Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

2016 tahmini: Dolar stabil, faiz yüksek…

Portföy yöneticilerine göre, yılın ilk yarısını faiz yüzde 10’ların üzerinde, dolar ise 3 TL civarında tamamlayacak. 2016’ya esas olarak ABD, Avrupa, Çin ekonomileri, Kuzey Kore, Suriye’deki gelişmeler ile Suudi Arabistan-îran gerginliği gibi çok sayıda jeopolitik riskin damga vurması bekleniyor…

YENİ bir yıla adım attığımız bugünlerde bireyselinden kurumsal yatırımcısma, küçük esnafından sanayicisine kadar hemen her kesim önümüzdeki ayları planlamaya çalışıyor. Kolay değil tüm yılın kaderi bu hesaplara göre belirleniyor. Üretim yapanlar büyüme, enflasyon, kur. faiz konusunda öngörüde bulunup buna göre fabrikalarını, atölyelerini çalıştırıyor. Yıllardır biriktircbildikleri tasarruflarına yön arayan bireysel hatta kurumsal yatırımtalar ise en yüksek getiriyi yakalamayı umuyor.

2016-da dolar

Ancak tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da öngörüde bulunmak hiç kolay değil. İki seçimli yılı atlatan Türkiye’nin bu yıl önündeki en büyük riskler ise, global ekonomiler ve bu ekonomilerin merkez bankalarının alacağı kararlar olacak. Tabii giderek artan jeopolitik riskler de bir diğer önemli sorun olmaya devam edecek.

YİNE ABD İZLENECEK

Global risklere baktığımızda ilk sırayı ABD alacak gibi görünüyor. ABD Merkez Bankasının (FED) faiz artırımları ve bu artırımların hızı büyük oranda global ekonomilere yön verecek. Bunun dışında Avrupa Merkez Bankası’mn (ECB) parasal genişleme politikasını sürdürtüp sürdürmcycecği, Çin’deki ekonomik yavaşlamanın düzeyi de yakından takip edilecek, Bir de artan jeopolitik riskler var… Kısaca son haftalara bakarsak, bölgemizde Suriye belirsizliğine eklenen Suudi Arabistan İran gerginliği ve en son Kuzey Kore’nin hidrojen bombası gündeme damgasını vurmuş görünüyor. Önümüzdeki günlerin ne gibi sorunlara gebe olduğunu ise bugünden kimse tahmin edemiyor, Bu belirsizlik ve risklerin geçen hafta dolar kurunu 3 TL’nin üzerine, gösterge faizi ise yüzde ll’lerin üzerine fırlatmasına rağmen analistler, “2016 yılı daha sakin geçecek” görüşünü savunuyor.

İç ve dış belirsizliklerin tırmandığı bugünlerde profesyonellere 2016 için tahminlerini sorduk. Uzmanlardan, ideal portföy tahminlerini, Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileri ile faiz ve döviz kur tahminlerini aldık. İşte yanıtlar…

“DOLAR TAHMİNİMİZ 3.08 TL”

Finans Portföy Genel Müdürü Tunç Erdal, 2016 yılında iktisadi faaliyetin 2015’ten bir miktar daha iyi olmasını bekliyor.

Bu nedenle 2016 için daha pozitif olduğunu vurgulayan Erdal, 2016’ya ilişkin beklentilerini şöyle özetliyor:

“Enflasyonun yüksek kaldığı ve küresel olarak faizlerin ılımlı bir artış eğilimine girdiğini varsayarak, faizlerdeki aşağı yönlü alanın kısıtlı olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının biraz da olsa güçlenmesiyle faizlerde bir düşüş görülebilir, ancak hareketin sınırlı olacağı düşüncesindeyiz. 2015 yılı TL açısından çok olumsuz bir yıl oldu ve şu anda TL’nin reel olarak ucuz olduğunu düşünüyoruz. Emtia fiyatlarının çok düşük seviyelerdeki seyrini korumaya devam etmesi ve cari açıktaki daralma eğilimi de TL’yi destekler nitelikte. 2016’nın TL açısından 2015’e göre daha sakin bir yıl olmasını bekliyoruz. Yılsonu dolar tahminimiz ise 3.08 seviyesinde.”

Erdal’a göre, 2016’da portföy yönetim sektörü yeni ürünleri piyasaya çıkaracak. Yılın ilk ayları itibariyle sektörde katma değerli ürün ve hizmetlerin geliştirileceğini söyleyen Erdal, Finans Portföy un bu yıla ilişkin hedefleri hakkında ise şu bilgiyi veriyor:

“2016 yılında firma olarak yatırımcılarımıza taşımak istedikleri risk derecesine göre portföylerini yapılandırabilecekleri çeşitlilikte ürünler sunmayı planlıyoruz. Özel portföy yönetim tarafında bireyin/kurumun ihtiyaçlarına yönelik dizayn edilen kıstas getirilere göre aktif bir portföy yönetim hizmetinin yanı sıra kuramlara yatırım danışmanlığı hizmeti vermeyi de hedefliyoruz.”

‘TL DAHA STABİL OLACAK”

Deniz Portföy Genel Müdü rü Fatih Arabacıoğlu ise, FED’in yıl boyunca yavaş da olsa faiz artırım sürecini devam ettirmeşini bekliyor. Avrupa’da ECB’nin bekle gör politikası uygulaması, Çin ekonomisinin ivme kaybını sürdürmesine bağlı olarak kaynak ve eneıji fiyatlarındaki aşağı baskılamanın devam edeceğini öngören Arabacıoğlu bunun Türkiye’ye etkisini ise şöyle özetliyor:

“Türkiye’de FED’in faiz artırımıyla birlikte geleneksel faiz politikasına tedricen dönüş bekleniyor. Gösterge faizlerde 200 baz puana kadar sıkılaştırmalar, fiyatlara halihazırda yansımış durumda. Bankacılık sisteminde ilk iki çeyrek boyunca faiz marjlarının genişlemesini bekliyoruz. Bu nedenle bankacılık sektörü zor geçecek olan bir yılda alışıldığının aksine defansif özelliklere sahip olacak.”

Bu ortamın ise yatırım fonları ve portföy yönetimi için yine zor bir yıl olacak görüntüsü verdiğini söyleyen Arabacıoğlu, “Biz 2015’i sektörün çok üzerinde yüzde 30 büyüyerek tamamladık. Bu momentumu yeni yıl da kaybetmeden, hatta üzerine koyarak yüzde 4’ler civarında olan yatırım fonları pazar payımızı yüzde 5’ler seviyesine çıkama hedefimiz var. Özellikle yeni SPK Kanunu ve ilgili tebliğleri önümüzü açarak piyasanın hızlanmasına ciddi katkı sağlamaya başladı. Ürün çeşitliği artıyor. Örneğin, özel sektör tahvilleri fonları gibi yeni fonlar performansları ile tercih edilmeye başladı.

Özetleyecek olursak, jeopolitik ve ekonomik gelişmeler geçmiş yıllarda olduğu gibi 2016’da da çok pozitif bir resim oluşturmuyor olsa da sektör ve piyasa aktörleri transformasyon sürecini son derece verimli bir şekilde tamamladı” diyor.

“ENFLASYONA PARALEL ARTAR”

Gedik Portföy Genel Müdürü Halim Çun, yılın ilk yarısında dolar ve euro’nun, 2015’e göre hız keserek enflasyona paralel değer kazanabileceğini tahmin ediyor. Buradaki kritik konunun, ABD ekonomisinin küresel trendlerden ne ölçüde ayrışmaya devam edeceği ve FED’in faiz artışında izleyeceği rota olacağını söyleyen Çun, bunun Türk piyasalarına yansımasına ilişkinse şu tahminde bulunuyor:

“ABD ekonomisindeki iyimserliğe paralel olarak FED’in agresif faiz artışına gitmesi durumunda döviz kurları yeniden ivme kazanabilir. Ancak ben buna düşük olasılık veriyorum. Tam tersine FED piyasa beklentilerinden daha yavaş bir faiz artırım sürecine girerse dolar endeksinde gerileme görebiliriz. Yıl ortasında doların 3.10, euro’nun da paralel olarak 3.35 civarında olacağım tahmin ediyorum.”

“2016 KOLAY OLMAYACAK”

Ak Portföy Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Ersarı’ya göre, 2016 gelişen ülkeler açısından çok kolay bir yıl olmayacak. Bu durumun Türkiye dahil gelişen ülkelerde yatırım araçlarındaki getiri potansiyelini sınırlayacağı tahmininde bulunan Ersarı, yıla ilişkin şu değerlendirmede bulunuyor:

“FED’in para politikasındaki normalizasyon süreci, temel piyasa dinamiği olacaktır. Ayrıca Çin başta olmak üzere gelişen ülkelerde gözlenen ekonomik yavaşlama ve gelişmiş ülkelerle olan büyüme farkının daralması, Türkiye’nin de dahil olduğu bu ülkelerdeki yatırım araçlarında getiri potansiyelini sınırlayabilir. Öte yandan emtia fiyatlarındaki düşüş, global çapta risk iştahında azalmaya neden olurken söz konusu ülkelerde yatırımcıların talep ettiği getirinin yükselmesine yol açıyor.”

Ersarı, Türkiye özelinde ise bu yıla ilişkin daha pozitif. Seçim kaynaklı belirsizliğin ortadan kalkması ve buna bağlı ekonomik aktivite ve büyüme dinamiklerindeki olumlu etkileşime dikkat çeken Ersarı, “Son dönemde tüketici güveninde ve öncü büyüme verilerindeki toparlanma eğilimi, istikrar algısındaki iyileşmeyi ortaya koyuyor. Gündemde önemli bir yer tutan asgari ücret artışının ise büyüme ve enflasyon tarafına etkileri olacağı açık. Kamu teşviklerinin katkısıyla daha olumlu bir büyüme görünümü izlenebilecekken bu durumun enflasyon beklentilerini yukarı taşıdığı görülüyor” diyor.

“FAİZ 10.50-11’LERDE KALIR”

Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş ise, yılın ilk yarısını dolar/ TL’nin 3.05, euro/TL’nin 3.22, euro/dolarm 1.06, döviz sepetinin ise 3.14 seviyesinden kapatacağını tahmin ediyor. 2016’da doların güçlü para konumunu koruyacağını ifade eden Demirtaş, “FED’in faiz artırımı süreci içerisinde dolar gücünü koruyacak. TCMB ise bu dönemde faiz politikasmda sadeleştirmeye gidebilir. TCMB’nin faizleri artırma konusunda global piyasalardaki gelişmeleri dikkate alacağını düşünüyoruz. Öte yandan, yılın ilk aylarında yapılan zamların da etkisiyle, enflasyondaki katılığın devam edebileceğini ve faizlerin de mevcut seviyelere yakın yüzde 10.5-11’lerde oluşacağını öngörüyoruz” diyor.

2015’in gelişmekte olan piyasalar için zorlu bir yıl olduğunu ve söz konusu ülkelerden rekor sermaye çıkışı yaşandığını hatırlatan Demirtaş, IFF verilerine göre 2015’de Türkiye’nin de dahil olduğu bu ülkelerden 540 milyar ABD Doları çıkış yaşandığını hatırlatıyor.

2016 yılının da zorlu geçeceğini öngören Demirtaş, ancak Türkiye’nin çok sayıda güçlü yönü bulunduğunu hatırlatarak şunları belirtiyor: “FED’in kademeli faiz artışlarının başlaması ve bölgemizdeki jeopolitik gerilim sebebiyle 2016 da kolay bir yıl olmayacak. Türkiye’nin çok sayıda güçlü yönü ve buna karşın riski var. Büyüme ve reform odaklı programı ile güçlü bir hükümetin kurulması, cari açığın daha yönetilebilir seviyelere doğru daralmaya devam etmesi, güçlü mali disiplinin korunması Türkiye’nin en büyük avantajı. Öte yandan Rusya ile gerilimin tırmanması ya da Suriye ile ilgili jeopolitik risklerin artması, TCMB’nin bağımsızlığı konusunda şüphe oluşması ve reform kararlarının uygulanmasında gecikme yaşanması riski artırıyor.”

TL VARLIKLAR DEĞER KAYBEDECEK

NoorCM Genel Müdürü Jihad Shannak, yılın ilk yarısında TL varlıklarındaki değer kayıplarının derinleşebileceğini öngörüyoruz. Bu bağlamda, yılm ilk altı ayı için do-lar/TL’de 3.15-2.90 bant aralığındaki dalgalanmanın devam edeceğini tahmin eden Shannak, kur beklentilerini şöyle özetliyor:

“Euro/TL cephesinde yukarı yönlü hamleler ön planda olacak. 3.50-3 TL geniş bandında dalgalanma devam eder. Burada özellikle toparlanmalar ve yukarı yönlü kırılmalara karşı duyarlı olunmalı. Sepet hedefimiz ise 3.20 seviyelerinin bir kez daha test edilmesi yönünde olacak. Bunları negatif senaryoda varsayıyoruz. Ancak yılın ilk yarısında piyasa 3.20-3 bandında dalgalanmaya devam eder. Genel olarak iç ve dış gelişmeler ışığında daha negatif fiyatlama-ların piyasalarda hakim olması beklenebilir. Tabii ki TCMB’nin izleyeceği yol da esas belirleyici unsurların başında gelecek.”

“KISA VADELİ FAİZ CAZİP”

TEB Portföy Genel Müdürü Selim Yazıcı, TL’nin 2015 yılı kadar büyük değer kaybı yaşamayacağı görüşünde. Bu yıl dövizi, küresel gelişmelerin yam sıra Türkiye özelinde yaşanacak siyasi gelişmelerin belirleyeceğini söyleyen Yazıcı, yıla ilişkin şu tahminlerde bulunuyor:

“Yılın ilk yarısında dolar/TL için 2.95-3.10, euro/TL içinse 3.10-3.15 seviyelerinden bahsedebiliriz. Yakın vadede şu anda geldiğimiz seviyeler kısa vadeli faizler için cazip. Orta ve uzun vade için gelişmekte olan ülkelere dair risk primi azalır ve enflasyon beklentilerinde bir iyileşme sağlanabilirse, 50-60 baz puan aşağı yönlü bir faiz hareketi bekleyebiliriz. 10 yıllık gösterge tahvil için faizin böyle bir harekette yüzde 10’a yaklaşacağını öngörüyoruz. Borsadan farklı olarak bono piyasasında yerli oyuncular hakim; bu da bono faizlerinin uygun bir ortamda aşağı gitmesini ve bono fonlarının sermaye kazancı yazmasını sağlayabilir.”

FAİZ DÜŞÜŞ YILINDA

Halk Portföy Genel Müdür Yardımcısı Murat Zaman ise, son yıllarda ikinci el bono piyasasında hacimlerin büyük oranda azaldığına dikkat çekiyor. Aynı durumun döviz piyasasında da hissedildiğini söyleyen Zaman, “Likiditedeki azalma, piyasalara doğal olarak oynaklık şeklinde yansıyor. 2016’ya aynı likidite eksikliği ile başlarken elimizdekiler; petrol fiyatlarındaki düşük seyir, politik risk algısmm sona ermesi, jeopolitik risk algısındaki artış ve global tarafta farklılaşan merkez bankaları politikalarıdır. Özellikle jeopolitik risk algısındaki azalma ve FED’in kademeli faiz artış hızı, faiz ve kurun geçen seneye oranla daha iyi bir performans göstermesi için en önemli şartlardır. Bu tahminler uyarınca 2016 yılı için baz faiz senaryomuz yüzde 9” diyor.

Zaman, bono faizleriyle ilgili bir ilginç istatistik bilgiyi de paylaşıyor:

2010’dan bugüne bono faizleri bir yıl yükselip, diğer yıl geriliyor. Son altı yıldır bu zigzag hareketinin hiç kesintiye uğramadığını söyleyen Zaman, bu yıla ilişkin şu tahminlerde bulunuyor: “Aynı tema bu yıl da devam ederse 2016 yılı faizlerin gerileyeceği bir yıl olacak. Yukarıda bahsettiğimiz zigzag görüntünün tabii ki gerçekleşme ihtimali tamamen rastlantısal. Ancak değişmez bir gerçek var ki dolar/TL kuru gerilerse, TL varlıklar prim yapar. Dolayısıyla 2016’da bono faizlerinde yukarıdaki senaryonun neresinde yer alacağımızı TL’nin performansı belirleyecek. Dolar/TL kurunda mevcut oynaklığın devam edeceğini düşündüğümüzden 2016 ortalamasının baz senaryoda 2.90 TL olacağını düşünüyoruz.”

“FAİZDE GERİLEME OLMAZ”

Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Emir Alpay, 2016’nın ilk yarısının piyasalar açısından dalgalı bir seyir izleyeceği görüşünde. Söz konusu dönemde enflasyonun mevcut seviyelerde kalacağı tahmininde bulunan Alpay, “Bu nedenle bono faizlerinde de şimdilik bir gerileme olmayabilir. Reel döviz kur endeksinin mevcut seviyesi zaten dip noktalara yakın olduğu için TL’de kısa vadede daha fazla reel değer kaybı olmayabilir” diyor.

Alpay, büyüme konusunda ise temkinli. Yurtdışmda hala ekonomilerin büyüme sinyali vermediğini hatırlatan Alpay Türk ekonomisine ilişkin beklentilerini ise şöyle özetliyor: “İçeride sınırlı da olsa kamu katkısının devamı ile büyümenin mevcut yüzde 2.5-3.0 aralığında gitmesi beklenebilir. Asgari ücret artışı ve vergi düzenlemeleri enflasyon açısından önem kazanacak. Maliyetin bir kısmı devlet tarafından karşılansa da, işgücü maliyeti açısından bir artış kaçınılmaz. Bir başka deyişle işgücü maliyetleri reel anlamda artmış durumda. Cari açığın 40 milyar doların altında kalması beklenebilir. Zira petrol ve emtia fiyatlarında kısa vadede yukarı yönlü seyir beklentisi bulunmuyor.”

2016’dan ne bekliyorlar?

HAUC PORTFÖY: 2013-2015 arası üç yıllık dönemde Türkiye’de yılsonu enflasyonu yüzde 7.40-8.58 arasında ortalama yüzde 8.05 oldu. Analistlerin 2016 yılsonu enflasyonu için tahminleri ise yüzde 7.50’yi işaret ediyor. Kurum olarak bizim tahminimiz ise gıda fiyatları, sepet kur, petrol fiyatları, elektrik zammı gibi risklerin yanı sıra asgari ücret ayarlamasının etkisiyle enflasyonun 2016 yılını yüzde 8 civarında kapatması yönünde Asgari ücret ayarlamasının enflasyona maksimum etkisinin 1.5 puan olacağını tahmin ediyoruz. Petrol fiyatlarındaki aşağı yönlü seyir ise Türkiye’nin cari açık beklentilerinde iyileşmeyi beraberinde getiriyor. 2016 yılında cari denge/GYSH oranın yüzde eksi 4-5 aralığında, ekonomideki büyümenin ise yüzde 3.5 seviyesinde olmasını bekliyoruz.

TEB PORTFÖY: Cari açıktaki düşüş gerileyen petrol fiyatlarına paralel yavaşlaşa da 2016’da da gerilemeye devam etmesini öngörüyoruz. Enflasyonda ise asgari ücret artışına rağmen kurda büyük bir değer kazanımı yaşanmaması halinde bir artış beklemiyoruz. 2016 yılında gıda enflasyonu ise daha olumlu olabilir. Tüm bunlar göz önüne alındığında enflasyon açısından geride bıraktığımız seneye yakın bir tablodan söz edebiliriz.

Asgari ücretteki artışa karşın, artan tüketim ve gelir vergileri sayesinde 2016 yılında bütçede bir bozulma ise öngörmüyoruz.

AK PORTFÖY: Mevcut küresel ve yurtiçi koşullar altında, enflasyonun yukarı yönlü bir seyir izleyerek yüzde 8.5 çevresinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Cari açık tarafında belirgin bir iyileşme söz konusu olsa da (büyüme rakamlarında kur etkisi nedeniyle] açık, gayrı safi milli gelire oranı yüzde 4.5-5 düzeylerinde gerçekleşebilir. Bu ortamda yılın ilk yarısında dolar/TL için tahminimiz 3.09, euro/TL içinse 3.27 seviyelerinde.

YAPI KREDİ PORTFÖY: Yılın ilk altı aylık döneminde yüzde 30 hisse senedi, yüzde 30 döviz, yüzde 40 sabit getirili enstrümanlardan oluşan bir portföy düşünülebilir.

DENİZ PORTFÖY: Bu ortamda euro/dolar paritesinin yıl boyunca 1.0-1.2 aralığında kalacağını varsayarak, TL’nin daha stabil bir görüntü sergilemesini ve siyasi gelişmelere bağlı olarak 2.90-3.10 aralığında dalgalanmasını bekliyoruz. Şayet Türkiye’ye yeniden döviz girişi (portföy ve doğrudan yatırım] başlarsa dolar kurunun dalgalanma aralığı 2.75-2.90 olur.

NOORCM: Türkiye ekonomisinin 2016’da yüzde 3.5 seviyelerine yakın bir büyüme yakalayabileceğini düşünüyoruz. En azından yüzde 3’ün üzerinde bir performans yakalanır. Enflasyonda ise Merkez Bankası’nın izleyeceği politikaların önemi daha da artacak. Bu noktada olası riskleri de göz önüne aldığımızda çift hane riski 2016’da devam edecek. Cari açıkta ise bizim için zor bir yıl olacak.

DENİZ PORTFÖY: 2016 yılı ekonomik büyüme beklentimiz yüzde 3. Çekirdek enflasyonun kur geçişkenliği nedeniyle kasım ayında yüzde 9’un üzerine çıkması, 2016’nın ilk yarısında enflasyon baskısının sürmesine neden olacak. Yılın ilk yarısında TÜFE’nin geçici de olsa yüzde 9’un üzerine çıkmasını bekliyoruz. Ancak durgunluk ve ihracat zayıflığının sürdüğü koşullarda, yılın ikinci yarısında 150 baz puan kadar bir gevşeme mümkün olabilir. Dolayısıyla yılsonu enflasyon hedefimiz yüzde 7.5.

FİNANS PORTFÖY: 2016 yılı büyüme tahminimiz yüzde 3.5. Enflasyon beklentimizi ise yüzde 8.3. Varsayımımız gıda fiyatlarının yüzde 9’lar seviyesinde kalacağı üzerine kurulu. Ancak Rusya etkisi Türkiye’de gıda fiyatlarını ve dolayısıyla enflasyonu sert bir biçimde aşağı çekme potansiyeli taşıyor.

GEDİK PORTFÖY: Türkiye ekonomisi, 2012 yılından bu yana küresel büyüme eğilimlerine paralel olarak yüzde 3-4 arasında düşük ve istikrarlı bir büyüme trendi gösteriyor. 2016’da da benzer şekilde yüzde 3.5 civarında bir büyüme bekliyoruz. Enflasyon konusundaki beklentimiz ise, bu yılın biraz altında yüzde 7.5 düzeyinde. Gelecek yılın piyasalar açısından en önemli ekonomik göstergesi enflasyon oranı olacak. Bu yıldan farklı olarak döviz kurları baskısının yumuşaması, ihracat pazarlarındaki tıkanıklık nedeniyle gıda fiyatlarında gerileme ve düşük petrol fiyatlarının devamı, enflasyonu aşağı yönde baskılayabilecek faktörler. Bunların etkilerine göre piyasalarda ciddi dalgalanmalar görebiliriz.

ATA YATIRIM: 2015 üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 4 ile beklentilerden oldukça güçlü gerçekleşmesi üzerine 2015 büyüme tahminimizi yüzde 2.7’den 3.5’e, 2016 beklentimizi ise yüzde 3’ten 3.5’e yükselttik. 2016 için dolar kur tahminimizi ise 3,19 TL’den 3,16’ya indirdik. Faiz konusunda ise piyasa, ortalama fonlama maliyetine odaklanmayı sürdürecek (güncel yüzde 8.9, politika faizi yüzde 7.5]. ABD’den gelebilecek daha zayıf veriler daha az faiz artırımını destekleyebilir ve bu TCMB’yi daha güvercin bir duruş konusunda destekleyebilir. 2016 için enflasyon beklentimizi yüzde 7.5 olarak korurken TCMB’nin beklentisi olan 6.5’u ise iyimser buluyoruz. 2016 büyümesinin desteklenmesi merkezi bütçeye GSYİH’nın yüzde l’i (20-22 milyar TL] kadar yük getirebilir. Cari açığın daraldığı bir dönemde bütçe disiplinindeki bu gevşemenin piyasaları çok rahatsız edeceğini düşünmüyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu