bir avantajımız var. Avrupa kıtası toparlanırsa, Uzakdoğu yerine Türkiye’yi tercih edeceklerdir” şeklinde konuşuyor.

Adnan ASLAN / Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Bşk.
“Rekabet fırsatı oluşturacak”

Türkiye’nin çelik ihracatı 2020 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı aylarına göre miktar bazında yüzde 13.2 azalarak 6.5 milyon tona geriledi. Değer bazındaki ihracat ise yüzde 18.1 düşüşle 4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dünya ekonomisini sarsan Covid-19 salgını Türk çelik sektörünü de olumsuz yönde etkiledi. 2020’nin ilk dört ayında salgın öncesi alınan siparişlerin ihracatını gerçekleştirdik. Bu dönemde iptallerle de karşı karşıya kaldık. Şu an için sektörde durgunluk söz konusu. Salgının sektörümüze asıl etkilerinin Mayıs ve Haziran aylarında ortaya çıkacağını ön görüyoruz. Artışa geçen kur değer bazlı ihracat rakamlarımızı da etkiliyor. Doların yükselişinin çelik ihracatımızın lehine olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum sektörümüze rekabet fırsatı sağladı; ayrıca ürünlerimizin dünya çelik piyasasında avantajlı hale gelmesine neden oldu. Dünya genelinde salgının azalması ve ekonominin yavaş yavaş normale dönmeye başlamasıyla kur artışının da sektörümüzde olumlu etkiler yaratacağını umuyoruz.

Mustafa ŞENOCAK / İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı
“Birinci önceliğimiz talep canlılığı”

İhracatçılar olarak ortak beklentimiz, kurun her zaman istikrarlı bir seviyede kalması ve öngörülebilir olması. Kurun yükselmesi küresel pazarda ihracatçılarımızın rekabet gücünü artırıyor olsa da üretimin ve ihracatın sağlıklı büyümesi ancak ve ancak ihracatçılarımızın ileriye dönük doğru pozisyon almaları ve planlama yapabilmeleriyle mümkün olabilecek. Bu nedenle ihracatçılara sürekli artan döviz kurları değil, istikrarlı kur ve iş ortamı gerekiyor. Son yaşanan kur artışının manipülatif olduğuna inanıyorum. Devletimiz vakit geçirmeden soruna müdahale etti ve sonuçlarını hızla gördük. Nisan ayında deri ve deri mamulleri sektörünün en önemli pazarı Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 63, Rusya’ya ise yüzde 68 düştü. Birinci önceliğimiz talep canlılığı ve talep. Talep olmazsa kurun yüksekliği bir işe yaramaz.

Rahime Baş Uçar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu