Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

2018’in en riskli ve en çok fırsat sunan ülkeleri

Alacak sigortası şirketleri 2018’in en riskli ve en çok fırsat sunan ülkelerini açıkladı. Dış ticaretle uğraşan Türk şirketleri bu haberi çok dikkatli okumalı, işte, bu yılın olası riskli alanları, sektörleri, bölgeleri ve ülkeleri…

2018’in ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde her kesim yılın tamamında karşısına çıkabilecek olası risklere ve bunları nasıl yönetebileceğine odaklanmış durumda. Çünkü her yıl olduğu gibi bu yıl da yine birçok politik ve ekonomik bilinmezin yanı sıra jeopolitik riskler gündemin ilk sıralarını işgal ediyor. En büyük risk ve bilinmez, yine ABD olacak gibi görünüyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın alacağı kararlar ve uygulamalar dünya ticaretini, ekonomisini ve politikasını belirlemeyi sürdürecek. Bu arada başta ABD Merkez Bankası olmak üzere dünyanın önde gelen merkez bankalarının alacağı faiz kararları, Euro Bölgesi ekonomilerindeki gelişmeler, Ingiltere’nin Brexit sürecinin nasıl işleyeceği, Çin ekonomisinin büyümesi gibi birçok başlık gündemdeki yerini koruyacak. Bu yıla özel bir diğer risk ise kuşkusuz kripto paralarda yaşanabilecek olası çöküşler. Hızlı yükselişi ile 2017’de zirveye çıkan kripto paralar 2018’e de damga vuracak gibi görünüyor.

Peki, bu ekonomik ve politik ortamda Türk yatırımcısı, ithalatçısı ve ihracatçısı ne yapmalı? Bu soruyu yönelttiğimiz alacak sigortası şirketlerinin yetkilileri, küresel ekonomilere ilişkin beklentilerini ve yine artan küresel riskleri masaya yatırdı. Hangi ülkelerin riski, hangi ülkelerin fırsatları var sizler için analiz ettiler. Bu arada 2018’in en şanslı sektörlerini de tespit ettiler.

TİCARET YÜZDE 3.9 ARTACAK

Euler Hermes, 2017’deki toparlanmanın ardından küresel ticaret hacminin 2018’de yüzde 3.9 artmasını ve 2014-2016 yıllarında yaşanan 3 trilyon dolara yakın kaybın telafi edilmesini bekliyor. Kurum, küresel GSYH büyümesinin ise 2011’den beri ilk kez yüzde 3’ün üzerine çıkacağını öngörüyor.

2018’de küresel ticarette büyümenin devam edeceğini ancak daha yavaş bir temponun görüleceğini söyleyen Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner, “Bunun en temel nedenleri emtia fiyatlarının baz etkisindeki azalış, Çin’de yavaşlayacak olan büyüme ve ticaret finansmanının biraz daha maliyetli hâle gelecek olması. Ayrıca ABD’de mali canlandırma önlemleri büyümeyi yüzde 2’nin üzerinde tutarak, korumacı söylemlere rağmen ticarete olumlu katkı yapabilir. Euro Bölgesi ve Japonya’da hâlen destekleyici olan finansman koşulları da ticaretin büyümesine yardım edecektir. Gelişmekte olan ülkelerde de ekonomik temellerinin iyileşmesi (enflasyon kontrol altında, cari işlemler dengesizlikleri azalıyor) politika yapıcıların ticari çekiciliğe ve rekabetçiliğe odaklanmasını sağlayacak bu ülkelerin de ticarete katkısının hızlanmasına izin verecektir” diyor. 2018’de küresel ticaretin önündeki en büyük riskin, korumacılık olduğunu vurgulayan Özüner sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Ana hammaddeleri oluşturan bazı sektörler çok fazla koruma altında. Küresel ticaretin büyümesine ket vuran ikinci unsur ise finansman zorlukları. Kendi verilerimizi kullanarak bu yılki ticaret finansman açığının yaklaşık 1.5 trilyon dolar olduğunu tahmin ediyoruz. Asya Kalkınma Bankası, uluslararası camiayı bu açığın yüzde 40’ınm gelişmekte olan Asya bölgesinde yoğunlaşmasıyla ilgili uyardı. Sermayenin gelişmekte olan ülkelerden üç nedenle uzaklaşması olası. Bu nedenlerin ilki ABD’de başlayan yabancı şirketlerin aşırı vergilendirilmesi gibi vergi artışları. İkincisi, Avrupa’nın inovasyon ve çevreci yatırımlara finansman sağlamada agresif davranması. Üçüncüsü, Çin’in Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), renminbi imkânları gibi destekleyici politikalara gitmesi. Son olarak jeopolitik endişeler, ticaret rotalarının değişiminde önemli bir rol oynamaya devam ediyor.”

ZAYIF SERMAYE, YÜKSEK BORCA DİKKAT

Ticari alacak sigortaları alanının önde gelen firması Coface da küresel büyümenin devam ederek 2018’de yüzde 3.2 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyor.

Özellikle Euro Bölgesi, ABD, gelişmekte olan Avrupa ve Asya ekonomilerindeki performansın bu toparlanmaya destek vermesi bekleniyor. Bu toparlanmaya karşın, enflasyonun hedeflenen seviyelere çıkamamasmm, talep tarafında henüz istenilen dinamizmin yakalanamadığının bir işareti olduğu görüşünü öne süren Coface Türkiye Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Emre Özer, “Öte yandan,

Brent tipi ham petrolün varil fiyatının 70 dolara yaklaşması, petrole bağımlı Körfez ülkeleri için olumlu bir gelişme. Bu ülkelerin gelirlerinin artması, küresel ticaret hacminin toparlanması adına olumlu karşılanabilir. Çin ekonomisindeki yavaşlamanın beklenildiği kadar sert olmaması da küresel ekonomiye destek veriyor” diyor.

Özer, 2018’de Türkiye ekonomisinin büyümeye devam edeceğini ancak büyüme oranının 2017’ye nazaran daha düşük gerçekleşerek yüzde 5.2 olacağını tahmin ediyor. KGF desteğinin devam edecek olması ile başlıca ticaret ortağımız AB ekonomilerindeki toparlanmanın Türkiye ekonomisini destekleyeceği görüşünde olan Özer sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Körfez ekonomilerinin, petrol fiyatlarının artmasıyla beraber toparlanmaya başlaması da Türk ihracatçılar açısından bir fırsat teşkil edebilir. Ancak bölgesel çatışmalar ve jeopolitik riskler bu tablo üzerinde risk oluşturuyor. Öte yandan, Türk firmalarının yapısal olarak zayıf sermaye yapıları ve yüksek borçlulukları da risk oluşturuyor. TL’de görülebilecek ani değer kayıpları da hem üretim hem borçlanma maliyetlerini artırabilecektir. En büyük kırılganlık riski budur.”

İFLAS VE TEMERRÜDLER ARTABİLİR

Alacak sigortası sektörünün bir diğer büyük ismi Atradius ise, 2018’de dünyadaki büyüme trendinin azalacağı ancak yine de kayda değer rakamların yakalanacağı görüşünde. Gelişmekte olan ekonomilerin, geçtiğimiz yıllara göre daha fazla öne çıkacağı, Hindistan, Çin ve Brezilya’nın başım çektiği ülkelerin global büyümeye katkılarının artacağı öne sürülüyor. Bu arada yükselen petrol fiyatları ile Körfez ülkelerinin de büyümeye destek vereceği vurgusu yapan Atradius Risk

Yönetimi Bölge Direktörü Özgür Durgun, Türkiye’nin ise 2018’de yüzde 4 civarında büyüyeceği görüşünde. Durgun’a göre, 2018’in gerek dünya, gerekse Türkiye için en büyük riski enflasyon olacak. Bu yüzden FED başta olmak üzere merkez bankalarının alacağı tedbirler ve faiz artışları neticesinde global likiditenin daha seçici olması ve özellikle gelişmekte olan ekonomilerin finansman maliyetlerinin etkileneceği öngörüsünde bulunan Durgun, şunları söylüyor:

“Ticaret savaşları özellikle ABD ve Çin eksenlerinde muhtemelen daha fazla ön plana çıkacak, jeopolitik riskleri tetikleyebilecek gelişmelerin global ekonomiye etkileri ise beklenenin üzerinde olabilecek. Türkiye özelinde ise, büyüme odaklı ekonomi politikasının sonucu başta enflasyon olmak üzere cari ve bütçe dengeleri üzerindeki baskının devamını bekliyoruz. Bunların neticesinde kur ve faiz oranlarında sürecek volatilitenin ve artan dış finansman maliyetlerinin Türk şirketlerinin maliyet ve karlılıklarına olumsuz etkilerini görebiliriz. 2017’de KGF ve vergi teşviklerinin desteklediği ekonomik canlanma neticesinde iflas ve temerrüt oranlarında kaydedilen düşük seviyelerin, 2018 ile birlikte artış göstermesini bekliyoruz. Mevcut jeopolitik risklerin devamı veya artması durumunda, ekonomi üzerindeki etkileri daha derin olacaktır.” 2018 yılında en çok konuşulacak konuların başında kripto paralarda yaşanabilecek çöküşler olduğunu da ifade eden Durgun diğer riskleri ise şöyle sıralıyor: “Muhtemelen kripto paralarda yaşanabilecek çöküşler 2018’de çok konuşulacaktır. AB’nin parasal sıkılaştırmaya yönelik beklenmeyen adımlar atması, Çin’de şirket borçlarının yol açabileceği büyük ölçekli sorunlar, ABD iç siyasetinde yaşanabilecek sürprizler ve son olarak özellikle global şirketleri hedef alan siber tehditler bu yılın beklenmeyen büyük riskleri olabilir. Türkiye için en büyük sürpriz bir erken seçim kararı olacaktır.”

Türk şirketleri ne yapmalı?

EULER HERMES: “Ahbaba ve eBay KOBİ’ler için fırsat sunuyor” Firma, ihracatın 2017 ve 2018 toplamında 160 milyar dolarlık ilave hacim oluşturarak toparlanmaya devam edeceğini öngörüyor. Tekstil, makine, kimya, otomotiv ve tarımın Türkiye’de en yüksek potansiyele sahip sektörler olarak öne çıktığına dikkat çeken kuruluşa göre Türkiye’nin ihracatı Kuzey Afrika ve Avrupa’daki iyileşmelerden faydalanacak. D[jitalleşmenin küreselleşme için önemli avantajlar sağladığına vurgu yapan Euler Hermes, raporunda şu saptamayı yapıyor:

“Bilgi ve ödemelere daha fazla ulaşım, verimli tedarik zincirleri, daha fazla ve kapsamlı havzalar ve yapay zekanın optimize ettiği online satış platformları öne çıkıyor. Genç ve küçük şirketler lojistik tabanlı küreselleşmeyi her yerde ileri taşıyor. Alibaba ve eBay dış pazarlarda büyümek isteyen KOBİ’lere fırsatlar sunuyor.”

COFACE: “Komşular ve Avrupa fırsat sunabilir” Firma 2018’de otomotiv, tekstil, giyim, gıda gibi yüksek ihracat yapan sektörlerin, başlıca ihracat piyasalarındaki toparlanmaya paralel olarak daha avantajlı olduğu görüşünde.

Yakın coğrafyalar ve AB ülkelerinin her zaman Türk ihracatçıları açısından fırsat barındıran pazarlar olarak ön planda yer aldığı tespitinde bulunan Coface, 2018’e ilişkin şu tespitleri yapıyor:

“ABD, Ortadoğu, Rusya ve Kuzey Afrika her zaman ihracatçılara alternatif teşkil etmiş, ticaret yapma alışkanlığımızın olduğu pazarlar. TİM verilerine göre, Türk ihracatçıları 2017’de birçok ülkede varlıklarını pekiştirdiler. Bunların arasında İzlanda, Haiti, Jamaika, Malta, Panama, Liberya, Singapur ve Dominik Cumhuriyeti sayılabilir. Bu açıdan bakıldığında ihracatçılarımızın her ülkeye ulaşabildiğini görüyoruz.”

ATRADIUS: “Ödeme problemine dikkat edilmeli” Atradius 2018 yılında da kur riski büyük önem arz edeceği için, firmaların bu yönde tedbirlerini gözden geçirmelerini tavsiye ediyor. Kuruma göre bu yıl, yüksek finansman maliyetleri, firmaları daha fazla özkaynak kullanmaya veya halka açılmak gibi alternatifleri değerlendirmeye yöneltecek. 2017’de KGF ve diğer teşviklerle ekonominin canlandığını sorunlu alacak oranlarının ise tüm sektörlerde iyileşme gösterdiğini tespit eden Atradius, firma bazında Managlng risk, enabling trade beklentilerini şöyle özetliyor:

“Ancak bu haliyle bunun sürdürülebilir olması zor görünüyor. İhracatçı firmalar için de son dönemde alacak riskleri öne çıkmıyordu ancak 2018 ile birlikte hem gelişmiş hem de gelişmekte olan pazarlarda ödeme problemi yaşayan firmaların artmasını bekleyebiliriz. Özellikle yüksek pazarlık gücü olmayan ve satışlarını teminatlandıramayan KOBİ’lerin alacaklarını sigortalamalarını öneriyoruz. Son bir nokta olarak da nakit akışı yönetiminin daha önemli hale geleceğini söyleyebiliriz.”

İhracatçılar bu ülkelere dikkat

COFACE

En riskli ülkelerin başında, iç karışıklıkların ve bölgesel çatışmaların devam ettiği Venezüella, Sudan, Suriye, Irak, Yemen geliyor. Bunları, Mali, Nijerya, Moritanya, Angola, Zambiya gibi Afrika ülkeleri ile Nepal, Myanmar, Kırgızistan, Tacikistan gibi Asya ülkeleri takip ediyor.

İlk gruptaki ülkeler açısından başlıca riskler güvenlik sorunları, yurtdışı yardımlara ekonomik bağımlılık, genel anlamda tek bir sektörün (çoğunlukla tarım ya da madencilik) ekonomiye egemen olması ve fiyat değişimlerine karşı zafiyet yaratması olarak sıralanabilir. İkinci gruptakiler içinse genel olarak bankacılık sistemlerindeki yetersizlikler, bazı ülkelerdeki güvenlik sorunları, tarım, altın ya da inşaat gibi sektörlere bağımlılık, bölgesel karışıklıklar, temel riskler olarak değerlendirilebilir.

Bu ülkeleri görece daha az riskli, ekonomik temellerin bir miktar daha istikrarlı Suudi Arabistan, Etiyopya, Cezayir, Pakistan ve Özbekistan gibi ülkeler izliyor. Suudi Arabistan ekonomisi petrol fiyatlarının artmasına karşın hala yapısal sorunlarla karşı karşıya. Yüksek bütçe açığı ve politik belirsizlikler, yatırım ortamı üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Cezayir’de ise hükümetin yüzde 11’e yakın olan bütçe açığını azaltmak için aldığı kısıtlayıcı önlemler, OPEC anlaşması nedeniyle petrol üretimine kota getirilmesi, büyümenin 2018’de yavaşlayacağına işaret ediyor.

ATRADİUS

Genel olarak bakıldığında riskli bölgeler politik ve güvenlik kaygıları sebebi ile Ortadoğu ve Afrika olarak öne çıkıyor. Ancak bu bölgelerdeki ülkelerin önemli bir kısmının Türkiye ile çok küçük ölçekli ticaret ilişkisi bulunması nedeniyle, Türk ihracatçıları açısından çok büyük bir önemi yok. Diğer taraftan, ticaret hacmimiz yüksek olan ülkelerden örneğin Rusya, yine bölgesindeki Ukrayna, cari ve bütçe dengeleri bozulmaya devam eden ancak büyüme trendleri süren Doğu Avrupa ülkeleri, Brexit sürecindeki İngiltere, siyasi olarak sürprizler barındıran İtalya ve İspanya 2018’de yakından takip edilecek ülkeler olacak. Ekonomik olarak daha iyi bir yıl geçirmesi beklenen Ortadoğu ülkelerinde ise yine jeopolitik gelişmeler önemini koruyacak.

ESİN ÇETİNEL

Bir Yorum

  1. Atradius Özgür Durgun tebrik etmek lazım; Ocak 2018deki yazıda daha kimse bahsetmiyorken erken seçim, Çin ticaret savaşı, Bitcoinin çökmesi, İtalya, enflasyon, … hepsini öngörmüş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu