Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Bankacılık sektörü olası tüm risklere karşı güçlü

Türk bankacılık sektörünün 10 aylık net karı 41.2 milyar TL’ye ulaştı. TCMB Finansal İstikrar Raporu’na göre, karlılık gelişimi sektörün öz kaynaklarını ve sermaye yeterliliğini destekledi. Türk bankacılık sektörü olası şoklara karşı hazır…

BANKACILIK sektörünün net karı 2017 yılının 10 aylık döneminde yüzde 28.3 artışla 41 milyar 159 milyon TL oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Kasım 2017 Finansal İstikrar Raporu’na göre, bankacılık sektöründeki karlılık gelişimi sektörün özkaynaklarmı ve sermaye yeterliliğim desteklerken, Türk bankacılık sektörü olası şoklara karşı güçlü likidite pozisyonunu korudu.

Küresel ekonomideki toparlanmanın devam ettiğine dikkat çekilen rapora göre, 2017 yılında tedbir ve teşviklerin de etkisiyle iktisadi faaliyet güçlü seyrini sürdürdü. Son rapor döneminden bu yana kredi büyüme hızı geçmiş yıllar ortalamasına yakınsadı. Hane halkı finansal kaldıraç oranındaki olumlu görünüm korunurken, güçlü büyümenin etkisiyle yılın ikinci çeyreğinden itibaren firma karlılıkları arttı, likidite göstergeleri toparlandı. Reel sektörün toplam kredi borcunun GSYİH’ye oranı 2017’de yatay seyretti. İktisadi faaliyetteki canlanma, güçlü TL kredi büyümesi ve tahsilatlardaki olumlu seyirle sektörün aktif kalitesindeki sağlıklı görünüm korundu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) geçen hafta açıkladığı verilere göre, ekim sonu itibarıyla bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2016 sonuna kıyasla yüzde 16 artışla 3 trilyon
168.4 milyar TL’ye ulaştı. Ekim döneminde krediler 2016 sonuna göre yüzde 17.9 artışla 2 trilyon 45.6 milyar TL, menkul değerler yüzde 9.9 artışla 386.4 milyar TL oldu. Bankacılık sektörü sermaye yeterliliği standart oranı ise yüzde 17 seviyesinde gerçekleşti.

bankacilik

“HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”

Geçen hafta ABD’de Rıza Sarraf davası olarak başlayıp, Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın tek sanık olduğu davaya ilişkin gelişmeler yakından takip edildi. Sarrafın tanık olduğu davanın Türk bankacılık sektörüne olası etkileri gündemin önemli başlıklarından biriydi.

Dava sonucunda Türk bankalarına ceza gelebileceği, bu durumun not baskısı oluşturabileceği iddiaları gündemi meşgul etti. Bu iddialara yanıt hükümetten gecikmeden geldi. Türkiye’nin ekonomik taarruzları bertaraf edecek gücü olduğunu vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, “Biz bankalarımızla, finans ve reel sektörümüzle bir bütünüz. Hepsine gereken cevabı vereceğiz” ifadelerini kullandı.

Bir diğer açıklama da Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’ten geldi. Bankacılık sektörünün üzerinde şu anda ABD’de görülen dava kaynaklı bir bulut olduğunu belirten Şimşek, davadan bankalar etkilenirse gerekenin yapılacağının altım çizdi. Bankacılık sektörünün arkasında olduklarını dile getiren Şimşek, “Her türlü desteği vereceğiz. Bu konu böyle biline…” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem ABD’de görülen Sarraf davası ile ilgili tüm spekülatif haberlerin kötü senaryoların gerek kur gerek faiz tarafında fiyatlandığım vurgulayarak, bankacılık sektöründe sistemik bir risk söz konusu olmadığına yönelik açıklamalarda bulundu.

“SEKTÖRÜN MANEVRA ALANI VAR”

ABD’de görülen davanın Türk bankacılık sektörüne yansımalarının ne olacağını söylemek için çok erken olduğunu belirten TOBB ETÜ ÎIBF İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat ise şunları kaydetti:

“Korkulduğu üzere eğer bir ceza gelecekse, cezanın büyüklüğünün ne olacağı önemli. Cezayla ilgili karamsar senaryolar var. Şehir efsanesi gibi çok büyük rakamlar telaffuz ediliyor. Spekülatif yorumlar yapılıyor. Cezadan ziyade uluslararası line’larm kapatılmasından korkuluyor. Kimse ne olacağını bilmiyor. Ben karamsar değilim. ‘Dağ fare doğurabilir.’ Şu anda belli bir rakama kadar verilecek cezaya karşı bankacılık sektörünün manevra alanı da var.”

İKİ BANKAYA REKABET İHLALİ CEZASI

Bankacılık sektörüne yönelik geçen hafta bir haber de Rekabet Kurumu’ndan geldi. Rekabet Kurulu, kurumsal krediler alanında faaliyet gösteren 13 banka hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamlayarak, iki yabancı bankaya rekabeti ihlal cezası verdi. Karara göre ING Bank’a 21 milyon 113 bin TL, The Royal Bank of Scotland Plc. Merkezi Edinburgh İstanbul Merkez Şubesi’ne de 66 bin 430 TL idari para cezası verilmesi kararlaştırıldı. Bank of Tokyo-Mitsubishi’nin cezası ‘itirafçı’ olduğu için iptal edildi.

Geçen hafta Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya gelen Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak bankalara yönelik soruşturmaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Burada üç teşebbüsün rekabet ihlali gerçekleştirdiğine karar verildiğini söyleyen Torlak, “Dosya pişmanlık müracaatıyla gerçekleştiği için, bu üç teşebbüsten pişmanlık başvurusu gerçekleştiren bankaya verilen ceza yüzde 100 indirildi” dedi.

Torlak, pişmanlık başvurusunun Türkiye’de çok örneği olmadığının altını çizerek, şu anda Başbakanlıkta bulunan yasa değişikliği önerilerinde pişmanlıktan ziyade uzlaşmayı teşvik eden değişiklikler bulunduğuna dikkat çekti.

DIŞ TİCARET AÇIĞI ARTTI

Geçen hafta yurt içinde ekim ayı dış ticaret verileri izlendi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜ1K) ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre, ekimde ihracat geçen yılın aynı ayma göre yüzde 9 artışla 13 milyar 942 milyon dolara yükselirken, ithalat yüzde 25 artışla 21 milyar 267 milyon dolar oldu. Ekimde dış ticaret açığı yüzde 73.9 artarak 7.3 milyar dolara yükseldi. Eylülde dış ticaret 8.1 milyar dolar açık vermişti. Ekimde, ihracatın ithalatı karşılama oranı 9.6 puan azalışla yüzde 65.6’ya düştü. İhracat yılın ilk 10 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.3 artışla 129 milyar dolara yükselirken, ithalat yüzde 16.5 artışla 190.2 milyar dolar oldu. Bu dönemde dış ticaret açığı yüzde 32.1 artışla 61.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oram ise 3.8 puan gerilemeyle yüzde 67.8 oldu.

ARA MALI İTHALATI GÜÇLÜ

Ekonomik faaliyetlere göre dış ticaret verileri incelendiğinde ekimde imalat sektörü ihracatı ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.2 artışla 12 milyar 977 milyon dolar, yılın ilk 10 ayında yüzde 10.2 oranında artışla 121 milyar 284 milyon dolar oldu.

İmalat sanayinin ihracattaki payı ekimde yüzde 93.1, ocak-ekim döneminde yüzde 94 düzeyinde gerçekleşti. Ekimde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3.9, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 36 oldu.

Geni| ekonomik gruplar sınıflamasına göre ekimde ihracatın yüzde 45’ini 6.3 milyar dolarla ara malı ihracatı, yüzde 43.4’ünü 6.1 milyar dolarla tüketim malları ihracatı oluşturdu. Yatırım malları (sermaye) ihracatı ekimde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.1 artışla 1.6 milyar dolara, yüzde 11.3 paya ulaştı.

Ekimde ara malı ithalatı yüzde 35.2 artışla 15.3 milyar dolara ulaşırken, ithalattaki payı yüzde 72.1 oldu. Sermaye malı ithalatı yüzde 2.8 artışla 3.2 milyar dolara, tüketim malı ithalatı yüzde 8.3 artışla 2.7 milyar dolara yükseldi.

Dış ticaret verileri çerçevesinde ekim ayında cari dengenin 4 milyar dolar açık verebileceğine dikkat çeken analistler, son 12 aylık cari açığın 41.7 milyar dolar seviyesine çıkacağı tahmininde bulundu. Dış ticaret açığının ekimde bir önceki aya göre yavaşladığına dikkat çeken analistler, ithalattaki artışın kurun da etkisiyle önümüzdeki dönemde yavaşlayacağını, bu dış ticarette ve cari dengede toparlanma olarak yansıyacağını vurguladı.

“KAYIP SÜRÜYOR”

Tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen ekonomik güven endeksi, eylül ve ekim aylarında yaşadığı kan kaybım kasımda da sürdürdü. TÜİK verilerine göre, ekonomik güven endeksi, kasımda bir önceki aya göre yüzde 3.4 oranında azalarak 101.4’ten 97.9 değerine düştü. Kasımda sekiz aym en düşük düzeyine gerileyen endeks, son dört aydır 100’ün üzerinde bir değerde seyrediyordu. Kasımda tüketici güven endeksi 65.2’ye, reel kesim güven endeksi 109.8’e, hizmet sektörü güven endeksi 99.7’ye, perakende ticaret sektörü güven endeksi 99.9’a ve inşaat sektörü güven endeksi 82.4’e geriledi.

İNŞAAT SEKTÖRÜ İSTİHDAMI

Yılın üçüncü çeyreğinde inşaat sektöründe istihdam ve çalışılan saat azalırken, brüt ücret-maaş arttı. TÜİK verilerine göre, takvim etkilerinden arındırılmış inşaat istihdam endeksi 2017 üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.9 azalışla 70.3 değerine, inşaat sektöründe çalışılan saat endeksi yüzde 5.8 azalışla 65.5 değerine geriledi. Bu dönemde inşaat sektöründe brüt ücret-maaş geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.1 artış gösterdi.

Konut fiyatlarındaki artış hızı enflasyonun altında kaldı. TCMB verilerine göre, konut fiyatları eylülde yıllık bazda yüzde 11.14 artarken, aylık bazda ise yüzde 0.63 oranında artış gösterdi. Konut fiyatları artış hızı eylül itibarıyla yıllık yüzde 11.20’lik TÜFE artışının altında kaldı. Eylülde yeni konutların fiyatları yıllık bazda yüzde 11.63, yeni olmayan konutların fiyatları yüzde 10.85 arttı. Eylülde İstanbul, Ankara ve İzmir’de konut fiyat endeksi ise sırasıyla yıllık bazda yüzde 6.4, yüzde 7.65, yüzde 19.82 arttı. Böylece İstanbul ve Ankara’da konut fiyatlarındaki artış yıllık enflasyonun altında kalırken, İzmir’de ise konut fiyatları enflasyonun üzerinde artış gösterdi. Eylülde Türkiye genelinde birim konut fiyatları 2 bin 69,36 TL düzeyinde belirlenirken, konut birim fiyatları İstanbul’da 3 bin 781,38 TL, Ankara’da bin 675,20 TL, İzmir’de 2 bin 555,21 TL oldu.

Türkiye’deki konutların gözlemlenebilen özelliklerinin zaman içinde kontrol edilerek, kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE), eylülde bir önceki aya göre yüzde 0.69 artışla 210.42 değerini aldı. HKFE eylülde geçen yılın aynı ayma göre nominal olarak yüzde 9.64 oranında artarken, reel olarak yüzde 1.4 oranında azaldı.

TURİST SAYISI 29 MİLYONU AŞTI

Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı 2017’nin 10 aylık döneminde 29 milyonu aştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nm ekim ayı giriş çıkış yapan ziyaretçiler istatistiklerine göre, ekimde Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22.2 artışla 2 milyon 992 bin 947 oldu. Ocak-ekim döneminde Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28 artışla 29 milyon 53 bin 450 kişiye ulaştı. 2016 genelinde yabancı sayısı 25 milyon 352 bin kişi düzeyinde kalmıştı.

Ekimde Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Rusya yüzde 14.8 pay ile ilk sırada yer aldı. Rus turist sayısı ekimde geçen yılm aynı ayına göre yüzde 99 artışla 442 bin 970’e ulaştı. Yılm ilk 10 ayında ise yüzde 495.3 artışla 4 milyon 565 bin 275 oldu. Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Almanya ikinci oldu. Ekimde Türkiye’yi ziyaret eden Alman turist sayısı yüzde 15.9 azalışla 412 bin 855 kişi, yılm ilk 10 ayında yüzde 8.1 azalışla 3 milyon 336 bin kişi düzeyinde gerçekleşti. Iran ise Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen üçüncü ülke oldu.

Çetin GÜRCÜN / TÜRSAB Genel Sekreteri
”Ana pazarımız Avrupa’da sıkıntılar devam ediyor”

Turizmde toparlanma sürüyor ancak hala 2014, 2015 rakamlarına dönemedik. Rusya başta olmak üzere belli pazarlarda artış var. Buna karşın bizim ana pazarımız Avrupa’da sıkıntılar devam ediyor. Özellikle de Almanya’da… Yılda 90 milyon paketin satıldığı Almanya pazarında yaşanan kayıp sürüyor. 2015 yılının ilk 10 ayında Almanya pazarından 5 milyon 144.6 bin yabancı ziyaretçi gelirken 2016 ve 2017 yılının aynı dönemlerinde sırasıyla 3.6 milyon ve 3.3 milyon kişi oldu. Her türlü bağlantı kuruluyor.

Otel ve ürün anlamında herhangi bir sıkıntı yok. Ancak tüketici algısı düzelmiyor. Siyasi gerilim,  kamuoyunda negatif algı yaratıyor. Bu algıya rağmen Almanya’dan 3.3 milyon yabancı ziyaretçi gelmesinin ardında Türkiye’nin destinasyon olarak belli bir kitle için vazgeçilmez olması yatıyor.

Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi
Kurdaki gelişmeler dış ticaret açığını tetikliyor

Ekim ayında dış ticaret açığımız 7.3 milyar dolara ulaşmış durumda. İhracatın ithalatı karşılama oranı da giderek düşmekte. Konjonktürel olarak döviz kurundaki gelişmeler bu durumu tetiklerken, yapısal olarak ihracat çeşitliliğimizin yüksek teknoloji içermemesi bu durumun devam etmesinde ana nedenler olarak görünüyor. Döviz kurundaki gelişmeler, aslında ihracat noktasında rekabet gücümüzü artıracak etkide bulunması gerekirken, yüksek ithalat talebimizden dolayı bu durum tersine dönüyor. Çünkü ihracatımızın da önemli bir kısmı ithalata bağımlı düzeyde. Ekonomik güven endeksindeki düşüş, yine döviz kurlarının da etkisiyle öngörülemeyen bir 2018 ekonomisini işaret ediyor. Öte yandan Türkiye ekonomisi gerek yurtiçi gerekse yurtdışı kaynaklı ekonomik ve siyasal kırılganlıkları barındırmaya devam ediyor. Sektörel düzeye indiğimizde bu durumun inşaat sektöründe de ciddi düzeyde hissedildiği gözleniyor. Konut fiyatlarındaki daralma, ekonomideki beklentilerin şu an için olumsuz seyretmesinden kaynaklanıyor.

Genel ekonomik koşullara bağlı kalmak üzere önümüzdeki dönemde konut sektöründe daha fazla daralma ihtimali hala geçerliliğini koruyor.

Doç. Dr. Atılım MURAT / TOBB ETÜ İİBF İşletme Bölümü Öğretim Üyesi
”Avrupa pazarındaki canlılık açıkta dengeleyici”

Yılın ilk dokuz ayında olduğu gibi, ekimde de altın ticaretinin dış ticaret dengesindeki bozulmada rol oynadığı görülüyor. Altın ticareti dışarıda tutulduğunda dış ticaret açığı ciddi oranda geriliyor. Altın ithalatının yanı sıra, enerji ithalatındaki artış da sürüyor.

Otomotiv ve makine ihracatındaki olumlu görünüm önümüzdeki aylarda da devam edebilir. Petrol fiyatlarındaki yükseliş trendinin sürmesi ve ekonomik aktivitedeki canlılık, kasım ve aralık aylarında dış ticaret açığını artırıcı yönde etkide bulunabilir. Diğer taraftan, en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa’daki canlılık, dış ticaret açığında “dengeleyici faktör” olmaya devam edecek.

Hülya Genç Sertkaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu